Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EYLÜL CUMA SÖZ ÇİZGİNİN haberler TURHAN SELÇUK DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN POLİTİKA GÜNLÜĞÜ C 3 HİKMET ÇETİNKAYA Neden Olmasın? Berlin Notları Bir haftalık Berlin ve Frankfurt gezisinden dönerken uçakta gazeteleri okudum... Türkiye’de değişen bir şey yoktu... Lübnan’a asker gönderecektik... Oysa Berlin’de konuştuğum politikacılar, Almanya’nın da Lübnan’a asker göndereceği, ancak bu konuda kamuoyunun hazırlanması yolunda çalışmalar yapılmasının gerekliliği üzerinde duruyorlardı... Almanya’nın Lübnan’a iki firkateyn, üç hücumbot, bir lojistik destek ve üç mayın tarama gemisi, altı Tornado avcı keşif uçağı, 16001900 arasında asker göndereceği konuşuluyor... Lübnan Başbakanı Fuad Sinyora’nın ise Angela Merkel’le bir hafta içinde dört kez telefon görüşmesi yaptığı, gazetelerde yer alıyor... Almanların Lübnan kıyılarının altı mil açığında devriye görevi yapmak istemeleri ise ayrı bir konu... Alman hükümetinin sosyal demokrat kanadı bu öneriyi kabul edilebilir bulurken CDUCSU kanadı ise şu gerekçeyle karşı çıkıyor: ‘‘Lübnan hükümeti etkin denetim istemiyor. Altı millik kuşağın dışında devriye görevi yapılırsa silah kaçakçılığını önleyemeyiz.’’ ??? Tüm bunlar Almanya’da sürekli olarak konuşulup tartışılıyor... Türkiye Araştırmalar Merkezi’nin (TAM) yirminci yıl etkinliklerinin sonuncusu Berlin’deki ‘‘Türkevi’’nde kutlanırken de gündeme geldi... Duvarlarda Turhan Selçuk’un karikatürleri vardı... Turhan Selçuk’un ‘‘Türkevi’’ndeki karikatür sergisine Alman aydınlar, gazeteciler ve politikacılar da büyük ilgi gösterdi... TAM yöneticisi Prof. Dr. Faruk Şen, üç kuşaktır yaşayan Türk göçmenlerin bugün spordan politikaya, bilimden sanata dek pek çok dalda Almanya’da önemli bir öğe olduğunu anlattı... Faruk Şen’le konuşurken ilginç bir konu gündeme geldi: ‘‘Almanya’da kaç Türk girişimci var?’’ Yapılan araştırmada Türk girişimci sayısı 2005 yılında 64 bin 600’e ulaşmış... Peki bu sayı 1985 yılında ne kadar? Faruk Şen yanıt veriyor: ‘‘Bu sayı yirmi bir yıl önce 22 bindi...’’ TAM’ın önemli bir işlevi var Almanya’da. Özellikle Prof. Dr. Faruk Şen bu işlevi çok iyi yürütüyor, TürkiyeAlmanya ilişkilerine önemli katkı sağlıyor... TAM, ‘‘Scurla Raporu’’nu Türkçe ve Almanca yayımlayacak bir süre sonra. Nazi Almanyası döneminde genç Türkiye Cumhuriyeti’ne sığınan Alman bilim insanlarının öyküsü bu rapor: Faruk Şen diyor ki: ‘‘Yakın Avrupa tarihinin en karanlık döneminde Almanya’dan ayrılıp yeni yaşamlarını Türkiye’de sürdüren bilim insanlarının çalışmalarını, Hitler’in ajanlarının izlenmelerini anlatan Scurla Raporu’nun, iki ülke arasında kültürel ilişkilerin geliştirilmesi açısından da önemli olacağını düşünüyorum.’’ ??? Tarikatlar cirit atıyor Almanya’da... Fethullahçılar son beş yılda atak yapmışlar. Berlin’de, Stuttgart’ta okul, anaokulu, dershane açan Fethullahçılar paraya para demiyorlar... Fethullahçılar camilerden para toplama yöntemini bırakmışlar. Genç işadamlarını yanlarına çekmişler. Almanya’daki genç işadamları, ABD’ye Fethullah Gülen’in elini öpmeye gidiyorlar. Hemen hemen tümü eğitimli. Kazakistan’da, Azerbaycan’da büyük işler almışlar. Fethullahçılar Köln’de bir okul ve üniversite açacaklar... Gün onların günü... Bir de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la Fethullah Gülen’in arasındaki buzları eritirlerse onları Almanya’da tutmak kolay olmayacak... Acaba Fethullah Gülen’le Recep Tayyip Erdoğan’ın arası neden açık? Anlatılan şu: Fethullah Gülen, Erdoğan’ı ‘‘Türk milliyetçisi’’ olarak görmek istiyor. Erdoğan ise buna yanaşmıyor. Bunun için de DYP lideri Mehmet Ağar’a yanaşıyor Gülen... Daha başka neler olabilir acaba? Rivayet muhtelif... Polis içindeki örgütlenme, Nakşilere ödün verme, istediği atamaların yapılmaması... hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: +90 0212/ 343 72 69 G azeteler, AKP’nin Lübnan’a asker gönderme tezkeresini, kendi ezici çoğunluğundan sadece 6 fire vererek geçirdiği haberini veriyorlardı. 8 Eylül tarihli gazeteler ise, daha bir gün önceki olayın tepkileri sürerken, İngiliz Daily Telegraph gazetesine atfen, Türklere Afganistan’ın Kandehar bölgesinde sıcak savaş görevi vermek için baskıların başladığını bildiriyorlardı. Geçen cumartesi NATO’nun Afganistan’da başlattığı büyük çaplı operasyon da istenen sonucu vermiş değildir. 2001 yılından bu yana ülkede yaşanan en geniş çaplı çatışmalar sırasında, NATO Medusa adlı bir operasyon düzenlemiş bulunmaktadır. Medusa, NATO tarihindeki ilk tugay çaplı operasyondur. Afganistan’dan gelen haberler, burada havanın iyice ısındığını, çatışmaların gelecekte daha da artabileceğini gösteriyor. İngiliz birliklerinin bölgede güç duruma düşmeleri, Taliban’ın saldırılarını arttırması, İngiltere’deki kamuoyu tepkisinin yoğunlaşması üzerine, NATO burada yeni güçlerin yer alması için baskılarını arttırmış bulunuyor. İlk akla gelenlerden biri de, Mehmetçik oluyor tabii ki. Hemen Mehmetçik’in akla gelmesini ise, iyi bir kamuflajla örtüyor ve ‘‘Türk askerine ihtiyacımız var çünkü eğer buraya Türk askeri gelirse, bunun kâfirlerle İslamın savaşı olmadığını ispat etmiş oluruz’’ diyorlar. Yerseniz eğer! ??? Bilindiği gibi, Türkiye Afaganistan’a asker gönderirken, misyonunu yalnızca ülkenin kuzeyi ile sınırlamış bulunmaktaydı. Şu anda yürütülmekte olan Medusa operasyonuna ise sadece ABD, Kanada, Danimarka ve Hollanda askerleri katılmakta, İngiltere ise destek vermektedir. Bundan sonra istenen ise, bu ve bu tür operasyonlara NATO üyesi ülkelerin daha fazlasının doğrudan katılmasıdır. Bu arada özellikle istenen ise Türklerdir. Türkler katılırsa, savaşın emperyalist niteliği, ABD yönetiminin ve bizzat Bush’un İslam dünyasına bakışı değişecek midir? Ya da Taliban karşısında Türk askerini görürse, acaba şöyle mi düşünecektir: Biz ne yapıyoruz yahu! Müslüman kardeşlerimize de ateş edip öldürecek miyiz? Ve bu düşüncenin ardından hemen çatışmayı kesecek midir Taliban? Türk askerini isteyenler, bunun olmayacağını biliyorlar. Ama yine de, gizledikleri iki niyetlerini yürürlüğe koymaktan çekinmiyorlar. Bunlardan birincisi, savaşın zaman zaman, kimi bölgelerde, NATO aracılığıyla yürütülen, kimi hallerde taşeronluğunu kendi çıkarlarının da etkisiyle İsrail’in yüklendiği bir Amerikan hegemonya savaşı olduğu gerçeğini gözden kaçırmaktır. İkinci amaç ise, kendi evlatlarının ölümüyle kendi kamuoylarında oluşacak tepkiyi önlemek üzere, ateş hattına Türk askerini sürmektir. ??? Bu cesareti, hatta cüreti nereden bulduklarını fazlaca sorgulamaya gerek yok. Melih Aşık, dünkü ‘‘Açık Pencere’’sinde, ‘‘Hadi Afganistan’a’’ başlığı altında özetle şunları söylüyordu: ‘‘Lübnan’a asker kararının mürekkebi kurumadan... Türk askeri için yeni bir görevin hazırlığı yapılıyor... Bu defa hedef Afganistan. Neden Afganistan? Çünkü ABD ve İngiltere Afganistan’da çok fena sıkıştı... İngiliz birlikleri Afganistan’da darbe üzerine darbe yiyor. Kamuoyu ayakta Blair’e istifa çağrıları yapılıyor. Afganistan’da sıkışan İngiliz birliklerinin yükünü hafifletmek için çare aranırken, dünkü Daily Telegraph gazetesinden öğreniyoruz ki akla ‘Memet’ geliyor.... ...Siz emre amade ve bedava fedailiğe talip bir pozisyon almışsanız... Eloğlunun sıkıştığı zaman ilk sizi hatırlamasından daha doğal ne var... Hadi bakalım. Şimdi de Afganistan’a.” Doğrusu buna ekleyecek pek başka bir şey yok. Şimdi Türk medyasında bu konuda çıkacak yorumları bekleyelim. Göreceksiniz, neler çıkacak. İsterseniz bu takımın bir kısım savlarını şimdiden tahmin edelim: ‘‘Terör ile mücadelede dayanışma göstermezsek dünya üzerindeki etkinliğimizi kaybederiz.’’ ‘‘Yeni bir dünyanın oluşmasına katkıda bulunmak istiyorsak, elimizi taşın altına koymak zorundayız.’’ ‘‘Bu işe müdahalede geç kalırsak itibar kaybederiz, ‘Hür Dünya!’nın bize güveni azalır.’’ ‘‘Tabii şehit vereceğiz, askerlik yan gelip yatma yeri değildir.’’ BARANSEL RTÜK’ÜN AKP’YE BAĞLI ÇALIŞTIĞINI VE ÖZERKLİĞİNİ YITIRDİĞİNİ SÖYLEDİ ‘TRT siyasi baskı altında’ ESRA YAZDIÇ ANKARA TRT’nin yeni genel müdürü için arayışlar sürerken Radyo Televizyon Üst Kurulu’na (RTÜK) genel müdürlük için başvuracak adaylar ile yüz yüze görüşme yapılacağı iddiası gündeme geldi. RTÜK Kurucu Başkanı Ali Baransel, ‘‘kurumun AKP’ye bağlı çalıştığına, özerkliğini yitirdiğine ve liyakat kavramının önemini kaybettiğine’’ dikkat çekti. Baransel, kurumun İstanbul’a taşınmak istendiğini savundu. Uzun süredir TRT Genel Müdürlüğü makamına vekâlet eden imam kökenli Ali Güney’in yerine asaleten atanacak TRT Genel Müdürü’nü belirlemek üzere başlatılan başvuru süresi bugün sona eriyor. Genel müdürlük için başvuracak adayların, RTÜK tarafından sözlü görüşmeye çağrılacağı iddiası ise kurum üzerinde iktidar baskısının yoğunlaştığı iddialarına neden oldu. RTÜK yetkilileri ise genel müdürlüğe başvuracak adaylar ile yüz yüze görüşme yapmayı düşünmediklerini belirtiyor. RTÜK Kurucu Başkanı Ali Baransel, ‘‘RTÜK’ün AKP hükümetine bağlı çalıştığını, özerkliğini yitirdiğini ve liyakat kavramının önemini kaybettiğini’’ söyleyerek ‘‘RTÜK’te ve TRT’de gelenekler yerleştirilmeye çalışılıyor’’ dedi. Baransel, RTÜK’ün İstanbul’a taşınmasının düşünüldüğünü de savunarak, sözlü görüşmeyle genel müdür alınacağı iddialarına ilişkin şunları söyledi: ‘‘Bu tür bir uygulamanın hukuksal dayanağı yoktur. TRT özerk, anayasal bir kuruluştur ve kamu hizmeti yayıncılığının otorite odağıdır. Böylesine ağırlığı ve saygınlığı olan bir kuruluşun genel müdürü, iyi niyetli olsa bile sözlü görüşmeye tabi tutulması şık bir davranış değildir. TRT’ye atanacak genel müdür için bu uygulama kişiliği incitici ve örseleyici bir yaklaşım olarak düşünülmelidir. RTÜK kurulduğunda, her anlamda özerk bir kuruluştu. Üyelerinin hepsi kendi alanlarında uzman ve kamuoyunun tanıdığı kişilerdi. Şimdi ise siyasi iktidarın oyuncağı olmuş durumda.’’ Geçen seçimde TRT Genel Müdürlüğü için başvuruda bulunan, ancak adının yayımlanmasını istemeyen eski bir adayın verdiği bilgiye göre; RTÜK Başkanı Zahid Akman, geçen yıl TRT Genel Müdürlüğü için başvuran adaylara mektup göndererek kurul üyelerinin son kararlarını vermeden önce adaylarla tanışıp görüşmesinin yararlı olacağını bildirdi. Mektubun sonuna, ‘‘Tarafınızca uygun görülmesi halinde görüşmeyi dilerim’’ cümlesinin eklendiğine işaret eden eski aday, tüm evraklarını tamamladıkları halde sözlü görüşmeye çağrılmalarına anlam veremediklerini, ancak gitmemeleri halinde elemeye tabi tutulacakları endişesi yaşayarak görüşmeyi kabul ettiklerini belirtti. ilan renkli asirmen?cumhuriyet.com.tr