05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

18 GÜNCEL C haberlerin devamı GAZETE BUGÜNE DEK GÜNDAY KIŞLALI DANIŞTAY ÜYELERİ VE CUMHURİYET’İ SAYFALARINA TAŞIMIŞTI HAZİRAN CUMA CÜNEYT ARCAYÜREK Vakit yine hedef gösterdi İstanbul Haber Servisi Dinci Anadolu’da Vakit gazetesi, Cumhuriyet’i ve başyazarı İlhan Selçuk’u hedef göstermeyi sürdürüyor. Vakit gazetesi, bugüne dek, Gümüşhane Baro Başkanı Ali Günday, yazarımız Ahmet Taner Kışlalı, Danıştay üyeleri ve Cumhuriyet’i de hedef göstermişti. Dinci Anadolu’da Vakit gazetesi, 20 Haziran’da gazetemiz imtiyaz sahibi İlhan Selçuk’un yazısını ‘‘Arşiv’’ sayfasında, ‘‘Sezer’e dayanıp tehdit ediyor’’ başlığıyla kullandı. Gazete, Selçuk’un ‘‘AKP iktidarının ülkeyi sürüklediği siyasi yapıdan duyduğu endişeyi’’ dile getirdiği yazısını ‘‘tehdit’’ olarak niteleyerek Selçuk’un ‘‘Meclis ve hükümetten sonra Çankaya’yı ele geçirirse Türkiye’de neler olacağını kimse öngöremez’’ ifadelerine yer verdi. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve Selçuk’un fotoğraflarının da yayımlandığı yazıda Cumhuriyet gazetesi, Bolşevik Devrimi’nin savunucusu olan Pravda gazetesine benzetildi ve ‘‘Yerli Pravda’’ olarak nitelendirildi. Dinci Anadolu’da Vakit gazetesi ayrıca çok sayıda cumhuriyet aydınının fotoğraflarını yayımlayarak hedef göstermişti. Danıştay 2. Dairesi’nin şubat ayında ‘‘İslami inanç gereği takılan türbanın çocuklara kötü örnek olduğu’’ gerekçesiyle Aytaç Kılınç adlı öğretmenin türban takmasını yasaklayan kararı vermesinin ardından dinci Vakit gazetesi, Danıştay 2. Dairesi Başkanı ile 3 üyesinin fotoğraflarını yayımlayarak hedef göstermişti. Anadolu’da Vakit gazetesi ‘‘İşte o üyeler’’ başlığıyla manşetten GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Nereden Nereye Ö nceleri dalgalanma, bir iki gün sonra çalkantı diye adlandırılan ekonomik gelişmelerin Merkez Bankası’nın aldığı önlemlere karşın krize yöneldiğini öne sürenler ‘‘saçma sapan konuşuyor’’. Hangi cesaretle ve neye dayanarak bu yargıya vardığımı soranlara göğsümü kabartarak ve iftiharla ‘‘Elbette RTE’den’’ diye yanıtlıyorum. Kanıt mı? Antalya’da haşemalı, mayolu, şort altında siyah çorap, ayakkabı ile denize inen AKP milletvekilleri arasında grup toplantılarında ikide bir kürsüye fırlayıp eleştirisel sözleriyle RTE’yi kızdıran, sinirlendiren ve ters müdahaleler yapmaya zorlayan Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ı örnek gösteriyorum. Gazetelerimiz haftanın ilk günü ‘‘piyasadaki dalgalanmalara sıkı müdahaleyi’’, ‘‘Merkez, demir yumruğunu vurdu’’ manşetleriyle dalgalanmadan çalkalanmaya, çalkalanmadan krize doğru adım adım ilerleyen ekonomik durumu özetlediler. Oysa Başbakan ne diyoo? ‘‘Dün’’ diyoo; ‘‘krizlerin pençesinde ağır sıkıntılar yaşıyorken bugün çok rahatız’’ diyoo. Bu gerçekler ortada iken Yarbay, hemi de RTE’nin yoktan var ettiği AKP’den milletvekili. İki dakika ile sınırlandırılan konuşma hakkını suiistimal ediyor, kriz uyarısı yapıyor. RTE tabii sinirlenecek, ‘‘saçma sapan konuşma’’ diye Yarbay’a hak ettiği yanıtı verecek. ??? Ersönmez Yarbay AKP’ye aykırı bir adam. Ne işi var bu partide diye sorası geliyor insanın. Ekonomide kriz diye başlamış iki dakikaya nasıl sığdırdı onca sözü, vallahi billahi bravo bir de Ağrı’da iki, İstanbul’da bir, Kütahya’da bir milletvekilliğinin boşaldığını söylemiş. Öyleyse ara seçime gidilmesini istemiş. İşte, ofsayttan gol atmaya benzeyen bir başka yanlışı daha. RTE’ye ara olsun, erken olsun seçimden söz edilir mi hiç! Tüyleri diken diken oluyor! Anayasa beş yılda bir seçim diye yazıyormuş; eeee, sonra? Söyle söyle heyecanlı oluyor: Beş yıl tamamlanmadan seçim yapılamazmış! Hoppala! Gerçek öyle mi acaba? Bu, Meclis’te sayı dengelerini bozacağı ve cumhurbaşkanlığını kaçıracağı için RTE’nin erken seçime karşı kafadan uydurması. Gerçeklerle uzak yakın ilgisi olmayan bir sav. Yakın tarihe baksa görecek; TBMM’nin istediği zaman seçim kararı alması engellenemez. Ecevit hükümetinin alelacele, hangi başarısına dayadığı bilinmeyen erken seçim kararı ile maalesef RTE iktidara gelmedi mi? ??? Yanlış hesaplar, yargılar bir bir ortaya çıkıyor. RTE’nin değiştim, geliştim uydurmasına medya gönülden bağlandı. Geçen hafta, ‘‘Siyasete girerken farklı, siyasetten sonra farklı bir yaşam tarzı mı uygulayacağım, halkımı mı aldatacağım? Dün neysem bugün de oyum, değişemem, değişmedim’’ dedi. Allah selamet versin CHP’li Erdal Karademir soru önergesi vermiş, RTE’nin bu sözlerine açıklık getirmesini istiyor, ‘‘bu kadar kısa bir sürede yaşanan bu fikir değişikliğinin nedenini’’ soruyor. RTE’nin Milli Görüş gömleğini çıkardığını ilan etmesine karşın AKP grubunun yüzde 80’inin Milli Görüşçü olduğunu bilmiyor mu? RTE, değişmediğini söyleyerek aslına dönüyor, Milli Görüş gömleğini giydiğini duyuruyor, bu bir. 2001 seçimlerini dinsel kavramlarını, dinci kimliğini ön planda tutarak kazandığının, ama iktidarı boyunca laikliğin içini boşaltma çabalarına karşın kendi kamuoyunu tatmin edemediğinin bilincinde. 2007’de seçime hazırlık sürecinde. Hâlâ ve ilk fırsatta gününe göre ya ılımlı ya da yarı hışımlı İslama bayrak açacağını duyumsatarak açığını kapatmaya çabalıyor, bu da iki. Nereden nereye geldik. Şu soru din bataklığına saplanmış Vakit’i kızdırabilir ama yanıtı hayli ilgi çekici olabilir: Dönekliğe dair İslamda bir ayet, bir yorum var mı? Varlık Satışı Bitti Sıra Döviz Satışında! iktidarı için şöyle bir tanımlama yapmak şık olur: AKP En çok satışın yapıldığı dönem! Uzun yıllar tartışma konusu olan pek çok kurumun özelleştirilmesi bu dönemde yapıldı. Bu satışlardan elde edilen gelirler de bütçenin pembeleştirilmesinde kullanıldı. Bu yöntemle, ödedikçe artan dış borçlar fazla göze batmadı. Satış sürecinin AKP’ye sağladığı bir avantaj da şu oldu: Türkiye ekonomisini gözlemleyenler, AKP’nin hesapsızkitapsız, kaygısızsaygısız satışları başardığını görünce, ‘‘Aman’’ dediler, ‘‘bu satış ritminin bir süre daha devam etmesini sağlayalım...’’ Bu yaklaşımın sonucu olarak da Erdoğan hükümetinin temsilcileriyle nerede, ne zaman karşılaşsalar şunu söylediler: ‘‘Muhteşemsiniz... Çok iyi gidiyorsunuz... Size hayranız...’’ Bunları dinleyen hükümet temsilcileri de satışın listesini, atışın dozunu arttırdılar... Ben, yabancılar ‘‘Çok iyi gidiyorsunuz’’ dediğinde korkarım, çünkü iyi gidiş bizim için değil onlar içindir! ??? Bugünkü tablo için şunu söyleyebiliriz: Varlık satışı bitti, sıra döviz satışına geldi! Tabii varlık satışı bitti derken, tıkır tıkır işleyen, garantili kâr getiren kurumların çoğunun satılmış olmasından söz ediyoruz. Yoksa, Türkiye üzerinden rant sağlamak isteyenlerin daha yapabileceği çok şey var! Para Politikası Kurulu pazar günü toplandı ve pazartesi için hazırlık yaptı. Zira pazartesinin nasıl başlayacağını onlar da bilmiyordu. En azından ‘‘kararlı’’ olunduğunu, ‘‘önlemler’’ hazırlandığını anlatabilirlerdi. Çıkan kararlar gazetelere şu başlıklarla yansıdı: Merkez, faiz silahını büyüttü! Merkez silahını çekti! Sert önlemler... Merkez demir yumruğunu vurdu... Bütün bu başlıklar, Para Politikası Kurulu’nun faizleri 2.25 puan arttırma ve döviz satış kararına ilişkindi. 15 Haziran’da faizler 1.75 puan arttırılmış, bu artış yüksek ve radikal bulunmuştu. Aradan 10 gün geçti, daha yüksek bir artış yapıldı. Tabloya baktığımızda ise piyasaların gazete manşetlerine kulak asmadığını gördük! Merkez Bankası’nın sıkı önlemleri, büyük silahı pek işe yaramamış; atış sıkı değil, kurusıkı çıkmıştı... Dalgalı kur politikasının yeni adını da şöyle koyabiliriz: Çırpınan kur! ??? Bütün bu olupbitenler karşısında Başbakan’ın, dalgalanmanın geçici olduğunu vurguladıktan sonra bir de bürokrasiden yakınmasını yadırgamadık desek yalan olur. Devletin tüm kurumlarını, yeteneğine bakmaksızın kendi adamlarıyla dolduran, ele geçiremediği kurumları da batıran AKP’nin kadrolaşacak yeri mi kaldı? Bu salgın, ekonomiyle ilgili kurumlar için de geçerli... BDDK’nin açılımı ne? Başbakanlık Düzenleme ve Dayatma Kurumu! TMSF’nin açılımı ne? Tayyip’in Memnuniyetini Sağlama Fonu! Merkez Bankası’nı da bu kurumlara benzettiler... AKP, ekonomi kurumlarının tümünü ele geçirince ekonomiyi daha iyi yöneteceğini düşündü, ama olmadı... Şimdi her yerini ele geçirdikleri ekonominin her yeriyle oynuyorlar, her düğmeye basıyorlar, ama bir türlü ilerleme düğmesini bulamıyorlar. Kriz tırmanınca da feryat ediyorlar: Düğmeye kim bastı? Kim olacak? Siz! ankcum?cumhuriyet.com.tr Hedef göstermekten çekinmeyen Anadolu’da Vakit gazetesi, gazetemizi Bolşevik Devrimi’nin savunucusu Pravda’ya benzetti. verdiği haberinde, türban yasağı kararı veren Danıştay 2. Daire Başkanı Mustafa Birden, üyeler Yücel Özbilgin, Engin Kumrulu ve Nevin Gönenç’in fotoğraflarını 13 Şubat 2006 tarihli sayısında yayımlamıştı. ‘‘Örtü sokakta bile yasak diyen üyeler’’ alt başlığını kullanan gazete, daire başkanı ve üyelerini açıkça hedef göstermişti. Aynı sayfada 4 üyenin özgeçmişini de ayrıntılarıyla yayımlayan gazete, kararda türbanın yasak lanmasına ‘‘ret’’ oyu veren üye Ayfer Özdemir’in fotoğrafını ise diğer üyelerden ayrı kullanarak Özdemir’in fotoğrafı üzerine de ‘‘Muhalefet etti’’ notunu düşme gereği hissetmişti. Gazetenin yayınından 92 gün sonra Danıştay üyelerinin toplantısı sırasında saldırı düzenlenmişti. Ahmet Taner Kışlalı da, Vakit gazetesinin 13 Mayıs 1999 tarihli sayısının birinci sayfasında resminin üzerine ‘‘Yuh pişkin zorba’’ ifade si yazılarak ve çarpı işareti konularak hedef gösterilmişti. Kışlalı, hedef gösterilmesinden 162 gün sonra bombalı saldırı sonucu öldürülmüştü. Anadolu’da Vakit gazetesi, davalara türbanla girmek isteyen iki avukatın barodan atılması kararına karşı benzer bir yayın politikası izleyerek Ali Günday’ı hedef göstermişti. Günday, 26 Temmuz 1995’te şalvarlı ve sakallı bir kişi tarafından katledilmişti. WILSON TERÖR ÖRGÜTÜNE KARŞI ‘ELLERİNDEN GELENİ YAPMADIKLARINI’ SÖYLEDİ ABD elçisinden PKK itirafı İZMİR / ANKARA (AA) ABD’nin Ankara Büyükelçisi Ross Wilson, ABD’nin terör örgütü PKK ile mücadelede Türkiye’ye destek verme konusunda ‘‘tatmin olmadığı’’ itirafında bulundu. ABD’nin bağımsızlığının 230. yıldönümü kutlamaları çerçevesinde İzmir’de verilen resepsiyona ev sahipliği yapan Wilson, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün İran ziyareti sırasında ‘‘doğru yerde durduğuna ve uluslararası toplumla aynı doğrultuda mesajlar ilettiğine emin olduğunu’’ söyledi. Türkiye’nin İran konusundaki tavrının ‘‘çok güçlü ve net’’ olduğunu ifade eden Wilson, Türkiye’nin, terör örgütünün Irak’ın kuzeyindeki faaliyetlerinin durdurulması yönünde ABD’den beklentileri olduğunun anımsatılması üzerine şunları söyledi: ‘‘İran, Irak, Ortadoğu barışı ve Türkiye’nin AB üyeliği süreci ve birçok başka konuda işbirliğimiz ve birlikteliğimiz sürüyor. Üzerinde çalışmamız gereken daha birçok konu var. Türkiye’nin PKK ile mücade Rahşan Ecevit, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in ardından CHP lideri Deniz Baykal ile bir araya geldi. Baykal’ın, Rahşan Ecevit’le tokalaşma pozu vermesini isteyen gazetecileri ‘‘Biz rol yapmıyoruz’’ diye reddetmesi dikkat çekti. (Fotoğraf: AA) ‘CHP’de birleşelim’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ‘‘sağlı sollu ittifak’’ arayışları doğrultusunda kendisini ziyaret eden Rahşan Ecevit’e ‘‘İttifaka hayır, DSP ile birleşmeye evet’’ mesajı verdi. Edinilen bilgiye göre, Baykal ‘‘DSP’nin dürüst kadroları var. Keşke bu kadroları CHP çatısı altında yer alsa, iki parti birleşse. CHP, baba ocağı’’ dedi. Rahşan Ecevit, eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i ziyaretinin ardından CHP lideri Deniz Baykal’ı ziyaret etti. Yaklaşık 1 saat süren görüşmenin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Ecevit, ‘‘Sayın Baykal’a görüşlerimizi aktardık. Sayın Baykal da kendi görüşlerini ortaya koydular. Görüşmelerimiz devam edecek’’ dedi. Görüşmede Baykal’ın Bülent Ecevit’in sağlık durumu hakkında bilgi aldığı öğrenildi. Baykal, Rahşan Ecevit’e Cumhuriyet ve laiklik konusundaki kaygılarını paylaştığını bildirdi. Baykal, ‘‘Dürüstlük Ecevit’te somutlaşmıştır. DSP’nin dürüst kadroları var. DSP’ye saygım var, çizgisinde bir kırıklık olmadı. Ama CHP baba ocağı. Keşke bu kadrolar CHP çatısı altında yer alsa. Birleşme konusunda sıcak bakacağımız tek parti DSP’dir’’ dedi. ‘DSP YÖNETICİLERİ KARAR VERIR’ Ecevit de bu sözlere ‘‘Bu önerinin muhatabı ben değilim, buna DSP yöneticileri karar verir. Ben bu görüşmeye DSP’yi temsilen katılmadım’’ karşılığını verdi. Görüşmede Ecevit’in ‘‘seçim ittifakını sağlayacak bir anayasa değişikliği yapılması’’ gereği üzerinde durduğu, Baykal’ın da bu öneriye ‘‘Bu nasıl olacak? AKP, büyük sayısal çoğunluğuna karşın anayasa değişikliği yapamıyor’’ karşılığını verdiği öğrenildi. Bunun üzerine Ecevit’in yanında yer alan Emrehan Halıcı ve Orhan Tosun’a dönerek ‘‘Anlatın nasıl olacağını’’ dediği aktarıldı. Baykal’ın görüşme sırasında Ecevit’e MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şandır’ın gazetelerde yer alan ‘‘Rahşan Ecevit gelirse nezaket ziyareti olur, davetinin muhatabı MHP değil. Biz cepheleşme, gruplaşma içinde değiliz’’ açıklamasını görüp görmediğini de sorduğu kaydedildi. Rahşan Ecevit, görmediğini bildirdi. Susurluk’ta Baştarafı 1. Sayfada Edip Bucak’ın yeniden yargılanmasına devam edildi. İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya ‘‘cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak’’ suçundan yargılanan tutuksuz sanık Sedat Edip Bucak katılmadı. Duruşmaya katılan Bucak’ın avukatları Süleyman Çınar Bacanlı ve Şevket Küçük, soruşturmanın genişletilmesine ilişkin tanık dinlenmesi yönündeki taleplerini yinelediler. Sanık avukatlarının taleplerini değerlendiren mahkeme heyeti, 9. Cumhurbaşkanı Demirel, eski DYP Genel Başkanı Çiller, DYP Genel Başkanı Ağar , emekli Albay Eşref Hatipoğlu, eski Genelkurmay Başkanı Güreş, emekli Albay Seral Saral, emekli Korgeneral Hasan Kundakçı ile Bucak’ın yeğeni Fatih Bucak’ın tanık olarak dinlenmesine karar verdi. Demirel, Ağar, Güreş ve Kundakçı’nın talimatla ifadelerinin alınması amacıyla Ankara Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi’ne yazı yazılmasına hükmeden mahkeme heyeti, Çiller ve Hatipoğlu’nun duruşmada dinlenmeleri için adreslerine çağrı kâğıdı çıkarılmasını kararlaştırdı. Büyükelçi Wilson. lesine yardımcı olmak için elimizden gelen her şeyi, ABD’nin yapabileceği her şeyi yaptığı konusunda tatmin olmuş değilim. Bazı ilerlemeler kaydettik, yapmamız gereken şeyler var, Rice da nisandaki ziyaretinde bu konuya değinmişti.’’İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi Peter Westmacott, DTP’nin PKK ile aralarına mesafe koyamayacaklarına ilişkin açıklamasını ‘‘Demokrasilerde siyasi partilerin siyasi amaçlarla şiddet kullanımını reddetmesi gerekir’’ diye değerlendirdi. ‘DİSK’in parti kurma amacı yok’ İstanbul Haber Servisi DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, DİSK’in parti kurma gibi bir amacı ve misyonu olmadığını açıkladı. Çelebi, yaptığı açıklamada, bazı internet sitelerinde DİSK’in parti kuracağına ilişkin haberlerin yer aldığını anımsattı. Çelebi, ‘‘DİSK’in parti kurma gibi ne bir amacı, ne de misyonu vardır. DİSK, partilerden bağımsız bir örgüttür ve öyle de kalacaktır’’ dedi. Çelebi, DİSK’in, ‘‘her zaman olduğu gibi çalışanların sendikal örgütü olarak görevine devam edeceğini, bununla birlikte siyasete, bir baskı grubu olma işleviyle katılmayı, katkı vermeyi de sürdüreceğini’’ bildirdi. Çelebi, bir süredir faaliyetlerini sürdüren ‘‘10 Aralık Platformu’’nun DİSK’ten ayrı, içinde çeşitli kesimlerden bireylerin yer aldığı bir platform olduğunu da ifade ederek, kendisinin de bu platformda yer aldığını belirtti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle