18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Vİ9NİSAN1991 HABERLER CUMHURİYET/3 -5-5- Her biri 10 ton yük taşıyabilen helikopterler 'yardım' dağıtacak Jngilizlerin hava köprüsü tki helikopter Yüksekova'ya doğru uçuyor. Amaç, Adana'da bekleyen on Chinook helikopter ile* iki yüz personeline gerekli tesislerin yapılabileceği uygun bir düzlük bulmak. CELAL BAŞLANGIÇ HAKKÂRİ — Chinook'un iki p>ervanesi birden dönüyor. Büyük bir gürütüyle kalkıyor dev- helikopter. îçinde, ikisi pi- lot beş tngiliz ile ABD Büyükel- çiliği'nin üç göreylisi var. tngi- lizlerin Hakkâri'ye kuracağı "hava köpriisü"nün yöredeki sorumlusu Binbaşı Hulusi Sand- fbrd öndeki küçuk helikopterde. Ingiliz Binbaşı Hulusi, Kıbns- lı bir Türk. Gönüllü gelmiş Hakkâri'ye, Türkçeyi tüm ûıce- likleriyle konuşuyor. "Eger" di- yor Binbaşı Hulusi, "Soyadım Sandford olmasaydı, Jngiliz or- dusunda degil binbaşı, onbaşı bile olamazdun." İki helikopter Yüksekova'ya doğru uçuyor. Amaç, Adana'da bekleyen on Chinook helikopter ile iki yüz personeline gerekli te- sislerin yapılabileceği uygun bir düzlük bulmak. Bunun için ide- al yerlerden biri de Yüksekova'- dan Şemdinli'ye uzanan yol. Çünkü yolun Yüksekova çıkışı 1979'da uçak pisti olarak yapıl- mış. Tepeden bakınca da bu açıkça görülüyor. Birden bire genişliyor daracık yol. Üç-dört katına çıkıyor. Bu genişlik, iki kilometre sürüyor. Sonra yine daralıp, eski durumuna dönü- yor. Yolun kıyısına iniyor helikop- terler. Toprak yumuşak. "Eger Türkler asfalt dökerterse, bura- sı helikopterierin duracağı yer olabilir" diyorlar. Ayrıca iki yüz tngiliz personel için yatacak, ye- mek yenilecek tesislerin yapıl- ması da gerekiyor. Bunlar ta- mamlanınca "hava köprüsü" için her biri on ton yük taşıya- bilen çift pervaneli Chinook he- likopterler gelecek bölgeye. tn- gilizler, "Diger helikopterler de getince, bölgedeki yardım mal- zemeleri yetişmez bizim taşımamıza" diyorlar. Biraz abartılı görünüyor bu sav. An- cak, Ingilizlerin tek bir helikop- terle bile yaptığı taşımayı görün- ce, bu savm ne denli doğru ol- duğu çıkıyor ortaya. Zap suyunun iki yakasına ça- CHINOOK HELtKOPTER — Bu kez yiyecek ve içecek dagıtı- lacak yer yirmibeş bin Iraklı Kurdün bulunduğu L zürnlii. tngiliz helikopterinİD indigi piste dogru koşuyor insanlar. Konıcular ve fierin yardımıyla boşaltılmaya başlanı>or viyecekler. Bir bin- başı İngilizleri uyarıyon "Tek bir noktaya bırakırsanız bütün yj- yecekler yağma olur.Esit dagıtılmaz."(Fotograf: Uygar Gürkan) dırlar kurulmuş; naylondan, brandadan, battaniyeden. İn- sanlar asağıda kannca gibi. Yar- dım kamyonlan kannca yuvası sanki. tki helikopter, Zap suyu boyunca uçuyor. Onca yüksek- liğe karşın Zap'ın kıyısından yükselen dağların tepeleri hâlâ helikopterlerden yukarıda. tlk durak Çukurca'daki tabur. Kamyonlar, kasaları yardım malzemesi dolu, bekleşiyor. As- kerler, kamyonların başmdaki siviller, peynir ve helva teneke- lerini, süt kolilerini, bisküvi ko- lilerini büytlk bir hızla dolduru- yor Chinook'a. Helikopterin ar- dına kadar açık dev arka kapa- ğı sanki kutuları, kolileri, tene- keleri yutuyor. Yükün ilk boşal- tılacağı yer, karayolunun aylar- dır kapalı olduğu Pirinçeken köyü. Çukurca tabumndaki as- kerlerin de bir ricası var. Üzeri- ne branda geçirilmiş iki havan topunu da Pirinçeken karakolu- na götürebilirler mi acaba? Uça- ğın başmdaki Ingiliz görevli, montunu kaldınp sağ belini gös- teriyor: — Biz buraya sadece sivillere yardım için geldik. Bu nedenle kendimiz bile silah taşımıyoruz. Bu helikopterle de silah laşıya- mayız. Pirinçeken köyünün yolu 1990'ın ekim ayından bu yana kapalı. On bir bin sığınmacı gel- miş Irak sınınndaki köye. Heli- kopterler, köye gelince alçalıyor, Pervanelerinin rüzgârı, çadırla- rından fırlayan insanların etek- lerini, ceketlerini, uçuruyor. Toz, toprak, kâğıt, yaprak, dal, yer- den yukarı havalanıyor. Sonra da bir yağmur gibi insanların üzerine yağıyor. Pirinçeken karakolunun önü- ne iniyor helikopter. Bu, yedi ay- dır yolu kapalı olan köye gelen ikinci yardım. Karakolun tel ör- gülerine dayamyor Iraklı Kürt- ler. Gençler karakolun içinde. Askerlerle beraber gelen yardım malzemesini boşaltıyorlar. Kara- koldaki subaylarla, gelen Ingi- lizlerle, üzerinde çok açık renk şalşapık olan, beli silahlı bir ki- şi ilgileniyor. Adı Necmcttin Ko- nur. Pirinçeken'in korucubaşısı. "Bizim de yiyecek bir şeyimiz kalmadı" diyor. "On beş gün- dür on bir bîn kişiye bakıyoruz. Sadece bizim değil Pirinçeken. Direkli, Dibecik. Kardeşler köy- lerinin de yollan kapalı aylardır. Çukurca'dan burava olan yirmi beş kilometre yol bir tiirlü açı- lamıyor. Köyde telefon yok. Eiektrik yok. Gelen Kürtler bi- zim kan akrabamız. Aynı aşiret- teniz. Onlar burada kalmak is- tiyorlar. Sınırda yüz tane son modd Mercedesieri, Toyotalan var. Dört de dozer bekliyor. Bu araçlarını da satıp çocuklanna bakmak istiyorlar. Biz de bura- da kalmalanndan yanayız. Bize sayısız faydalan olur." Helikopterin yükü boşalıyor. Karakolun önünde ayakta dura- mayan yaşlılar, kucakta çocuk- lar, kannlarını, bellerini tutan gençler var. Bir genç kız, yaşlı bir kadını sırtında taşıyor heli- koptere. Sonra diğer hastalar bi- niyor. Yeniden havalanıyor he- likopter. O dakikada varıyor Çukurca'ya. Ramazan Hüsseyn de hasta gençlerden. Irak'ta Müzik Kole- ji'nin dörduncü sınıfında oku- yormuş. "On beş gündür aç su- suz bekleşiyoruz burada. Ne ça- dır var, ne yiyecek, ne içecek. Neyse ki bu helikopter geldi. Her şeyimiz Irak'ta kaldı. Para- lanmız bankalarda" diye anla- tıyor. Helikopter Çukurca Tabu- ru'na inerken heyecanla soru- yor: — Yoksa burası Irak mı? Çukurca'da olduğunu öğre- nince, gözlerindeki korku gidi- yor. Helikopterden inen hasta- lar, pistin kenannda bekleyen askeri ambulansa alınıyor. Yeni- den peynirler, soğanlar, patates- ler, çuval çuval ekmekler yükle- niyor helikoptere. On dakika sonra, ulaşımı güç olan sınırda- ki Hakantepe'ye iniyor Chino- ok. Burada Çınarlı karakolu var. Çevredeki çadırlardan yine koşa koşa geliyorlar. önlerine yığılan yiyeceklere uzak bir öz- lemle bakıyor Iraklı Kürtler. Bir kadın, elindeki boş ilaç kutusu- nu gösteriyor. "Bundan var mı" diye. Hakantepe'den sonra yine Çukurca. Taburda bekleyen yö- re halkı, kamyonlardaki elbise- leri, ayakkabıları, yiyecekleri he- likoptere yüklemek için yanşı- yorlar. Yine kalkıyor on ton ağırlığında olan ve on ton taşı- yan dev helikopter. Bir Türk su- bayı "Keşke bundan bizde bir tanecik olsaydı. Bütün bolgede- ki karakollara malzeme gön- derirdik" diyor. Bu kez yiyecek ve giyecek da- ğıtılacak yer yirmi beş bin Irak- lı Kürdün bulunduğu Üzümlü. Helikopterin indiği piste doğru koşuyor insanlar. Korucuların ve askerlerin yardımıyla boşal- tılmaya başlanıyor yiyecekler. Bir binbaşı tngilizleri uyanyor: — Tek bir noktaya bırakırsa- nız bütün bu yiyecekleri, yagma olnr yine. Eşit dagılmaz. Chinook, yükünün yarısıyla havalanıyor. Dört dönüyor dağ- ların yamaçlarına yayılmış ça- dırların çevresinde. Bir boşluk buldu mu yere yaklaşıyor. tngi- liz askerler arka kapaktan atıyor yiyecekleri, giyecekleri. Aşağıda büyük bir insan akını var. Son- ra başka noktaya gidiyor heli- kopter. Çadırdakiler helikopte- re doğru koşuşturuyor. tnanıl- maz bir görüntü. Helikopterin her alçaldığı yere bir anda yüz- lerce insan toplanıyor. Helikop- ter üzerlerinden geçerken "bize de *t" diye cl ediyorlar. tngilizler, yardımın yöredeki insanlara her ulaşışında sevinç- le ellerini havaya kaldınp, "yaşasın" diyorlar. Müthiş bir heyecan yaşanıyor. Bölgenin an- lamsız dağları aşıhyor bir anda. Aylardır ulaşılamayan köylere on dakikada gidiliyor. Aşagıda- ki ilkel bir yaşama biçiminin ça- resizliğinde kıvranan insanlarla, yukarıda "teknolojinin son harikası" Chinook, Türkiye- Irak sınınnın vahşi ve insana an- lamsız gelen dağlarında buluşu- veriyor. Bu dehşet verici ilkelli- ği yaratan ve yaşayanlar da in- san, "teknolojinin son harikasTyla doğaya hükmeden de insan işte insanı şaşırtan da bu amansız çelişki. DUNYADA BUGUN AIİSİRMEN Kim Kazanıyor?Bayramın ikinci günü, Fransız TV5'te yayımlanan Kürtier ile ilgili Antenne 2 yapımı bir program izledim. Daniel Bilalian'ın yönettiği programda Kûrt Sosyalist Partisi li- derlerinden Mahmut Osman'dan Paris'teki Kürt Enstitüsü Baş- kanı Kendal Nezan'a, De Gaulle'cü partinin milletvekili Deniau: ya, Bağdat'tan demeç veren Irak Oevlet Bakanı'na ve göçen Kûrt- iere kadar kimler yoktu ki... Program belki iyı niyetliydi, ama öylesine de önyargılarla do- luydu. Bilalian'ı izleyenler, yöneticınin kasıtlı sözleriyle, Türkiye, göçenlerden hiçbirini almamış, sınırlarını açmamakta direnmiş ve sığınmacılara elden geldiğince kötü davranmış kanısını edi- nebilirlerdi. Yöneticiye göre Türkiye'nin insanlık dışı davranışı- na karşı iranlılar hemen sınırları açmış ve sığınmacılara her rûr- lü yardımı en iyi btçimde yapmışlardı. Kürtlerin tarihi anlatılırken de Halepçe katliamından soz edil- di de oradan kaçanların nereye kabul edildiklerine hiç dokunul- madı. Türkiye'yi sınırlannı açmamakla suçlayanlar, kendi program- larında Türkiye'ye gönderdikleri muhabirlerinin sınıriarımız için- deki sığınmacılarla konuşmasının yer almasından bile hiç rahat- sız olmuyorlardı. Sığınmacılardan biri olan Mustafa Halim (25) düzgün Fran- sızcasryla gelecek için kötümseriiğini dile getiriyor ve şunlan söy- lüyordu: —Başka bir yerde yaşamak isterdim. Gelecek için tazia umutlu değilim. Çünkü herkes bizim sırtımızdan oyun oynadı. Mustafa Halim daha sonra 25 yıldır ilk kez kendisini özgür his- settığini söylüyordu. Karmakarışık Ortadoğu'da herkesin garip oyunlar oynadığı bir gerçekti. Nıtekim Irak Sosyalist Kürt Partisi yöneticilerinden Mahmut Os- man'ı dinlerken Kürtlerin son ayaklanmalarında nasıl Amerikan oyununa getirilip sonra ortada bırakıldıklarını çok iyi anlayabili- yor insan. Molla Mustafa Barzani'nin yaşamı da Kürtlerin emperyalizmin oyunlarıyla dolu acı yazgılarının dramatik bir bölümünû yansrt- mıyor mu? Şeyh Sait'in arkasırtda ingiliz emperyalizmi ile onun petrol he- saplarının yattığını kım yadsıyabilir? Sekiz yıllık iran-lrak savaşında iki tarafın 1 mityon ölüsünden en büyük çıkarı İsrail ile ABD sağlamadı mı? Çılgın Saddam'ın budala Kuveyt macerasının en büyük ve belki de tek galibi, bölgeye iyice yerleşmiş olan ABD değil mi? Bir koyup üç alma hesapları peşinde olanların manevralann- dan, Kürtlere uygulanan baskıdan ve sınırlara yığılan komşü ül- kelere sığınan insanların dramından en büyük yararı sağlayan şimdi Irak'ın bir bölümünû fiilen işal etmekte olan Amerikan emperyalizmi değil mi? Bütün bunların nedeni, bölgedeki politikacıların omurilikleri yerine beyinlerini kullanıp bir girişimde bulunmadan önce 'Ki- me yarar' sorusunu soramamalarıdır. Her türlü yanlış anlaşılmayı gidermek için bır noktayı iyice be- lirtmek gerek. Evet, sorumsuz Kürt yonetıcılerinin, acele ve yanlış hesaplı girişimlerinin bedelini kendi insanları ödemekte ve on- lar bu sorumsuzluklarının karşılığını vermeden hegemonyalan- nı sürdürmektedirler. Ancak Kürtleri toplu halde böylesine kolay ayaklanmaya iten yalnız feodal vapının doğurduğu etkenler değil, aynı zamanda onlara uygulanan insanlık dışı baskılardır da. Kürt sorunu, Kürtleri kolu kanadı kırılmış Saddam karşısında uğradıkları büyük bozguna karşın, artık bölgenin en önemli gün- dem maddelerinden biri haline gelmiştir. önümüzdeki günlerde Kürtlerin yaşadığı ülkelerde bu sorun görmezden gelinemeyecektir Bu yeni döneme girerken Kürtler emperyalizmin oyunlanna bir kez daha alet olmamaya dikkat etmek zorundadirlar. Ama aynı zamanda yaşadıkları ülkelerin yönetimleri de onların haklı istek- Lerini gözardı etmemek yükümlülüğüyie karşı karşıyadırlar. Kürt kültürel kimliği sağlanmalı, aynı zamanda bu ülkelerde gerçek laik bir demokrasi yürürlüğe sokularak Kürt olsun olmasın tüm yurttaşlar üzerindeki baskılar kaldırılmalıdır. Emperyalizmin oyununa gelmemek için bu koşullarda her iki tarafa da önemli görevler düşmektedir. Taraflardan biri, kendi yükümlülüklerini yerine getirmeoen öbü- rünü suçlamayı sürdürürse emperyalizm bölge insanlarının sır- tından oyun oynayarak kazançlı çıkmaya devam edecektir. SINIR OTESENDE GORUŞME ABD'li komutan Ozal: 2 ıııilvoıı iıısaıı mülteci olaıııaz Zaho'ya gidiyorDİYARBAKIR (Reuter) — Kuzey Irak'ta Kürtlere "saghiüı ve güvenli" yaşam koşulları sağlamak amacıyla başlatılan "kurtarma operasyonu"na ko- muta eden ABD'li Korgeneral John Shalikashvili'nin bugün sı- nınn Irak tarafına geçerek Za- ho'da Iraklı komutanlarla görü- şeceği bildirildi. Görüşmenin TSt 12.00'de yapılacağı haber verildi. ABD'li komutanın, Irak as- keri yetkilileriyle yapacağı gö- rilşmede ele alınacak konulara ilişkin bilgi verilmedi. Harekâ- ta katılan Amerikan birlikleri- nin bağlı olduğu ABD Avrupa Komutanlığı'ndan bir yetkili, Irak'ın yardım operasyonuna müdahale etmemesini sağlamak için izlenecek yolun da bu gö- rüşmelerde ele alınabileceğini ima etti. Yetkili, bir grup gazetecinin de görüşmeyi izlemek üzere Ge- neral Shalikashvili ile birlikte Zaho'ya götürüleceğini kaydet- ti.Kuzey Irak'taki harekâtı yü- rütmek üzere Türkiye'ye gelen müttefik askeri gücü, Ameri- kan, tngiliz ve Fransız toplam 16 bin askerden oluşuyor. Bu güce komuta eden ABD'li Kor- general Shalikashvili, önceki gün Diyarbakır'a gelerek göre- ve başladı. Müttefik birlikleri, Kuzey Irak'ta kurulacak kamp yerleri- ni ve ikmal yollannı belirlemek üzere keşif çalışmalarını sürdü- rüyorlar. ANTALYA (Cumhuriyet) — Ba>Tam süresince 'mülteciler krizi' üzerinde Ge- nelkurmay Başkanı ile bazı bakanlar- la çalışan ve ABD Başkanı George Bush ile iki kez telefon görüşmesi ya- pan Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Türkiye'nin ABD, tngiltere ve Fransa 1 nın Kuzey Irak'ta giriştikleri operasyo- na herhangi bir şekilde askeri güçle ka- tılmayacağını, yalnız Iojistik destek ve- receğini söyledi. Özal, önceki gün ve dün gazetecile- re, sığınmacılar sorununun çözümüne ilişkin koalisyon güçlerinin aldığı yar- dım karannın perde arkasını ve sonra- ki gelişmeleri anlattı. Özal, Irak'm, ül- kenin kuzeyinde kurulacak kamplara müdahale edebilecek bir gücü olmadı- ğını, Saddam Hüseyin yönetımının bu konuda herhangi bir problem çıkara- cağını sanmadığını söyledi. özal, "Hem bizim açımızdan hem de bura- va sığınanlar açısından iyi bir netice çıktı. Bunlann bir siire içinde kendi yerierine döneceklerini sanıyonım" de- di. Sorunun iki aşamah bir plan çer- çevesinde 2-3 ayda çözüleceğini kayde- den Özal, bu planın başlatılmasında Türkiye'nin etkisinin bulunduğunu be- lirtti. "Bazı ülkeler insafsızca tenkitlerini rahatlıkla yapıyorlar, ama bunnn on- da biri başlanna gelse, bizden çok da- ha kötü duruma düşerier'' diyen Özal, "ABD, İngiltere, Fransa, BM'nin karan ışığında gerekeni yapıyor. İnönü'nun de itirazı var, yapmasınlar mı" diye sor- du. Özal, "Saddam kafasına estikçe, o insanlan böyle sürmeye devam ederse ne olnr" biçimindeki bir soruya, "O bi- raz zor. Bu hadiseden sonra herhangi bir şey yapacagını sanmıyorum. Yani bu iş artık son kertesine geldi. Unut- mayın ki, ambargo da devam ediyor" diye konuştu. Bir gazeteci özal'a, "Kamplar geçi- ci mi, sorunun çözümü nedir" diye sor- du. Özal, buna şu karşılığı verdi: "Çözümün ne olduğunu söylemiyo- rum, ama bir çözüm bulunur. Tahmin edebiliyorum, ama şu anda açıkiamak istemiyorum. Ben hadiseyi mantıki dü- şnnüyorum. Bu kadar insan, 13-2 mil- yon insan mülteci olamaz. Onun için sorun muhakkak düzetir. Dunyada yeni birdevre başlamıştır. Bu yeni devrede bu işler düzelecektir." 1988'de gelenlerin büyük çoğunluğu- nun Barzani grubundan olduğunu, bunlann içinde Saddam'ın yanında olan insanlar da bulunduğunu anlatan Özal, "Bizim anlayamadığımız nokta Kuzey Irak bir nevi yerinden sökulmüş oluyor. Yani insana şu his geliyon Bu- rada bir nevi deportasyon yapılmış, ya- ni insanlar Irak'tan İran ve Tiirkiye^ye sürülüyor gibi bir hava vardır. Belki başka sebepler de olmuştur" diye ko- nuştu. Cumhurbaşkanı, Saddam birlikleri- nin müttefiklerin yardım birliklerine bir müdahalede bulunması halinde Türkiye'nin destek verip vermeyeceği yolundaki bir soruya, "Bu faraziyeleri hiç yapmayın. Ben zannetmiyonım, böyle bir şeyin olacağını ve hiç üzerin- de durmuyonım" dedi. Başbakan Yıldınm Akbulut, dün Antalya'ya geldiğinde gazetecilere, Ku- zey Iraklılar konusunda BM ile Irak arasında imzalanan anlaşmayla ilgili olarak, "Bizim topraklannuzda aynca bir yerieşim merkezi kurulmasının ar- lık gereği kalmadı" dedi. Akbulut, Türkiye'deki Iraklıların yardım merkez- leri oluşturulmasmdan sonra geri gön- derileceklerini bildirdi. MUHALEFET Buinsanlaracesarct verenler utansın ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Muhalefet partileri Ku- zey Irak'ta geçici yerleşim böl- geleri kurulmasım kuşkuyla kar- şılıyor. SHP Genel Başkanı Er- dal tnönü, BM Güvenlik Kon- seyi'nin Kuveyt için gösterdiği çabayı sığmmaalar için de gös- termesi gerektiğini söyledi. DYP Genel Başkanı Süleyman Demi- rel, kampların kurulmasım memnuniyetle karşıladığını be- lirtirken uzun dönemde Filistin kamplanna benzeyeceği endişesi taşıdığını söyledi. DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit ise Türki- ye'nin, Batı emperyalizminin Ortadoğu'daki ajardığına süriik- lendiğini öne sürdü. tnönü, bayram tatilini geçir- mekte olduğu Antalya'da gaze- tecilere yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile Başbakan Yıldınm Akbulut ve ANAP iktidarını sert bir dille eleştirdi. tnönü, bugünkü yöne- timin ve hükümetin hiçbir hu- kuk düzeninde yeri bulunmadı- ğını öne sürerek, "Bugünkü ki- şisel yönetimde Cumhurbaşka- nı Turgul Özal dine telefonu alarak 'Sayın Başbakanım şunu şöyle yap' diyor. O da yapıyor. Bu kişisel yönetimin hiçbir ku- rala u>-an taraıı yoktur" dedi. İnönü, sığınmacılarla ilgili soru- nun muhatabının kim olduğu sorusunun yamtınm iyice düşü- nülmesi gerektiğine de dikkat çekerek "Kuveyt'i bosaltmak için tüm gücünü gösteren BM Güvenlik konseyfnin burada da aynı şeyleri yapması gerekir. Bu işi başımıza BM Güvenlik Kon- seyi getirdi, çözmesi gereken de odur. Ve derhal çözmelidir" di- ye konuştu. DYP lideri Demirel dün An- kara'da düzenlediği basın top- lantısında, bölgede kampların kurulmasım memnuniyetle kar- şıladığını söyledi. Demirel, Irak'ı "banıt fıçısT'na benzeterek, "Sı- ye cesaretlendirdikten sonra ar- kasız bırakanlann ve Talabani ile Barzani'ye moral destek ve- ren Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın bu insanlann bugün içi- ne düştükleri durumdan dolayı utanmalan gerekir" dedi. DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit de yaptığı yazılı açıkla- mada Türkiye'nin bölge dışı emperyalist güçlerin bir karşı dev'let kurmalarına aracılık etti- ğini öne sürdü. Cumhuriyet kitap kulübü T A K S İ T L E KÎTAP V E R İ Y O R DİLEYEN HERKESE^ 8 AY VADELİ YAZARLAR ÜNLÜ YAPITLAR : YAYINLARI V CAN ' • ^ 1 YAYINLARI• A ÇINAR ^ WINLARI 3 • -M7İ ^ Ö J KITABEVı ALTIN b BİLGİ KİTAPLAR YAYINEVl CEM YAYINEVI ONUR YAYINLARI (§ ÇAĞDAŞ ^ ^ YAYINLARI m PAYEL ^ Y/VINEVl TOROS YAYINLARI 400 seçme kitap Elden teslim (') Sadece IfLanbul II sınırlan içinde. Bır telefon yeterlı TELEFON : 512 05 05 / 516 3 günde 100 ölümHaber Merkezi — Yüz binler- ce Iraklı sığınmacı, Ramazan Bayramı'nı Türk-Irak sınırında güç koşullarda geçirdi. Bayram boyunca nakliye uçaklannın at- tıklan yardım paketlerinden üç kişi, olumsuz koşullardan da ço- ğunluğu çocuk, 100'ü aşkm kişi yaşamını yitirdi. Bu arada gerek Kuzey Irak'ta kampların kunıl- ması, gerekse yardım malzeme- lerinin nakli konusunda görev yapmak üzere Türkiye'ye gelen ABD'li askerlerin sayısı 5693'e ulaştı. Çukurca Camii'nde bay- ram namazı, caminin ceset do- lu olmasından dolayı kılınama- dı. Uludere'den Cumhuriyet mu- habirleri Hakan Aygün, Zafer Aknar, Uygar Gürkan ve Ergün Aksoy'un- bildirdiklerine göre 49. sınır taşının Irak kesiminde bulunan çadırkentte bayram sü- resince ilaç sıkıntısı çekildi. Ça- dırkentte kamp düzeni oluştur- mak için büyük bir uğraş veri- lirken kurulan seyyar hastanede hastaların büyük bölümünû ço- cukların oluşturduğu yoğun bir hasta trafiği gözlendi. Kampta bulunan doktorlar, sığınmacıla- nn büyük bölümünde ishal, di- zanteri gibi hastalıklann görül- düğünü, havaların ısınmasıyla birlikte salgın hastalıklann or- taya çıkabileceğini belirtiyorlar. Bu arada bayramın birinci gü- nü Çukurca Camisi'nde caminin ceset dolu olmas. yüzünden bay- ram namazı kılınamadı. Çukur- ca'nın tek camisinin ceset dolu olması ve günde ortalama 30'u aşkın sığınmacmın cesetlerinin yıkanması, ibadetin aksamasına yol açıyor. Bayram günlerinde de devam eden yardım malzemelerinin da- ğıtımı sırasında 49. smır taşının bulunduğu kampta olaylar çık- tı. Bazı sığınmacılar güvenlik güçlerine taş atınca buna hava- ya ateş açılarak karşılık verildi. Yaşanan izdiham sırasında can kaybı olmadı. Nakliye uçakla- nnca bölgeye atılan yardım pa- ketleri biri kadın 3 kişinin daha yaşamını yitirmesine neden ol- du. Bugüne kadar yardım paket- Nakliye uçaklarından atılan yardım paketlerinden l'i kadın 3 kişi öldü. Bayram süresince soğuk ve çeşitli hastahklardan 100 sığınmacı yaşamını yitirdi. leri yüzünden ölenlerin sayısı 18"e yükselirken, bayram süre- since de yaklaşık 100 sığınmacı soğuk ve çeşitli hastalık yüzün- den yaşamını yitirdi. Bölgeye yardım taşıyan tngiliz helikop- terlerinin sayısının önümüzdeki günlerde 10'a çıkarılacağı öğre- nilirken, Hakkâri'de bulunan iki tngiliz helikopteriyle gelecek 200 personele bannacak yer aranı- yor. ABD askerleri Kuzey Irak'ta Kürtler için kamplann kurulmasında ve böl- geye yardım malzemesi gönderil- mesinde görev almak üzere In- cirlik Üssü'ne gelen ABD'li as- ker sayısının 5693'e ulaştığı bil- dirildi. Bu askerlerden 700'ünün, Silopi yakınlannda kurulan askeri kampta yerleşti- rildiğini belirtildi. ABD'li asker- lerin bulunduğu kampın 5 kilo- metre kadar yakınında da Türk askeri birliklerinin konuşlandı- nldıgı gözlendi. Bayram süresince lncirlik, Batman ve Diyarbakır'daki üs- lerden havalanan uçaklarla sı- ğınmacılann bulunduğu bölge- lere yapılan yardım miktannın 1800 tonu bulunduğu kaydedil- di. AA'nm bildirdiğlne göre Av- rupa Topluluğu (AT) Komisyo- nu Türkiye Temsilciliği'nden ya- pılan açıklamaya göre komisyo- nun sığınmacılara yardımda bu- lunulması amacıyla şimdiden 39.65 milyon dolar seferber et- tiği bildirildi. Fransa'nın Anka- ra Büyükelçiliği'nden yapılan açıklamada da "Fransız insani yardımı"nın süreceği bildirildi. Dışişleri'nden açıklama Bu arada Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Murat Sungar, Türki- ye'nin Türk-Irak sınınndaki Iraklılara yönelik tutumu hak- kında bazı Batılı basın-yayın or- ganlarında çıkan haberlere ilişkin bir s>omya verdiği yanıt- ta, Türkiye'nin sığınmacılara yardım konusunda "kendi pa- yına düşeni imkâniannın ötesin- de bir özveri ile gerçekleştirdiğini" söyledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear