18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
19NİSAN1991 CUMHURİYET/15 HAVA DURUMU TURKİYE'DE BUGÜN Devtet Meteorotojı Işteri Gene. Müdüriüğü'nden ahnan bijgıye göre Marmara, Ege, B * Atateniz, iç Ana- dokı'nun kuze,batsı ile Batı Akdentz yajjmuc yer yer sağanak ve gökgörfıl- tûlü safianak yaflışlı geçecek. HAVA SKAKIIĞI Yağış alan yeriefde değış- meJecek Ötekijerierde artmaya de- vam edecek RLEGÂR: Gûney ve do- ğu yönlertlen orta kuvvette, yer yçr kuvvett yurdun batı tesımtermde kı- sa sflıeti fırDna şekinde esecek. De- mzlerde: Batı Kaodariz, Mvmara ve Kuzey E g e » kıbte ve lodos Doflu Ka- radeniz ve Güney Ege'de kıbte ve ke- sislemeden 7-8, Ege ve Batı AKdeniz acıktannda zaman zamsui 9, kuvvet- tinde saatte 16-27. yer yer 3340, Ege Adjna B 19" 8° Dıyartuiof Y 17° 9°Edırne A 19° 7°Erancan Y 14° 3°&zunım A 13° 1" Esfcsetur Y 17° 3° Gszatâep B 20°12°Gıresun Y 20" B°GtJmüşl>aneB ve Batı Msiena açıklarında zaman zaman 47 ûenu mıl'fti2;aese- cek. Dalga yüksekligi 1-2, yer yer 3-5. Ege ve Batı Akûenız açık- larında zaman zaman 6 metre dolayında buiunacak. Van Göte'n- de hava: Acık geçecek. Rüzgâr gûney ve doğu yûnterden orta kuvvette esecek. Gfl kûçük dalgalı, gdrüş uzaktığı 10 kın dola- yında olacak. Bldttsır Bfeak Bngft Bıtts Boki Buna 19° 9°H**i Y 2i°10°b(arB Y 20° 6°İstanbul Y 16° 8°tarw A 17° fKafS A 16° 3° Kasamonu Y Çonjm D n d Y 12° 2"Kays«ı Y 20° 7°KırtoreJ Y 17°11 c ltoHB B 17° 6*KDtalya Y 19° 8°Matatya 19° 6°Manısa 19° 10° K Maraş 12° 2°Mefsin 15° 13° 20° 0 18° 9°0rtu 1€° 3°Rne 1S° 5°Samsun 17° 4°Sirt 16° 10° Sınop 19° 11° Sıvas 14° 10° 17° f l ı n o l 18°10°Uş* 14° 2°van T7° 3»VbZBat 15° 2°ZooguMak Y 20° 10° B 16° 6° B 20° 10° Y 20° 8° A 17° 4° B 16° 3° B 19° 9° B 20° 10° B 20° 10° A 19° 8° Y 1-4° 10° Y 14° 2° Y 19° 10° 6 20° 10° A 16° 5° Y 16° 4° A 17» 5° Y 14° 2° Y M°10° yajmuriu selı /^ ört A-açık B-bulutlu G^jneşi K-kvt S-aslı Yyaflmurtu BULMACA SOLDAN SAGA: 1/ Dalga serpintile- rini önlemek için ka- yıklann küpeştesine baştan kıça doğru yerleştirilen tahta. 2/ Kâğıt ya da metal para flzerindeki kafa resmi... Zülfö Uva- •eü'nin, birçok ödül kazanmış fllmi. 3/ Yerfıstığı. 4/ Sat- rançta bir taş... Por- tekiz halk şarkısı (Portekiz'i 3F ile yö- nettiğini söyleyen Salazar'ın ilk F'si, diğerleri Fiesta ve Fııtbol). 5/ Ses... Baston... Kale hendeği. 6/ Ruhsal bozuklukiann genel adı. 7/ Cinsi- yet... Doğu Anadolu'da bir göl. 8/ Bir çalgıyı doğru ses vermesi için ayarlama... Akım şiddeti birimi ki- loamperin simgesi. 9/ Avrupa'da bir başkent... Bir renk. YUKARIDAN AŞA&YA: 1/ Mo- noton. 2/ Gosteriş, çalnn... Sığ su- larda ağır yükleri taşunak için kul- lanılan altı düz tekne. 3/ Mürekkep hokkalanna konulan ham ipek... Onama belirten bir sözcük. 4/ Bir topluluğu siyasal alan- da etkilemek ve coşturmak için yapüan yoğun çahşma. 5/ Sa- zın en ince ses veren teli... Bir nota... Eski Mısır'da güneş tann- sı. 6/ Hastalıktan kurtulma. 7/ tsabet ettirememe... Müstah- kem yer. 8/ "Gurbet o kadar aa / — ne varsa içimde / Hepsi bana yabana / Hepsi başka biçimde" (Kemalettin Kamu)... Ana- sonsuz üzüm rakısı. 9/ Bir tür pencere kapama düzenegi... Iş- ve. 60 YIL ONCE Cumhuriyet Çocuk Haftası 19 NÎSAN 1931 23 nisan çocuk bayramı hazırbklanna devam edilmektedir. Himayeietfal cemiyeti bayramın programını haarlamıştır. Bayram günü gazeteler çocuğa müteallik yazılar nesredeceklerdir. DUkkânlar ve evler bayraklarla donatılacaktır. Çocuklara bedava sinema gösterilecektir. Bu münasebetle Ocakta da bir mUsamere tertip olunacak ve Ocağı o gün için çocuklar idare edeceklerdir. Fırkada dün bu bususta tetkikatta bulunulmuştur. Ayrıca Maksim'de güzel bir müsamere verilecek ve buraya çocuklar velilerile birlikte iştirak edeceklerdir. Mekteplerde de ayrıca müsamereler tertip olunacaktır. ÇocukJar ellerinde haklarını müdafaa eden levhalar tasıyarak bir alay tertip edeceklerdir. Himayei etfal hanımlar heyeti bugün Beyoğlu Himayei etfal merkezinde bir içtima aktederek 23 nisan çocuk bayramında verilecek müsamere için yapılacak hazırhklarla meşgul olacaklardır. 30 YIL ONCE Cumhuriyef Hrutçef Helsinki Lenıngrad Moskova • Paris A ^ • Zûnh /Madrid < Ankara • -• Tebrız OÜNYA'DA BUGÜN Amstertlam Y 8° Amman A 24° Y 18° A 33" B 16° Y 5" Y 16° Bircetoni Belgrad Berfn Bonn Bfüteel Onevre Coayır Odde Dubaı FtınUuri Ghn Kahire Kopertug Kûkı Y 7° Y 8» Y 7" Y 7° B 19° A 32° A 32° Y 8° A 20° B 5° B 19° B 7° Y 7» A 22° Leningraa Londra Madnd Mlan Montreai Moskova Mürah N(w Ydrk Osk) Pans Prag Rıyad Roma Sofya Sam HM) hws Vaşan Vened* ZüıHi B 5° Y 10° B 15° Y 15° B 7° Y 5» B 4° Y 9° Y 6° A 32° Y 16° Y W A 26° B 5° Y 17° Y 10° Y 5° Küba'da çarpışmalar 19 NtSAN 1961 Istilâcı kuvvetlerin Castro'ya karşı harekete geçtikleri andan 24 saat sonra, Küba adası üzerine kalın bir gizlilik perdesi indirilmiştir. Resmi kaynaklann kesin bilgi vermemesine mukabil, Pınar del Rio, Matanzas ve Oriente eyaletleriyle Pins adasında âsilerin zaferlerini bildiren birçok söylenti dolaşmaktadır. Hattâ bazı emin kaynaklar, karmakanşık bir manzara arzeden Kübarun altı eyaletinden beşinde âsilerle Castro'nun milis kuvvetleri arasında, kıyasıya kanlı çarpışmalatın cereyan ettiğini belirtmektedirler. Antillerin incisi Pins adasının kontrolünû ele geçirmek için bir ölüm - kalım mücadelesi yapılmaktadır. Fakat bu arada So^et Şefi Hrutçef, Amerika Cumhurbaşkanı Kennedy'ye bugün gönderdiği bir mesajda, "Küba aleyhinde girişilen askeri tecavüz hareketine derhal son vennesini" istemiştir. Hrutçef devamla, aksi halde Rusyanın, askeri tecavüzü defetmesi için Küba'ya ihtiyacı olan bütün yardımı yapmakta kendini muhtar telâkki edeceğini belirtmiştir. Sovyet Şefi şunlan ilâve etmiştir: "Dtnya sulhu ciddi bir saat yaşamaktadır. Rusya sulh istemektedir. Fakat diğer bazı kuvvetler sulhu tehlikeye koyarak bazı teşebbüslere yeltenirlerse, Rusya bütün takatı ile mukabele edecektir!' Hnıtçef şöyle devam etmiştir: "— Sonraoan düzeltilmesi imkânsız bir hareketi önlemek için daha vakit vardııi' GEÇEN YIL BUGÜN Cumhuriyet 'Boru' süper topun 19 NİSAN 1990 Ingüz hükâmeti, gümrük yetkilileri tarafından Irak'a gönierilecck bir kargo içinde ele geçirilen 8 çelik bonnun, Hr süper top yapımjyla ilgiü olduğıınu açıkiayarak, bir haftadır devam eden kargaşaya son verd. Ingitere rsaret ve Sanayi Bakanı Nicholas Ridley, Avam Kanarası'rda yaptığı açıklamada, Irak'a daha önce teslin edilm parçalarla komple bir top yapmanm mürıkün cimadığım söyledi. Midielesbnug'da geçen çarşamba günü ele geçirilen çelil boruk-, 44'ü daha önce Irak'a teslim edilen 52 parçüık bt parti içinde yer alıyordu. ÇeLk boruann ele geçirilmesi konusunda muhalefetteki fşçî Partisi ve basının bir bölümü tarafından "anlaşılmaz bir -utum \inde olmakla" suçlanan Nicholas Ridley, Irak ile hgiliz îrmalan Sheffield Forgemasters ve Walter Sorners ansmda sözleşme imzalandığı tarihte, "elltrindek bilgilere göre bu parçalarm ihracat izni gerettirmedğine karar venniştik" dedi. TARITSMA Çag Atlamanın Davulcası Yirmi kişi sahura kalkacak diye yüz kişinin davul zoruyla uyandırılması "çağ atlayan" modern bir ülkede acaba ne kadar çagdaş bir yöntemdir? Eski günlerde ramazan ayında kurulan if- tar sofraJarının, ailece gidilen gece gezme- lerinin, sokaklarda maniler söyleyerek da- vul çalan sahur davulcularının ve hep bir- likte kalkılarak yenen sahur yemeklerinin a>n bir güzelliği, vazgeçilmez bir lezzeti var- mış. O günlerdeki toplum yasammın çalış- ma, haberlesme, ula$ım, eğlence gibi alış- kanlıklanna güzel bir uyum sağlayan "davulcu" geleneği bugün de sürdürülüyor. Oysa biz "çag gtladık." Yirmi birinci yüz- yılda "İletişim toplumu" olmak yolunda dev adımlarla ilerliyoruz. Şehirde oturan bir aile düşününüz; evin beyi sabahın erken saatinde kalkıyor, işe gi- diyor... Evin hanımı aynı şekilde kalkıyor, çocuklannı okula göndermek için hazırlık yapıyor... Çocuklar şehrin bir ucundaki okula, kendisi de bir diğer uçtaki işine ye- tişmek için otobüse koşuyor. Akşam saat- lerinde eveyorgun dönenaile bire>leri, son kalan enerjileri ile ders çalışıyorlar, ev isi ya- pıyorlar ve sonunda yorgunluktan bitik uyuyorlar. Artık dinlenmek onlann da hak- kıdır değil mi? Uykunun en dinlendirici da- kikalarında muhterem davulcu kardeşimiz sahneye çıkıyor ve başhyor gümbürdemeye.!. Oruç tutsanız da tutmasanız da yataktan fırlıyorsunuz. -Bu arada, bazı davulculann davul çalmakla değil, davula dayak atmakla görevlendirilmiş olduğu izlenimini uyandı- ran değişik "iislup"larla da elbette karşıla- şılıyor... Ben büyük sehirde yasayan, çalışan bir vatandaş olarak şöyle düşünüyorum: Ço- cuklan. hastalan, ihtiyarlan, çahşma koşul- lan nedeniyle oruç tutamayanlan ve oruç tutmak niyetinde olmayanları hesap eder ve toplarsanı.., herhalde toplam şehir nüfusu- nun beşte birine yakın bir bölümünün oruç tuttuğu görülecektir. Yirmi kişi sahura kal- kacak diye yüz kişinin davul zoruyla uyan- dınlması "çağ atlayan" modem bir ülkede acaba ne kadar çağdaş bir yöntemdir? Tartışmaya açmak istediğim öneri şöyle: Diyanet fşleri Baskanlıgı sehirlere göre sa- hur saatini ayrı ayn belirler ve merkezi bir bilgisayara yükler. PTT'nin işbirliği ile sa- hur zamanında uyandınlmak isteyen tele- fon abonelerine kısa bir uyandırma zili ça- hnır, isteyen uyanır. Hatta isteyen abonele- re - az bir ücret karşılığı- telefondan rama- zan manileri, ilahiler ve/veya ramazan fık- ralan da dinletilebilir. Artık her evde oto- matik telefon bulunduğu iftiharla ifade ve Uan edildiğine göre bu önerinin uygulanma- sıhda teknolojik bir zorluk yoktur herhal- de. Belediyelerin, muhtarhklann veya merke- zi idarenin bu konuda ne kadar yetkili ve etkili olduğunu bilemiyorum. Bu çağdışı uy- gulamamn sona erdirilmesi için gerekenin yapılmasını istiyorum. AHMET SÖNMEZ Mimar/Ankara Gururla Andıgınuz Köy Enstitüleri Köy Enstitüleri iyi düşünülmüş ve iyi planlanmış bir eğitim yatırımıydı. Bilindiği üzere eğitime yapılan yatınmlar insanlann amaç edindiğinden pahalıdır ve verimi kısa vadede görülmez. Cumhuriyetle başlayan dinamik aülımlar zincirinin en önemli halkalanndan birisi hiç kuşku yok Köy Enstitüleri olayı idi. Otuz- lu yıliardaki on yedi milyon nüfusumuzun on iiç milyonunun köylerde yaşadığı, kırk bin köyun otuz bininin okulsuz olduğu ve burada yaşayan insanlann okuyup yazma bilmediği düşünülürse neden Köy Enstitü- leri'ne gereksinim duyulduğu kolayca anla- şılır. 1940 yılında devlet tarafından kurulan bu eğitim kurumları, kuruluşlanndan yedi yıl sonra fonksiyonel, on yıl sonra da ku- rumsal olarak yine devlet tarafından yıkıl- dı. Rüzgâr gibi geçen Köy Enstitüleri'nin eğitim tarihimizdeki yeri ve bıraktığı izler öylesine derin ve önemli olmuştur ki yaşa- yan neslin göremeyeceği ve fakat gelecek ne- sillerin tanık olabilecekleri bir devirde bu kurumlar mutlaka gündeme gelecektir. Neydi Köy Enstitüleri'nin üstün yönleri? Köy Enstitüleri iyi düşünülmüş ve iyi planlanmış bir eğitim yatırımıydı. Bilindi- ği üzere eğitime yapılan yatınmar insanla- nn amaç edindiğinden pahalıdır ve verimi kısa vadede görülmez. Ancak eğitim yatı- nmları ülke gereksinimlerine uymadığı ve tutarlı olmadığı takdirde zararı çok korkunç ve tamiri de yıllan değil, asırları alır. Köy Enstitüleri ülke gereksinimlerinden kaynak- lanan, tutarlı bir eğitim yatırımıydı. Zira orada yetişenler, asırlardır ileri uluslarca sa- vunulması yapılan ve fakat uygulamasını pek azının becerebildiği "iş içinde eğitim" (teoriyi uygulama ile bütünleştiren eğitim) metoduyla eğitiliyorlardı. Bunun sonucu Köy Enstitüleri'nde eğitim görenler kendi yeteneğini gösterebilme, kişiliğini geliştirme, ülke ve insan sevgisi edinme, başkalanna öz- veri sunma, özgür düşünme ve okuma alış- kanlığı ahna gibi üstün niteüklere sahip ola- rak hayata atılıyorlardı. Her yıl seçkin dün- ya yazarlannın en az yirmi beş eserini oku- yup arkadaşlanna tanıtma geleneği ve alış- kanlığı sanırım azımsanacak bir ayrıcalık değildir. Düşünelim bir kez, bugün Red-Kid okuyan ya da hiç okumayan bir ulus olma- mızın nedenini eğitim sistemimizdeki tutar- sızlığa, ve çarpıklığa bağlamak hiç de abart- ma sayılmaz. Mümkün olsa da bir araştır- ma yapılsa, Köy Enstitüsü gkışlı her öğret- menin ya da daha üst düzeyde bulunanla- rın evlerinde, görev yerlerin.de, -zengin bir kütüphaneye sahip oldukları görülür. öte yandan Köy Enstitüsü çıkışlı olanlar arasın- dan çok değerli yazar, ozan, siyasetçi, hu- kukçu, idareci ve bilim adamı yetişmiştir. Tüm bunlar arasında vergi kaçakçısına, ha- yali ihracatçıya, köşe dönme formülleri bu- Ian mucitlere, evet efendimcilere, yağdanlık taşıyanlara rastlamak olası değildir. Yine bugün okullarımızda teori halinde öğretil- meye çalışılan, ama bir türlü hayata yansı- mayan insana özgü üstün nitelikler, bozkır- lardan kopup gelen köy çocuklanna beş yıl» lık eğitimle veriliyordu. Köy Enstitülerinde yetişenler dışında bu eğitim kurumlannı her yönü ile anlayıp tak- dir eden, hatta yeniden kurulmasını isteyen aydınlarımızın sayısı az değildir. Yaşadığı- mız ortamda kıvanç verici bir durum. Kuruluşunun 51. yılı dolayısı ile başta ku- rulmasına emeği geçenler olmak üzere tüm enstitülerin ve bu eğitim kurumlannı anla- yarak değerlendirebilme usuna sahip olan- ların hayatta kalanlanna sevgiler yollar, hakkın rahmetine kavuşanlara da cennet, mekânlan olsun derim. ' tBRAHİM TÜRKER E£itimci-Hnknkça/BONN Y azııiak Ya Da Y azanıanıak Yazarın çevresini istila eden maddi ya da maddi olanın dışmdaki sorunlar çözümlenmedikçe okurun hakları daha başlangıçta engelleniyor demektir. Yazar, durmaksızın kendini yenilemek ve sürekli öğrenmek durumunda olan bir in- sandır. Bu insan, aynca öncelikle içinde yüzdüğü suları iyi tanımalı ve yaşamın an- lamına varma sürecinde, ulasacağı kitleden çok çok önde olmalıdır. Yaşamın anlamı- na varmak ise yalnızca yaşamaktan değil, yaşamanın yanı sıra okumaktan geçer. Biz- de genellikle yaygın olarak yapılan, olayla- n pasif olarak gözlemektir. Bu ise içgörü kazanmaya yetmeyecek bir durumdur. Ön- yargılann kınlması, olaylann çeşitli yönle- riyle kavranması ve insanın ıilaşılması için hem "kadlarak" gözlem yapmak hem de gereksiz çaba ve zaman kaybını önlemek için alanla dolaylı ya da dolaysız ilişkili bil- gileri içeren kitaplan okumak gerekmekte- dir. Nesnel yargılara varmak, okuru yeni farkındalıklara götürmek, ancak buna bağ- hdır. Yazar, bireylerin büinçlenme sürecini hız- landıran bir özne durumundadır. Bunun için değişimin gerisinde kaldığında, toplu- mun gerçeklik varsayımlarından ivedilikle uzaklaşacak ve böyle olduğunda ise okur ta- rafından etkisizleştirilecektir. Çünkü ürün- leri okunmayacak, yetersiz de olsa mesajı ulaşmayacaktır. özellikle şu sıralarda ülke- mizdeki Türk yazarlarına karşı duyulan durgun ilginin nedenJerinden birinin de bu olup olmadığı üzerinde düşünülmelidir. Ya- zarlarımız sayıca çoğalmış, ancak okurla- rımızın sayısı azalmıştır. Ülkemizde yazarlann yazarak geçinme- si, tamamen olanaksız görünmektedir. Ya- zarhk özveri isteyen, zor, çiieli, geh'r getir- me> r en, üstelik de horgörüyle karşılanan bir meslektir. Bugün bir yazar, ayakta kalabil- mek, yaşamını sürdürebilmek için hiç ilgi- siz başka işlere de yönelebilmektedir. Bu ne- denle birçok yazar, edebiyat alanını içi sız- layarak terk etmektedir. Terk etmemek için direnenler ise yazdıklarını yayımlatabilmek için sürekli bir çaba ve kaygı içindedirler. Daha çok yeni yetişenler olmak üzere ya- zarlarımızın önlerindeki sıra sıra engelleri atlayıp düzlüğe çıkabilmeleri için neredey- se insanüstü bir çabaya gereksinimleri var- dır. Hepsinden önemlisi, bugün Türkiye'- de insan haklannı yakından ilgilendiren çe- şitli baskılann daha çok entelektüel kesime yönelik olduğu, bilinen bir gerçektir. Bir kitabın okura ulaşmasındaki süreç, niyetten, tasanmdan ve yazmaktan, yani ya- zardan başlar. Yazarın çevresini istila eden maddi ya da maddi olanın dışındaki sorun- lar çözümlenmedikçe okurun hakları daha başlangıçta engelleniyor demektir. Yazar, yaşamı boyunca barınma ve beslenme so- runlanyla cebelleşiyorsa belli bir yaratı çiz- gisine ulaştıracak atmosferden yoksunsa; yaşamak ve yazmak arasında sürekli bir se- çim yapma durumunda bırakıhyorsa; bazı yaptınmlar nedeniyle kalemini rahatça oy- natamıyorsa, ürün daha tasarım halindey- ken sansüre uğruyorsa; yazdıkları için he- sap soruluyor, cezalandırılıyor, yazdıkları yok ediliyorsa; bu koşulların değiştirilmesi için sorumluluk alması gereken kişilerin ba- şında da okur gelmektedir. Okurun oku- maktan başka bir görevi de yazanna sahip çıkmaktır. ZEYNEP ANKARA Ankara tLAN URLA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 1989/137 Karar No: 1991/68 Davacı T.E.K. Ege Elektrik Dağıtım Möessesesi Hukuk Müş. ve- kili Av. Yüksel Oral tarafından davahlar Tayfun Özresmigüzel, Ca- vit Bilge, Arife Bilge vekili Av. Hasan Arslantürk, Coşkun Karagöz ve Sabit Karagöz aleyhine açılan hasar tazminatı davasımn yargıla- ması sonunda: Mahkememizce verilen 11.3.1991 tarihve 1989/137 esas, 1991/68 karar geregince; Davalılardan Tayfun özresmigüzel ve Sabit Karagöz'ün tüm ara- malara rağmen adresleri tespit edüemediğinden mahkeme karanmn ilanen tebliğine karar \ erilmLş olmakla, davalılar Coşkun Karagöz ve Sabit Karagöz aleyhine ikâme olunan davanın reddine, davalılar Tayfun özresmigüzel, Cavit Bilge ve Arife Bilge yönünden davanın kısrnen kabulü ile 2.5OO.0OO lira davacı kurum zarannın davalılann kusur oranlan dikkate alınmak suretiyle "!* 75'ine tekabül eden 1.875.000 lirasının davalı Tayfun Özresmigüzel'den, % 25'ine teka- bül eden 625.000 lirasının davahlar Cavit Bilge ve Arife Bilge'den alınarak davacı kuruma verilmesine, tespit masraflan müddeabih ola- rak gösteriiemeyeceğinden ve masraflar da göz önüne alınacağından fazlaya ilişkin talebin reddine, alınması gerekli 25.000 lira karar har- cından peşin ahnan 6700 lira harcın mahsubu ile bakiye İS.^OO lira harcın 13.725 lirasının davalı Tayfun özresmigüzerden, 4575 lirası- nın davalı Cavit ve Arife'den tahsüine, davacı tarafından yapılan yar- gılama giderlerinin % 74'ünün davalı Tayfun'dan, % 24'ünün davalılar Cavit ve Arife'den alınarak davacıya verilmesine, davacı vekili için takdır edilen 195.000 lira vekâlet ücretinin 146.250 lirası- nın davah Tayfun özresmigüzerden, 48.750 lirasının davalılar Ca- vit ve Arife Bilge'den alınarak davacıya verilmesine, davalı Arife Bilge vekili için takdir edilen 4433 lira vekâlet ücretinin davacıdan alına- rak adı geçen davalıya verilmesine, davacı vekili ile davalı vekili ve davalılann varlığında, yasa yolu açık olmak üzere ilanen tebliğ olu- nur. Basın: 24034 KEŞAN ASLİYE İKİNCİ HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Esas No: 1990/326 Davacı Keşan Belediye Başkanlığı vekili tarafından davalılar Nu- riye Türkan Ogan vs. aleyhlerine mahkememizde açılan kamulaştır- ma nedeniyle tescü davasımn yapılan tensip ara karan uyarınca: Davaa vekih', dava dilekçesi ile Keşan Yenicami Mahallesi 501 ada 4 parselin encümen karan ile kamulastınldığını beyanla bu parselin kamulaştırma nedeniyle Keşan Beledivesi adına tesciline karar veril- mesini talep ettiği, ancak dava dilekçesinin davahlara tebliğ edilemediği yapılan zabıta tahkikatlanna rağmen de açık adresleri bilinmediğin- den Uan yoluyla tebhğine karar verilmiş olup davalılar Bekir Sıtkı ve Zihniye'nin duruşma günü olan 3.5.1991 günü saat 10.20'demah- kememiz duruşma salonunda hazır bulunması, bulunmadığı takdir- de HUMK.'nun 213. ve 377. maddeleri geregince yargüamanın yoklukJannda devam edip karar verileceği hususu daveüye yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 10.12.1990 Basın: 46689 T.C. GAZİANTEP 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ Esas: 1990/1326 Davacı Murat Kömürcü vekili Av. Hayri Girişken tarafından da- valı Erol Azrah aleyhine açılan Gaziantep ili Ibrahimli köyü pafta 8, parsel 2I2'de kayıtlı bulunan tasınmazın ortaklığın giderilmesi da- vasımn yapılan açık duruşması sonunda verilen ara karan geregin- ce; Davalı Erol Azrah tüm aramalanna rağmen gösterilen adresinde bulunamamış olup dava dilekçesi kendisine tebliğ edılememiştır. Davah Erol Azrah'ın davaya karşı bir diyeceği var ise duruşma- nın bırakıldığı 24.4.1991 günü saat 09.00'da mahkeme salonunda hazır bulunması veya kendisini yasai bir temsilci ile temsil ettirmesi, gel- mediğı takdirde veya temsilci göndermediği takdirde davacının da- vası kabul etmiş sayüacağı ve davanın yokluğunda devam edip karar verileceği davetiye yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 5.3.1991 Basın: 46686 ANKARA...ANKA MU$ERREF HEKtVtOĞLU in SofrasındaStde'den Kemer'e gidiyoruz. Gözlerim kamaşıyor, biraz ön- ce yaşadığım diişkırıklığını unutuyor, doğanın güzelliğine da- lıyorum yeniden. Sağda Tahtalı dağlan, tepelerinde kar, etek- lerinde çamlar, solda Akdeniz, dalgalar köpürüyor, mavi bir şarkı söyler gibi. Havada portakal çiçeklerinin kokusu, ba- harı dolduruyor ciğerlerimize. Kimi dallarda alev gibi porta- kallar. Belki de yavrularını selamlıyorlar. Çiçekle ürünû ilk kez bir arada görüyorum. Ama doğanın şaşırtmacaları çok. Bir günde dört mevsimi yaşamak da şaşırtıcı değil mi? Ankara1 yı soğuk ve yağmurlu bıraktık, Side'de denize daidık. Ooğayia bütünleşiyoaız. Sabahlan çamlan koklayarak yürüyorum yol- larda, sonra kıyıya gidiyor denizi kokluyorum. Su hayli se- rin, ama özlem bastınyor. Denize dalmadan dinlence düşü- nemem ben, üstelik Ören'liyim, serin sularda yüzmeyi seve- rim. Bir kulaç, bir kulaç daha tüm yorgunluklar geride kalıyor. Biraz açılınca otelimizi seyrediyorum uzaktan. Side Pafas'ta mimar Tuncay Çavdar'ın çizgileri var. Geçmiş yıllardan, sev- diğim oyunların dekorlanndan çağnşımlar oluyor birden. Mi- marını yıllardır görmedim, ama yaprtı karşımda. Kocaman bir kuşa benziyor. Gövdesi beyaz, kanatlan mavi, çamların ye- şilinden denize uçmaya hazırlanır gibi. Antalya'ya ilk gelişimi anımsıyorum. 1950*1? yıllar. Aksu Köy Enstitüsü'nden bir öğretmenle karşılaşıyoruz Aspendos'ta. Enstitünün kapanış öykülerini anlatıyor. Perge'yi, Side'yi ge- ziyoruz. Taşımıza, toprağımıza açılıyor gözlerimiz. Arkeolog Jale İnan'ı selamlıyoruz. İlk kadın arkeologlarımızdan biri. Si- de kraliçesi diyorlar. Kazılarıyla taçlanıyor bir bilim dalında. Gömük güzellikleri ışığa çıkanyor, insanlığa sunuyor. Yıllar- ca sonra yine karşılaştık bir gün. O zaman Bilsay Kuruç, eşi, Sevil ve Uğur Korum, ressam Oya Katoğlu ve Murat Katoğlu ile birlikte gelmiştik Side'ye. Prof. Jale inan arkeologlar evinde bir sofra kurdu bize. Nefis balıklar yedik, güzel söyleşiler yap- tık. Kazıda çıkan bir kadın başını gösterdi sonra. Kopuk bir başı gövdesine kavuşturmanın sevinciyle parlıyordu gözleri. Arkeoloji dalında her kuşaktan dostlarım var. Kazılardan sö- zederken gözleri aynı sevinçle parlar. Anadolu uygarlıkları- na yeni bir soluk vermenin mutluluğunu duyarlar. Binlerce yıl önce bir zaman diliminden sesler duyurmanın sevinciyle neselenirler. Onlarla konuşurken zenginleştiğimi hissederim. Topraklarımızda daha nice güzellikler yaşanacak diye umut- lanırım. O güzellikleri saklayan bir ülkede çirkinlikler barına- maz diye sevinirim. Kültür Bakanlığı yeni kazılara para ver- miyor artık, bütçesi elvermiyor. Oysa Antalya bolgesinde ya- pılan otellere milyarlar harcanıyor. Çok görkemli oteller var. O milyarlardan bir bölümü kazılara ayrılsa ne görkemli ya- pıtlar ortaya çıkar kimbilir. Doğayı kirleterek, yeşili soldura- rak, taşkentler oluşturarak turizm patlaması beklenebilir mi? Gerçek patlağı, gerçek varlığımızı değerlendirerek, iyi pazar- layarak bekleyebiliriz ancak. Nitekim iyimser yorumlar ger- çekleşmıyor. Side Palas'ta iğne atsan yere düşmüyor Havuz başı, teraslar, tenis, voleybol, basket alanları çok kalabalık, her yerden çocuk sesi, kahkahalar yükseliyor. Ama bir Al- man çiftten gayri yabancı yok. Turtar, indirimler iç turizmi pat- lattı ancak, elbet toplumun belli bir kesiminde. Yabancılar için de yasak bölgeyiz nerdeyse. Asansörde karşılaştığım Alman iie konuştuk biraz. Bu otele iki yıl önce de gelmiş, çok sevmiş, tatilini yine burada geçir- mek istiyor. Denizi seviyor, çevreyi seviyor, yemekleri seviyor, insanları seviyor. Konuşurken çok duygulandım. Alman ba- sınında, TV'sinde yaptlan yayınlardan etkilenmeyenler de var demek. Yalnız Almanya'da mı, tüm Batı ülkelerinde Irak sı- nırında yaşanan olaylar hayli ters, çarpık biçimde yansıyor kamuoyuna. Türkiye tatiline yönelenlerin yolunu kesiyor. Ote- lin Halkla İlişkiler Müdürü genç bir kadın, işini bilen, sevgiy- le çalışan bir görevii. Belli bir arayış içinde yabancı turistleri yeniden ülkemize getirmenin yollannı anyor. Ama bireysel ça- balar yeterli mi acaba? Turizm dalında hayli yüksek bir fatu- ra ödeniyor ülkemizde. Bu faturanın belli bir uyarısı da ol- malı. Değerienirse yeni faturalar Önlenir, olumlu aşamalar da yapılabilir. Bu dalda çalışanlann iyi örgütlenmesi, dışa dö- nük çabaları yoğunlaştırması gerekiyor. Ülkemizi tanıtmak için, yanlışları düzeltmek için olumlu bir çaba gösterildiği söy- lenemez bugün. Turizm politikasının yeniden ele alınması, yaşanan gerçekler doğrultusunda yeni bir politika üretilme- si gerekiyor. Polilikada yeni bir yapılanma her dalda kaçınılmaz artık. Başta ANAR tüm siyasal kuruluşlar toplumdaki dinamizmin çok gerisinde. Özlemler, beklentiler yanıtlanamıyor. Deniz kı- yısında iskeleye tahta taşıyan gençlerle konuştum önceki gün. Kars köylerinden gelmişler mevsim başında. Yapı işinde ça- lışıyorlar, sürekli çalışmak özlemi duyuyorlar, eğitim görme- mekten sızlanıyorlar. Kiminle konuşsam benzer bir özlem, bir sızlanış var. Ama öziemleri dindiren bir yöntem, bir politi- ka yok. Kimi ANAP'lılar da bu gerçegin bilincinde sanırım. Demokrasinin işlerliği için erken bir seçimi kaçınılmaz görü- yorlar. Bayramdan sonra sonbaharda bir seçim gündeme ge- lebilir. Belki de benim yorumum ya da umudum bu yönde. Gele- ceğe daha iyimser bakmak istiyor insan. Dinlencede yorgun- luğu aşıyor, düşüncelerinde, yargılarında aydınlanıyor, daha sağlıklı kararlara varabiliyor. Side, Antalya, Kemer otellerin- de onyedi bakan var bu bayram. Cumhurbaşkanı, Başbakan, üst düzey bürokratlar, ANAP yöneticileri, il ve ilçe başkanla- rı hepsi bir arada. Dinleniyorlar mı bilmem, ama bu birlikte- likte sağduyu ağır basabilir, yeni bir politika oluşabilir. Akde- niz kıyısında, havada portakal çiçeklerinin kokusu, güneşin sıcaklığını iliklerine kadar hissederek geçen günlerde de gü- zel kararlar verilir, sağlıklı politikalar üretilir ancak. Mutlulu- ğa ve barışa geniş bir kapı açılır. Dün gece ilk kez dinlediğim bir şarkı beni çok etkiledi. Adı Güneşin Sofrasında. Güzel sesli şarkıctdan sıcak bir çağrı. Ülkemizın güzelliklerini vurgulayarak güneşin sofrasına ça- ğınyor bizi. Herkes umutla gülümseyerek dinledi o şarkıyı. Güzel bir dinlence, güzel düşlere de yol açıyor, ben de gü- neşin sofrasında milyonlarca insanı bir arada düşledim şar- kıyı dinlerken. Kadehlerimizi tokuşturuyor, "merhaba" diyo- ruz birbirimize. tLAN BOZÇAADA KADASTRO HÂKİMLİĞİ'NDEN ' Esas No: 1990/29 Maliye Hazinesi adına Bozcaada Mal Müdürlüğü tarafından da- vahlar Mehmet Kızı Hatice, Hacı Ahmet kızı Ayşe ile, Hasan Dön- mez ve Ahmet kızı Fatma Akdeniz mirasçılan ve Ahmet kızı Saliha Çelebi mirasçılanna karşı mahkememizde açılan kadastro tespitine - itiraz davasımn yapılan açık duruşması sırasında verilen karar gere- gince; Davalılardan Mehmet kızı Hatice ile Hacı Ahmet kızı Ayşe'nin diger davalılar ile müştereken Bozcaada ilçesi Cumhuriyet Mahallesi Göz- tepe mevkiindeki 297 ada 9. parsel sayıh tasınmazın ve bu tasınma- zın dayanak tapu kayıtlannın müşterek malikleri olup mahaüi zabıtaya yapunlan adres araşhrmasına rağmen adresleri tespit edilemediği gibi kim olduklanm bilen ve tanıyan da olmadığından; Bu davaJılann veya bunlann mirasçısı olan kişilerin duruşmanın bırakıldığı 28.5.1991 günü saat 11.00'de mahkememiz duruşma sa- lonunda hazır bulunmaları veya kendilerini bir vekil ile temsil ettir- meleri gerektiği, gelmedikleri veya vekil göndermedikleri takdirde yargılamanın yokluklarında sürdüriileceği ve karar verileceği husu- su ilanen tebliğ olunur. 26.3.1991 Basm: 46711 KARASU ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Esas: 1990/2S1 Davacı Gülşen Kutreti Elcioğlu tarafından Davahlar Mehmet Ay- dın, Şermin Çakır, Sami Ciddi aleyhine açılan tapu iptal ve tescil da- vasında: Davalılardan Mehmet Aydın'ın Sanayi Çarşısı A-Blok No: 7 kat: 3 Merter-Bakırköy/lstanbul adresine çıkartılan duruşma gunünü bil- dirir davetiyelcrın adresinde bulunmadığından bahisle iade edildiği, zabıtaca da adresi tespit edilemediği anlaşıldığından, adına ilanen du- ruşma gunünü bildirir tebligat yapılmasına karar verilmiş olup, mah- kememizin 1990/281 esasında kayıtlı ve 9.5.1991 günü saat 10.00 mu- allak bulunan dunışmaya gclmesi veya kendisini bir vekille temsil et- tirmesi. gelmediği tJikdirde yokluğunda davanın devam edeceği ve hü- küm verileceği hususu meşruhath dava dilekçesi tebliği yerine kay- dolmak üzere ilan olunur. Basın: 46675
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear