29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

5 MAYIS 2006 CUMA spor NEYMİŞ ABDÜLKADİR YÜCELMAN F.BAHÇE’NİN GENÇ GOLCÜSÜNÜN YENİ HEDEFİ ULUSAL FORMAYI GİYMEK C 19 Semih’ten Terim’e mesaj HİLMİ TÜRKAY 2001’de A takımına yükseldi, 6 yılda üç şampiyonluk yaşadı, şimdi de dördüncüsüne hazırlanıyor... Daha yaşı 23, herkese bu yaşta böyle ‘şampiyonluk’lar yaşamak nasip olmaz... Anelka’ya yılda 3 milyon Euro ödeyen F.Bahçe’nin başarısında en büyük pay sahiplerinden biri olan ve 400 milyara oynayıp 9 gol atan Semih Şentürk bu sezon takımına tek başına 9 puan kazandırdı. 20 maçta forma giyen Şentürk, sezonun ilk yarısında da Rize ve Manisa maçlarında galibiyeti getiren golleri de atmıştı. Trabzonspor maçında çok kritik anlarda iki gol birden atarak şampiyonluk yolunda takımına önemli bir engeli daha aştıran ve attığı gollerle gol sayısını 9’a çıkarırken Semih 10 gollü Anelka’yı da yakalamış oldu. Semih, F.Bahçe takımında bugüne kadar hep kurtarıcı rolünü üstlenmiştir. Yedek kaldığı yıllarda hiç moralini bozmamıştır, tam tersine hırs yapmıştır. Eylül 1999’da 7.5 milyara alınan Semih 2. sezonunda 28 golle PAF’larda gol kralı olmuştur. 200001 sezonunda Siirt maçında oynamış ve ilk şampiyonluğunu yaşamıştır. Daha sonra Semih kiralık olarak İzmirspor’a gitti, 200203’te Tamer Güney döneminde 7 hafta 11’de oynadı. G.Birliği’ne attığı iki golle patlama yaptı. 2003 yılında Daum’un gelmesiyle Semih’te gerileme başladı. Çünkü, ne satıldı, ne kiralandı, ne de 11’de oynadı... Sonra, sonra, bitimlere 1015 dakikalarda oyuna girmeye başladı ve sonraları da gollerini sıraladı. Semih, şimdi takımın en gözdelerinden. Hele hele başkan Aziz Yıldırım’ın da en çok sevdiği futbolcularından biri. O varken Semih kapıdan dışarı çıkamaz. Bu sezon sonunda Semih’in sözleşmesi sona eriyordu. Yönetim aceleci davrandı ve futbolcusuyla oturup ‘3 yıl daha’ dedi. Semih’in ‘hayır’ demesi mümkün mü?.. Herkes Hata Yapar, Ama... L irincilik kürsüsünde, boynundaki altın madalyayla Türk bayrağını hep en yukarıya çekiyor Hamza’nın performansı. Ata sporuna adadığı ömrüyle Hamza Yerlikaya, Türk sporunda ulaşılması zor başarılarla yoluna devam ediyor. b ig bitti bitiyor, şampiyonluk yarışı devam ediyor. Ancak yüzde bilmem kaç gibilerden yüzdeler konuşuluyor. Bakmayın siz yüzde yüz bu iş bitti diyenlere, hâlâ hata yapan elbette çıkacak. Ligin 34 haftası geride kalırken herkesin hata yaptığını görüyoruz. En çok hakemler mi hata yaptı, hayır; futbolcular da yaptı, yöneticiler de, teknik adamlar da hata yaptı. En çok hata yapan ligin altında sıralandı, en az hata yapanlar ise üst sıralarda yer aldı. Şunun şurasında ligin bitmesine iki hafta kalmış, kimsenin kuşkusu olmasın, hatalar devam edecek. Son haftalardaki duruma bakarsak G. Saray Teknik Direktörü Bay Gerets, futbola başladığı gençlik yıllarını unutmuş olmalı ki iki genci F. Bahçe’nin dünyaca tanınmış usta ayaklarının önüne atıverdi... Bunu bilerek elbette yapmadı, ama gençlere önem verdiği için pohpohlanınca dünyasını şaşırdı, insan psikolojisinden yoksun olduğu ortaya çıktı. Bu onun affedilmeyecek hatasıydı ve bu hatasını F. Bahçe affetmedi. Gelelim Trabzonspor’un hatasına; geldiği günden bu yana gitti gidiyor, kaldı kalıyor denilen Teknik Direktör Vahid Halilhodziç öyle büyük bir hata yaptı ki F. Bahçe’nin korkulu rüyasını kulübede bıraktı. Yıllarca birtakım teknik direktörler gördük. Ya büyüklük ya küçüklük kompleksleri vardı; ‘‘Benden büyük yok’’ dediklerini, ‘‘Son sözü ben söylerim, kararı ben veririm’’ gibi afra tafraları çoğu zaman hatalar yapmalarının baş nedeni olmuştu. Trabzonspor’un teknik direktörü de onlardan birisi. Elinde Yattara gibi bir kanat oyuncusunu ta kıma almamasının nedenini acaba açıklayabilir mi? Ben olsam Yattara’yı kulübede oturtan bir teknik adamın pasaportunu eline verirdim. Bu affedilmekle unutulacak bir hata değil, eskilerin deyimi ile hatai kebirdir. ??? F. Bahçe teknik patronu Bay Daum’un hataları saymakla bitmez. O tam 3 sezondur kimleri unuttu kulübede, bir saysak... Hangi futbolcuyu istemişse alındığı halde onları da kulübede oturtan Daum’un da büyük hatalarına rağmen kaç maçı çekirgelerin ustası olarak aldığının hesabını tutsak hesap makinesi ister. İki sezondur F. Bahçe forması giyen, dünyaca tanınmış, kariyer yapmış, Real’de, Fransa ulusal takımında ve dünya kupalarında oynamış şu Anelka’nın bile farkında olamayan, belki de onun nasıl bir futbol oynadığını bilemeyen Bay Daum, eğer F. Bahçe bu yıl da şampiyon olursa inanıyorum ki bu Daum’un değil, futbolun ayıbıdır. Orhan Gencebay’ın ‘‘Hatasız kul olmaz’’ deyişi doğallığın bir ifadesidir. Evet, teknik direktörler de hata yapar, futbolcular da, hakemler de hata yapar, dedik. Ama yöneticilerin hataları bambaşka. Çünkü onlar dillerini tutamadıkları için hata yapıyorlar. Onlar ne dediklerini bilmedikleri için hata yapıyorlar ve yaptıkları hatalar futbolu seven, tuttukları kulübün renk aşkı ile dolu insanları birbirine düşürüyor. Kamerayı gören ya da önüne uzatılan mikrofona ağzına geleni söyleyen sorumsuz yöneticiler bu tutumlarını sürdürürlerse çok yakın bir gelecekte ülkemizde ne futbol sevgisi kalacak ne de futbol... Ve en ilginci de Türkiye Futbol Federasyonu işsiz kalacak. YERLİKAYA, GENÇ SPORCULAR İÇİN DEVLET YETKİLİLERİYLE ÖZEL SEKTÖRÜ GÖREVE ÇAĞIRDI Güreş Anadolu’dan yükselir VEYSEL BALKAYA Asrın Güreşçisi... Hamza Yerlikaya... Mindere çıksın yeter! Rakibi hangi ülkeden olursa olsun sırtını yerden kaldıramıyor. Türk sporu nereye giderse gitsin, Hamza’nın gittiği yer değişmez. Birincilik kürsüsünde, boynundaki altın madalyayla Türk bayrağını hep en yukarıya çekiyor Hamza’nın performansı. Ata sporuna adadığı ömrüyle Hamza Yerlikaya, Türk sporunda tarifi imkansız başarılarla yoluna devam ediyor. Moskova’da yapılan Avrupa Grekoromen Güreş Şampiyonası’nda 96 kiloda altın madalya kazanan Hamza Yerlikaya, 8. Avrupa Şampiyonluğu’yla güreş seyrine başarılarla devam ediyor. Son turnuvada 4 maçını da 20 ile kazanan Yerlikaya, mükemmel performansıyla dünya güreşine koyduğu altın madalya ambargosunu sürdürüyor. Hamza, Türk güreşinde çok iyi adımlar attıklarını ancak bu durumun onları kesinlikle şımartmayacağını kaydetti. ‘‘Sporda ne kadar yükselirsek yükselelim, zaman zaman inişlerle de karşılaşabiliriz. Bizim hedefimiz bu alt basamaklarda çok kısa süreyle durmak ve yeniden yükselmek’’ diyen Hamza, Türk güreşinin Anadolu’dan çıkan sporcularla hep üst seviyede kalacağını söyledi. Hamza son dönemdeki başarılı performansıyla ilgili olarak ise ‘‘Bugünlerde gayet iyi gidiyorum. Ancak ilerleyen zamanlarda nasıl olur bilemem. Ancak biz her gün bir önceki şampiyonayı unutarak hazırlanıyoruz. Dünya şampiyonu da olsak, Avrupa’da altın madalya da alsak onları turnuvada bırakıyoruz. Her şeye sıfırdan başlayarak hazırlanıyoruz. Her gün çok çalışıyoruz. Bu işin çalışmaktan geçtiğinin bilincinde olmamız bizi başarılı yapıyor’’ diye konuştu. Moskova’daki şampiyonadaki başarıya da değinen Hamza, çok iyi hazırlanarak gittiklerini, hem profesyonel düşüncelerinin hem de tecrübelerinin yardımıyla şampiyonluğu kolayca yakaladıklarını vurguladı. Cumhuriyet’e TJK’den ödül Spor ServisiTürkiye Jokey Kulübü’nün (TJK) 2005 yılı basın başarı yarışmasının ödül töreni yapıldı. Gazetemiz Spor Servisi Şefi Arif Kızılyalın’a haber kategorisi dalında ikincilik ödülü verildi. Levent’teki İşSanat Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen törene, TJK Başkanı Umur Tamer ve yönetim kurulu üyeleriyle atçılık camiasından çok sayıda davetli katıldı. Törende, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Spor Yazarları Derneği ve At Yarışı Yazarları Derneği’ne katkılarından dolayı birer plaket sunuldu. TJK Basın Başarı Yarışması’nda haber, fotoğraf, yorummakale, röportaj ve araştırma dallarında dereceye giren 42 medya mensubunun yanı sıra TJK’yi destekleyen yazıları nedeniyle özel ödüle layık görülen 9 gazeteciye ödülleri verildi. Gümüş adam Tevfik MOSKOVA (Cumhuriyet) Rusya’nın başkenti Moskova’da düzenlenen Avrupa Serbest Güreş Şampiyonası’nda 60 kiloda Tevfik Odabaşı, finalde Rus olimpiyat şampiyonu Baturov’a 21 yenilince gümüş madalyada kaldı. Odabaşı; Bulgar Guides ve Makedon Ramazanov’u 20, Rumen Toarca’yı da 1 dakika 31 saniyede tuşla yenerek finalde Rus Baturov’la altın için kapıştı. İlk periyodu 30 alan Tevfik Odabaşı; ikinci çeyreği 10, son periyodu da 20 kaybedince minderden 21 yenik ayrıldı ve gümüş madalyayla yetindi.74 kiloda Fahrettin Özata’yla 96 kiloda Sait Bingöl ise elendi. Bu arada grekoromende 120 kiloda Avrupa şampiyonu olan İsmail Güzel, dünya güreş otoriteleri tarafından efsanevi Rus güreşçi Alexander Karalin’in tahtına aday gösteriliyor. Melandri İstanbul’u sevdi CAN İŞBAKAN MotoGP’de sezonun 3. yarışı olan İstanbul Grand Prix’sini, Fortuna Honda’dan İtalyan Marco Melandri (41.54.065) kazandı. 22 tur üzerinden yapılan yarışta Melandri, son turda 12. virajda yaptığı atakla Honda LCR’den Avustralyalı Casey Stoner’ı geçerek damalı bayrağı İstanbul’da ikinci kez ilk sırada gördü. Stoner (41.54.265) ikinci olurken, Repsol Honda’dan Nicky Hayden (41.59.523) üçüncülüğü elMoto GP yarışı büyük çekişmeye sahne olurken zafer Marco Melandri’nin oldu. (FATİH ERDOĞDU) Tevfik Odabaşı, Baturov’a 21 yenilince gümüş madalyada kaldı. F. Bahçe, Trabzonspor’u da devirdi. Bu maç çok önemliydi. İçten içe bir korku vardı. Ama korkulan olmadı. F.Bahçe üç puanı aldı. Şampiyonluk garantilendi mi? Bence hayır... Futbol sadece sahada oynansa diyeceğim yok. Sahanın dışındaki olaylar da önemli. Her türlü ayak oyunu var. Önce bunları yenmeyi başarmak gerek. Ne kadar kuvvetli olursanız karşınızda kuvvetsizleri, ne kadar zengin olursanız da karşınızda parasızları bulursunuz. Bu düşünce bizde ileri boyutta. G.Saray da şampiyon olabilir mi? Olabilir. Ama bir ihtimal var. O da; F.Bahçe’nin geri kalan maçlarında berabere kalması veya yenilgi alması, G.Saray’ın ise kalan maçlarda galip gelmesi. Olabilir mi? Kimbilir?... Trabzonspor, F.Bahçe karşısında erkekçe bir oyun oynadı. Oynaması da gerekliydi. UEFA’ya girme ihtimali var. Ama ne yapsın bu bir kapasite meselesi. Daha fazla varlık gösteremezdi. F.Bahçe’nin kapasitesi sadece Trabzonspor’un değil bü GÖRÜŞ HALİT DERİNGÖR Dün Dündür Bugün Bugündür... hada bloklar yapıyor ve bunlar arasındaki iletişimi iyi sağlıyorlar. Herkes sahada duracağı yeri iyi biliyor. Verilen paslarda isabet var. Bunlar hep olumlu gelişmeler. Daum bu maçlarda F. Bahçe’ye bir antrenörün vermesi gereken yüzde on beş’i verdi. Vermesi de gerek. Çünkü bunun için antrenördür. Kutlamak gerekir onu. Böyle bir durumda eski günlerde eleştirdiğimiz şekilde Daum’u eleştiremeyiz. Çünkü bu sabit fikirlilik olur. Bu da bize yakışmaz. ??? Bence; birinci derecede başarılı olan F.Bahçe yönetimidir. Daum hakkında yapılan bütün spekülasyonlara tün lig takımlarının da üzerinde. Elinde seçkin oyuncular var. Hepsi trilyoner. Olaya at gözlüğü ile bakmamak gerekir. F.Bahçe’nin son haftalardaki rasyonel futbolunu Daum’a bağlayanlar çok. Hem de bu kişiler, ‘‘Bu Daum’dan bir şey olmaz’’ diyenler. Malum ya meşhur bir laf vardır: ‘‘Dün dündür, bugün bugündür’’. Boşuna söylememiş bu lafı Süleyman Babamız. Ben de Daum’u çok eleştirdim ama mesleki bilgisini değil... Yanlışlarını... Zaman zaman boğaz tokluğuna futbol oynayan takımların karşısında aciz kalmalarını. Ama son maçlarda değişik bir F.Bahçe izledik. Tam bir koordinasyon içindeler. Sa göğüs gerdi ve soğuk kanlı davrandı. Bir başka güç de F.Bahçe’yi bugünkü hâle getirdi. Onikinci adam yani karasevda gibi F.Bahçe’ye gönül vermiş seyirciler. Böyle bir seyirci başka bir ülkede var mıdır acaba? Bilemiyorum. Onlar F.Bahçe ile üzüldüler, F.Bahçe ile sevindiler. Tek yumruk, tek yürek oldular. Bir anlamda her durumda takımlarına sahip çıktılar. Trabzonspor F.Bahçe maçında tarih tekerrür etti. Ama olaylar korkulacak boyuta ulaşmadı. Anarşi görülmedi. İstanbul’dan gelen aşırı fanatiklerin bazılarının üzerinde yaralayıcı aletler bulundu. O kadar. Buna da şükretmek gerekiyor. Hiç olmazsa kan akmadı. Sonuç olarak; F.Bahçe’nin şampiyonluğunu çantada keklik gibi görenler olsa da önünde biri sessiz diğeri sesli iki maçı daha var. Futbol topunun adaleti ve mantığı yok. Bu nedenle itidalli olunmalı. 1996 yılında Trabzonspor’un Vanspor’a yenildiği ve şampiyonluğu kaybettiği unutulmamalıdır. de etti. Son dünya şampiyonu İtalyan Valentino Rossi ise (42.00. 274) 4.’lükte kaldı. Repsol Honda’nın İspanyol pilotu Daniel Pedrosa ise 3. sıradayken son turda düştü, yarışa devam etti ancak yarışı 14. sırada tamamladı. Yarışın ardından sürücüler klasmanında ABD’li Nicky Hayden, ilk sıraya yükseldi. İstanbul’a lider olarak gelen İtalyan Loris Capirossi de aldığı 10 puana karşın 2. sıraya düştü. İtalyan Marco Melandri, 7. sıradan, 3. sıraya çıktı. 250 cc.’de Red Bull KTM GP 250’den Japon Hiroshi Aoyama (40.02.376) birinci oldu. Fortuna Aprilia’dan İspanyol Hector Barbera (40.02. 777) ikinciliği, İtalyan Andrea Doviziosa da (40.02.843) üçüncülüğü elde etti. Sinan Sofuoğlu ise 19. sırada yer aldı. Sürücüler klasmanında da İtalyan Andrea Doviziosa, ilk sıraya yükseldi. 125 cc.’de ilk 3 sırayı İspanyol sürücüler aldı. Master MVA Aspar’dan Hector Faubel (39.30.095) birinci, aynı takımdan Alvaro Bautista (39.30.338) ikinci, Sergio Gadea ise (39.37.335) üçüncü oldu. Bu arada ilk turda İtalyan Sandi 3. virajda pist dışına çıkarken; 2. turda İtalyan Pasini, 4. turda 6 tur kala da İngiliz Smith, Fransız Di Meglio ve İtalyan Rosa kaza yaptı. Sürücüler klasmanında ise İspanyol Alvaro Bautista liderliğini sürdürdü. MotoGP Türkiye Grand Prix’si öncesi yapılan Atatürk Kupası’nı, Sinan Sofuoğlu (18.26.076) kazandı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle