Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 ÇİTLİOĞLU DANIŞTAY SALDIRISININ ENGELLENEMEMESİNİN İLGİNÇ OLDUĞUNU SÖYLEDİ C haberler AYDINLANMA EMRE KONGAR HAZİRAN CUMA ‘Arslan yakalanmak istedi’ vrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi terör masası danışmanı Çitlioğlu, Danıştay ve gazetemize saldırılarla ilgili soruşturmanın varacağı yeri kestirmenin güç olduğunu belirterek olayın, ‘‘TSK ve laiklik yanlılarını vurduğuna’’ dikkat çekti. Çitlioğlu, soruşturmanın saptırılmak istendiğini vurgulayarak “Şemdinli’de yapamadıklarını şimdi yapmak istiyorlar. Olayla TSK ilişkilendirilmek isteniyor” dedi. HİLAL KÖSE Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM) terör masası danışmanı Ercan Çitlioğlu, gazetemize ve Danıştay 2. Dairesi’ne yönelik saldırı gerçekleştirenlerin yakalanarak suçlarını itiraf etmelerine karşın soruşturmanın Bindiği Dalı Kesmek ri beklenir, yoksul bir gecekondu sakinini, Başbakanlık koltuğuna oturtan laik ve demokratik rejimi sahiplenmeleri umut edilirdi. ??? Ne yazık ki iktidar, rejimi benimsemek bir yana, laik ve demokratik rejimle kavga ediyor. Milli eğitimde, laik ve demokratik ilkeler yerine dinci öğeler gittikçe egemen oluyor; milyonlarca çocuk Kuran kurslarından geçiriliyor. Belediyeler, işi gücü bırakmış halka şeriat yasalarını anlatan broşürler dağıtıyor. Meclis Başkanı, rejimin olmazsa olmaz laiklik ilkesini yok etmeye yönelik yorumlar yapıyor. Başbakan, yurtiçinde ve dışında karşısına kim çıkarsa haşlıyor. Cumhuriyetin kurumlarını kıyasıya eleştiriyor: Ne YÖK kalıyor, ne üniversiteler, ne Danıştay, ne Silahlı Kuvvetler’in komuta kademeleri ne de büyükelçiler. 83 yıllık Cumhuriyet birikimini mahkum eden konuşmalar yapıyor. İç hukuk ve dış hukuk yolları tükendiği halde kamudaki ve üniversitelerdeki türban yasağını kaşımaya devam ediyor. Halkın alabildiğine ibadet özgürlüğüne sahip olduğu bir ülkede, Müslümanlara zulüm yapıldığı propagandasını içte ve dışta sürdürüyor. Laik ve demokratik rejimi sürekli olarak yıpratıyor, ortamı durmadan geriyor. Üstelik Cumhuriyet gazetesine atılan bombalar ve Danıştay üyelerine girişilen silahlı saldırı ve cinayet sonrasında da, gerilimi yumuşatacağına tırmandırıyor. ??? AKP’nin ve Başbakan’ın, kendilerini iktidara taşıyan rejimi, merkezi ve mahalli yönetimler olarak elbirliğiyle, sürekli bir biçimde yıpratmaları, ‘‘kendi bindikleri dalı kesmek’’ değil de nedir? ekongar?cumhuriyet. com.tr; www.kongar.org A saptırılmak istendiğini açıkladı. ‘‘Bazı odakların olayı emekli subaylar üzerinden Türk Silahlı Kuvvetleri ile (TSK) bağlantılandırmak istediklerini’’ söyleyen Çitlioğlu, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’in ‘‘sürprizlere açık olun’’ dediğini ancak muhalefetin ısrarı üzerine ‘‘O anki fikrimdi’’ gerekçesiyle bilgi vermediğine dikkat çekti. Çitlioğlu saldırgan Alparslan Arslan’ın ‘‘emniyetin dinlemesine takılmasına karşın eylemi gerçekleştirmiş olmasının da soru işaretleri yarattığına’’ işaret etti. Sanıkların yakalanıp suçlarını itiraf etmiş olmalarına karşın başka bağlantı aramanın normal olmadığını belirten Çitli oğlu, ‘‘Saldırının kimler tarafından yapıldığı açık. Sanıklar da itiraf ediyor. Ancak gelinen noktanın bir tür hesaplaşma aracı olduğu açık. Hazırlık tahkikatının yasalara göre gizli yürütülmesi gerekirken sanıklar gözaltında iken Başbakan ve Emniyet Genel Müdürü suçluları ilan etti’’ dedi. Soruşturma sürecinin siyasi rant elde etme yarışına dönüştüğüne dikkat çeken Çitlioğlu, ‘‘kamuoyunun dezenformasyon bombardımanına tabi tutulduğunu’’ ifade etti. Saldırılara ilişkin 5 kişinin tutuklandığını, ancak 15 kişiyle de irtibatlandırılmak istendiğini kaydeden Çitlioğlu, ‘‘Soruşturmanın götürülmek istenildiği yer Şemdinli’de yapamadıklarını TSK ile ilişkilendir mektir’’ diye konuştu. “Saldırgan, Danıştay’daki dedektörden silahla nasıl geçti” diyen Çitlioğlu şöyle devam etti: “Eylemden sonra tabancasında 5 kurşun var. Bunları kullanmıyor, yani yakalanmak istiyor. Üstelik Arslan’ın emekli subaylarla konuşması emniyetin dinlemesine takılmış. Ayrıca Cumhuriyet gazetesine saldırı yapanların kimlik bilgileri emniyette var. Tüm bunlara karşın saldırgan nasıl oluyor da aracında 3 adet silahla İstanbul’dan Ankara’ya gidebiliyor. Bu çok ilginç’’ diye konuştu. Soruşturmanın varacağı yeri kestirmenin güç olduğunu söyleyen Çitlioğlu, olayın ‘‘TSK ve laiklik yanlılarını vurduğuna’’ dikkat çekti. B HUKUKÇULAR YÜRÜDÜ İstanbul Barosu avukatları, Danıştay’a ve gazetemize yapılan saldırıları kınamak amacıyla yakalarına siyah kurdele takarak cüppeleriyle Tünel’deki baro önünden Taksim Meydanı’na kadar yürüdüler. ‘‘Cumhuriyete, Demokrasiye ve Hukuka Sahip Çıkma’’ yürüyüşüne İstanbul Bölge İdare Mahkemesi hâkim ve savcılarının da aralarında bulunduğu bine yakın hukukçu katıldı. İstanbul Barosu Başkanı Kolcuoğlu, ‘‘Atatürk ilkeleri ışığında laik, demokratik Türkiye’yi hep birlikte aydınlığa taşımak için ant içiyoruz’’ dedi. ir kişi düşünün: İstanbul’un yoksul mahallelerinden birinde doğuyor. İlkokulu bir devlet okulunda okuyor. İlkokuldan sonra, laik eğitime bir seçenek olarak oluşturulan ve yaygınlaştırılmak istenen din eğitimi odaklı İmamHatip Liselerinden birine gidiyor. İl başkanlığını yaptığı ilk parti, Milli Selamet Partisi, 12 Eylül’ün darbecileri tarafından öteki partilerle birlikte kapatılıyor. Daha sonra, üyesi ve yöneticisi olduğu Refah Partisi, Anayasa Mahkemesi’nce, şeriatçılık yaptığı için kapatılıyor. Refah’ın yerine kurulan Fazilet Partisi’ne giriyor, bu parti de Anayasa Mahkemesi tarafından, yine şeriatçılık nedeniyle kapatılıyor. Bu arada İstanbul Belediye Başkanlığı’na seçiliyor, ama Siirt’te şiir okuyarak şeriat propagandası yaptığı için hapse mahkum oluyor. Fazilet Partisi’nin kapatılmasından sonra Erbakancılar Saadet Partisi etrafında toplanırken, arkadaşlarıyla birlikte Adalet ve Kalkınma Partisi’ni kuruyor, fakat mahkum olduğu için 2002 seçimlerindeki adaylığı kabul edilmiyor. Seçimden sonra, çeşitli hukuk ve siyaset kombinezonlarıyla Siirt’ten milletvekili seçiliyor ve Başbakanlık koltuğuna oturuyor. ??? Yoksul bir halk çocuğu. İmamHatip eğitimli. Üyesi ve yöneticisi olduğu iki parti rejim aleyhtarlığından kapatılmış. Kendisi şeriat propagandasından mahkum olmuş, hapis yatmış. Seçimlere katılamamış. Ülkenin rejimi, bütün bunlara karşın, halk, başında olduğu partiyi seçtiği için, biraz da sistemi zorlayarak onu Başbakanlık Koltuğu’na oturtuyor. ??? Mantıken, AKP’nin ve Başbakan’ın, kendilerini iktidar yapan rejimi korumaları ve geliştirmele ARSLAN CEZAEVİNDEN KONUŞTU ‘Örgütün adını bulsunlar konuşalım’ incan F Tipi Cezaevi’nde kendisini ziyaret eden meslektaşlarına yaptığı açıklamada PKK ve Ulusalcılarla irtibatlandırılmasına kızdığı belirtilen Arslan, “Sakladığım bir şey yok. Ben yaptım, kendim yaptım. Kimsenin suçu yok. Saldırı, sadece türban konusuna kişisel tepkimdir. Bana örgüt yakıştırmak isteyenler önce adını bulsun” dedi. NKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sincan 2 No’lu F Tipi Cezaevi’nde tutulan, Danıştay saldırısını gerçekleştiren Alparslan Arslan, kendini ziyaret eden 4 meslektaşına açıklamalarda bulundu. PKK ve Ulusalcılarla irtibatlandırılmasına kızdığı belirtilen Arslan, ‘‘Bu devlete karşı bir hareket değildir. Benim için de böyle bir şey düşünülemez. Sadece türban konusuna kişisel tepkimdir. Bu böyle bilinsin. Bana örgüt yakıştırmak isteyenler önce adını bulsun, öyle konuşalım’’ dedi. ANKA Ajansı’nın haberine göre olayda adı geçen eski Yüzbaşı Muzaffer Tekin ile yalnızca 2005 yılının kasım ayında bir görüşmesinin olduğunu anlatan Arslan, ‘‘Adam ulusalcı, bense milliyetçiyim. Yıllar önce bir galeride tanıştık. Aramızda siyasi olarak bile yakınlık yok. Sakladığım bir şey de yok. Ben yaptım, kendim yaptım. Kimsenin suçu yok’’ diye konuştu. Ev aramasında içki ve porno CD’lerin bulunduğu yönündeki bilgilere çok şaşırdığını söyleyen Arslan, merak edip sorduğunu, ancak savcılıktan ‘‘Tespit tutanaklarında böyle bir kayıt yok’’ yanıtını aldığını söyledi. Arslan, ‘‘Daha neler yazacaklar S A merak ediyorum. Ama bir süre sonra gerçekler ortaya çıkar’’ dedi. Emniyetteki sorgusunda genelde kendisine iyi davranıldığını söyleyen Arslan, ‘‘Her şeyi tek tek anlatan birine neden baskı yapsınlar ki? Sordukları her şeye de cevap verdim. Ancak sadece kız kardeşime çektiğim bir mesaja ilişkin ısrarlı sorular beni çok üzdü ve polislerle gereksiz gerginlik yaşadık’’ dedi. Bir de kendisi yüzünden ‘‘bir çuval insanın’’ gözaltına alınmasına üzüldüğünü anlattı. ‘‘Yanımdaki arkadaşımın bir çorba ısmarladığı adamı bile aldılar’’ diyen Arslan, ‘‘Yaptığımı eleştirmek kimsenin hakkı değil, böyle olmasına karar verdim ve oldu. Olmayabilirdi de. Yazgı böyleymiş, yapacak bir şey yok’’ dedi. ‘PARLAK’IN OLAYLA İLGİSİ YOK’ Olayda diğer kişilerin merminin dolaşması sonucu yaralanmış olabileceğini söyleyen Arslan, ‘‘Ben odada sadece 3 el ateş ettim. Ardında da çıkarken sekreterin bulunduğu bölümde 2 el ateş ettim. Başka da sıkmadım’’ dedi. Arslan’ın, halen aranan ve olayın kilit ismi olduğu ifade edilen Ayhan Parlak ismine ilişkin yazılanlara ise ‘‘kahkahalarla’’ güldüğü aktarıldı. Parlak ile ilişkisini ‘‘Bu ismin benim açımdan hiçbir önemi yok. Kendisiyle görüştüğüm doğrudur, ancak olayla uzaktan yakından ilgisi yok. Zaten zamanla bu da netleşecektir’’ sözleriyle değerlendirdi. Kendisinin saldırı sırasında hiçbir şekilde bağırmadığını ya da slogan atmadığını söyleyen Arslan, ‘‘En çok ağrıma giden, beni PKK ile bağlantılandırmalarıydı. Ben asla İran’a gitmedim. Bunların akılla da bir bağlantısı yok. Böyle bir kayıt ya da benzeri belgesi olan varsa buyurup ortaya koysun. Olmayanlar da lütfen sussun’’ dedi. ‘Hukuka sahip çıkacağız’ stanbul Barosu Başkanı Kazım Kolcuoğlu, ‘‘Türkiye’de dış güçler ve içerideki işbirlikçilerinin, ülkeyi zayıf düşürmek ve huzursuzluk yaratmak için karanlığa gömülmüş insanları her zaman kullandığını’’ diye konuştu. İ İstanbul Haber Servisi İstanbul Barosu’na bağlı avukatlar, yakalarında siyah kurdele ve cüppeleriyle Tünel’deki İstanbul Barosu önünden Taksim Meydanı’na kadar yürüyerek Danıştay’a ve gazetemize yapılan silahlı saldırıyı kınadılar. ‘‘Cumhuriyete, Demokrasiye ve Hukuka Sahip Çıkma’’ yürüyüşüne İstanbul Bölge İdare Mahkemesi hâkim ve savcılarının da aralarında bulunduğu bine yakın hukukçu katıldı. Tünel’deki İstanbul Barosu önünde toplanan avukatlar, saldırıyı kınamak için cüppe giyip yakalarına siyah kurdele taktı. Daha sonra açılan büyük Atatürk posteri arkasında kol kola kortej oluşturan avukatlar, Taksim Cumhuriyet Anıtı’na doğru yürüyüşe geçti. Yol boyunca ‘‘Elbette farkındayız tehlikenin’’, ‘‘Yargıya uzanan eller kırılsın’’, ‘‘Bağımsız Türkiye bağımsız yargı’’, ‘‘Türkiye laiktir, laik kalacak’’ şeklinde slogan atan avukatlar, ellerinde Atatürk posterleri, Türk bayrakları, karanfiller ile ‘‘Em peryalizmin oyununa gelmeyeceğiz’’, ‘‘Mustafa Kemal ve Cumhuriyet ile sonsuza dek’’, ‘‘Demokratik, laik, hukuk düzenine sahip çıkıyoruz, demokratik, laik hukuk düzeninde Mustafa Kemal’in izinde’’ yazılı dövizler taşıdı. YURTTAŞLARDAN DESTEK Yol boyunca caddede ve binalardaki bazı vatandaşlar, avukatlara alkışlarla destek verdi. Avukatlar, yurttaşlara Cumhuriyet gazetesine ve Danıştaya yapılan saldırıları kınayan broşürler dağıttı. Yaklaşık 1 saat 15 dakikada Taksim Cumhuriyet Anıtı’na ulaşan grup, burada saygı duruşunda bulundu ve İstiklal Marşı’nı okudu. İstanbul Barosu Başkanı Kazım Kolcuoğlu anıta çelenk bıraktıktan sonra yaptığı açıklamada, ‘‘Türkiye’de dış güçler ve içerideki işbirlikçilerinin, ülkeyi zayıf düşürmek ve huzursuzluk yaratmak için karanlığa gömülmüş insanları her zaman kul landığını’’ dedi. Bu tür karanlıkta bulunan insanların hiçbir zaman aydınlığa çıkamayacaklarını vurgulayan Kolcuoğlu şunları kaydetti: ‘‘Biz hukukçular olarak Türkiye’nin laik bir hukuk düzeni içinde çağdaş, demokratik bir yapılanma ile barış ve huzurla ileriye dönük aydınlığa yürüyerek ülkeyi daha güzel günlere götürmeye karar vermiş insanlarız. Bizi bu yoldan çevirmek isteyenler, geriye götürmek isteyenler, o karanlık düşünceleriyle geride kalacaklardır. Aydınlık, bağımsız Türkiye’nin laik hukuk uygulayıcılarını yolundan asla döndüremeyecekler. Laik, hukuku uygulayan yargımızın yanında olacağız. Onunla birlikte ileriye doğru yürüyeceğiz.’’ Kazım Kolcuoğlu, karanlık düşüncelerini terörle başarıya ulaştırmak isteyenlere seslendiğini belirterek ‘‘Atatürk’ün ilkeleri ışığında laik, demokratik Türkiye’yi hep birlikte aydınlığa taşımak için ant içiyoruz’’ diye konuştu.