25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

17 AĞUSTOS 2007 CUMA ekonomi PARİS’TEN UĞUR HÜKÜM Bayraktar, ‘Doğu ve Güneydoğu Anadolu dışında bütün bölgeleri etkileyen kuraklık doğal afet haline geldi’ dedi Kuraklık 5 milyar YTL yuttu TZOB raporuna göre kuraklık nedeniyle tarımsal üretimde 5 milyar YTL’nin üzerinde kayıp bulunuyor. Çiftçi, zararın karşılanması için 40 ile yönelik çıkarılan Kuraklık Kararnamesi’nin genişletilmesini istiyor. Bisikletin Dayanılmaz Çekiciliği C 9 ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Başkanı Şemsi Bayraktar, kuraklık nedeniyle tarımsal üretimde 5 milyar YTL’nin üzerinde kayıp oluştuğunu belirterek, çiftçinin zararının karşılanması için sadece 40 ile yönelik çıkarılan Kuraklık Kararnamesi’nin kapsamının genişletilmesini istedi. Bayraktar, TZOB Yönetim Kurulu üyeleri ile birlikte yaptığı basın toplantısında, kuraklığın tarımsal üretimdeki etkisi konusunda ziraat odaları tarafından yapılan tespitleri açıkladı. İlk aşamada İç Anadolu’da başlayan kuraklığın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu dışında bütün bölgeleri yoğun bir şekilde etkilediğini, “doğal afet haline geldiğini’’ söyledi. Bayraktar, yağışlardaki azal manın, buğday, arpa ve çekirdeksiz kuru üzüm üretimini yüzde 20 düşürdüğünü söyledi. Buğday üretiminde 4 milyon tona yakın düşüş öngörüldüğünü, birçok üründe de üretimin düşmesi nedeniyle talebi karşılamak açısından sorun yaşanacağını anlatan Bayraktar, ihtiyacın karşılanması ve spekülatif fiyat artışlarının önlenmesi için ithalatın zorunlu hale geldiğini belirterek mısır, pa muk, soya, ayçiçeği ithalatının artacağını kaydetti. Bayraktar, sadece 40 ildeki arpa, buğday, fiğ ve korungayı kapsayan kararnamenin kapsamının, kuraklığın etkili olduğu bölgeler dikkate alınarak genişletilmesi gerektiğini vurguladı. SANAYİ KİRLETİYOR Kararnamenin mevcut hali ile uygulanması durumunda çiftçiye 514 milyon YTL destek sağlanabileceğini kaydeden Bayraktar, bunun diğer çiftçiler açısından adilane olmayacağını belirtti. TZOB raporuna göre, Türkiye’deki endüstri kuruluşlarının yüzde 98’inde arıtma tesisi yok. Fabrikaların yılda ürettiği 930 milyon metreküplük atık suyun ancak yüzde 22’si arıtılabiliyor. Organize sanayi bölgelerinin yüzde 14’ünde arıtma tesisi bulunmuyor. Turistik tesislerin yüzde 81’inde arıtma tesisi yok. Türkiye’deki 3 bin 215 belediyeden sadece 141 belediyede kanalizasyon sistemi ve bunun da sadece 43 tanesinde arıtma tesisi bulunuyor. Bu durum kanalizasyon sularının yüzde 98.67’sinin hiç arıtılmadan kanalizasyon sularına bırakıldığını gösteriyor. ABank’ın satışına ajan durdurması ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Banveto gerekçesi Yunan bankasının Bankacıkacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulık Yasası’nın 8. maddesindeki koşulların lu’nun (BDDK) Alternatifbank ile Alternatamamını aynı anda karşılamaması gösteriltif Finansal Kiralama’nın Yunan Alpha di. Kurumun 8. maddesine vurgusunun alBank’a satışına izin vermemesinin perde tında MİT’in bilgi notunun etkili olduğu arkasında gizli servis elemanı yöneticinin belirtiliyor. İddiaya göre MİT, BDDK’ye etkili olduğu anlaşıldı. BDDK’nin bilgisiYunan bankasının üst düzey yöneticisinin ne başvurduğu Milli İstihemekli gizli servis üyesi olbarat Teşkilatı (MİT) Yuduğu bilgisini ulaştırdı. KuMİT, güvenlik nan bankasının yöneticisirum da yöneticilerde olmanin eski istihbaratçı oldusı gereken nitelikler bakıgerekçesiyle ğunu bildirdi. Kurum da mından satışı veto etti. Bankacılık bunun Bankalar YasaHem MİT’ten hem de Düzenleme ve sı’daki “devletin sırlarının kurumdan bu iddianın gerDenetleme açığa vurulmaması ve orçeği yansıtmadığına ilişkin Kurulu’na yazı taklık yapısının şeffaflığı” herhangi bir açıklama yapılilkesiyle ters düştüğü demaması dikkat çekti. gönderdi. ğerlendirmesiyle satışa izin Öte yandan Anadolu vermedi. Grubu İcra Kurulu BaşkaYunan Alpha Bank ile Anadolu Grubu nı Tuncay Özilhan, “şaşırdıklarını” açıklar23 Kasım 2006’da ortak bir holding kuraken yurtdışında olduğunu ve şu aşamada rak Anadolu Grubu girişimi ABank’ın yüzdurum değerlendirmesi yaptıklarını belirtde 94’ünü devralmak üzere anlaşmıştı. Anti. Anadolu Grubu, durum değerlendirmecak BDDK, ABank’ın Alpha Bank’a satışısinin ardından yeni bir açıklama yapabilena izin vermediğini duyurdu. Açıklamada ceğini belirtti. Tuncay Özilhan BusinessWeek: Türkiye risklere çok açık Ekonomi Servisi Türkiye’nin birçok “yatırım riskine” maruz kalmayı sürdürdüğü öne sürüldü. ABD’li ekonomi ve finansman sitesi BusinessWeek’te yayımlanan bir analizde, Türkiye “en iyi performans gösteren yükselen piyasa” ilan edilirken, Türkiye’nin birçok “yatırım riski”ne maruz kalmayı sürdürdüğü belirtildi. BusinessWeek, Türk ekonomisine ilişkin bir değerlendirme yayımladı. Palash R. Ghosh imzalı analizde Türkiye’de ekonomik istikrarın borsayı çok olumlu etkilediği, AKP’nin seçim başarısının borsa endeksini en üst düzeyine çıkardığı kaydedildi. Ancak Türkiye’nin, “yükselen piyasa statüsü ve uzun siyasi kargaşalar tarihi nedeniyle birçok yatırım riskine maruz kalmayı sürdürdüğü” öne sürülen analizde, Türkiye’de sağlanan büyümeye karşın menkul değerlerin ucuz olmayı sürdürdüğü kaydedildi. Analizde Putman Investments portföy yöneticisi Daniel Grana’nın görüşlerine de yer verildi. Grana, “Siyaset hâlâ istikrarsız, ekonomik politikalar, Batı’ya kadar kurumsallaşmış değil ve şirket yönetimi, iyileşmekle birlikte henüz çok iyi değil” şeklinde konuştu. Grana, AKP’nin mali disiplin sürdürmesi ve yabancı yatırımcıları çekmeye devam etmesi halinde risk priminin azalacağını belirtirken de gelişmekte olan ülke kategorisindeki Brezilya’da da benzer gelişmelerin yaşandığını, buna karşın Türkiye’nin Brezilya’nın 5 yıl kadar gerisinden geldiğini ifade etti. ktidar partisi ısrar ve inat etti. Seçim sonuçlarına dayanarak Abdullah Gül’ü cumhurbaşkanı adayı olarak yine öne sürdü. Yorumlar çeşitli. Bunu yapmak zorundaymış, çünkü halk yüzde 47 oyla böyle istemiş. Bunu yapmak zorundaymış, çünkü yapmazsa, parti içinde kavga başlarmış, tabanı kontrol etmek zor olurmuş. Aslında Erdoğan istemiyormuş ama, Gül’ün adaylığını kabul etmek zorunda kalmış... Bu yorumların bugün için hiçbir önemi yok. Sonuçta, AKP’nin dediği; ‘Dediğim dedik, öttürdüğüm düdük...’ ??? Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı adaylığı konusunda üç muhalefet partisinin tavrı belli: ??? CHP diyor ki: “(Gül) bir ideolojik iç çemberin bilinçli bir üyesi. Abdullah Bey’in öyle yazıları var ki, ancak çok İ GENİŞ AÇI HİKMET BİLA Diyecaksın ki Niye? millette tereddüt bırakmayacak bir maziye sahip olması gerek. Cumhuriyetin temel felsefesini özümsemiş olması gerek. Gül’ün geçmişinde bütün bu konularda tereddüt yaratan beyanlar ve davranış örnekleri var. Biz destek vermeyeceğiz, kendi adayımızı destekleyeceğiz. ??? DSP diyor ki: Gül tek aday olarak dayatılırsa bu uzlaşma olmaz. İktidar partisi uzlaşma konusundaki sözünü tutmadı. Cumhurbaşkanı sadece iktidar partisine oy verenlerin değil, Türkiye’nin cumhurbaşkanı olacak. Gerçek ideolojik derin bir angajmanla yazılır... Bir temel siyasi çizgiyi ortaya koyan bir şey ve Türkiye’nin tarihiyle, anayasanın özüyle hesaplaşmaya yönelik değerlendirmeler. Türkiye Cumhuriyeti’nin temel kuruluş felsefesini içine sindirdiği konusunda güven vermeyen bir siyaset çizgisi ortaya koymuştur... Cumhuriyetin kuruluş felsefesiyle problemli...” ??? MHP diyor ki: Cumhurbaşkanı adayının kimliği, kişiliği önemli. Cumhurbaşkanının, Türkiye’nin bütünlüğü ve Türk devletinin milli ve üniter yapısını temsil edebilmesi gerek. Bu konuda bir uzlaşmayı hayata geçirmek için adım atarlarsa, zaten biz bir adım atarız. Ama dayatmayla gelirlerse, sayımız az da olsa o dayatmaya direncimiz güçlü olur. ??? Üç parti de Gül’ün cumhurbaşkanlığına karşı. Üçü de Gül’ü, ‘Cumhuriyetin kuruluş felsefesiyle problemli’ görüyor. Üçü de tek aday dayatmasına karşı. Peki, üç partinin bu görüşleri, Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesini engeller mi? Engellemez. Peki, Gül, 70 milyonluk, 85 yıllık Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanı olabilir mi? Olamaz. Niye? Cevabı, Erzurumlu vatandaşın ünlü şiirinde: “Diyecaksın ki niye? İşte ele...’” hikmet.bila@ntv.com.tr u yazımızın başlığı bir buçuk ay önce yazdığımız bir makalemize atfen “Özgür Bisikletliler Diyarı 2“ veya “Velib’stan 2“ (*) de olabilirdi. Zira sonuçta Paris Belediyesi’nin 15 Temmuz’da başlattığı bisiklet seferberliği, “Velib’”in birinci ayının kısa bir bilançosunu yapmak niyetindeydik. Olay kısa bir haberle de geçiştirilebilirdi. Fakat kendimizin de bilfiil katıldığı bu süreç öngörüleni öyle bir aştı ki, “Bisikletin Dayanılmaz Çekiciliği” olgusunun altını biraz daha dikkatli çizmek gereğini hissettik. Aslında ortalama bir Parislinin, sıradan bir insandan hiçbir farkı yok. Parislinin ayrıcalığı çevre, sağlık, ulaştırma gibi çağdaş dünyanın elzem parçası olan öğeleri gündelik yaşamla, yarının toplumuyla nasıl bağdaştırırım, sorularını somutça, yapıcı biçimde yanıtlamaya çalışan bir Belediye’ye sahip olmasında yatıyor. Paris gibi yoğun, Parisli gibi alışkanlıklarından taviz vermeyi hiç sevmeyen bir toplumsal dokuya dışardan bir “hassa” aşılamak, “deveye hendek” ne sözcük, “uçurum atlattırmaktan” daha beter bir süreç. Tam başarı için konuşmak için biraz erken olsa da şu sıralar on binlerce Parisli, muhtemelen çocukluğuyla özdeşleşmiş bir özlemi yaşamına geçirmekle meşgul. Parisli “Bisiklet”in keyfini yeniden keşfediyor, hem de yalnızca gezmek, eğlenmek için değil, pratik hayatında kullanmak amacıyla... ??? Paris’te “Bisiklet Mucizesi” yaratmak için çabalayanların başında gelen, sosyalist Belediye başkanı Betrand Delanoe’nin Yeşiller Partisi üyesi yardımcısı Denis Baupin’in dediği gibi, “Çevrecilik bir ceza değil, bir mutluluk. Paris’te çevre bilinci geliştikçe, insanların davranışları zevkle uyum sağlıyor.” Paris Belediyesi son yıllarda araba kullanıcılarına Paris’i dar etmek (!) için elinden geleni yanına koymamakta kararlı. Park yerleri azaltılıp, kentin dışından veya değişik mahallelerinden gelenlere pahalılaştırılırken, toplu taşımacılık korumalı yollar eşliğinde otobüs, tramvay, metro hizmetleri nispeten ucuzlaştırılarak ve zenginleştirilerek sürekli arttırıldı. Trafik cezaları giderek acımasızlaşırken, kent sakinlerinin arabalarını kullanmamaları doğrultusunda teşvik edici bir dizi önlem hayata geçirildi. Adını dünyanın en ünlü, prestijli bisiklet yarışmasına vermiş bir ülkenin başkentinde 10 yıl öncesine kadar bisiklet sayısının utanç verici derecede düşük olması belediye sorumlularını adeta kırbaçladı. 6 yılda Paris’e 371 km bisiklet parkuru kazandıran yönetim 2008 Belediye seçimlerinden önce son derece riskli bir operasyona girişti. Fransızca “Velo Libre / Özgür Bisiklet” sözcüklerinin kısaltması, Velib’ adı verilen ve sayıları sene sonunda 20 bin 600’e ulaşacak 10 bin 600’ü aşkın bir örnek, özel “mamulat” bisiklet 15 Temmuz’da kamunun hizmetine sunuldu. Ve özlenen, ilk aşamada amaçlanan ama yine de beklenmedik bir ilgi gördü. Özellikle hafta sonlarında sokaklar sedef grisi, bejaçık kahve karışımı renkli, yarı balon lastikli, kalın çamurluk ve zincir korumalarının sağlamlık, güven izlenimi verdiği Velib’lerle doldu taştı. Ön tekerleğin üstüne yerleştirilmiş, içinde sabit geçici beklemelerde kullanılabilecek kablolu güvenlik zinciri de olan, krome zarif yük sepeti, sürekli yanan ön ve arka farları, orijinal zilleriyle klasik Paris görüntülerine artık Velib’ de katıldı... ??? Paris reklam panolarının büyük bir kısmının 10 yıllığına kiralanması karşılığı bu alana 70 milyon Avro’ya yakın yatırım yapan JCDecaux şirketinin Araştırma ve Üretim müdürü Rémi Pheulpin’in açıkladığı birinci ayın bilançosu herkes için oldukça sevindirici. Yıl sonunda sayıları 1451’i bulacak Velib’ istasyonundan günde ortalama 70 bin, 15 Ağustos itibariyle de toplam 1.8 milyon çıkış gerçekleşmiş. Sürücülerin yüzde 86’sı Velib’i yarım saatin altında kullanmış, zira bisikletler 30 dakikaya kadar bedava. Sonra tedrici olarak yarım ve bir saatlik dilimlerde 12 Avro olarak yükseliyor. Ödemeler kredi kartla B rıyla ve her istasyonda bulunan elektronik donanımlı “Babalar” aracılığıyla yapılıyor. Sabit gündelik abonesi 1, haftalık 5, yıllık abonesiyse 29 Avro (**) olan Velib’ operasyonunda işletmeci şirketin ana kazancı kuşkusuz reklamdan gelecek. JCDecaux daha ilk dönemde reklam panolarından 60 milyon Avro bekliyor. Karşılaşılan sorunların başında beklenildiği üzere istasyonlardaki dengesizlikler geliyor. Yani bazı Velib’ duraklarında bisiklet kalmıyor veya bırakmak istediğiniz zaman boş yer bulamıyorsunuz. Veya “Babalar”daki bilgisayar sistemli ödemelerde fazla tahsilatlar olmuş. Şimdilik yüzde 5’i geçmeyen bu tip sorunlar tüm kullanıcıların tatminiyle sonuçlanmış. Bir ay süresinde 100’den az Velib’ çalınmış, 200 civarında bisiklette hasar görmüş. Bu sayılar hepsi öngörülmüş risklerin üstünde bile değil. 2007 sonunda yıllık 200 bin aboneyi hedeflediklerini söyleyen Denis Baudin ilk ayda 50 bin abonenin başvurduğunu, bunların üçte ikisinin erkek, yüzde 39’unun da 2635 yaş diliminde olduğunu belirtiyor. ??? Şahsen üçte ikinin içinde, yüzde 39’luk dilimin dışında yıllık aboneli bir “Velib’ist” olarak, önce 1 günlüğünü denedik. Gerçekten uzun zamandır özlediğimiz, çocukluk ve taze gençlik günlerimizin hazzıyla işe gittik. Sonra haftalık abone aldım. Işıklara saygı gösterdiğim takdirde 1520 dakika arasında işime gidebiliyordum. Yağmura denk gelmemek kaydıyla mutluluktan ağzım kulaklarıma varıyordu. Fakat üçüncü gün ilk tatsız sürprizle karşılaştım. Velib’imi bağladığım durakta yer yoktu. Yaklaşık 100 metre ilerdeki ikincisine bastırdım. Orası da doluydu. Çalıştığım radyoevinin etrafında 3 durak vardı. Ve üçüncüsünde boş yer buldum. Gelir gelmez Bilgi Haber Merkezi’ni aradım. “Böyle durumlarda bizimle, ‘Babalar’daki bilgisayarlardan temas kurabilirsiniz ve size hem en yakındaki boş istasyonları bildirir, hem de abone kartınıza 15 dakikalık ek bedava süre tanırız. Merkezi sistemimiz sayesinde istasyonlardaki doluluk durumlarını anında tespit edebiliyoruz.” Yıl sonunda tümü hizmete girecek duraklar arasındaki uzaklık 300 metreyi geçmeyecekti. Bir gün sonra başka bir sorunla karşılaştım. İstasyondan aldığım Velib’in ön tekerleği çok zor dönüyordu. Çaresiz tekrar bağladım. Fakat yeni bir bisiklet almak istediğimde sistem güvenlik nedeniyle ara “Baba” yeni bir araç vermeyi reddetti. Biraz sonra bir başka istasyonda rastladığım bakım teknisyeni, “2 ile 5 dakika arası bekledikten sonra yenisini alabilirsiniz. Sistemin merkezi haberdar edebilmesi için asgari bir süre gerekiyor. Ayrıca her biri numaralı olan ara ‘Baba’daki bisikletin arızalı olduğunu ana ‘Baba’dan bize bildirirseniz, bizim de işimizi kolaylaştırırsınız” dedi. Gece gündüz faal olan sistemde şimdilik 50 bakım teknisyeni çalışıyor. Özel kamyonlar, merkezde her an gözlenen istasyonların doluluk oranlarına göre duraklar arasında düzenli Velib’ nakli ve dengesini sağlıyorlar. Gerçek eğilim ve tespitler elbetteki Eylül ve Ekim aylarında okulların açılması ve tatilcilerin dönüşüyle gün ışığına çıkacak. O zaman belki Yves Montand’ın okuduğu Pierre Barouh’nun ünlü “Bisiklet” şarkısında anlattığı gibi, ‘Bisikletin Dayanılmaz Çekiciliği’ sayesinde çocukken yaşanan bazı ‘romanslar’ gelişkin yaşlarda da yaşanabileceği gibi, hem spor yapmış hem de çevreye katkı da bulunmuş olacağız. Bundan âlâsı can sağlığından da öteye... (*) Cumhuriyet 8 Temmuz 2007 s. 10 veya www.sansursuz.com (**) Konuya ilişkin ilk yazımızda gazetemizin düzeltmecileri yıllık 29 Avro’yu o kadar ucuz bulmuş olmalılar ki, bizim bir yazı hatası yaptığımızı düşünüp kendilerine mantıki gelen “ayda 29 Avro”yu eklemişlerdi. Halbuki yıllık abonman, sistemin püf noktasıydı. ugur.hukum@gmail.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle