27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 Piyasalar, Fransız BNP Paribas’ın 2.2 milyar dolarlık mortgage fonlarını dondurmasıyla sarsılıyor C ekonomi 17 AĞUSTOS 2007 CUMA Dünyayı kriz endişesi sardı K R İ Z 1 0 0 M İ LY A R D O L A R I Y U T A C A K ANKARA (AA) ABD’de ortaya çıkan ve tüm dünya borsalarını olumsuz etkileyen yüksek riskli tutsat (mortgage) sektörü, ilk olarak iki yıl önce sorun yaratmaya başladı. ABD’de, para hacminin yüksek olması nedeniyle bazı finansal kuruluşlar 5 yıl önce, kredibilitesi zayıf olan kişilere de tutsat kredisi vererek geri dönüşü riskli bir mali yapıya girdiler. Dev kurumsal yatırımcıları zora sokarak dünya borsalarını olumsuz etkileyen ABD tutsat İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Merkez Sağ Palavra dünya dengelerini altüst etmesine, üçüncü dünya savaşının nedeni olabileceğine kadar uzanan bir dizi dehşet senaryosu yazılabiliyor. Biz yine henüz hükümetini kurmamış, çiçeği burnunda AKP iktidarının seçim sonrası merkezle ilişkisi olmayan, ılımlı İslamcı kimliğini ortaya koyan icraatlarına dönelim; başkentin su felaketi kadar ErdoğanGökçek başta, AKP’lilerin konuya ilişkin icraat ve açıklamaları felaket zinciri önemli. Türkiye’yi yeni ortaçağın batağına sürüklemiş bir iktidar modeli ile karşı karşıya kaldığımızı ortaya koyan, GökçekBakanlık sorumsuzluk suçlamaları, AKP iktidarı açısından, tek başına AKP’nin sorumluluğunu ortadan kaldırmıyor. Bu arada herkes, Gökçek’in duş alırken kovaya nasıl su biriktirdiğinin görüntüsünü merak ediyor. AKP’nin tüm siyasi kadrolarının katıldıkları cuma günkü yağmur duası, yeni ortaçağ yönetim anlayışının ötesinde, dinin siyasette sonuna kadar nasıl kullanıldığının kanıtı. Elbette ağır bir laiklik ihlali, anayasal suç. Tek tek vatandaşların bireysel hak olarak, çaresizlik ve inançlarının arayışında yağmur duasına çıkmaları başka, Diyanet organizasyonu ile tüm siyasi yönetim kadrolarının, AKP iktidarının içinde olduğu bir yağmur duası düzenlenmesi çok başka. AKP büyük medya korosunun da desteklediği gibi, kendi söylemi ile de gerçekten merkeze yerleşmeye çalışan bir parti, iktidar olsa, demokrasilerin tümünde geçerli olacağı üzere, başkent su felaketinin birinci dereceden sorumlusu Gökçek başta, ihmal ve sorumlulukları baştan belli pek çok bürokratın da ya hemen istifa etmiş olmaları, ya da görevden alınmış olmaları gerekirdi. Sermayemedya, siyasi çıkar ittifak cephesi çok istese, öyle düş görüp, öyle pazarlasa da.. Merkezde liberal siyaset, iktidar ile ılımlı İslam iktidarı, laik Cumhuriyetin anayasal ilkelerini alıştıra alıştıra çiğneyen iktidar icraatları arasında, daha ilk günlerin ilk adımları ile bile ortaya çıkan bir uçurum var... soner?cumhuriyet.com.tr 10 trilyon dolarlık dev mortgage kredi pazarının böylesine büyük bir risk altında olmasının, dünyanın en büyük ekonomisi olan ABD’de iflasları artırabileceği ve durgunluğun derinleşebileceği kaygıları yaratıyor. Uzmanlara göre, ABD’nin durgunluğa girmesinin, ABD ile ticaret yapan Avrupa Birliği, Çin, Japonya ve bunun ardından da diğer yükselen piyasaları durgunluğa sokabilme ihtimali bulunuyor. piyasası, 10 trilyon dolarlık büyüklüğüyle dünyanın en büyük piyasası konumunda bulunuyor. Sadece dar gelirlilerin kullandığı “yüksek riskli krediler”in boyutu 1.5 trilyon dolar düzeyine ulaşıyor. Ancak, geçen senenin son aylarında tırmanmaya başlayan kriz, bugünlerde daha da derinleşiyor. ABD tutsat piyasasında iki farklı kredifaiz sistemi uygulanıyor. Bunlardan bir tanesi sabit faizli 202530 yıllık krediler, ikincisi ise ilk iki yılı nispeten düşük faizli ancak daha sonra her yıl uluslararası piyasalara bağlı olarak belirlenen değişken faizli krediler olarak belirleniyor. 5 yıl öncesine kadar ABD’de faizler son derece düşük olduğu için özellikle orta ve alt gelir grubundaki kişiler değişken faizli kredileri kullanmayı tercih ettiler. ABD’de ayrıca, bankaların, tüketicilere satın alacakları ev ve dairelerin bedelinin tamamını, hatta değerinin yüzde 110 oranında borçlanma fırsatı vermesi, kredilerin geri dönüşünü zora soktu. İki yıl önce 30 yıllık kredilerin yüzde 4 olan faizi bugün ikiye katlanarak yüzde 7.58 düzeyine çıktı ve bunun önümüzdeki yıllarda daha da artabileceği belirtiliyor. Faizlerin yükselmesinin ABD’deki konut kredisi kullananları zor duruma sokacağı belirtiliyor. 10 trilyon dolarlık dev kredi pazarının böylesine büyük bir risk altında olmasının, dünyanın en büyük ekonomisi ABD’de iflasları artırabileceği ve durgunluğun derinleşebileceği kaygıları yaratıyor. ABD’deki ekonomistler ve reyting kuruluşları, yüksek riskli tutsat piyasasındaki toplam zararın 100 milyar doları aşabileceği, bu zararın en çok banka ve büyük yatırım fonlarını etkileyebileceğini kaydediyorlar. Uzmanlar: Krizin derinleşmesi, Türkiye başta olmak üzere gelişmekte olan ülkeleri sarsar En zayıf halka Türkiye NEW YORK/ANKARA (ANKA) Milyarca dolarlık şirket birleşmelerindeki finansman ihtiyacı ile başlayan, ardından ABD’de mortgage şirketlerinin nakit sıkıntısına girmesiyle derinleşen uluslararası mali piyasalardaki krizin Türkiye gibi yükselen piyasaları “vurabileceği” uyarısı yapıldı. Yabancı banka uzmanları, başta ABD Merkezi olmak üzere Avrupa ve Asya’daki çok sayıda Merkez Bankası’nın uluslararası bankacılık sistemine milyarca dolar enjekte etmesine karşın piyasaların sakinleşmediğine dikkat çektiler. Uzmanlar, krizin Uluslararası borsalardaki dalgalanmaların, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu birçok yükselen piyasada krize yol açacağı uyarısında bulunan uzmanlara göre, nakit sıkıntısının devam etmesi halinde Türkiye gibi yükselen piyasaları korumak çok zor olacak. daha da derinleşmesi halinde, başta Türkiye olmak üzere gelişmekte olan piyasaların “çok kötü etkileneceğini” öne sürerek, “Bu defa Türkiye gibi piyasaları kurtarmamız çok zor olacak” görüşünü ifade ettiler. Danimarka’nın en büyük yatırım bankası Danske Bank analisti Lars Christensen, gelişmelerle ilgili hazırladığı piyasa değerlendirmesinde, “Bu çöküş böyle devam ederse yükselen piyasalara etkisi büyük olacaktır. Başta Türkiye olmak üzere Afrika, İrlanda, Macaristan, Endonezya ve Filipinler piyasalarının en fazla etkilenmesi bekleniyor” görüşünü savundu. Christensen, değerlendirmesinde “Yükselen piyasalarda du rum tamamen belirsiz ve bu piyasalar çok gergin. Eğer gelişmiş ülke piyasalarında kredi ihtiyacına yönelik baskılar artarsa, zaten büyük dış borç ve cari açıklarla boğuşan yükselen piyasaların ek sıkıntılar yaşamaları kaçınılmaz olacaktır” ifadelerini kullandı. Christensen, “Eğer batılı piyasalardaki kredi sıkışıklığı daha da kötüleşirse, açıkca gözüküyorki, sürekli vurguladığımız global ekonominin güçlü olması, bu defa yükselen piyasaları korumakta yetersiz kalacak gibi gözüküyor” görüşünü önesürdü. iz bu yazıyı okuyana kadar AKP’nin cumhurbaşkanı adayı belirlenmiş olabilir ya da yılan hikâyesi tartışması sürdürülüyordur. Bence bu saatten sonra Gül’den vazgeçilse, Meclis Başkanlığı’nda olduğu üzere diğer partilerin benimseyecekleri uzlaşma kavramına uygun bir aday belirlense dahi, yeni AKP iktidar ve kimliğinin merkez sağdan çok uzakta,ılımlı İslam çizgisinde olacağının pek çok kanıtı ortaya çıkmış bulunuyor. Öncelikle vitrini süsleyen Erdoğan’ın listesindeki ojeli kadın miletvekili sayısı gerçek bir göz boyama. Erkek milletvekilleri listelerinde eşleri türbanlı erkek oranı düşmemiş, geçen Meclis’e göre artmış bulunuyor. Seçim akşamı kulağa çok hoş gelen uzlaşma söyleminin arkasından Cumhurbaşkanlığı adaylığı üzerinden yürütülen polemik, medyanın tam desteğinde estirilen hava var ya... Gül’ü yere göğe koydurmayan, aday olmazsa büyük özveride bulunmuş, mağdur siyasetçi olarak bilinçlere kazıyan, şu günlerdir sürüp giden kampanya var ya... Gül’ün bu ülkeyi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne götüren, bilerek eşinin türbanı üzerinden üniversiteye giriş sınavıyla siyaset yapan yüzü unutuldu. Çok daha önemlisi, seçim kampanyası boyunca “Dindar cumhurbaşkanı seçtirmediler. Mağdur Gül..” imajı kullanıldı. BOP projesinin altında imzası olan, AB üyelik pazarlığında her tür ödünü veren, yine de AB üyeliğinin tıkanmasını önleyemeyen, tezkereler, Irak politikaları yüzlerine gözlerine bulaşmış, tek kelime ile “çuvallanılmış” dış politikanın Bakanı, nasıl oluyor da günlerdir ortak koro halinde; kimliği tartışılamayacak, çok saygın cumhurbaşkanı adayı olarak pazarlanıyor. Ancak kendisi lütfedip aday çıkmazsa, Cumhurbaşkanlığı için bir başka ismin düşünülebileceği gibi bir tablo ülkeye dayatılıyor. Oysa AKP’yi sonuna kadar desteklemiş ABD ve AB çevreleri bile artık yeni gelişmelerden kaygılanır oldular. Laiklerin azınlık olarak korunmasından, Türkiye’de İslamcılaik çatışmasının S BNP 3 yatırım fonunu dondurdu Ekonomi Servisi Fransa’nın en büyük bankası BNP, ABD’deki yüksek mortgage sektöründeki sorunlar nedeniyle, üç yatırım fonunu dondurma kararı aldı. BNP’den yapılan açıklamada, riskli mortgage sorunları nedeniyle, fonların değerlerinin doğru olarak hesaplanamadığı, o nedenle, 2 milyar Avro değerindeki üç yatırım fonunun geçici olarak dondurulduğu bildirildi. Bu arada uzmanlar, ABD’deki yüksek riskli tutsat piyasasındaki sorunların etkisinin, daha uzun bir süre devam edebileceği uyarısında bulunuyorlar. ‘Mali disiplin bozuldu’ zmir Şirince’de Ali Nesin’in öncülüğünde oluşturulan Matematik Köyü, tam anlamıyla resmi makamların saldırısı altındadır. Yerli ve yabancı ünlü matematikçiler, Türk üniversitelerinin 5060 öğrencisiyle matematik çalışıyorlar. Çalışma, bütünüyle “gönüllü” yapılıyor; ne kayıt parası ne de ders ücreti var. Bu güzelim girişime devlet, sivil ve asker birimleriyle, tam “yedi koldan” saldırarak Matematik Köyü’nü yok etmeye çalışıyor. Sırasıyla, vali, savcı, jandarma, milli eğitim, elektrik, orman ve il özel idaresi, okulun kapanması için seferber olmuş; biri gidiyor, öbürü geliyor; bazen ikiliüçlü geliyorlar ve bir büyük felaketi önlercesine geceli gündüzlü uğraşıyorlar. Kaçak Kuran kurslarını okşayan devlet, sıra matematik çalışmaya gelince, inşaatın, elektriğin ve eğitimin “kaçak” olduğu gerekçesiyle, binayı mühürlüyor; yangınlar ve yağmalarla yok olan ormanların “idaresi”, matematikçilerin çevreyi temizleyip çadır kurmasına olanak tanımıyor. Savcılık soruşturma üstüne soruşturma açıyor. Ali Nesin bu duruma Günlüğünde: “Eğitim kurumu yok ki izin alalım. Kimseden para almıyoruz, kayıt yok, diploma ya da sertifika verilmiyor, sınav yok, not yok. Sadece Nesin Vakfı’nın mekânını kullanıyoruz” diye, haklı olarak isyan ediyor (Radikal, 7 Ağustos). Cebir, İspanyolca üzerinden Batı dil Murat KIŞLALI ANKARA Deutsche Bank (DB) 2007’nin ilk yarısında mali disiplindeki bozulmanın “sanılandan da kötü” olduğunu bildirdi. DB’nin son raporunda, hükümetin seçim nedeniyle “harcamaları abarttığı” belirtilerek, faiz dışı fazla rakamının 2005 yılının bile gerisine düştüğünü kaydetti. Dünyadaki likidite krizi dikkatleri kırılgan piyasalara çevirirken, Deutsche Bank, 10 Ağustos tarihli “Özel Raporu”nda, “Mali görünüm acil önlem gerektiriyor. Mali bozulma düşündüğümüzden daha ciddi olabilir” değerlendirmesinde bulundu. Raporda, mali disiplindeki bozulmaya ilişkin ilk işaretlerin faiz dışı harcamaların artışa geçtiği mart ayında alındığı belirtilerek “IMF dahil kimse mali disiplin cephesinde fazla kaygılı değildi... Hükümetin IMF tanımlı sene sonu hedeflerini tutturmak için acil mali önlemler alınmasını gerektirecek kadar bu harcamaları abartmış olabileceğini düşünüyoruz” denildi. Raporda temmuz ayında faiz dışı fazlanın 0.1 milyar YTL olarak gerçekleşmesinin “yine hayal kırıklığı yarattığı” belirtildi. BNP’nin CEO’su Baudouin Prot. Çin’de ‘korsan’a darbe İ ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK El Cebir! timince yaratılan akıl almaz sorunlarla karşılaşan Nesin, en olumsuz koşullar karşısında da yılmıyor; onları aşmak için de yoğun bir çaba harcıyor; genetik biliminin doğruluğunu kanıtlarcasına Aziz Nesin’lik yapıyor! ??? Matematik Köyü üzerindeki devlet baskısının azaltılması için, oraya ders vermeye gelen ünlü matematikçi Prof. Alexandre Borovik, takma adıyla Sasha, 3 Ağustos’ta, Başbakan Erdoğan’a bir mektupla başvuruyor. Borovik mektubunda: “Profesör Ali Nesin’in Türk üniversitelerinden öğrenciler için düzenlediği Matematik Yaz Okulu’nun yerel makamlar tarafından kapatıldığını şaşkınlık ve endişe içinde öğrenmiş bulunuyoruz. Belirtilen gerekçelerden birinin ‘izinsiz eğitim’ olduğunu öğrendik. Prof. Ali Nesin konumundaki bir matematikçinin, matematik öğretmek için her seferinde yetkililerden özel olarak izin almasının gerekmesini şaşırtıcı buluyoruz… Türkiye’nin lerine geçmiş bir sözcük; “algebra” olarak, oralarda yalnızca, sayısal işlemler anlamında kullanılıyor. Bizde ise, ortadereceli okullarda, korkutucu ve sevimsiz “cebir” sözcüğü aynı anlama gelirken; genel kamuoyunda “baskı” ya da “zor kullanımı” anlamında kullanılıyor. Devletin, Matematik Köyü’nde uyguladığı baskı ile çelişkili bir birliktelik durumu doğuyor. Şiddet anlamındaki cebir, matematik anlamındaki cebir’i yemeye, yok etmeye çalışıyor! ??? Yakın yıllarda ülkemizde iki güzide bilim insanı, matematiği herkese sevdirmeye çalıştı. Bunlardan biri Nazif Tepedelenlioğlu, diğeri de Ali Nesin’dir. Nazif’i 12 Eylül faşizmi, 1402 sayılı yasayla üniversiteden attı. O da matematiği yurtdışında sevdirdi. Ali Nesin ise dünyanın en iyi üniversitelerinde matematik öğreticisi olarak çalışabilecekken, kendisini kimsesiz çocuklara sahip çıkan Nesin Vakfı’na adadı. Vakfın çalışmalarında da kamu yöne genç insanlarının eğitimi için özveriyle çaba harcamış Profesör Ali Nesin’in önüne konulan engelleri anlamakta zorlanıyoruz… Prof. Ali Nesin’in kurumunun sadece Türk matematiği için değil, uluslararası matematik anlamında da, eğitim açısından ortaya koyduğu sıra dışı değer nedeniyle, olayın kontrolünü bizzat şahsi denetiminize almanızdan memnuniyet duyacağız…” diyor. Mektup çok sayıda yerli ve yabancı bilim insanı tarafından imzalanmış bulunuyor. Bu başvuru üzerine Başbakan beklenen davranışı sergiliyor; ne kadar matematik sever olduğunu kanıtlarcasına, “sorunun yasalara uygun olarak” çözümü için ilgililere emir vermiş bulunuyor. Son beş yıl boyunca, TÜBİTAK’ın yönetiminin oluşmasında kendisini tek yetkili kılmak için olmadık yasa oyunları yaptıran ve bu kurumu yıllardır yasal olarak yönetimsiz bırakan ya da devlet üniversitelerini karşısına alan Başbakan, Matematik Köyü’nü kurtarırsa yine de çok doğru bir iş yapmış olur. Ancak sorun, devlet yapısının yerleşik anlayışından kaynaklanıyor; yani, bu bir “zihniyet” sorunudur ve tekil kurtarmalarla çözüme ulaşılamaz. Yine de hiç olmazsa bu olayda, devletin cebrinin değil, matematiğin cebrinin üstünlüğü gerçekleşmelidir! [email protected] Ekonomi Servisi Çin polisi ve Amerikan Federal Soruşturma Bürosu’nun (FBI) Çin’in güneyinde gerçekleştirdikleri operasyonda, 500 milyon dolar değerinde korsan yazılım CD’si ele geçirildi. Microsoft Türkiye’den yapılan yazılı açıklamada, toplam 25 kişinin tutuklandığı operasyon kapsamında çökertilen çetelerden birinin, kendi alanında en büyük grup olduğu ve bugüne kadar 2 milyar dolar tutarında korsan yazılım ürettiğinin tahmin edildiği kaydedildi. Açıklamada, aralarında Windows XP ve Windows Vista’nın da bulunduğu toplam 13 programın yazılım bileşenlerinin, lisans sözleşmelerinin ve 8 dilde hazırlanmış versiyonlarının bu şebeke tarafından yasadışı yollarla üretildiği ve 5 kıtada yer alan 27 ülkede kurumsal ve bireysel müşterilere satıldığı ifade edildi. AB’de emeklilik yaşı 60 B üyesi ülkelerde yaşayan kadınların ortalama 59 yaşında iş hayatına son vererek emekli oldukları, erkeklerin ise 61 yaşı bekledikleri dile getirildi. AB istatistik kurumu Eurostat’ın verilerine göre, 27 üye ülkede resmi emeklilik yaşı 60 ile 65 arasında değişiyor, ancak erken emeklilik uygulaması ön plana çıkıyor. Üye ülkelerde, emeklilik A konusunda büyük farklılıklar görüldüğünü belirten Eurostat, Polonyalıların 55 ila 57, Belçikalı ve Lüksemburgluların 5758 yaşlarında emekli olduklarını, Yunanların ve Kıbrıslı Rumların ise emekliliğe 65 yaşında ulaştıklarını bildirdi. AB ortalama verilerine göre, erkeklerin yüzde 50’si 61, kadınların yüzde 50’si 60 yaşından önce emekli oluyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle