29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

HAFTA C Redaksiyon/Redaktion: Starkenburg Str. 5, 64546 MörfeldenWalldorf. email:[email protected] Tel: 0610598174446 İmtiyaz Sahibi/Inhaber: İlhan Selçuk (Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.’yi temsilen, Cumhuriyet Vakfı adına) Genel Yayın Yönetmeni/ Chefredakteur: İbrahim Yıldız Yazı İşleri Müdürü/ Redaktionsleiter: Osman Çutsay Yayın Koordinatörü/ Koordinator: Hayri Arslan Reklam/Anzeigen: Ömer Aktaş Yayın Kurulu/Redaktionsbeirat: İlhan Selçuk (Başkan/ Vorsitzender), Prof. Dr. Emre Kongar (Berater), Orhan Erinç, Hikmet Çetinkaya, Şükran Soner, İbrahim Yıldız, Orhan Bursalı, Mustafa Balbay, Hakan Kara Baskı/Druck: Hürriyet A.Ş Zweigniederlassung Deutschland, An der Brücke 2022 D64546 MörfeldenWalldorf. Dağıtım/ Vertrieb: ASV Vertriebs GmbH (Der Verlag übernimmt keine Haftung für den Inhalt der erscheinenden Anzeigen) batı Karadeniz bölgesinin oldukça engebeli bir yöresindeki Yedigöller Milli Parkı’nda heyelanın oluşturduğu göller ‘‘orman denizi’’ni andırıyor. Yedi göl, yedi cennet demek... Bastığınız her yer yemyeşil. Milli Park’ta hâkim bitki örtüsü kayın ağaçları. ANTALYA Her bir şey dahil GÜRSU KUNT Antalyalı turizmci, 2006’yı ‘‘durup, düşünme, yüzleşme ve gelecek planları yapma yılı’’ olarak kabul ediyor. Bugüne kadar, gelen turist istatistiklerini ön planda tutan, daha çok yatırım, daha çok döviz, daha çok istihdam kaygısıyla hareket eden turizmci, şimdi bilimsel temellerde hazırlanmış yeni modeller peşinde. Antalya’nın muhteşem doğası ve tarihi zenginlikleri ise bu arayış sürecinde belki de turizmcinin en büyük dayanağı. Sektörün olmazsa, olmazı deniz, kum, güneşten çok daha fazlasına sahip olan Antalya, mağaraları, şelaleleri, müzeleri, kültürel değerleri, ören yerleri, dağcılıktan avcılığa, raftingden golfe, sağlıktan kuş gözlemine kadar uzanan turizm çeşitliliğine sahip. Buna bir de kültür ve sanat festivalleri ile uluslararası spor organizasyonlarının eklenmesi, kentin ayrıcalıklarını artırıyor. Bütün bu olanaklar, kimileri tarafından eleştiriliyor olmasına rağmen, pek çok otelde uygulanan her şey dahil sistemini anımsatıyor. TURİSTLERİN İLGİ ODAĞI Sektör bu sistemi tartışa dursun, aslında her şey dahil cümlesi, Antalya’yı anlatıyor. Deniz de güneş de tarih de doğa da; her şey dahil! Kentin sadece ören yerleri bile kültür turizmi için kente gelen turistlerin ilgi odağı durumunda. Kemer ve Adrasan arasındaki Olimpos, sessizlik özleminde, kendiyle buluşmak isteyenlerin adresi. Eşsiz güzellikteki bir vadinin iki yakasındaki antik kentin içinden geçerek, plaja ulaşabilir, buradan yaya olarak yaklaşık bir saat sonra da bir doğa harikası olan Çıralı’ya çıkabilirsiniz. Doğal bir gaz sızıntısının oluşturduğu ve binlerce yıldır hiç sönmeden yanan alevlerin yükseldiği Çıralı, bu bilimsel gerçek bir yana, kendinizi mitolojik bir hikayenin, kahramanı gibi görmenizi sağlar. Yedi cennete bedel yedi göl Y edigöller’de bahar başka güzel. Gidip de o cennet güzelliğine hayran kalmayan var mı? Renklerin birbiriyle kaynaştığı, kızıllığın, yeşilin, mavinin, sarının adeta birbiriyle oynaştığı Yedigöller; oraya giden herkese huzuru cömertçe sunuyor. Doğa cömert kollarıyla sarıyor sizi. Göle yansıyan doğanın izleri ayrı bir güzellik. Bitmek tükenmek bilmeyen bir doğa harikasının içinde huzuru buluyorsunuz. Sihirli renkler iç içe geçmiş sizi büyülüyor. Burası Yedigöller Milli Parkı. Yedi cennete bedel Yedigöller; ağaçların, hayvanların, şırıl şırıl akan suların mekanı. DOĞANIN ÇEŞİTLİLİĞİ Batı Karadeniz bölgesinin oldukça engebeli bir yöresindeki Yedigöller Milli Parkı’nda heyelanın oluşturduğu göller ‘‘orman denizi’’ni andırıyor. Yedi göl, yedi cennet demek... Göller, kayan kitlelerin, vadilerin önlerini kapaması sonucu arkada suların biriktiği set gölleri olarak oluşmuş. Bastığınız her yer yemyeşil. Milli Park’ta hakim bitki örtüsü kayın ağaçları. Ayrıca meşe, gürgen, kızılağaç, karaçam, sarıçam, köknar, karaağaç, ıhlamur ve porsuk gibi değişik tür ağaçların arasında doğanın çeşitliliği ve verimini görünce bu güzellik karşısında hayrete düşüyorsunuz. Etkili koruma ile parkın içerisinde ve yakın çevresindeki sahalarda sayıları artan geyik, karaca, ayı, domuz, kurt, tilki ve sincap türleri bulunuyor. Ülkemizde ilk kültür alabalığı üretme istasyonu 1969 yılında bu Milli Park’ta kurulmuş. Ayrıca kampçılık, günübirlik piknik, tabiat içerisinde yürüyüş, fotoğrafçılık ziyaretçilerin uğraşları arasında. Görülebilecek Yerler: Yedigöller Milli Parkı içindeki Kapankaya, manzara seyir yerine çıkıp gölleri ve eşsiz doğal güzelliklerini görmelisiniz. Milli Park içinde kampçılık, günübirlik piknik, yürüyüş, fotoğraf çekimi gibi rekreaktif faaliyetler yapılırken konaklama ve yiyecek ihtiyaçları da dinlenme evleri, kır gazinosu ve büfeden karşılanıyor. Milli parkta çadırla ve karavanla konaklanabildiği gibi, misafirhane ve bungalovlardan da faydalanabilmekte. HAYRAN KALACAKSINIZ Yurdumuzun en güzel karışık doğal ormanlarını da burada görebilirsiniz. Ihlamur ağacının altında oturup termosunuzdan doldurduğunuz çayı, serin bir bahar meltemiyle içtiğinizde ,bu yer yüzü cennetine hayran kalacaksınız. Mis gibi temiz hava, kuşların sesleri, çam ağaçlarının kokusu ve o renk cümbüşü. Çıplak ayaklarınızla yeni yeni doğaya merhaba diyen çimlerin üzerinde yürüyüp, doğaya merhaba diyen papatyaları koklamak için Yedigöller Milli Parkı ilk ve en iyi fırsatınız olabilir. YEMEKKONAKLAMA Yedigöller Milli Parkı içinde, villalardan oluşan 31 yataklı bir dinlenme tesisi var. Bolu’ya 15 kilometre uzaklıkta, Ankara İstanbul yolu üzerinde bulunan Koru Otel (0.374 215 25 28), 128 odasındaki 270 yatağıyla bütün yıl hizmete açık. Abant yol ayrımından 3 kilometre içeride Petro Club Abant Bey Yaylası Apart Otel (0.374 225 23 61), Abant gölü kıyısı Abant Palas ve Büyük Abant Oteli alternatifler arasında. Bolu içinde kalmak isteyenler Köroğlu Otel (0.374 212 53 46), Yurdaer Otel’i (0.374 215 29 03) tercih edebilir. Yedigöller’e yanınızda yiyeceğinizi götürebileceğiniz gibi çevredeki lokantalarda da nefis yemekler bulmak mümkün. Lokantalardan Filiz (0.374 215 10 26), E5 karayolu üzerinde; Belediye Meydanında İdris (0.374 212 28 62) var; Şölen (0.374 215 43 11), Ulusoy Tesisleri (0. 374 228 20 85), Varan Tesisleri de (0.374 225 26 55) tercih edilebilir. Günübirlik seyahatlerde sucuk ekmek, ettavuk ızgara siparişi verebileceğiniz kafeteryalar da bulunuyor. ULAŞIM Yedigöller Milli Parkı’na girişte aracınızın büyüklüğüne ve kişi sayısına göre ücret ödeniyor. Göllerin bulunduğu alana kadar araçla giriliyor ve park edilebiliyor. Yedigöller havzası Bolu il sınırları içinde ve kent merkezine 42 kilometre uzakta. Milli Park’a Ankara İstanbul karayolunun 152. kilometresindeki Yeniçağa ve 190. kilometresindeki Bolu ilinden kuzeye ayrılan yollarla ulaşmak mümkün. Milli Park Zonguldak’a 120, Devrek’e 60, Mengen’e ise 54 kilometre uzaklıkta. FOTOĞRAFIN DİLİ İstanbul Boğazı’nın bekçisi SERKAN SÜSLÜ stanbul Boğazı’nda Rumeli yakasının Karadeniz’le birleştiği son noktada yer alan asırlık bekçi Rumeli Feneri ve hem denizcilere yol göstermeye hem de şehirden kaçmak isteyenlerin uğrak yeri olmaya devam eder durur... Karadeniz’den İstanbul’a giren ve Marmara’dan Karadeniz’e açılan gemicilere 150 yıldır tüm ihtişamıyla yol gösteren Rumeli Feneri, kendi adıyla anılan şirin bir balıkçı köyündedir. Fener, özellikle Avrupa yakasında oturan ve kalabalıktan kaçmak isteyenlere birçok alternatif sunuyor. Öncelikle balık sevenlerin uğrak yerlerinden biri. Rumeli Fener’inde mangal sefası yapmak da ayrı bir zevk. Sarıyer’den 12 İ kilometrelik yolculukla ulaşılan Fener köyüne, Rumeli FeneriKilyos yönünde tabelaları izleyerek gidiliyor. Kurtuluş Savaşı yıllarında bucak merkezi olan Rumeli Feneri’nde yaşayanların çoğu Rum’muş. Mübadele sonrası Rumlar gidince özellikle Karadenizliler buraya yerleşmiş. Köylülerin hemen hemen hepsi balıkçılık yapıyor. Avrupa yakasının en kuzey ucundaki Rumeli Feneri, 1856 R U M E L İ F E N E R İ yılında Fransızlar tarafından yapılmış. Ülkemizde içinde yatırı olan tek fener Rumeli Feneri’nin yapılışı da bir hayli ilginç. Bir inanışa göre 1856 yılında Fransızlara tanınan imtiyazla Rumeli köyünde bir fener yapılmak istenmiş. Fransızlar feneri inşa etmiş ama fener kısa sürede yıkılmış. Aynı yere bir fener daha yapılmış. Bir kez daha yıkılmış. Oradan geçen yaşlı bir kadın, Fransızlara burada bir yatır olduğunu, korunmazsa tekrar yıkılacağını söylemiş. Bu sözden sonra Fransızlar, yaptıkları son feneri, içindeki türbe haline getirerek yeniden inşa etmişler. Fener bu sefer yıkılmamış. Rumeli Feneri’nde yaşayanların anlattıkları diğer bir rivayete göre, yedi yerde kabri olan Sarı Saltuk’un hangi mezarda yattığı bilinmiyormuş. Rumeli Fenerliler, Birinci Dünya Savaşı’nda bir bombardıman sırasında, bütün köyün yandığını, köylülerin kaçtığını, ancak fenere hiçbir şey olmadığını söylüyor. Ayrıca Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde de bahsettiği Sarı Saltuk’un türbesi burası. Bu anlatılanlarında etkisi olsa gerek, yerli ve yabancı turistler tarafından da büyük ilgi görüyor. NASIL GİDİLİR? Rumeli Feneri’ne gitmek için önce Sarıyer’e gelmek gerekiyor. Sarıyer’den Rumeli Feneri’ne gitmek için iki seçeneğiniz var. Birincisi aracınızla gideceksiniz önce Sarıyer’e oradan kavağa uğrayarak levhaları takip edip gidebilirsiniz ya da Sarıyer’in üst tarafında bulunan Maden Mahallesi’nden de gidebilirsiniz. Bu yoldan giderken boğazın muhteşem manzarasına doyamayacaksınız. Sarıyer’den İETT otobüsleri de fenere bu yoldan gidiyor. Rumeli Feneri’ne akşam geç saatlerine kadar otobüs seferleri var. PAMUKKALE LÜTFİ ÖZGÜNAYDIN nsan bazen milyonlarca yıllık kayalara el sürmek ister. Ben doğada, özellikle sarp kayalıklarda bunu hep yapıyorum. Ellerimin altından zaman kayıp gider. Sabahın ilk ışıkları, günün son ışıklarında bunları insan daha çok hisseder. Doğada akşamı karşılamanın keyfi bir başkadır. Bazen lacivertte keser gökyüzü, bazen kızıla bezenir. Gün batımının duygusal çağrışımları insanın yüreğini hafifletir. Doğa da sırtı üstü yatıp yıldızlara bakmanın hep ayrıcalığı vardır. Pamukkale’de insanlar, travertenlerin üzerindeki sıcak suda gezerken değişik bir duyguya kapılırlar. Alışılmışın dışında sıcacık suyun içindedir ayakları. Yılların birikimi vardır ayaklarının altında. Binlerce yıllık oluşumu hissedip, zamanı ve doğayı düşünmenin başka bir alanıdır yaşananlar. Biz fotoğrafçılar hep ışığa bakarız. Pamukkale’de olduğu gibi doğanın üstünde olup bitenleri ışık bize anlatır. Işık ve zaman hep önümüzdedir. Biliriz ki, Pakmukkale’ye akşam ışığında gidersek, mekan görsel açıdan daha zengin olacaktır. Pamukkale’de bir başlarına dolaşan çift, bana bunları çağrıştırdı fotoğrafı çekerken... İ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle