05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

HAZİRAN CUMA bilim/çizgilik/bulmaca ALMANYA’DA BİR İLK: İNANÇLAR ÇEVREYİ SORGULUYOR C 17 Dinlerin doğaya bakışı AHMET TEVFİK ORTAÇ b RAUNSCHWEIG Almanya’nın Braunschweig kentinde önceki hafta bir düzenlenen bilimsel bir seminerde, dinlerle çevrenin yakın bağlantıları üzerinde tartışıldı. Dinlerde çevre ve doğanın kirlenmesine yer verilip verilmediği, çevre ve doğanın insanlığın ortaya çıkışıyla mı korunmaya başladığı, dinlerin doğaya ne düzeyde sahip çıktığı sorularına yanıt aranırken, tek tanrılı dinlerin çağdaş toplumlarda doğayla ilişkileri üzerinde de durulan hafta sonu semineri zenledikleri seminerin ilk gününde Alman ve Türk katılımcılar çeşitli konularda sunumlarını yaptılar. YERYÜZÜNDEKİ HALİFE Seminere Türkiye’den katılan Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi emekli öğretim üyelerinden Prof. Dr. Beyza Bilgin, İslam’da doğanın ve çevrenin önemine değindiği konuşmasını Almanca olarak sundu. Prof. Dr. Bilgin, seminerle ilgili olarak Cumhuriyet’e şu açıklamalarda bulundu: ‘‘Konu tam olarak ‘’Dinlerin Bütün bunları bilerek birbirimize karşı sevgi ve saygı göstermeliyiz. Özürlü dahi olsalar bütün varlıklar sevilmeye, sayılmaya değerdir.’’ Yine Braunschweig Teknik Üniversitesi’nde teoloji ve din pedagojisi alanında öğretim üyesi olarak görev yapan Prof. Dr. Gottfried Orth, dinler ve çevre konusunda su açıklamayı yaptı: ‘‘Sanıyorum iki şey var. Birincisi, kendi çevremiz için sorumluluğumuzu ülkemiz Almanya’da da kabul etmemiz, ikincisi, çevreye ve çevre katliamına karşı davranışımızı kökten değiştirmemiz gerektiği! Çünkü sanayileşen dünya, üçüncü dünya ülkeleri için bir örnektir. Eğer bu örnek fonksiyonunu devam ettirmek istiyorsa, üretim ve yoğaltım sistemini kökten değiştirmelidir. Zira, kapitalist üretim biçiminin yeryüzünü tahrip etmeye devam edeceği noktasından hareket edilmelidir. Doğaya karşı sorumluluk bütün dinlerde mevcut. Sadece farklı algılanıyorlar.’’ ALMANYA’DA BİR İLK... Seminere Salzgitter’den katılan sosyolog Dr. Christa GarmsBapke de Almanya’da son yılların en tartışmalı konularından birisini oluşturan ‘‘radyoaktif atıklar ve bunların nihai depolanması’’ üzerine kısa bir brifing verdi. Konunun Alman toplumunda diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi yeteri kadar tartışılmadığından yakınan Dr. GarmsBapke, doğada ve insanlarda böylesi derin etkiler bırakması beklenen bir alanda sorumluluğun politikacı ve bilim insanları tarafından değil, din adamları tarafından da paylaşılmasını gerektiğini, burada kiliseye de özel görevler düştüğünü dile getirdi. Seminere ayrıca Türkİslam Birliği DİTİB’in Köln Bürosu’ndan ilahiyatçı ve din eğitimi danışmanı Dr. İsmail Altıntaş da katılarak Almanya’daki Türk çocuklarına okullarda verilen din derslerinin içinde yer alan çevre eğitimine dikkat çekti. Oldukça renkli geçen seminer Almanya’da bir ilk olma özelliğini kazandı. Kibrit Fabrikası T ürkiye Kibrit İnhisarı (tekeli) Şirketi, Sinop’ta bir kibrit fabrikası inşa ettirmek üzeredir. Yapılacak olan bu fabrika hakkında dün bir muharririmiz şirket müdürlerinden Mösyö Filipar ile mülakat etmiş ve bu hususta aşağıdaki izahatı almıştır; Kibrit fabrikasının inşaatı hakkında Belçikalı bir grup ile akdolunan mukaveleler (sözleşmeler) tasdik edilmiş olduğundan azami bir aya kadar Sinop’ta fabrikanın inşaatına başlanacaktır. İnşaata nezaret etmek üzere Belçika’dan bir inşaat müdürü getireceğimizden, yapılacak olan bir fabrikanın planları Belçika’da hazırlanmış ve idare meclisimizce de tasdik edilmiştir. Bu fabrika Türkiye Kibrit İnhisar Şirketi’nin kendi malı olup kendi sermayesiyle yapılacaktır. İnşaat bir Belçikalı gruba ihale edilmiştir. Fabrika, binasının inşaatı ve son sistem makineler ile beraber yarım milyon liraya kadar yapılacak ve dünyanın en birinci kibrit fabrikası olacaktır. Fabrikanın istihsalatı (üretimi) Türkiye’nin kibrit sarfiyatına tekabül edebilecek midir? Fabrikamız gelecek sene Türkiye istihlakatına (tüketimine) kâfi miktarda mal çıkaracaktır. Bilahare fabrikaya biriki makine ilavesiyle Türkiye istihlakının ikiüç misli daha fazlası istihsal olunabilecektir. Çünkü fabrikanın bulunduğu yer müsait olduğundan fabrikamızı bilahare genişletebileceğiz. Bu şartlar altında ikiüç sene sonra Türkiye’den harice külliyetli miktarda kibrit ihraç edeceğimiz muhakkaktır. Fabrika çalışanları arasında ecnebi de bulunacak mıdır? Fabrikamızda bütün işçiler Türk olacak, yalnız biriki sene için mütehassıs birkaç Belçikalı usta getirtilecektir. Bir Türk mühendisle bir Türk kimyageri epeyden beri Avrupa’da kibrit sanatı tahsil etmektedir. Bunlar gelince fabrikaya alınacak ve Belçikalı ustalara da yol verilecektir. Fabrika için lazım olan ham madde nerelerden tedarik edilecektir? Kibritte kullanılan kimyevi kısımlar tabii Avrupa’dan getirtilecektir. Diğer kısımlar ise tamamen memleketimizde mevcut olduğundan dahilden mübayaa (satın alma) ve tedarik olunacaktır. Fabrika kaç cins kibrit yapacaktır? Hükümetle akdedilen mukaveleye (sözleşmeye) göre fabrikamız şimdiki kullanılan şekilde bir cins kibrit yapacaktır. İhracata başladığımız vakit diğer cinsleri de yapacağız. Belki hükümet o zaman burada da başka cins kibritlere müsaade eder. Kibrit İnhisar Şirketi’nin şimdiye kadarki faaliyeti ve mesaisi hakkında malumat lütfeder misiniz? İnhisar Şirketi’nin bir senelik teşekkülüne rağmen verdiği netice çok memnuniyet vericidir. Bir senelik faaliyetini tamamlamış olan şirketimiz hükümete 1.305.000 lira tediye etmiştir (ödemiştir). Fabrikanın inşasından sonra kibriti burada imal edeceğimize göre, kibrit fiyatı düşecek midir? Bu mesele bizden ziyade hükümete aittir. Çünkü hükümete maktuan (götürü olarak) 1.740.000 lira tediye etmekteyiz. 10 Mayıs 1926 Hıristiyanlık’ta ve İslamiyet’te doğanın önemi, Kuran’daki doğa sevgisi dışında çok tanrılı dinlerin de doğaya yaklaşımı ile ilgili olarak, bilimsel çerçevede ilk kez böyle halka açık bir seminerde bilim insanları ile din adamlarının değerlendirmele ri alındı. boyunca, birbirinden ilginç tezler ileri sürüldü. Hıristiyanlık’ta ve İslamiyet’te doğanın önemi, Kuran’daki doğa sevgisi dışında çok tanrılı dinlerin de doğaya yaklaşımı ile ilgili olarak, bilimsel çerçevede ilk kez böyle halka açık bir seminerde bilim insanları ile din adamlarının değerlendirmeleri alındı. TOPLANTI İKİ GÜN SÜRDÜ Braunschweig Teknik Üniversitesi salonlarında düzenlenen ve iki gün süren toplantıda konuşmacılar konuya değişik açılardan yaklaştılar. Almanya Türk Çevre Girişimi (TUD), Braunschweig Katolik Yüksekokul Birliği ve Braunschweig Protestan Öğrenciler Birliği’nin ortaklasa dü dünyaya ve çevreye bakışı, değerlendirişi‘‘ idi. Ben bunu İslami açıdan anlattım. İslam’da bizim dünyayı ve çevreyi nasıl algıladığımız, ona nasıl baktığımızdan başladım. Kuran ayetlerinin bize öğrettiğine göre dünyayı, çevreyi, bizi, yani her yaratılmış olanı yaratan Allah’tır. Allah tarafından yaratılanlar, Allah tarafından korunuyorlar, yaşatılıyorlar ve o istediği sürece de bu, böyle devam edecektir. Yaratılmışların içinde insanin özel bir durumu vardır. İnsan, Allah’ın yeryüzündeki halifesidir. Bu demektir ki, insan hem kendinden sorumludur, hem de yediği, içtiği, kullandığı bütün diğer varlıklardan. Onları kullanarak kendini geliştirdiği ve hatta hayatını sürdürdüğü için de onlardan sorumludur. PROF DR ALİ MÜFİT BAHADIR: ‘Amaç toplumların uyumu’ BRAUNSCHWEIG İlginç seminerin meydana gelmesinde büyük rolü olan Braunschweig Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ali Müfit Bahadır, kültürler arası diyalog üzerinden yabancıların sorunlarını dile getirmeye çalıştıklarını söyledi. Kendilerinin, böyle bir konu temelinde, iki toplum arasında bir anlaşma zemini yaratmak amacıyla ilk adımları attıklarını kaydeden Prof. Dr. Bahadır, Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı: CUMHURİYET Doğanın kirlenmesi ve çevre temizliğinin sadece Batılı veya Doğulu toplumların bir sorunu olduğunu söyleyemiyoruz. Bu ortak payda neden önemli? BAHADIR Çevre konuları gerçekten de dünyada herhangi bir toplumun sorunu değildir. Dünya ölçeğinde ve tüm toplumların ortak sorunudur. Bugün insanların sorunu, eskiden olduğu gibi sadece çevreye zararlı olan maddelerin, suyun, toprağın kirlenmesi değildir. Bunların yanı sıra sürdürülebilir kalkınma, gelecek için çok önemli bir konudur. Bu ise yalnızca Bati Avrupa ya da Asya veya Ortadoğu’nun konusu değil, tüm dünyanın ortak konusudur. Dolayısıyla gelecek kuşakların da bu dünyadaki yerlerini alıp dünyanın temel kaynaklarından faydalanabilmeleri için bizim bugün bazı şeylere dikkat etmemiz gerekiyor. Badece Batı ülkelerinde değil, her yerde. İşte biz bu noktadan yola çıkarak bu toplantıyı düzenledik. Değişik dinlerden görüşlerin çevre kirliliğinde, doğanın korunmasında, sürdürülebilir kalkınmada ve toplumlar arasındaki farklılıkta nasıl sorunlar oluşturduğunu dile getirdik. Çevreden toplumsal yerleşikliğe ve iç barışa bir geçiş mi yaşanacak? BAHADIR Çevre koruma kuşkusuz bizim amacımız. Bu semineri de çevre için düzenledik. Ama çevreyi kültürler arası entegrasyona anahtar yapmak için ele aldık. Öyle görüyoruz. Dinleri almamızın sebebi ise Almanya’da ve Batı Avrupa’da yaşayan yabancıların, azınlıkların kültürlerinin temelleriyle bağlantılıdır. Tabii kültürel gelişmede dinler çok büyük roller oynamışlardır. Alman ve Batı Avrupa kültürü tamamen Hıristiyanlık üzerinde yükselen kültürdür. Buraya gelen göçmenler, özellikle Müslüman ülkelerden gelenler, burada bazı sorunlarla karşılaşmaktalar. İki din arasındaki konuşamama, kendini ifade edememe, bu dilsizlik bir hayli sorun yaratmaktadır. Biz bunu atlatabilmek için dinden yola çıkıp çevre sorunlarına değinmek istedik. Konuya bu nedenle dinsel yüzüyle yaklaşmaya çalıştık. Ortak bakış açımız nedir, bunu saptamak istedik. Karşılıklı anlaşma için her şeyden önce bir diyalog kurmak istedik. Umarım, bunu kısmen de olsa yerine getirebilmişizdir. Almanya gibi 3.5 milyon Müslüman’ın yaşadığı bir Hıristiyan ülkesinde çevre temelinde dinler arası diyalog ile sorunları çözmek sizce mümkün olabilecek mi ? BAHADIR Bu muhakkak zor olacaktır. Fakat bir yerden başlamamız da gerekiyordu. Diyalog kurabilmek için önce karşılıklı bir güven ortamı yaratmamız gerektiğine inandık. Bunu kurabilmek için de herkesin ilgilendiği ortak konuları bulmamız lazımdı. Onların temellerine, kültür bakışlarına dayanmamız lazımdı. Kültürler de dinlerle çok yakından bağlantılı olduğu için buradan yola çıkarak bir ortak payda bulmak sanıyorum yanlış bir yol değildir. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com Prof. Dr. Ali Müfit BAHADIR 1947’de İstanbul’da doğan Ali Müfit Bahadır, ilkokuldan sonra bir süre Avusturya Lisesi’ne devam etti. Daha sonra Almanya’nın Berlin kentine ailesinin yanına göçtü. Babası hekim olan Bahadır, ortaokul ve liseyi burada bitirdikten sonra Bonn Üniversitesi’nde kimya öğrenimi gördü. Daha sonra ayni üniversitede doktorasını tamamladı. Bahadır 1989ıda BS’e geçti ve bu üniversitede ekolojik kimya ve atıklar analitiği enstitüsünü kurdu. Halen bu enstitünün müdürlüğünü sürdüren Prof. Bahadır 2006 martında BS TU rektör yardımcılığına seçildi. HARBİ SEMİH POROY
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle