29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

14 Baharın Bittiği Akşam LEYLA RUHAN OKYAY e tuhaf!’’, dedim, kendi kendime. Dünkü gazetenin manşetini okuduğumda, içimi öyle bir acı, çaresizlik ve öfke sarmıştı ki!.. Oysa bugün, pekâlâ küçük sevinçler üretebiliyorum. Çünkü, bu akşam kavuşuyoruz!.. Yolculuğa çıkmadan önce hep tedirgin olur, korkarım. Zor gelir yola çıkmak. Ama onu öyle özledim ki!.. Gene aynı türkü takıldı dilime. ‘‘Ay menim arzu gızım’’ Hava açık. Perdeleri kapatırken parktaki süs eriği fidanına takılıyor gözüm. Üzeri tomurcuk dolu. Üç tanesi patlamış, gelen geçene gülümsüyor. Bana da... C öykü 5 MAYIS 2006 CUMA “N Paris!.. Hava kapalı. Yağmur çiselemeye başlamış. (Rue de Morillons) Karaüzümler sokağı, 10 numaralı apartmanda oturan kadının adı Sylvie. Otuzlu yaşlarda; ince uzun, kumral saçlı bir kadın Sylvie. Bankada çalışıyor. Yedi yaşındaki kızı Veronique’in yanaklarına birer öpücük kondurup okula gönderiyor. Ardından büyük kızı Perine telaşla çıkıyor evden. Sylvie, bir süre onların arkasından bakıyor. Kırmızı sardunyaları ateş gibi açmışlar balkonunda. Sokağa bakıyorlar. İşe gidenlere, öğrencilere, sahiplerinin elinde dolaşan köpeklere... Felluce!.. Aydınlık bir sabah. Ebu Cafer El Mansur Sokak, 10 numaralı evde oturan Züveyna, kırklı yaşlarda, tombul, üç çocuk annesi bir kadın. Kıvırcık saçlı, beyaz tenli, sıcacık, güleç. Yanakları da gamzeli. Kocası Faruk Bey, ilkokul öğretmeni. Büyük kızı Salina, lise öğrencisi, annesine benziyor. Küçük kızı Fazila dört, oğlu Zaid, sekiz yaşında. Zaid’in, saçları, gözleri, babası gibi, kömür karası. Karabiberim diyor, ona annesi. Züveyna; kocasını, Salina ile Zaid’i okula gönderip dama çıkıyor. Kuş cıvıltıları sarmış her yanı. Çiğ taneleri sabah güneşinde ışıldıyor. Baharı soluyor, sırtından hafif bir ürperti geçiyor, şalına iyice sarınıyor. Hurmalığın sağında uzanan, uçsuz bucaksız çöle çeviriyor bakışlarını. Ağaçların Azeri hurma dolu dalları dev şemsiyeler gibi gökyüzüne açılmış. ‘‘Çocukken nasıl da kaçıp kaçıp ağaçların arasına saklanırdım’’ diye düşünüyor, gamzeleri çukurlanıyor. Akşam olmak üzere. Uçakta, cam kenarındayım!.. İçimde dolaşan türküyle... Ay menim arzu gızım, vay menim arzu gızım/ ömrümün yazı gızım, sevinci nazı gızım... Dağlar, nehirler üzerinden uçuyoruz. Dağların tepelerinde kara delikler, krater gölleri var. Altımızdan beyaz dumanlar geçiyor. Kızılderililerin işaret dumanları gibi irili ufaklı dumanlar... Sylvie, işten çıkmış, metro koridorlarında hızlı adımlarla eve dönüyor. Büyük kızı Salina’nın bir sevdiği var, adı gibi biliyor Züveyna. Kızının uzun uzun dalıp gitmeleri, süsü, püsü, cep telefonuna gelen mesajlar. Züveyna, endişeleniyor Salina için. Ya kaynının oğluna isterlerse kızını, sevdiğine varamaz da acı çeker diye. Her gün, okul çıkışında sevgilisi Khalid, Salina’yı bekliyor. Onu görünce, Salina’nın yürek atışları hızlanıyor. Khalid, okulu bitirince Paris’e gidecekmiş, ağabeyinin yanına. Ayaküstü kaçamaklarında böyle söylüyor Salina’ya. ‘‘Sen mi’’ diyor, Salina. ‘‘Tabii, ben gidince, seni de aldıracağım!’’ Gülüşüyorlar. Sonra çevredeki bakışlardan tedirgin olup ayrılıyorlar. Uçağın penceresinden görünen bulutlar, Yüreğimdeki küçük sevinçler uçup gitti! sonsuza uzanan pamuk tarlaları gibi... Başımı uçağın penceresine dayamış boş Gökyüzüyle birleşim çizgisindeki turuncu boş dışarı bakıyorum; nerede olduğumu, çizgi, heyecanlandırıyor beni. Öyle sıcak nereye gittiğimi düşünmeden... ve güzel ki!.. Işık ve renkle çizilmiş, bu akşam sınırı!.. Belki de aşağıda hava Perine’le sevgilisi, Karaüzümler sokağının kararmıştır, diyorum. Evlerde birer birer başındaki küçük meydandalar. Tempo ışıklar yanmıştır. Sokaklar boşalmaya tutarak, İspanyol dansı yapan bir başlamıştır. Bulutların üzeri hâlâ aydınlık... grubu izliyorlar. Yerler hâlâ ıslak. Dilimde türkü, dalmış seyrediyorum bu Çevresi ağaçlarla çevrili, o güzelliği. küçük meydan, bir sahne gibi parlıyor. Kahveler iş dönüşü Galbimde min arzum var ay gızım, sohbete dalmış insanlarla hemisinden sen gözel... dolu. Gelip geçenler, Hostesler yemek servisine kulaklarına çalınan başladılar. müzikle duraklıyorlar. Perine okuldan çıkmış, 1952 yılında Alpullu’da doğdu. Orta ve lise eğitiSalina, teybin sesini yağmura aldırmadan sonuna kadar açmış, mini Kandilli Kız Lisesi’nde, lisans ve yüksek sevgilisiyle sarılmış odasında dans öpüşüyor. lisans eğitimlerini İstanbul Teknik Üniversitesi, Miediyor. Zaid’le arkadaşı, misket marlık Fakültesi’nde tamamladı. 15 yıldır öykü Zaid, sonunda oynuyorlar. Zaid, mavili yazıyor. Öykü, gazete yazıları, röportajları ve sanat kazanıyor mavili yeşilli miskete nişan alıyor, yazıları, Varlık, Adam Öykü, Cumhuriyet gazetesi, yeşilli, o bilyeyi. kazanamıyor. ‘‘Tüh be!’’ Kazanınca da Radikal gazetesi, E dergisi, Agora, Parşömen, diyor. ‘‘Gene ıskaladı!’’ sevinçle; Sanat Çevresi, Aykırı Sanat, Beş Parmak dergiUçağın, buz tutmuş pence ‘‘Yupppiii!’’ diyerek, resinden içeri sızan güneş, lerinde yayımlandı. ‘Gölgesi Güz’ ve ‘Geyikli Orolduğu yerde zıplıyor. gözümü alıyor. Avusturya man’ adlarındaki öykü kitapları Can Yayınları Birden kararıyor her üzerinde olduğumuzu anons tarafından yayımlanmıştır. On beş öykücü yan!.. Karanlık bir ediyor, pilot! Büyük pembe bir ve çizer ile Tan Oral tarafından ortakbuluta giriyoruz. İnişe bulut, ardında minicik yavrusu, geçtiğimiz anons usul usul yanımızdan geçiyorlar. laşa çıkarılan ‘Fırat’a Karışan ediliyor. Kesik kesik irtifa Züveyna, saatine bakarak dolaşıyor Öyküler’ adlı kitabın editörkaybediyor uçak! evin içinde. ‘‘Neredeyse gelir lüğünü üstlendi. Felluce’de hava kararmaya Zaidim. Karabiberim, benim!’’ başladı. Züveyna’nın kocası Bulutların altına indik. Turuncu çizgi Faruk Bey, hızlı adımlar, korkulu, yukarıda kaldı. Hava kararmamış daha. Artık aileler toplanmaya başlamıştır. tedirgin bakışlarla her yanı tarayarak Akşam yemeği telaşları sarmıştır evleri, eve dönüyor. askeri uçak hedefine yaklaşıyordur? Ve diyorum içimden... Futbol sahaları, evler, Sylvie, şarabını yudumlarken bizim gibi alçalıyordur?!.. arabaların üzerlerinden geçiyoruz. Kentler savaşın dehşet saçan görüntüleriyle Güneş çıkmış, gökyüzündeki kara bulutlar nefes alıyor, yürekleri inip kalkıyor, yüzünü buruşturmuş televizyonu izliyor. çekilmiş. (Rue de Marillnos) Karaüzümler duyumsuyorum. Sokaklardaki, evlerdeki Felluce göğünde, uzaklarda bir sokağında sesler, konuşmalar, gülüşmeler insanların öyküleri, sevinçleri, acıları ile yayılıyor evlere... uçak görünüyor, ışıklı bir nokta gibi!.. birlikte... Züveyna, korkuyla dolanıyor, evin Uçak giderek alçalıyor kentin üzerinde!.. Zaid, hâlâ sokakta oynuyor... içinde. Ne yapacağını bilemiyor. ‘‘Hadi be yavrum, neredesin?’’ Züveyna, Züveyna, mutfakla salon arasında Kuzineden buharı tüten hurmalı poğaçaları bir pencereden öbür pencereye koşturup duruyor. Tombul kollarındaki çıkarıyor. Evi sarıyor kokusu. koştururken gözlerinden yaşlar iniyor. bilezikleri şıkırdatarak çocukların Bedeni kemiklerini çatırdatarak sarsılıyor! Salona dönüp yeniden televizyonun sevdiği hurmalı poğaçaları, karşısına oturuyor. Gözü Giderek kararan dumanlar hamaratça tepsiye diziyor. saatte! Bir içindeyiz, uçağımız düşüyor gibi! Tepsiyi kuzineye sürüp salona geçiyor. titreme alıyor Korkuyorum!.. Televizyonu açtığında; ‘‘Aman Allahım! bedenini!.. Gözlerimi kapatıyorum. Bağdat yanıyor!..’’ diyerek başı ellerinin arasında, olduğu yerde çöküp kalıyor. Felluce üzerindeki ışıklı nokta büyüyor!.. Bavulum onu sevindirecek, yiyecek ve ‘‘Beş dakika sonra hedefe varacağız’’ diyor eşyalarla dolu... pilotlardan biri. Simit, beyaz peynir, zeytinyağlı ‘‘Misket bombalarını hazırla!’’ Aşağıda kentin ışıkları, ezan sesleri, insanlar!.. yaprak dolması da götürüyorum. Pilotlardan birinin eli düğmelere gidiyor!.. Sylvie, elinde bir bardak Ekranda her zaman oynadığı oyunlara kırmızı şarapla, salonda oturuyor. benzer bir görüntü var. Kolay, çok kolay bir Televizyonun kumandasını oyun!.. alıp kanallarda dolaşıyor. Züveyna, ‘‘Salina, kapat şu teybi kızım, Bağdat’ta kilitlenip kalıyor. yeter!..’’ diye bağırıyor. ‘‘Yeter!..’’ İçindeki sıkıntıyla saatine, Gözlerimi açıyorum, her yan turuncu!.. pencereden dışarı bakıyor. Ağaçlar, tarlalar, yollar, arabalar, Yağmur dinmiş. ‘‘Veronique, gökyüzü, tupturuncu! Güneş neredeyse gelir!’’, diyor. Mutfağa batıyormuş da, boyamış her yanı!.. gidip fırından çocukların sevdiği Sylvie’nin kocası Pierre, bir elmalı tartı, dolaptan da Coca kahvede oturmuş, arkadaşlarıyla Colayı çıkarıyor. sohbet ediyor. Salina odasına kapanmış ‘‘Misket bombası annesinden gizli sigara kullanılıyormuş!’’ ‘‘Nasıl bir şey tüttürüyor. Aklında o?’’ diyor, masadakilerden biri. Khalid’in bakışı! Paris!.. ‘‘Bilmem’’, diyor, Pierre. Sigarayı içine çektikçe Çevredeki masalardan gamzeler oluşuyor kahkahalar, neşeli konuşmalar yanaklarında. Ayna yükseliyor. Sokaktan müzik. karşısında kendini inceliyor. Biçimli Hava iyice kararmış, Felluce’de. dudaklarının sigarayı Zaid, son kazandığı misketi sokak kavrayışını, dumanı üflerken lambasının ışığına tutuyor. gonca güle dönmesini. Denizler, dağlar görüyor. ‘‘Dünya Tam Paris’e yaklaşıyoruz, gibi be, cıncık cıncık, bu!’’ diyor. diye sevinirken ansızın Turuncuların içinden süzülüp piste yaklaşıyoruz. Eyfel Kulesi’ni bir acı saplanıyor yüreğime; görür gibi oluyorum. Uzakta ince sevinçleri, umutları silip süpüren bir çizgi! Bekliyordur, ‘‘ömrümün bir acı. Gazetedeki manşet geliyor yazı gızım.’’ aklıma. ‘‘Her şeyi Vurun!’’ demiş Felluce üzerindeki uçak iyice general, ‘‘her şeyi vurun!.. alçalıyor! Pilotlar, hedefleri yeniden ’’ Belki de, diyorum, şu sıra kontrol ediyor. bombardıman için havalanmış bir PORTRE Leyla Ruhan OKYAY Züveyna, dişleri takırdayarak, oğlunu bekliyor! ‘‘Zaiiid!.. Canım yavrum!’’ Uçağımızın tekerlekleri piste değdi! Bir alkış kopuyor pilota. ‘‘Çok şükür, indik’’, sesleri arasında! Salina, teybi kapamış sevdiğini, Paris’i düşünüyor. Birden!.. Felluce sokaklarında siren sesleri!.. Ardından çığlıklar sarıyor kenti!.. Sirenleri, çığlıkları, duyuyor Salina, odasından fırlıyor. Fazila, ağlamaya başlıyor. Züveyna, haykırarak sokağa atıyor kendini. ‘‘Zaiiiid!, yavrum neredesin?!’’ Zaid, korkuyla açılmış gözleri, cebinde şıngırtılarla koşuyor!.. Sıska bacakları birbirine dolanıp ikide bir yere kapaklanıyor! Bavulum bir türlü gelmiyor! Merak etmiştir!.. Felluce üzerindeki uçak, hedefleri bombalamaya hazır! ‘‘Nedir bu yeşillik? Ne bahçesi sence?’’ diyor, pilotlardan biri. ‘‘Bilmem. Hurma galiba!’’ diyor, diğeri. Birden, komutanın sesi çınlıyor kulaklarında!.. ‘‘Hareketli ya da hareketsiz her şeyi vurun! Her şeyi!..’’(*) Misket bombaları dağılıyor dört bir yana. Arka arkaya patlamalar!.. Parçalanan gövdeler havada uçuyor. Alevler, çığlıklar, yanık et kokusu ve siyahlık sarıyor, her yanı. Kara bir gölgeye dönüşüyor kent! Sylvie, televizyonun sesini açıyor. ‘‘Felluce bombalandı!..’’ Eli şakağında, donmuş bakıyor! Alevlerin arasında bir kadın görüyor, gözleri yuvalarından fırlamış kıvırcık saçlı, topluca bir kadın. Dehşet içinde, çılgın gibi sokaklarda koşuyor. Bavulumu alıp koşar adımlarla çıkış oklarını takip ediyorum. Kızım!.. Omuzlarına inen kahverengi saçları, incecik bedeni ile dal gibi dikilmiş bekliyor. O da görüyor beni, koşuyor! Faruk Bey’in filesi savruluyor. Züveyna ona koşarken birden Zaid’i görüyor, yere düştüğünü!.. ‘‘Zaiiiiiiiiiiiiiiiid, yavrummm!..’’ Çığlığı bütün kenti kaplıyor... Bombalar leblebi gibi yağıyor! Bombardımanı yapan uçak, yangın ve çığlıkları bırakarak yeniden yükselişe geçiyor. Zaid’in kara gözleri, sanki şaşırmış gibi ona bakıyor! Gökyüzüne çevrilmiş ve öylece donup kalmış!.. Öylece!.. Sylvie’nin bakışları, kana bulanmış yavrusunun başında çöküp kalmış Züveyna’ya çakılı kalıyor! Züveyna’nın ağıtı, cam kırıklarıyla dolduruyor evreni! Bavulları bırakıp, sımsıkı sarılıyorum kızıma, ama sımsıkı... Gözlerimde yaş, yüreğimde cam kırıkları!.. ‘‘Annem, kavuştuk işte!’’ diye, fısıldıyor, kızım. ‘‘Bak, kavuştuk!’’ Zaid’in kilitlenmiş avucundaki misketi hâlâ duruyor! Son oyunda kazanıp da ‘‘yup piiii’’ler savurduğu misketi!.. (*) ‘Her şeyi vurun!’ Felluce’yi kana bulayan operasyonda komutanlar koşullara göre kendi kurallarını yarattı. Bir komutan, ‘‘Hareketli ya da hareketsiz her şeyi vurun’’ emrini verdi. Bir diğeriyse ‘‘1551 yaş arası tüm erkekleri öldürün’’ dedi. (Cumhuriyet Gazetesi/Dış Haberler)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle