05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Nr. 34 / 2007 24 AUGUST 2007 Y9204 KURUCUSU: YUNUS NADİ (19241945) BAŞYAZARI: NADİR NADİ (19451991) D: 2 Euro, A: 2.70 Euro, B: 2.70 Euro, NL: 2.70 Euro, F: 2.50 Euro, DK: 20 Dkr, CH: 4.20 Chf Erdoğan’ın ‘Gül’ü benimsemeyen yurttaşlıktan çıksın’ sözlerine tepki yağdı: ‘Faşizanca öneri’ BEKİR COŞKUN’DAN ERDOĞAN’A YANIT ‘İran’ı anımsatıyor’ Hürriyet yazarı Bekir Coşkun, Başbakan Erdoğan’ın kendisini hedef alan sözleriyle ilgili olarak “Sayfalarca yazıyla günlerdir, aylardır anlatamadığımızı bir cümleyle anlattı. Bizden olmayanlar gitsin, diyor. Bu, İran karşıdevriminden önce aydınların çok duyduğu bir laftı. Türkiye Cumhuriyeti başbakanına yakışan sözler değil, ama Erdoğan’a yakışır” dedi. Coşkun, Erdoğan’ın konuşmasının ardından sayısız tehdit almaya başladığını da açıkladı. Haberi 18. Sayfada ‘Özür dile çağrısı’ Başbakan Erdoğan’ın sözlerine tepki gösteren CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özyürek, “Bu öneri ancak faşist bir ülkede yapılabilir” derken Erdoğan’ı yazar Bekir Coşkun’dan ve AKP’ye karşı olan milyonlarca yurtaştan özür dilemeye çağırdı. MHP Grup Başkan Vekili Mehmet Şandır da “Başbakan’ın beyanı talihsizdir, yakışmadı” karşılığını verdi. ‘Tek seslilik özlemi’ Erdoğan’a sivil kuruluşlardan da sert eleştiri geldi. Erdoğan’ın sözlerini “pervasız ve talihsiz” olarak niteleyerek bu yaklaşımın çok tehlikeli olduğuna dikkat çektiler. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti de “Tek parti iktidarının Türkiye’de tek seslilik beklentisi yaratmış olduğu izlenimini veren konuşma ifade özgürlüğü açısından kabul edilemez” açıklamasını yaptı. Haberi 18. Sayfada La Scala’da ilk Türk İzmirli keman sanatçısı Özlem Adıgüzel, dünyaca ünlü La Scala Tiyatrosu Orkestrası’na katılarak bu tiyatroda çalan ilk Türk müzisyen oldu. Arena di Verona Orkestrası’nda çalıştığı sırada açılan sınavda başarılı olarak bu tiyatro orkestrasına dahil olduğunu anlatan Adıgüzel, orkestranın dünyanın en önemli şefleri ve sanatçılarını barındırdığını ifade etti. (Fotoğraf: AA) 53’üncü Yıl Başyazarımız Nadir Nadi’nin güncelliğini yitirmeyen 29 Ekim 1976 tarihli başyazısını tekrar yayımlıyoruz. Cumhuriyet, krallık veya padişahlığın karşıtıdır. Krallık ya da şahlık dendiğinde, bir aileden gelenlerin kalıtım yoluyla toplumun başına geçmesi anlaşılır. Cumhuriyetlerde ise halkın seçtiği kişilerin toplumun başına geçmesi kuraldır; halkın egemenliği söz konusudur; devletin başkanı seçimle saptanır. Ne var ki konuyu biraz eşelediğimizde, başka soru ve sorunlarla karşılaşırız. Cumhuriyet ve krallık kavramları temelde karşıt olsalar da, her ikisinin çağlar boyunca değişime uğradıkları izlenmektedir. Cumhuriyet sözü, demokrasiyle eşanlamlıdır. Cumhur, halk demektir; cumhuriyet, halk yönetimini vurgular. Buna karşın bazı cumhuriyetlerin diktatörlük rejimini içerdiklerini görüyoruz. Güney Amerika cumhuriyetlerinin çoğunluğu askeri diktatörlüklerden oluşur. Buna karşılık İngiltere, İsveç, Hollanda vb. gibi Avrupa ülkeleri, krallık görünümünde, insan haklarına saygılı Batı demokrasilerinin örneklerini verirler. İsveç Krallığı ile İran Şahlığı; Fransa Cumhuriyeti ile Dominik veya Arjantin cumhuriyetleri arasında nitelik ayrılıkları çarpıcıdır. Öyleyse soyut “cumhuriyet” sözüyle yetinmemek; devlet yaşamında hangi cumhuriyetin amaçlandığını kesinlikle saptamak gerekir... Bu saptama, kişisel savlarla yapılamaz. Bir ülkenin ne tür cumhuriyet olduğu, anayasasında yazılıdır. Türkiye Devleti’nin nasıl bir cumhuriyet olduğu, anayasamızın 2. maddesinde “Cumhuriyetin Nitelikleri” başlığı altında belirtilmiştir: “Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına ve Başlangıç’ta belirtilen temel ilkelere dayanan, milli, demokratik, layik ve sosyal bir hukuk devletidir.” Yasalar uygulanmak amacıyla düzenlenirler. Ne var ki bu amaçla düzenlenen çoğu yasa ve anayasaların kâğıt üzerinde kaldıkları da tarihte çok görülmüştür. Bunun içindir ki Cumhuriyetimizin her yıldönümünde kendimizi özeleştiri sınavından geçirip sormalıyız: Acaba Cumhuriyetimizde insan hakları geçerli mi? Gerçekten demokratik bir rejimde mi yaşıyoruz? Layiklik ilkesine ne denli bağlı kaldık? Sosyal adaleti toplumda gerçekleştirebildik mi? Ulusal bir ekonomik yapıya ulaşabildik mi? Cumhuriyetimizin 53. yılında bu soruların yanıtlarını ararken iyimserliğe kapılmak zordur. Gerçi kötümser olmak için de bir neden yoktur. Çünkü kötümserlik, bir anlamda yenilgiyi benimsemek demektir. Ne iyimserli DSP’nin Atatürk Spor Salonu’nda yapılan 7. olağan kurultayına katılanlar Rahşan Ecevit’i salona girdiğinde ayakta alkışlarla karşıladı. DSP lideri Zeki Sezer, Rahşan Ecevit’i elini sıkarak selamladı. (Fotoğraflar: AA) Basın örgütleri, işten çıkarmayı endişe verici olarak değerlendirdi. Emin Çölaşan’a destek ‘Yandaş medya çabası’ Çölaşan’ın Hürriyet gazetesindeki işine son verilmesi, basın meslek örgütlerinin tepkisini çekti. TGC Yönetim Kurulu tarafından yapılan yazılı açıklamada, “Türk basınının önemli yazarlarından Emin Çölaşan’ın muhalif yazıları nedeniyle işine son verilmesini içimize sindiremiyoruz. Kendisinin her zaman yanında olacağımızı bildiriyoruz” denildi. Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD), Çölaşan’ın işine son verilmesini, diğer muhalif yazarlara da uyarı olarak değerlendirdi. Haberi 4. Sayfada Ecevit’siz ilk kurultay DSP’nin 7. olağan kurultayında Zeki Sezer yeniden genel başkan seçildi. Sezer kürsüye çıktığında “kurucu genel başkanları” Rahşan Ecevit’i selamlarken milletvekillerine de “13 arkadaşımız aslanlar gibi 130 kişilik iş yapacak” diye seslendi. 13 milletvekilinden Emrehan Halıcı, Hasan Macit, Hasan Erçelebi, Mustafa Vural, Recai Birgün ve Süleyman Yağız Parti Meclisi listesinde yer alan isimler oldu. Sezer, “Ecevit’siz ilk kurultayda hüzünlü olduklarını” vurgularken “Rahat uyu Ecevit, biz parlamentodayız” dedi. Sezer, “Atatürk nasıl düşünürse, Ecevit de öyle düşünüyordu, biz de öyle düşünmek zorundayız” mesajı verdi. “Fildişi kulelerde solculuk yapanlara inat” halktan kopmayacaklarını vurgulayan Sezer, “Sürekli ‘solcular bir araya gelemez’ denildi. Bunu yıktınız. İktidar olma sırası DSP’de” diye konuştu. Haberi 4. Sayfada Almanya itirazları hiçe saydı Uşak Müzesi Devamı 18. Sayfada C Ayrımcı yasaya onay Cumhurbaşkanı Horst Köhler, aile birleşimi kapsamında Almanya’ya gelecek yabancıların, önceden Almanca öğrenmelerini öngören ancak uygulamaya ABD, Japonya ve diğer bazı Uzakdoğu ülkelerinin yurttaşlarının tabi tutulmadığı Göç Yasası’nı onayladı. Türkiye Araştırmalar Merkezi Vakfı Direktörü Prof. Faruk Şen, yargıya başvuracaklarını, sonuç alamazlarsa AİHM’ye gideceklerini açıkladı. Osman ÇUTSAY in haberi 18. Sayfada Bu kez 122 eser çalındı Karun Hazinesi’ne ait Kanatlı denizatı broşunun çalınmasıyla gündeme gelen Uşak Arkeoloji Müzesi’nde 122 eserin daha kayıp olduğu ortaya çıktı. Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Düzgün, “Sayımda 20 bin 444 eser olduğu ortaya çıktı. Eserlerin hangi dönemde kaybolduklarına ilişkin müfettiş soruşturması devam ediyor’’ dedi. Haberi 12. Sayfada ‘Yavaş yavaş gelirler’ İran’ın Türkiye için ders olması gerektiğini belirten Khazai, “Ben ılımlı Müslümanlığa kuşkuyla yaklaşıyorum. Mollalar devrim öncesi hiçbir zaman İslami bir sistem getireceklerini söylemediler. Demokrasi getirecekleri sanıldı” dedi. Elçin POYRAZLAR ın haberi 6. Sayfada Wikipedia Gül mağduru iyi oynadı Mehmet Dülger AKP tarafından milletvekilliğine aday gösterilmemesinin nedenini hiçbir zaman öğrenemeyeceğini söylüyor. Bütün bizim siyasi partilerde olduğu gibi AKP’de de parti içi demokrasi bulunmadığının, bir milletvekilinin kaderinin genel başkanın iki dudağı arasından çıkacak sözlere bağlı olduğunun altını çiziyor. Tayyip Erdoğan’ın yönettiği Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecini ise son derece antidemokratik bulduğunu söylüyor. Leyla TAVŞANOĞLU nun söyleşisi 12. Sayfada Kaçırılan uçaktan kaçtılar Lefkoşaİstanbul seferini yapmak üzere havalanan Atlasjet’e ait yolcu uçağı 2 kişi tarafından Tahran’a kaçırılmak istendi. 136 yolcu ve 6 kişilik mürettebatı bulunan uçağın pilotları yakıt ikmali yapmalarının zorunlu olduğunu söyleyerek uçağı Antalya Havalimanı’na indirdi. Korsanlar burada yaşlı ve çocukları serbest bıraktı. Bu arada yolcuların çoğu da arka kapıdan kaçmayı başardı. Uçağın içerisindeki 5 yolcu ve 5 personel de görüşmelerin ardından uçaktan çıkarıldı. İki pilot ise herkesten önce uçağın camını kırarak kokpitten indi. 4.5 saat süren görüşmelerin ardından teslim olan korsanlar Antalya Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’ne götürüldü. Korsanların ellerinde bomba diye taşıdığı maddenin oyun hamuru olduğu ileri sürüldü. Sanal âlemde CIA sabotajı CIA,Vatikan ve büyük şirketlerin ağları üzerinden Wikipedia’ya girerek değişiklik yapmış. AstraZeneca ilaç şirketinden yapılan girişte bu şirketin ürettiği “Seroquel” adlı ilacın gençlerde “kendine zarar verme veya intihar eğilimini artırdığı” silinmiş. Haberi 5. Sayfada
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle