25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

18 GÜNCEL C haberlerin devamı Gül’ün Köşk’e çıkması durumunda resepsiyonlara katılmama kararı alan CHP’den sert bildiri 17 AĞUSTOS 2007 CUMA GÜNDEM MUSTAFA BALBAY CÜNEYT ARCAYÜREK ‘Dinselleştirme süreci başladı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP’nin Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısından sonra açıklanan bildiride “Milli Görüş geleneğinden gelen Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün, Cumhuriyetin temel değerleriyle mutabık olmadığı, cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda Cumhuriyetin temellerinin sarsılacağı, Türkiye’nin din devletine dönüştürülmesi sürecinin hızlanacağı, önemli yetkilere kavuşacak Cumhuriyet karşıtı bir kişinin rejimin geleceğini tehlikeye atacağı” uyarılarına yer verildi. CHP’nin MYK toplantısında, Gül’ün adaylığı ve Cumhurbaşkanlığı seçim süreci değerlendirildi. CHP lideri Deniz Baykal’ın toplantıda “Çok ciddi kaygılarım var. Türkiye’yi ciddi şekilde dinselleştirecek bir süreç başlıyor, 80 yıllık laik Cumhuriyet, İslami Cumhuriyete dönüştürülür. Cumhuriyeti sahiplenmek bizim görevimiz. Anayasa Mahkemesi’ne yapılacak atamalar ile yüksek mahkeme ele geçirilecek. HSYK’de, rektör atamalarında kadrolaşma olacak. Yavaş yavaş bir dinsel düzene geçilmiş olacak. Şimdi anayasaya bağlılıktan söz ediliyor ama yarın çevresinin, destek aldığı yerlerin beklentileri ile farklı gelişmeler olacak’’ dediği öğrenildi. Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özyürek toplantıdan sonra alınan kararları açıkladı. MYK açıklamasında, “Milli Görüş geleneğinden gelen Sayın Abdullah Gül’ün, yakın geçmişteki pek çok yazı ve konuşması Azınlığın Cumhurbaşkanı Adayı ül Abdullah bal gibi azınlığın cumhurbaşkanı adayıdır. Görünen köy kılavuz istemediğine göre 28 Ağustos’ta TBMM’deki üçüncü turda Türkiye Cumhuriyeti’nin 11. cumhurbaşkanı olarak ant içecek, yüzbir pare top atışıyla selamlanacaktır. Geçmiş olsun laik rejim, üniter devlet, bağımsızlık benim karakterimdir diyen Atatürk Türkiyesi... Gül Abdullah, evet, azınlığın cumhurbaşkanı. Durmadan yinelediği, son kez manşetlere geçen ifadesine göre, aday olmaya karar vermeye itenlerin başında “meydanların sesi” geliyor. AKP’nin düzenlediği seçim mitinglerindeki ses! Gizliden gizliye dindar cumhurbaşkanı seçtirmediler diye kalabalıkların ve halkın beynini yıkayarak beş bin, on bin, diyelim ki elli bin, bir milyon kişi cumhurbaşkanı Gül diye bağırmış... bu ses: Gül’e ve AKP’nin dar particilik gözüyle dünyaya bakan yönetim kadrosuna, destekleyicilerine göre… …70 milyonun sesi oluyor. RTE’nin durmadan şikâyetçi olduğu azınlığın çoğunluğa tahakkümünü veya azınlığın sesini 70 milyonluk ulusun sesi diye yorumlamak, düz yoldan Çankaya yokuşuna tırmanmayı zorunlu kılar mı? Sadece “meydanlarda yükselen ses” ile yetinmemiş, çoğu zaman doğrulanan rivayete göre Bay Gül Abdullah; Emine Hanım’ın gölgesinde yaşamak yerine, bir numaralı kadın ağa olmayı çook arzulayan, o kadar ki daha kocasının adaylığı söz konusu olduğu ilk günlerde Hayrünisa türban modeli icat olunmasını modacılara ısmarlayan Bayan Gül Abdullah’a da danışarak son kararını vermiş, çevresine de danışmış. En büyük desteği, meydanlarda dinlediği sese kapıyı açan abisi eski Meclis Başkanı Bülent Arınç’ın Çankaya’da dindar bir cumhurbaşkanı göreceğimizi müjdelemesi olduğunu Gül Abdullah unutmasın! RTE’nin kamuoyunu, muhalefeti uyutan uzlaşma masalına gelince… aziz ulusumuz üçbeş gün sonra bu sözü unutur. Aklıevvel aydınlarımız ise uzlaşma açıklamasını zaten gereksiz bularak muhalefeti suçlar! ??? “Ben dindar biri değilim.” AKP’nin dindar bir kişiyi cumhurbaşkanı yapmayı arzuladığının iki kere ikinin dört ettiği kadar gerçek olduğunun söylendiği, hatta yazıldığı günlerde… dediğine göre günahları varmış da dindarlık sıfatını hak etmesini engelliyormuş! Dindarlık baba vergisi. Erbakan mirası. Siyaset dünyasında yükselmesine yol açan tek dayanağı… Günahları mı? Ohooo, say sayabildiğin kadar. Başlıcaları “TC’nin temel kuruluş felsefesini içine sindirdiği konusunda güven vermeyen bir siyaset çizgisi ortaya koyması” ve bu çizgiyi geçmişini bir kenara atmakta pek usta olan “kardeşi” RTE gibi davranmayarak terk ettiğini, hatta eski Milli Görüş saplantısından kurtulduğunu bir gün olsun söylememesi!.. ??? 70 milyonu kucaklaması gereken, ne ki laik Cumhuriyetin erdemleri arkasında durmayacağı kuşkusunu yaratan, TC’yi kör olası türban tutkusuyla eşi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne şikâyet eden, Dışişleri’nde başarısız, ABD uydusu bir siyaset izleyen Bay Gül’e ve destekleyicilerine karşı bu gerçekleri, gazetemizle CHP lideri Baykal’dan başka kim söyleyecek, kim? Şu ya da bu nedenle iktidara teslim olan medya mı? Yoksa bu türden medyanın yanı başında toplumdaki muhalefet arzularını kullanarak son biriki yılda türeyen (yakında kimdir, kimlerdir ortaya çıkması olası), yakınlarımızda dolaşan, gerçek yüzlerini ne yazık ki neden sonra görebildiğimiz “üçkâğıtçı medyayı” yaratan tiplerin yalancı dolma hesabı muhalefet yapma çabaları mı? Geçiniz efendim! Adam yüzde 47 semerini vurduğu iktidar adlı at ile Üsküdar’dan çıktı, Başbakanlık’ın yanından geçti, hızla Çankaya’ya yol alıyor. Canım, hiç değilse Gül Abdullah’ın neyin nesi, kimin fesi olduğunu biliyoruz diye, varsın çıksın yukarı diye düşünüyorsanız... sizin bileceğiniz iştir. Bu anlayışla adamı yukarı çıkaranların, destekçisi medya ile yan ürünü üçkâğıtçı yeni tür iletişim organlarının yan kulvarında koşuyorsunuz demektir. ??? Trajikomik oyunun son sahnesi. Sahnenin bir köşesinde kriz çıkmasın, bunalım olmasın iddiasıyla 367’nin belini kıran, ne çare, AKP iktidarının, dinci minci, kim olursa olsun bir cumhurbaşkanı seçmesine karşı çıkmayacağını ilan eyleyen… bir aday çıkararak Gül’ü desteklemediği izlenimi vermeye çalışan bir MHP… karşı köşede Kürt sorununun anayasal ve yasal düzen içinde önünü açmak için diyalog çağrılarıyla Meclis’e giren, Gül Abdullah’ı desteklemesi de fazla bir şey yazmayan Demokratik Toplum Partisi... Orta yerde, kafanın içi türbanlı olmasa türban takmakta direnmeyecek eşinin refakatinde birinin kılıkkıyafeti sorun yapmadığını söyleyerek Çankaya’ya çıkmasına engel olmayan ve fakat, Cumhuriyet ilkelerini sindiremediğini söyleyerek Gül’ün adaylığını onaylamayan bir CHP… Dindar bir cumhurbaşkanı, dindarlığı yadsıyıp yadsımayacağı belli olmayan, muhafazakâr görünümlü bir Meclis başkanı… dindar bir başbakan! Tezgâh kuruldu. Sıkı başlı, örtülü kadınlar kızlarla, su belasını çağdaş yaşamın içine edip kapanmayanlara bağlamaya çalışanların hızla çoğaldığı, dinci bir topluma hızla dönüşmeye olanak sağlayan yeni dönem… Hayırlara vesile olur mu? G CHP Merkez Yönetim Kurulu toplantısında konuşan Baykal, çok ciddi kaygıları olduğunu belirterek “Türkiye’yi ciddi şekille dinselleştirecek bir süreç başlıyor, 80 yıllık laik Cumhuriyet, İslami Cumhuriyete dönüştürülür” dedi. Toplantının ardından açıklanan bildiride, AKP’nin cumhurbaşkanı seçimini Cumhuriyete karşı rövanşa dönüştürdüğü vurgulanarak Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda “rejimin geleceğinin tehlikeye gireceği” belirtildi. Cumhuriyetin temel değerleriyle mutabık olmadığını açıkça göstermiştir” denildi. Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda “Türkiye’nin kültürüyle ekonomisiyle medyasıyla ve yaşam tarzıyla bir din devletine dönüştürülmesi sürecinin hızlanacağı’’ vurgulanan açıklamada, “Uzlaşma aranmadan, AKP’nin tek taraflı dayatmasıyla cumhurbaşkanı adayı gösterilen Abdullah Gül ile görüşmenin herhangi bir yararı olmadığı sonucuna varılmıştır” görüşüne yer verildi. AKP’nin cumhurbaşkanı seçimini Atatürk ilkelerine dayalı Cumhuriyete karşı rövanşa dönüştürdüğünün vurgulandığı bildiride, Gül’ün Cumhuriyetin temel değerlerleriyle mutabık kalmadığına ilişkin şu açıklamasına yer verildi: “Cumhuriyet ilkeleri halka zorlama biçiminde dayatılmıştır, ‘Ne mutlu Türk’üm diyene lafını her yere yaza yaza Türkiye ilkel hale dönüşmüştür’, ‘Tarih boyunca görülmüştür ki en birleştirici unsur dindir’, ‘Moral değerleri açısından Türkiye’nin bütünlüğünü tehdit eden ve en ziyade tahribatı vermiş olan laiklik ilkesidir, laiklik olayıdır’, ‘Dindar olan bir subaya kendi ordunuzda hayat hakkı vermiyorsunuz, ona ajan muamelesi yapıyorsunuz’, ‘İkinci Cumhuriyet ve yeni Osmanlılık kavramlarını çok sağlıklı buluyorum ve geleceğe ümitle bakıyorum’, ‘Türkiye’de Cumhuriyetin sonu geldi, kesinlikle laik sistemi değiştireceğiz.’ Cumhurbaşkanlığı gibi, anayasal düzeni, laik demokratik Cumhuriyeti koruyup işletmekle görevli bir makama seçilecek kimsenin, yakın geçmişte, yukarıda örnekleri verilen pek çok yazı ve konuşması varsa o kişinin cumhurbaşkanı seçilmesi Cumhuriyetin temellerini sarsacaktır. Anayasa Mahkemesi üyelerini, Hâkimler Savcılar Kurulu üyelerini atama ve dolayısıyla hâkimlerin tayin ve terfilerini ve rektörlerin atanması yetkisini eline geçiren Cumhuriyet karşıtı bir kişi rejimin geleceğini tehlikeye atacaktır.” ‘İLİŞKİMİZ OLMAYACAK’ Özyürek, soruları yanıtlarken Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında TBMM Genel Kurulu’na girme gereği duymadıklarını, Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesi halinde de “Zorunlu ilişkiler dışında kendisiyle ilişkimiz olmayacak. Mesela, Cumhuriyet resepsiyonuna katılmamız söz konusu değil. Sayın Gül’ün dış gezilerine katılmamız söz konusu değildir ama diyelim önemli kriz anında, liderler toplantısı olursa ona elbette katılmamız gerekir” diye konuştu. Ve Cumhurbaşkanlığı’ndan Tavşan da Çıkardık! tletizm yarışlarında çok yaygındır. Yarışın başında bir ya da iki atlet tempoyu çok yükseltir. Bunlara “tavşan atlet” denir. Asıl yarışçı onları izler, başından itibaren temposunu yüksek tutar. Yarışın belli bir noktasında, zaten yorulmuş olan tavşan atletler koşuyu bırakır, asıl atlet bitişe koşar. Dön dolaş aynı kararı almak için çareler üretmeye girişen AKP’nin, “tavşan aday” çıkarma yöntemini olasılıklardan biri olarak öne çıkardığı anlaşılıyor. Hani, olmayacak işlere girişenler için “torbadan tavşan çıkaracak” denir ya... AKP de olacakolmayacak tartışması bir yana, şeytanın aklına gelmeyecek yöntemler üretmeye çalışıyor. Plana göre; baş aday Abdullah Gül, önceki gibi Erdoğan tarafından “yine yeniden adayımızdır” biçiminde ilan edilmeyecek. Gül, ortaya çıkıp haykıracak: “Duyduk duymadık demeyin. Devam etmekte olan adaylığım sürmektedir. Sürmekte olan adaylığım da devam etmektedir. Bu durumda 11. Cumhurbaşkanlığına benim aday olduğum yönündeki açıklamam güncelliğini korumaktadır.” Ardından bir ya da iki kişi daha aday olmaya memur edildiğini açıklayacak. Böylece birden fazla AKP adayıyla seçime gidilmiş olacak. ??? Görünen o ki, böyle bir durumda MHP de aday çıkaracak. Onların tavşanı yok, kurdu var! Başka aday gerekmez diyecekler... Oylama sürecinde de AKP’de perde gerisinden şu söylenecek: “Gül bizim olan bizim adayımızdır. Ötekiler bizim olmayan bizim adayımızdır. Aman karıştırmayın, bizim olan bizim adaya oy verin. Gerisini koyverin!” AKP döneminde pek çok ilkle tanıştık. Bu da onlardan biri olacak. AKP’de tavşan bulunur mu? Bilmem... Kuzu var, koyun var, civciv var, kuş var, at var, tilki var ama, tavşan bulunur mu şu aşamada kestiremiyoruz. Tavşan çıkmazsa, arkadaşlar aslanı bile “bu tavşandır, sakın karıştırmayın” dayatmasında bulunabilirler! İşin kara mizahı bir yana; AKP’nin içinde keskin Gülcüler, keskin Erdoğancılar gibi ayrımların kamuoyu önünde de tartışılmaya başlandığını görüyoruz. Bütün bunların altında yatan şu: Cumhurbaşkanlığı seçimi tam bir intikam ortamına dönüştürüldü! Eğer Gül aday gösterilirse devletten intikam alınmış olacak, gösterilmezse büyük bir yenilgi gündeme gelecek. Bu durumun kazananı olmaz! ??? Ankara’da beklenti Erdoğan’a Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında bir açıklama yapılması ve adaylık sürecinin netleşmesiydi. Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin saat 16.00 sıralarında açıklamalar yaptı ama, içinde cumhurbaşkanı adaylığı yoktu. Şahin’in açıklamalarından Cumhurbaşkanlığı’nın çok konuşulduğu, Cumhurbaşkanlığı’na adaylığın fazla konuşulmadığı anlaşılıyordu! AKP’nin MYK toplantısından yeni bir haber geldi: ‘Adayımız Gül’dür!’ Gül, muhalefet liderleri ile görüşüp yine yeniden adaylığını konuşacak. Bakalım bu sürecin sonu nasıl sonuçlanacak! Belki de en iyisi, güzel bir tavşan bulmak, iki işi de ona hallettirmek. Önce önüne olası bakanların adları yazılı kâğıtları koyup Bakanlar Kurulu’nu seçtirmek... Ardından da cumhurbaşkanı adaylarını koyup, tavşanı da şöyle bir sıvazlayıp, seç bakalım, demek! Gül çok isterse, tavşandan kendisini de çıkarabilir. Örneğin, bütün aday isimleri Gül’den ibaret olur... Güldür güldür gelir... A MHP’YE ELEŞTIİRİ Özyürek, bir soru üzerine MHP’nin genel kurula katılma kararının yanlış olduğunu bildirdi. Özyürek, “Eğer MHP 367’yi hemen bulmalarına yardımcı olacağını açıklamamış olsaydı Sayın Başbakan, daha önce söylediği, ‘34 isimle muhalefet partilerini ziyaret edeceğim’ anlayışı doğrultusunda kesinlikle bir uzlaşma arayışına girecekti. Ama MHP’nin baştan böylesine bir karar vermiş olması işlerini kolaylaştırmıştır ve onların artık muhalefet partileriyle herhangi bir uzlaşma arayışını gereksiz hale getirmiştir” açıklamasını yaptı. D IŞ BASIN ‘Laik kesime meydan okuma’ Dış Haberler Servisi Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün tekrar cumhurbaşkanı adayı olması, yurtdışında da geniş yankı buldu. Dünyanın önde gelen basın kuruluşları, Gül’ün bundan önceki adaylığında yaşananları hatırlatarak Türkiye’de yeni bir krizin yaşanabileceği değerlendirmesinde bulundu. ABD’de yayımlanan New York Times gazetesi, Gül’ün yeniden aday gösterilmesini “parti ve dindar takipçileriyle Türkiye’nin laik kesimi arasında çatışma yaratacak bir adım” olarak değerlendirdi. Haberde, “Bu ay Meclis’te gerçekleştirilecek olan ve birkaç turu bulması beklenen oylama ile yapılacak seçimler, ülkenin gidişatını İslami orta sınıfı 1923’ten beri devleti kontrol eden laik kesimin karşısına çıkararak değiştireceğe benziyor” değerlendirmesi yapıldı. ABD’de yayın yapan CNN ve ABC gibi televizyon kanalları da Gül’ün yeniden aday gösterilmesinin gerginliğe neden olacağı ihtimaline dikkat çekti. İngiliz yayın kuruluşu BBC, konuya ilişkin haberinde CHP lideri Deniz Baykal’ın “Gül açıkça belli bir ideolojiye bağlı. Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde Türkiye siyasi dengelerin hızla değiştiği, Ortadoğulu kimliğinin belirgin hale geldiği bir ülke olacak” yorumuna yer verdi. İngiliz Financial Times gazetesi de “Gül’ün tekrar cumhurbaşkanı adayı olması nedeniyle Türkiye’nin hükümetle laik ve askeri kesimler arasında yeni bir krize sahne olabileceği” değerlendirmesinde bulundu. Gül’ün daha önce nisan ayında Cumhurbaşkanlığı’na aday olduğu hatırlatılan haberde, o dönemde Türkiye’nin en ciddi siyasi krizlerinden birini yaşadığı vurgulandı. Times gazetesi ise Gül’ün AKP tarafından üç ay sonra yeniden Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterildiğine dikkat çektiği haberinde, daha önce aday gösterilmesinin ardından ordudan uyarılar geldiği, binlerce kişinin sokaklarda protesto gösterileri yaptığı vurgulandı. Gazete ayrıca AKP’nin Gül’ü yeniden aday göstermesinin orduya açık bir mesaj olarak değerlendirildiğini yazdı. AFP ajansının haberinde de “eski bir İslamcı” olarak nitelendirilen Gül’ün eşinin başörtülü olmasının laik kesimin tepkisini çektiği belirtildi. Haberde, Cumhuriyet gazetesinin “Türban Çankaya yolunda” şeklindeki uyarısına yer verildi. AP ajansının haberinde de “AKP’nin Gül’ü yeniden aday göstermesinin destekçilerini arkasına alarak laik kesime meydan okumak anlamına geldiği” değerlendirmesine yer verildi. Gül destek aradı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP’nin cumhurbaşkanı adayı Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, muhalefetten destek arayışına çıktı. CHP lideri Deniz Baykal Gül’ün randevu isteğini geri çevirirken, DSP Genel Başkanı Zeki Sezer randevu verdi, ancak destek vermedi. MHP ve DTP ise genel kurula katılarak Gül’e “367 desteği” vermeye hazırlanıyor. Abdullah Gül, ilk olarak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi ziyaret etti. Gül’e bu ziyaret sırasında Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, AKP Genel Başkan Yardımcıları Nükhet Hotar Göksel ve Necati Çetinkaya ile Grup Başkanvekili Sadullah Ergin eşlik etti. Yaklaşık yarım saat süren görüşmeden sonra kısa bir açıklama yapan Gül, “Sayın Bahçeli’ye ayrıca teşekkür ettim. Çünkü TBMM’nin bütün faaliyetlerine, çalışmalarına katılacaklarını ve aktif olacaklarını daha önceden açıklamışlardı. Seçimlerin neticesinde milletin ortaya koyduğu iradeyi görmemezlikten gelinmeyeceğini kendileri de ifade etmişlerdi. Hem Meclis’te bulunacaklarını açıkladıklarından dolayı teşekkür ettim, hem ayrıca şayet TBMM beni cumhurbaşkanı seçerse, nasıl hareket edeceğimle ilgili de kendilerine birazcık bilgi verdim” dedi. Abdullah Gül, daha sonra TBMM’de BBP Sıvas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu ile görüştü. Yazıcıoğlu, “oylamaya katılacağını, pazar günü kurultayın görüşünü sorarak oyunun rengini netleştireceğini” söyledi. Şanlıurfa bağımsız Milletvekili Seyit Eyyüboğlu da Gül’e destek vereceğini açıkladı. Gül, daha sonra DSP Genel Başkanı Zeki Sezer’i ziyaret etti. Gül’ün kişiliğiyle ilgili kaygılara dikkat çeken Sezer, “Sayın Gül bizimle konuşmasının hemen başında, eğer cumhurbaşkanı seçilirse parti kimliğinden kesinlikle ve derhal sıyrılacağını söyledi. Toplumun tümünü kucaklamak niyetinde olduğunu ve kucaklayacağını söyledi. Özellikle altını da çizerek, anayasanın ilk 4 maddesi başta olmak üzere anayasaya bağlı kalacağını ifade etti” açıklamasını yaptı. Sezer, bir soru üzerine “Yeni adaylar kimler olacak, ne olacak, onu görüp, ona göre karar vereceğiz. Bizim genel kurula katılmamız ya da katılmamamız aslında sonucu değiştirmeyecek görünüyor. MHP’nin kesinlikle katılma kararını önce açıklamış olması, 367 sorununun aşılmış olması anlamını taşıyor” dedi. “Gül’ün adaylığına yönelik toplumsal gerginlik yok oldu mu’’ sorusuna da Sezer, “Hayır, bizce henüz yok olmadı. Sayın Gül de o kaygının belli ki farkında’’ yanıtını verdi. Bir başka soru üze rine Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in çok uygun bir aday olacağı kanısında olduklarını aktaran Sezer, “Bizim adayımızın başarılı olma ihtimali yok. Büyük bir ihtimalle göstermeyeceğiz ama gösterirsek, ‘İşte cumhurbaşkanı adayı, cumhurbaşkanı, bu nitelikte bir kişi olmalıdır’ı göstermek için bir aday çıkarmış olabiliriz” açıklamasını yaptı. AYKAL, ERDOĞAN’IN ZİYARETİNİ BEKLİYOR CHP lideri Baykal, MYK’yi toplayarak gelişmeleri değerlendirdi. Baykal’ın “Gül’ün değil, uzlaşma arayacağını söyleyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ziyaretini beklediği” kaydedildi. Gül’ün adaylık başvurusu yapmasından sonra randevu isteminin geri çevrildiği bildirildi. CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, MYK toplantısından önce MHP’nin hem Gül’e karşı çekinceler dile getirip hem de genel kurula katılmasını eleştirdi. Kılıçdaroğlu, “Gül MHP sayesinde cumhurbaşkanı seçilecek. Gül’e karşı o eleştirileri yapıyorsanız, cumhurbaşkanı seçilmemesinin yollarını B aramanız lazım. Seçilecekse bunun yolunu MHP açmış olur” dedi. Gül, DTP yöneticileri ve milletvekilleri başkentte olmadıkları için kendileriyle görüşemedi. Gül’ün DTP’yi ziyaret etmesi bekleniyor. DTP Genel Başkan Vekili Selahattin Demirtaş, “TBMM, çözüm üreten yer olmalı. Meclis’te yeni bir krizin doğmasını doğru bulmuyoruz. Seçim sürecinin tıkanmaması için genel kurulda olacağımızı ifade ettik. Oyumuzun renginin ne olacağı konusunda adayın veya adayların ortaya çıkması ve sonrasında grubumuz karar alacaktır” dedi. Demirtaş, Gül’ün adaylığıyla ilgili bir soruya da “Gönül isterdi ki, bütün partilerin, kamuoyunun içine sinebilecek bir isim aday gösterilsin. Yakın dönemde krizin nedeni olmuş Gül’ün aday gösterilmesi, krizin devam edeceğinin göstergesi. Ancak biz bir tek kişinin rejimi tehdit edeceği anlayışını da doğru bulmuyoruz. Rejime dair güçlü kaygılarımız yok” yanıtını verdi. Gül, Türkİş’i, Hakİş’i, TOBB’u ve TİSK’i de ziyaret ederek cumhurbaşkanı adaylığı konusunda destek isteyecek. ankcum?cumhuriyet.com.tr Çankaya Sınavı... Baştarafı 1.Sayfada eğitim süresi üç buçuk yıldır; daha başka deyişle toplumun büyük çoğunluğu (bu çoğunluk içinde de kadınlarımız çoğunluğu oluşturuyorlar) çağdaş öğretimden yoksun bırakılmıştır. ? Türkiye Cumhuriyeti’nin iki kırmızı çizgisi, laiklik ve bölünmezlik üzerine çekilmiştir. Yeni Meclis’teki gruplar, bu iki kırmızı çizgiyi gözeterek bir arada çalışmayı öngörürlerse görevlerini yerine getirmiş olacaklar, sorunları çözmekte çıkış yollarını çok güç de olsa bulabileceklerdir. Çankaya sorununun bu bakımdan önemi bir cumhurbaşkanı seçiminin çok ötesinde anlam taşıyor ve bu konuda iktidar partisine büyük sorumluluk düşüyor. İktidar partisi, Meclis Başkanlığı seçiminde sağduyuya uygun bir girişimle Meclis çoğunluğunu birleştirebilmiştir. Benzeri bir sağduyunun cumhurbaşkanı seçiminde de gösterilmesi, yalnız Meclis’in değil, ülkenin geleceği bakımından da ciddi bir sınav değeri taşıyor. Sıkıntılı süreç Haber Merkezi AKP’nin Cumhurbaşkanlığı’na ikinci kez aday gösterdiği Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesi halinde Cumhuriyet tarihinde ilk kez eşi türbanlı bir kişi cumhurbaşkanı olacak. Cumhurbaşkanlığı seçiminin 28 Ağustos günü yapılacak olan 3. turunda cumhurbaşkanı seçilmesi öngörülen Gül, 29 Ağustos’ta TBMM’de yemin ederek görevi 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’den devralabilecek. Gül’ün bu tarihte görevi devralması durumunda Genelkurmay’ın 30 Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla geleneksel olarak Gazi Orduevi’nde vereceği resepsiyona ve diğer resmi törenlere TSK’nin başkomutanı sıfatıyla türbanlı eşi Hayrünnisa Gül ile birlikte katılması gündeme gelebilecek. Ancak askerlerin resepsiyonu ya da törenleri terk etmesi olasılığının yaratacağı tablo nedeniyle Gül’ün bu tür davetlere eşiyle katılması beklenmiyor. Orduevlerine türbanlıların alınmadığı göz önüne alındığında da Hayrünnisa Gül’ün özel günler dışında orduevlerine girmek istemesi de çelişki yaratacak. Başta 29 Ekim olmak üzere çeşitli davetlerde Köşk’e türbanlı katılıma izin vermeyen Cumhurbaşkanı Sezer’in aksine Gül’ün davetlere eşiyle katılması durumunda bu uygulama fiili olarak kalkmış olacak. Köşk’teki ikametgâhı kullanmasının soruna neden olabileceği gerekçesiyle Gül’ün resmi konutu kullanmayacağı belirtiliyor. C
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle