05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 MAYIS 2008 CUMA haberler AYDINLANMA EMRE KONGAR Milyonlarca Avro uçtu Almanya’da Deniz Feneri E.V adlı derneğin yöneticileri hakkında, yardım amacıyla topladığı bağışları kuryeler aracılığıyla Türkiye’ye kaçırdığı gerekçesiyle dava açıldı Osman ÇUTSAY FRANKFURT – Frankfurt Savcılığı, “Deniz Feneri E.V” adlı derneğin, Almanya’da yardım amacıyla topladığı 41 milyon Avro’yu amacına aykırı kullandığı gerekçesiyle açılan davanın iddianamesini tamamladı. İddianamede sanıklar 18.6 milyon Avro’yu Türkiye’ye kaçırmakla suçlandı. Frankfurt Savcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Almanya’nın Frankfurt kentinde faaliyet gösteren Deniz Feneri E.V adlı derneğin yaklaşık bir yıldır tutuklu olan yöneticileri Mehmet Gürhan, Mehmet Taşkan ve Firdevsi Ermiş’in yardım amacıyla 2002 ile 2007 yılları arasında 41 milyon Avro bağış topladıkları ve bunun 18.6 milyonunu kuryeler aracılığıyla Türkiye’ye kaçırdıkları belirtilerek dolandırıcılık davası açıldı. Savcılıkça ikisi Alman yurttaşı 20 kişi hakkında soruşturmanın sürdüğü anımsatılarak Gürhan ve Taşkan’ın Deniz Feneri Başkanlığı’nı, Ermiş’in de muhasebe işlemlerini yürüttüğü, dolayısıyla milyonluk yolsuzlukta birinci derecede payları olduğu ileri sürüldü. Frankfurt Savcılığı, Deniz Feneri E.V’nin, internet sayfalarında, broşürlerde, gazete ve televizyonlarda, özellikle de kendisiyle çok sıkı bir işbirliği içinde çalışan Euro 7 (Kanal 7) televizyonunda düzenli reklam yaparak bağış çağrısında bulunulduğunu, bu reklamlarda, Türkiye, Pakistan ve başka ülkelerde yardıma muhtaç insanlara dikkat çekilerek bağış yapılması istendiğini vurgulandı. İddianamede bağış yapan 200 kişinin adlarına da yer verilirken toplanan paraların amaçları dışında kullanılmasına ilişkin bilgilere dikkat çekildi. İddianamede, Gürhan, Taşkan ve Ermiş’in, Haziran 2006 ile Mart 2007 arasında, şirketlerde çalışanların sosyal sigorta primlerini de ödemediği bilgisi de verildi. RTÜK Başkanı Zahid Akman’ın sözü geçen dönemde Deniz Feneri ile bağlantılı şirketlerde kurucu, ortak ve yönetici olarak üst düzey sorumluluk aldığı ileri sürülmüştü. Kanal 7’nin Almanya’daki binasında faaliyet gösteren Deniz Feneri E.V’ye 25 Nisan 2007’de baskın düzenlenmiş, çok sayıda belge ve bilgisayarlara el konulmuştu. Operasyon kapsamında Almanya’nın çeşitli kentlerindeki 14 ev ve işyerinde de arama yapılmıştı. Operasyonun ardından Türkiye’deki Deniz Feneri söz konusu kuruluşla organik bağı bulunmadığını, Almanya’da temsilcilik ya da şube olarak çalışmadıklarını açıklamıştı. Ayaklar Baş Olursa... C 5 Türkiye’nin bölgesel Kürt yönetimi ile dört aşamalı bir süreç içinde temas kuracağı öğrenildi MGK’den K. Irak’a yeşil ışık Bahadır Selim DİLEK ANKARA Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) nisan ayı olağan toplantısında bölgesel Kürt yönetimi ile temas kurulmasına yeşil ışık yakmasının ardından dikkatler atılacak adımlara çevrildi. Türkiye’nin bölgesel Kürt yönetimi ile dört aşamalı bir süreçte temas kuracağı öğrenildi. Şubat ayında, Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin Ankara ziyaretine onay veren MGK, Ankara’nın diyalog kurmadığı bölgesel Kürt yönetimi ile temas için kapı araladı. Toplantının ardından yapılan açıklamada, direkt olarak bölgesel Kürt yönetimi ya da Kürt lider Mesut Barzani ifadeleri kullanılmadı. Türkiye’de “kıyamet kopuyor!” Neden? Çünkü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan “Ayaklar baş olursa kıyamet kopar” dedi. ??? Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bu önermesi doğruysa, yani “Ayaklar baş olduğunda kıyamet koparsa”, Türkiye’de şu anda “Kıyamet koptuğuna” göre, demek ki “Ayaklar baş olmuş.” Tabii o zaman soru şu oluyor: Başbakan böyle konuştuğu için mi “Ayaklar baş oldu”, yoksa “Ayaklar baş olduğu” için mi Başbakan böyle konuştu? Bir başka soru da şu: “Kimler baş kimler ayak?” ??? Başbakan Recep Tayyip Erdoğan “Ayaklar baş olursa kıyamet kopar” sözünü, işçi örgütlerinin 1 Mayıs bayramını Taksim meydanında kutlamak istemeleri üzerine söyledi. Böylece işçiler, ünlü deyimle “Ayaktakımı” olarak nitelenmiş oldu. ??? Bu “Ayaktakımı” sözcüğü bana ünlü CHP’li politikacı, Kıbrıs çıkartması sırasında Türkiye’nin Dışişleri Bakanı olan rahmetli Turan Güneş’in bir şakasını anımsattı: “CHP’de bir A takımı bir de B takımı var” derdi Güneş. Arkadan, “A takımı, Ayaktakımı, B takımı Beyin takımı” diye de eklerdi rahmetli. ??? Türkçede başka sözler de var. Örneğin: “Kestane kabuğundan çıkmış da kabuğunu beğenmemiş” gibi. Veya “Kişi noksanını bilmek kadar irfan olmaz” gibi. ??? Demokrasiyi içlerine sindiremeyenler, onu insanların bir yaşam biçimi, toplumun refahı ve mutluluğu için bir amaç olarak değil, sırf kendi iktidarları veya hedefleri için bir araç olarak görenler bu hatayı hep yapıyor: Yönetime geçer geçmez, “Biz” ve “Onlar” ayrımını topluma dayatıyorlar. “Biz” ve “Onlar” arasındaki ayrım ölçütü kimi zaman ideolojik, kimi zaman siyasal, kimi zaman etnik, kimi zaman milli, kimi zaman dinsel ya da mezhepsel de olsa, esas çizgi “Bize destek verenler” ile “Bize destek vermeyenler” ekseninde çiziliyor. ??? Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu, İsmet İnönü ’nün geliştirdiği, 1961 Anayasası’nın kurumlaştırdığı, 1982 Anayasası’nın yozlaştırdığı ama ortadan kaldıramadığı “Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti ” olan Türkiye Cumhuriyeti bütün demokratik ve laik rejimler gibi “Seçkinlere” göre değil, “Ortalama vatandaşa” göre düzenlenmiştir. Ama ne yazık ki Çok Partili Demokrasi’ye geçtiğimiz tarihten beri, seçimle iktidara gelen bütün “Ortalama vatandaşlar” “Seçkinliğe” özenmişler, arkalarındaki oy gücünü yanlış yorumlayıp “popülist baskıcılığa” yönelmişlerdir. ??? Ben Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, annemin ağzından hiç düşürmediği bir başka deyişi anımsatmak istiyorum: “Sev beni seveyim seni!” 4 AŞAMALI PLAN UYGULANACAK Bu çerçevede daha önce planlanmış dört aşamalı süreç devreye sokulacak. Türkiye, bu sürecin aşamalarını, Kürt yönetiminin PKK ile mücadeleye ilişkin yaklaşımlarına göre şekillendirecek. ? Sürecin ilk aşamasını, bölgesel Kürt yönetiminin Başbakanı Neçirvan Barzani ile temas oluşturacak. Türkiye’nin PKK ile mücadele konusundaki beklentileri kritik eşik olacak. Bölgesel Kürt yönetiminin taahhüt altına girmesinden sonra sürecin ikinci aşaması şekillendirilecek. ? Bu aşamada ya Türk yetkililerinin K. Irak’ta Neçirvan Barzani ile görüşmesi ya da Neçirvan Barzani’nin Türkiye’ye davet edilmesi söz konusu olacak. ? İlk iki aşama Ankara’nın beklentilerini karşılarsa, bu kez bölgesel Kürt yönetimi lideri Mesut Barzani ile resmi temas gündeme gelecek. Bunun da yine Barzani’nin Ankara’ya davet edilmesi formülüyle gerçekleştirilebileceği belirtiliyor. ekongar?cumhuriyet. com.tr; www.kongar.org DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, Genel Başkan Yardımcısı Melda Bayar ve DSP İzmir Milletvekili Özdemir Sökmen ile birlikte İzmir’de basın toplantısı düzenledi. (Fotoğraf:AA) MGK’den çıkan ‘Irak’la temas’ kararını eleştiren Sezer: ‘Türkiye Barzani ile muhatap olamaz’ İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) DSP lideri Zeki Sezer, “MGK bildirisinde Irak’taki gruplarla, oluşumlarla temastan bahsediliyor. Türkiye yeni bir tehlikeli gidişe mi sürükleniyor, Barzani mi muhatabımız oluyor?’’ dedi. Sezer, İzmir’de düzenlediği basın toplantısında, Irak’ta neredeyse bir iç savaş yaşandığını, bu durumdan üzüntü duyduklarını vurgulayarak, “Sıfırda bıraktığımız bölücü terör de yeniden artmış oldu. MGK bildirisini hepimiz okuduk. Irak’taki gruplarla, oluşumlarla temastan bahsediliyor. Türkiye yeni bir tehlikeli gidişe mi sürükleniyor, Barzani mi muhatabımız oluyor? Barzani’lere muhatap edilecek ülke değildik’’ dedi. LKEYI GERIYORLAR’ AKP’lilerin AB’ye giderek, Türkiye’ye karşı bildiri yayımlamalarını istemelerinin kabul edilemez olduğunu da vurgulayan Sezer, “AKP bu sefer suçüstü yakalanmıştır. Yeni bir densizlik yaparken yakalanmıştır’’ dedi. Toplumu kutuplara ayırarak inançlar üzerinden siyaset yapıldığına, bunun işleri içinden çıkılmaz duruma getirdiğine de dikkat çeken Sezer, “ Sorunları aşabilmek için kutuplaşmaya değil, birlikte kalmaya ihtiyacımız var’’ diye konuştu. Vakit yazarı tutuklandı B.Ç’nin ailesinin Hüseyin Üzmez’in Mudanya’daki yazlığında temizlik işlerinde çalıştığı öğrenildi. Üzmez’in B.Ç’nin annesi L.Ç’ye “Kızını imam nikâhıma alacağım” diyerek B.Ç. ile ilişkiye girdiği iddia edildi. BURSA (Cumhuriyet) Anadolu’da Vakit gazetesinin yazarı 77 yaşındaki Hüseyin Üzmez, 14 yaşındaki B.Ç adlı kıza tecavüz ettiği gerekçesiyle Mudanya’da tutuklandı. B.Ç’nin annesi L.Ç de “cinsel istismara yardım” suçlamasıyla tutukladı. Mudanya’da operasyon düzenleyen polis, Üzmez’i 14 yaşındaki B.Ç. adlı kız çocuğu ile cinsel ilişkiye girdiği iddiasıyla gözaltına aldı. B.Ç’nin annesi L.Ç’yi de gözaltına alan polisin, operasyonu B.Ç’nin babasının şikâyetiyle başlattığı bildirildi. Ç. ailesinin, Üzmez’in Mudanya’daki yazlığının temizlik işlerinde çalıştığı öğrenildi. Üzmez’in anne L.Ç’ye, “Kızını imam nikâhıma alacağım” diyerek B.Ç. ile cinsel ilişkiye girdiği ileri sürüldü. Adliyeye sevk edilen Üzmez ve L.Ç. tutuklandı.Üzmez, adliyeden ayrılırken gazetecilerin sorularını, “Sizinle daha sonra hesaplaşacağım” diyerek yanıtladı. B.Ç. devlet koruması altına alındı. Üzmez’in adı ilk kez lise öğrencisiyken 22 Kasım 1952’de dönemin Vatan Gazetesi Sahibi ve Başyazarı Ahmet Emin Yalman’ı “Allah düşmanı” diyerek 6 el ateş edip ağır yaralamasıyla duyuldu. Yakalanınca 10 yıl hapis yatan Üzmez, 5 yıl önce kendisinden 50 yaş küçük Ayşe Yılmaz’la evlendi. Hafızlık yapan Yılmaz’ın ailesi bu evliliğe karşı çıktı. Baba Mustafa Yılmaz, evlilik haberlerinin gazetelerde çıkmasının ardından, evliliğe razı olduklarını öne sürerek “Peygamber Efendimiz de Ayşe Anamız 9 yaşındayken evlenmişti. Kızımın evlenmesine ilk zamanlar karşıydım ama sonradan normal karşıladım” demişti. Üzmez’in, 72 yaşındayken evlendiği 22 yaşındaki Ayşe Yılmaz’a İstanbul’dan bir ev ve o dönemde son model bir araba aldığı iddia edilmişti. Bir üniversiteli kızla yaşadığı aşkı anlattığı “Can Pazarı” adlı bir romanı bulunan Hüseyin Üzmez’in adı Aczmendi tarikatı lideri Müslüm Gündüz’ün Fadime Şahin ile basıldığı evin sahibi olarak da gündeme gelmiş, Üzmez, “Ben o evi Müslümanlara tahsis etmiştim” demişti. IRAK ANAYASASI'NA FORMÜL ARANIYOR ? Sürecin son aşamasında ise Türkiye’nin bölgesel Kürt yönetimi ile kurumsal ilişkisi gündeme taşınacak. Ancak bu noktada, Barzani’nin Türkiye’ye ilişkin yaklaşımlarını ‘stratejik bir sorun’ olarak değerlendirmekte olan Ankara’da tam bir güven yaklaşımının oluşması gerekecek. Irak Anayasası’na göre bölgesel Kürt yönetimi, üçüncü ülkelerle direkt temas kuramıyor. Türkiye’nin bölgesel Kürt yönetimini ayrı bir “devlet” olarak tanıdığı görüntüsünün ortaya çıkmaması için formül arayışları sürdürülüyor. ‘Ü iyasette önemli gelişmeler oluyor: Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç’ın anayasal düzeni savunan ve AKP politikalarını eleştiren açıklamalarının ardından, AKP Milletvekili Vahit Erdem konuştu ve a) parti keşke bu kadar çok oy almasaydı, b) ülkede kutuplaşma arttı, c) atamalar liyakata göre yapılmıyor ve Türkiye bizden ve onlardan diye bölünüyor, eleştirilerini yöneltti. Dikkat ediniz, bunlar bizim de 5 yıldır AKP’ye yönelttiğimiz eleştiriler... Bu saptamaları, “solcu” olduğumuz, AKP’ye “kesin düşman” olduğumuz için değil, öncelikle Türkiye’yi ve geleceğimizi düşündüğümüz için yapıyoruz! Hiçbir parti, hatta belki de DP bile, ülkeyi AKP kadar ikiye bölmemiş, bir toplumdan iki toplumiki cemaat, birbiriyle ilgisiz iki kültür yaratamamıştı! AKP ve destek verdiği Fethullahçı ve dinci tarikatların faaliyetleri, toplumun “gen”lerini ikiye parçalamış, iki farklı genetik karakterli canlılar topluluğu ortaya çıkarmıştır! ??? Bu iki başlı canlının bir arada bulunması mümkün değil! Laik düzen ile dinci düzen bir arada yaşayamaz! Bu ikisinin de “ılımlısı” olmaz! Hiçbir Avrupa ülkesi “ılımlı laik” değil! Dünyada hiçbir ülke laikliği dışlayarak demokratik olamaz! S CUMA YAZILARI ORHAN BURSALI Dün Neredeydiniz? cadelesinden bile çok daha keskindir! Sınıf mücadelesi için sınıflar birbirine muhtaçtır, birlikte var olmak zorundalar! Ama laik ve İslami yönetim, birbirini reddeden iki ayrı kategoridir! ??? AKP iktidara geldiğinden beri, Türkiye’nin kuruluş köklerini kese budaya, “çok karılı” toplum üretimine hız veren politikalarıyla, Türkiye’nun kurucu ilkelerine karşı yeni bir toplumdevlet yönetimi peşinde koşuyor! Bu amaca yönelik hem yerel hem de merkezi yönetim olarak var gücüyle çalışırken, “entelektüel camia”dan yaptığı devşirmeleri de kullanıyor! Ortaya çıkan sonuç: Vahit Erdem, Haşim Kılıç ve diğerlerinin haklı, Türkiye’yi düşünen keskin tepkileridir! Bakıyoruz, örneğin Taha Akyol, Erdem’e kulak vermesi için AKP’ye sesleniyor! Aynı şekilde Haşim Kılıç’ı da övüyor! Daha önce neredeydiler? Ancak, Erdem’i “İçimizdeki yabancı!” Türkiye’de “ılımlı laik” veya “ılımlı İslam” devleti veya yönetimi olamaz, ılımlı laiklik denen şey derhal İslami devletetopluma dönüşür! Hem de kısa zamanda! Nitekim bunun belirtilerini değil kendisini yaşamaya başladık! Çünkü; a) Sahip olduğumuz kültür, b) dini her zaman siyasete alet etme alışkanlığı veya geleneğimiz, c) ülkede bilim, teknoloji, düşünce, sanat, spor üretme kapasitesinin, çağdaşlığın çok altlarda seyretmesi, d) esas kendi ayakları üzerinde duran, üreten ve iş alanları yaratan bir ekonomik yapının inşa edilemeyişi ve büyümenin ve gelişmenin her zaman dış desteklere muhtaç olması, e) toplumun yarısını oluşturan kadınlar üzerindeki büyük feodal baskı, f) ülkemizde kişi başına neredeyse 10 yılda 1 kitap okuma oranına düşmesi ve benzer nedenler, durumlar ve koşullar... Genetik olarak iki farklı toplum arasındaki “kan uyuşmazlığı”, sınıf mü diye niteleyen Dengir Mir Fırat ise, merak ediyorum, kimin ve neyin hizmetinde!? Ve şüphesiz AKP’nin “entelektüelleri”ne de sormak gerekir: Sizler neredesiniz? Bu soru abesle iştigal şüphesiz: Çünkü onlar, AKP’ye “yürü, durma, uzlaşma, vur vur inlesin, yer gök dinlesin, yok et onları!” temposu tutup, Türkiye’nin bölünmüşlük ve parçalanmışlığını hızlandırmaya çalışıyorlar! Tam bir emperyalist işbirlikçiliği! AKP ya Türkiye’nin partisi olacak ya da bu karmaşanın altında kalacak! Sadece yüzde 47 oy ve Meclis’te kesin çoğunluk, bir partiyi mutlaka Türkiye’nin partisi yapmaz! Umalım ki AKP’de bu öğrenme süreci başladı! Umalım mı?.. Süha Nakkaş: “Tesettürcü modacının eşlerinin yaşları nedir? (3 karıyı kapatıyor hakaret olmuyor da, nedense ‘karım’ diyemiyormuş, çok kaba imiş, hanım diyormuş!) Yaşlarını açıklarsa bu zaten kendiliğinden ortaya çıkacak. İlki ile sonuncu arasında en fazla 34 yaş fark varsa gidip elini öpeceğim! Ayrıca kendine yöneltilen “kızlarınızın bir adamın 3. veya 4. eşi olmasına ne dersiniz, sorusuna da gak guk etmiştir. İslam adı altında alenen erkekler kendi dünyalarını oluşturmaya çalışıyor. Bizler bu cahil ve bilinçsiz kadınlarımızın haklarını da korumakla yükümlüyüz!” ‘Örsan Öymen İnceleme Ödülü’ Prof. Bozkurt Güvenç’e İstanbul Haber Servisi Milliyet Gazetesi Örsan Öymen İnceleme Ödülü bu yıl Prof. Bozkurt Güvenç’in oldu. Bu yıl “Nasıl Bir Eğitim Reformu” konusuyla düzenlenen ödülün Seçiciler Kurulu’nda Prof. Türkan Saylan’ın başkanlığında Prof. İrfan Erdoğan, Prof. Gönül Akçamete, Prof. Ali Baykal, Metin Bostancıoğlu, Prof. Üstün Ergüder, Prof. Dr. Ali İlker Gümüşeli, Dr. Atilla Karaosmanoğlu ve Altan Öymen yer aldı. Kurul, ödülü “Özgünlüğü, geniş kapsamlı ve kurumsal bir çerçeveye dayalı olması, okul öncesinden yükseköğretime bütün eğitim kademeleri için birleştirici bir model sunması, eğitimin dinamik boyutlarını kapsaması” gerekçesiyle Prof. Güvenç’e verdi. obursali?cumhuriyet.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle