05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 Al Wasaeel Katar Yatırım İdaresi’nin devreye girmesi için AKP’liler ısrarcı oldu C haberler SÖZDEN YAZIYA GÜRAY ÖZ 2 MAYIS 2008 CUMA Bakanlar ricacı olmuş Bahadır Selim DİLEK ANKARA atvSabah grubunun Katar ortaklı Turkuvaz Medya’ya satışında, AKP’nin ciddi bir aracılık yaptığı belirtildi. Bu nedenle son beş ay içinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yanı sıra sekiz bakanın da ziyaret ettiği Katar’da, atvSabah grubunun satışına ilişkin ilk ciddi temasın geçen yılın sonuna doğru yapıldığı ortaya çıktı. Edinilen bilgilere göre atv ve Sabah’ı satın alan Çalık Grubu’nun parayı bulması için hükümet üyeleri Katarlı yetkililerden ricacı oldu. atv ve Sabah’ın Çalık Grubu’na satış kararı alınmasından sonra hükümet geçen yılın sonundan itibaren Katar Yatırım Fonu’nun yönetimini elinde tutan Katar Emiri Şeyh Hamid bin Halife el Tani ile bir dizi temasta bulundu. Son dönemde Katar’a ilk ziyareti 2 Aralık 2007’de Devlet Bakanı Mehmet Aydın gerçekleştirdi. Aydın’ın ardından 21 Ocak’ta Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, 5 Şubat’ta da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Katar’a gitti. Gül’ün ziyaretinde, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafiz Özak, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler de bulundu. Güler, 5 Şubat’ta yaptığı ziyaretin yanı sıra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 13 Nisan’daki ziyaret heyetinde de yer aldı. Dışişleri Bakanı Ali Babacan 16 Şubat, Devlet Bakanı Mehmet Şimşek ise 18 Şubat’ta ziyarette bulundu. MİR’İN TUTUMUNDA DEĞİŞİKLİK Edinilen bilgilere göre, başta Erdoğan’ın temasları olmak üzere hemen bütün ziyaretlerde atvSabah konusu gündeme taşındı. AKP’liler konuyu, Katar Yatırım İdaresi’nin elindeki 60 milyar dolarlık kaynaktan Türkiye’nin pay ala Eskimeyen Zamana Övgü sağlayan muhalefetlerine muhtaçtır. ??? Türkiye ise başka bir hamurdandır. Bizde kavgalar şiddetlidir. Uzaktan bakınca daha net görünen ülkemin siyasetinde hilenin, desisenin her türünün, oyunların en çetrefilinin büyük bir maharetle oynandığını daha iyi anlayabiliyorum. Milliyetçi muhafazakâr dünyanın karanlık güçlerinin iç hesaplaşmalarına yurtseverlerin karıştırılmak istenmesindeki sır buradan daha iyi görülebiliyor. Çetelerin arkasındaki güçlerin sırıtan yüzlerini bir sis perdesinin arkasında bırakabilmek için olgular birbirine karıştırılırken, sokak başlarına yerleştirilmiş sahte iz sürücüleri, medyadaki köşelerinden borazan çalmaktadırlar. Sıvas’taki yangının külü soğumamış, Çorum’un, Maraş’ın yangını bunca yıla rağmen sönmemiş, Susurluk’ta açığa çıkan çetenin üyeleri, yönlendiricileri yeniden işbaşına geçmişlerdir. Sisin dumanın arkasında görevdedirler. Gerçekte izler, gerçeği kuşkuya yer bırakmayacak açıklıkta göstermektedir, ama şu devirde her türlü abra kadabra mümkün, maktulü katil ilan etmek mubahtır. Neoliberal yanılgının soldan devşirme çığırtkanlarıysa katilleri, azmettiricileri değil, yurtseverleri kendilerine hedef seçmişlerdir. Seçimleri yerinde ve ideolojiktir. Şimdi yeniden antikomünizmi hortlatmanın zamanıdır. Yurtseverleri hedef tahtasına oturtmak, ucuz “demokratlık” modadır. Demokratlığın gerçek ölçülerini gözlerden kaçırmanın, yoksulların, var olan azıcık sosyal hakları her gün biraz daha tırpanlananların yer almadığı bir “siyaseti”, bir “demokrasiyi” rahatlıkla içine sindirmenin zamanıdır. ??? Frankfurt’ta Mörfelden’de Liebknecht sokağından Heine sokağına dönerken bunları düşündüm. Yağmur sessizce yağıyordu. İçimde buruk bir sevinçle dolaştım sokaklarda. Peki benim ülkemde işçiler, emekçiler, meydana çıkabilecekler mi? Çiçekler içinde, neşe içinde, hak aramanın kararlılığıyla, gururuyla yürüyebilecekler mi? Eskimeyen zamandaki tazeliği anlayabilecek mi insanlar? [email protected] E Alevilerden Selçuk’a ödül Haber Merkezi Bağcılar Hacı Bektaş Veli Kültür ve Tanıtım Derneği’nce düzenlenen “Karanlıktan Aydınlığa Birlik Şöleni” İstanbul Bağcılar Kapalı Olimpik Spor Salonu’nda on bin kişinin katılımıyla gerçekleşti. Alevi dernek ve vakıflarının yöneticileri tarafından yakılan çerağla başlayan şölende gazetemiz İmtiyaz Sahibi ve Başyazarı İlhan Selçuk’a “Alevi düşüncesine yaptığı katkılardan” dolayı şükran plaketi sunuldu. İlhan Selçuk adına plaketi alan arkadaşımız Miyase İlknur yaptığı konuşmada, “Zor zamanlarda Alevilerin dostları parmak hesabıyla sayılacak kadar azdır. Aleviler, bu dönemlerde gönül evlerinin kapılarını aralayıp giren dostlarını, “Mihman Ali’dir” deyi bir daha bırakmazlar. İlhan Selçuk, 1962’den beri yazdıklarıyla, büyük trajediler yaşayan Alevilerin yaralarına merhem olmuş, onun zor zamanda verdiği destek Alevilerle arasında ezeli ve ebedi bir dostluğun temelini atmıştır” dedi. Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı ve Cem Vakfı Genel Başkanı İzzettin Doğan’ın da katıldığı şölende Sabahat Akkiraz, Grup Kızılırımak, Arif Sağ, Ferhat Tunç, Ali Kızıltuğ, Arzu, Zeynel Aba, Özcan Türe, Cihan Çelik ve Binali İlgün de söylediği deyiş ve nefeslerle binlerce kişiyi coşturdu. ELÇUK KISA SÜRE İÇİNDE TABURCU EDİLECEK Öte yandan doktorlar geçirdiği ameliyat sonrasında sağlık durumu hızla düzelen İlhan Selçuk’un kısa süre içinde taburcu edilebileceğini belirtti. Günlerini Türkiye’deki gelişmeleri izleyerek geçiren ve yazılarına başlamak için gün sayan Selçuk’a ziyaretler sürüyor. SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın ve SHP Genel Başkan Yardımcısı İlhan Göğüş, hastaneye gelerek ziyaretçi defterini imzalayıp Selçuk’a “geçmiş olsun” dileklerini ilettiler. S bilmesi bağlamında gündeme getirmeyi tercih ettiler. Bu çerçevede Türkiye’de yatırım olanakları sıralanırken atvSabah’ın da kârlı bir yatırım aracı olduğu bilgisi verildi. Hatta AKP’liler bu konuda ısrarcı da oldular. Ancak daha sonra yapılan bir dizi görüşme sonucunda Katarlı yetkililer AKP’lilere 2000 yılında kurulmuş olan Yatırım İdaresi Fonu’nun belli bir kârlılık oranının altında bulunan riskli sektörlere yatırım yapmadığını, petrol üretiminin bitmesinin sonrasında Katar’ın refah düzeyini koruması için yapılan hesaplamalara göre belli bir kârlılık oranı hedeflenmesinin zorunlu olduğu bilgisini aktararak atv ve Sabah’ın bu kârlılık oranının altında çalıştığını belirttiler. Görüşmeler bir süre daha devam etti. Son olarak 13 Nisan’da Başbakan Erdoğan’ın Katar’ı ziyaret etme kararının öncesinde Katar Emiri’nin tutumunda değişiklik oldu. Yatırım İdaresi Fonu’nun Çalık Grubu’na destek olması karara bağlandı. Erdoğan, Katar’a gitmeden önce fonun yan kuruluşu olarak Al Wasaeel Media International adlı şirketin kuruluşu sağlandı. Ancak daha önce atvSabah’ın kârlılık oranını düşük bulan fonun neden görüş değiştirdiği yönündeki soru işaretlerini beraberinde getirdi. Bu bağlamda AKP’nin Türkiye’deki gayrimenkul ve finans sektöründe Katar’a ciddi ayrıcalıklar sağlanması taahhüdünde bulunduğu yorumları gündeme geldi. AŞBAKANLIK: ÇARPITILIYOR Başbakanlık Basın Merkezi Erdoğan’ın Katar ziyaretiyle ilgili açıklama yaparak “Çerçevesi, planlanma amaç ve tarihleri ortada olan bu ziyareti, farklı konularla ilişkili veya eşzamanlı gibi göstermenin iyi niyetle izah edilemeyecek bir çarpıtma ve dezenformasyon olduğu açıktır” denildi. B Fotoğraf: UĞUR DEMİR Daire Başkanı Nurullah Öztürk, kanal hakkında rapor tutan uzmanları tehdit ederek raporu yeniletti RTÜK’te STV için rapor kavgası STV ile ilgili raporun yumuşatılmasına tepki gösteren CHP’li üye Dadak’ın ısrarıyla konu hakkında soruşturma başlatıldı. Fırat KOZOK ANKARA RTÜK uzmanları, Fethullah Gülen’e yakınlığıyla bilinen STV’de yayımlanan “Büyük Buluşma” adlı program nedeniyle televizyonun 1 ay süreyle kapatılmasını istedi. İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanı Nurullah Öztürk ise uzmanlara baskı yaparak raporu yumuşattı. CHP’li üye Mehmet Dadak’ın ısrarı üzerine soruşturma başlatıldı, ancak bu kez de Öztürk yerine kurul uzmanları hedef alındı. RTÜK uzmanları, Avukat Feyza Işıkoğlu’nun başvurusu üzerine, STV’de 15 Ocak 2008’de yayımlanan “Büyük Buluşma” adlı programı incelemeye aldı. Bir avukatın, ölen erkek kardeşinin türbanlı eşiyle kavgası ve yeğeninin velayetini üzerine alma çabasının ele alındığı programda avukatın türbanlı kadına karşı planları işlendi. Programda avukat, düzenbaz, sahtekâr bir tipleme olarak gösterildi. Programın bir bölümünde avukatın türbanlı kadına yönelik “Büşra’yı senin gibi örümcek kafalı birinin yanına veremem. O çağdaş biri olarak büyüyecek” sözlerinin hemen ardından Atatürk posteri ekrana geldi. Avukatı hedef haline getiren programda, daha sonra tüm bu kötülükleri karşılığında avukatın “ak sakallı biriyle ahiret sorgusu” işlendi. Sorgunun ardından avukat, “Allahu ekber” diyerek alevlerin içerisinde kayboldu. Tüm bu tespitleri yapan kurul uzmanları, hazırladıkları raporda söz konusu programda “çağdaşlık” kavramının atfedildiği avukat karakterinin kaba, saygısız, hedeflerine ulaşmak için doğru olmayan her yola başvururmuş gibi gösterildiğini belirttiler. Uzmanlar buna karşın, türbanlı karakterin mazlum, iyi, saygılı ve iyi niyetli biçimde tanımlandığına dikkat çektiler. Uzmanlar bu nedenle, STV’nin RTÜK Yasası’nın 1 aya kadar kapatma öngören (4 b) maddesi çerçevesinde cezalandırılmasını istedi. Ancak İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanı Nurullah Öztürk, uzmanları çağırarak raporu yeniden yazmalarını istedi. Baskılar sonucu, bir rapor daha hazırlandı ve kanal hakkında daha düşük bir ceza öngören ‘4 d’ maddesinin uygulanması istendi. Üst Kurul üyesi Mehmet Dadak, Öztürk’ün, uzmanları “Bu raporu acele düzeltin, yoksa bedelini çok ağır ödersiniz” diyerek tehdit ettiğini belirterek Öztürk hakkında soruşturma başlatılmasını talep etti. Dadak’ın ısrarı üzerine konuyla ilgili soruşturma başlatıldı. Ancak bu kez de uzmanlara baskı yapan Öztürk yerine, uzmanlar hedef seçildi. ‘Kentsel dönüşüm zorbalıkla olmaz’ Gökçe UYGUN Paris Sorbonne Üniversitesi şehircilik bölümünden 21 öğrenci, kentsel dönüşüm örneklerini incelemek üzere İstanbul’a geldi. Beyoğlu ve Eyüp’te araştırma yapan Fransız öğrenciler, AKP’nin kentsel dönüşüm yöntemini eleştirerek “Yoksulları yerinden ederek buralara zenginleri yerleştirmek doğru değil. Kentsel dönüşüm halkla beraber yapılmalı” diyor. Öğrenci grubunun hocası Sorbonne Üniversitesi Şehircilik Enstitüsü İstanbul Atölyesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Aykaç Erginöz de “Kentsel dönüşüm zorbalıkla olmaz” uyarısında bulunuyor. Prof. Erginöz, üniversitedeki İstanbul Atölyesi’nden her yıl öğrencilerin İstanbul’a gelerek proje hazırladıklarını belirtti. Geraud de Vaugelade du Breuillac: İstanbul, çok güzel dinamik bir kent. İstiklal Caddesi güzel ama ara sokaklar, binalar ürkütücü derecede bakımsız. Bence yalnızca İstiklal’i güzelleştirmek yetmez. Lea Merchadier: İstanbul’u bir metropol sanıyordum ama daha ötesiymiş, bir devlet gibi... Burada, özellikle de Beyoğlu’nda trafik sirkülasyonu çok fazla. Yaya kaldırımları çok yüksek, bu özellikle yaşlı ve engelliler için sorun yaratıyor. RANKFURT/Main Cumhuriyet gazetesinin Frankfurt bürosu iki küçük kasabanın, Walldorf’la Mörfelden’in ortalarında, irili ufaklı işyerlerinin, sanayi kuruluşlarının bulunduğu bir yerdedir. MörfeldenWalldorf evvel eski solun kalesi sayılan yerleşim bölgesidir. Walldorf sosyal demokrattır. Mörfelden ondan biraz daha solda, sosyalistlerin, komünistlerin epeyce oy aldığı, belediye meclisine temsilcilerini yolladıkları bir küçük kasabadır. Bürodan çıktım, çayırların içinden, ıslatmayan bir yağmurun altında Mörfelden tren istasyonuna, Bahnhof’a doğru yürüdüm. Kasaba sakinleri için hâlâ anlam taşıyan, vefa duygularıyla konulmuş sokak isimlerini okuyarak ilerledim. Liebknecht sokağını boydan boya yürüdüm. Heine sokağını geçince trenlerin uğultusu, raylar üzerinden kayıp giden hışıltısı ulaştı kulağıma. Osman’dan ödünç aldığım kırık şemsiyeyi açtım. Beyaz saçları, yumuşak bakışlarıyla gülerek yaklaşan yaşlı hanımefendi, “Yenilenme zamanı gelmiş şemsiyenizin, delikanlı” dedi. Delikanlı lafına fazla takılmayın, Almanlar yaşını başını almışlara özellikle “delikanlı” derler. Güldüm. “Haklısınız ama yine de işe yarıyor” diye mırıldandım. SBahn sessiz ve kınayan bakışlarla kafalarını sallayan, hızlanan yağmura kaygıyla bakan Alman teyzeler, gürültücü Türk gençleriyle doluydu. Frankfurt Hauptbahnhof ana tren istasyonu hiç değişmemişti. ??? Almanya hiç değişmez mi? Galiba değişmez. Değişmeyen görüntünün altında tıkır tıkır işleyen bir sistemin cansıkıcı uğultusudur duyduğunuz uğultu. Alman politik dünyası kendinden, yerinden memnun sistem adamlarından oluşuyor. Muhafazakârlar yıllar sonra kendilerine gelen ve sosyal demokrat destekle sürdürdükleri iktidarlarından mutludurlar. Sosyal demokratlar belki de muhafazakârların desteğiyle kurabilecekleri bir hükümetin düşüyle sıranın kendilerine gelmesini, neoliberal politikaların ayrıntılarında sürdürdükleri “mücadelenin” sonuç vermesini bekliyorlar. Daha soldakilerin iktidar düşleri yoktur. Var olmanın, sistemin vazgeçilmez parçası olmanın dayanılabilir, koruyucu rahatlığı içindedirler. Sistem onların dayanılabilir eleştirilerine, arada bir rahatlama F DİYARBAKIR Yabancıya kiralanan arazide kaliteli petrol DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde 4 ay önce açılan bir petrol kuyusunda 34 gravite petrol bulundu. TPAO Batman Bölge Müdürü Erdal Coşkun, bulunan petrolün Türkiye’nin en kalitelisi olduğunu belirtti. Köylüler ise petrol bulunan arazinin yabancı bir şirkete kiralandığını söyledi. İngiliz Aladdin Middle East firmasının Bismil’in Doruk köyü yakınlarında 4 ay önce açtığı “Arpatepe 1” kuyusunda 2 bin 400 metrede kaliteli petrole rastlandı. 80 haneli Doruk Köyü Muhtarı Abdulkadir Azizoğlu, petrolün bulunmasıyla köylerinin çehresinin değişmesini beklediklerini söyledi. Köyde altyapı, yol, su, sağlık ocağı ve eğitim sorunu olduğunu belirten köylülerden Hilmi Güzel, “Çok kaliteli bir petrolün köyümüzün dibinde bulunması bizi son derece sevindirdi ama sorunlarımız ortada. Yabancı şirket, 14 dönümlük alanı 15 bin YTL’ye bir yıllığına kiraladı. Artık petrol çıktıktan sonra bu arsamızın daha da değerlendirilmesini bekliyoruz” dedi. Batman’ın KozlukŞelmo sahasında 32 gravite petrolün çıktığını belirten TPAO Bölge Müdürü Coşkun, “Arpatepe 1” kuyusunda bulunan petrolün 34 gravite olduğuna dikkat çekti. onguldak, halkının olmazsa olmazı sayılan taşkömürünün yanına yeni gelir kaynakları ekleme çabalarının yoğunlaştırıldığı bir dönem yaşıyor. Karaelmas Gazeteciler Derneği’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen meslek içi eğitim çalışması sırasında çevre illerden de gelen meslektaşlarımızla birlikte olmanın yanı sıra kentin yeni yüzünü tanıma olanağını da bulduk. Zonguldak’a ilk kez çiçeği burnunda bir gazeteci iken 1959 yılında gitmiştim. Madene, yani kömür ocağına ilk girişim de o gezide gerçekleşti. Ancak gidişimin tatil amaçlı oluşu ve ocağa gizlice indirilmiş olmam nedeniyle, izlenimlerimi kamuoyuyla paylaşma olanağım yoktu. Birer anı olarak sakladığım fotoğraflardan birinde uzaktan ünlü Zonguldak Feneri görünüyordu. Fenerle aramızda yeşillikler ve ağaçlık uzanıyordu. Bugün çarpık kentleşme uygulamasının sonucunda o çevrenin de betonlaşmış olduğunu görmek doğrusu keyfimi kaçırdı. Önce taşkömüründen başlayalım. Emekli olanlarla ayrılanların yerine işçi alınmaması, karaelmas olarak nitelendirilen taşkömürü üretimini düşürmüş. Yüzde 35 kapasite ile çalışan ocaklarda, kapasiteyi Z GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Zonguldak Değişiyor... siyonculuk uygulamasını başlatan Erkmen, Zonguldak’ta da ekoturizme öncülük ediyor. Devrek ilçesindeki eski adı Dirgine olan Yazıcı köyünde hazırlanan ve pansiyon olarak kullanılacak evin açılış törenine bizler de katıldık. Ardından da Dirgine Deresi üzerinde belirlenmiş olan kesimde rafting sporu başlatıldı. Mağara turizmi, av turizmi, doğa sporları da Zonguldak’ın turistik özelliklerinden bir başka bölümünü oluşturuyor. Filyos’ta sürdürülen kazılarla da antik dönemden kalan flatois kenti gün ışığına çıkarılmaya çalışılıyor. Ben Devrek’in yalnız bastonu ile ünlü olduğunu bilirdim. Bu kez öğrendim ki simidi de ünlüymüş. Zonguldak, 81 il içinde orman alanı en geniş olanı. Yüzde 57’si ormanlarla kaplı. Türkiye’nin 1600 yaşında yüzde 60’a çıkarmak, ilgililere göre yeni işçi alımına bağlı. Maden işçileri bir ay çalışıp ve bir ay dinlendikleri için, üretimin aynı düzeyde sürdürülebilmesi, yeni alınacak işçilerin sayısıyla orantılı. Bu sayının da dönerli çalışma koşulları nedeniyle 4 bin olması gerektiği belirtiliyor. Bir ay 2 bin işçinin, onlar dinlenirken de diğer grubun çalışacağını anlatıyorlar. İşçiler dinlenme döneminde ücret almıyor. Yalnızca SSK primleri ödeniyor. Genel Madenİş Sendikası Yönetimi, Başbakan’ın Zonguldak’a gelişini bu nedenle bekliyor ve ocağa inmesi halinde durumu kendi gözleri ile görerek onay vereceğini umuyor. Zonguldak Valisi Yavuz Erkmen’in amaçları arasında kenti turizm alanında bir çekim merkezine dönüştürmek de var. Yıllar önce kaymakamla Safranbolu’da pan olan en yaşlı ağacı da Alaplı ilçesinin Gümeli beldesinde bulunuyor. Bir beyin cerrahı olan Karaelmas Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bektaş Açıktaş, diğer bilimsel çalışmaların yanı sıra orman fakültesinin gerçekleştirdiği arboretuma ayrı bir önem veriyor. Arboretum, Bakacakkadı beldesindeki 100. Yıl Atatürk Hizmet Köyü’nün hudutları içinde. Doğal olarak çevrede de ağaçlar var. Yürüyüş yaparken uzaktan kurbağaların vıraklaması, yakından da bülbüllerin çileme seslerini duyuyorsunuz. Sabah saatlerinde çimlerin üzerinde koşuşan sincapları görmek ise insanı şaşkınlığa sürüklüyor. Türkiye’de yaşadığınıza inanmaya zorlanıyorsunuz. Orman köylerinde kullanma suyunun ısıtılması için güneş enerjisinden yararlanılmasına da başlanmış. Orköy’ün kredi vererek katkıda bulunması sonucu kesilmesi ertelenen ağaçların, baltalık denilen nitelikte de olsalar, havadaki karbondioksidi oksijene çevirme, bir başka deyişle çevrenin temiz kalmasına katkı sağlamayı sürdürmesi de olanaklı kılınmış. Anlaşılan o ki Zonguldak özelliklerini koruyarak gelişmeye devam edecek. Kürt bölgesine Alman konsolosluğu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Rusya ve Fransa’nın ardından Kürt Bölgesel Yönetimi’ne akredite konsolosluk sayısı artıyor. Bu kapsamda Almanya’nın bölgedeki konsolosluk binasının birkaç ay içerisinde hizmete gireceği belirtilirken, Berlin yönetiminin bölgedeki çalışmaları hızlandırmak için Erbil’de bir iletişim ofisi de açtığı bildirildi.Erbil’de şimdiye kadar 9 ülkenin resmi konsolosluğu açılmıştı. Bu ülkeler arasında Fransa, ABD, İngiltere, Rusya, İran, Avusturya, İtalya, Çek Cumhuriyeti ve Yunanistan yer alıyor. Koalisyon güçleriyle birlikte Irak’ta asker bulunduran Güney Kore’nin de Erbil’deki askeri kampında diplomatik faaliyet bürosu yer alıyor. Kuzey Irak’taki yatırımların büyük bölümünü yapan Türkiye’nin ise bölge yönetimi ile diplomatik ilişkisi bulunmadığı için resmi düzeyde bir temsilciliği yok. oerinc?cumhuriyet.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle