28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Nr. 43 / 2006 27. OKTOBER 2006 Y9204 KURUCUSU: YUNUS NADİ (19241945) BAŞYAZARI: NADİR NADİ (19451991) D: 2 Euro, A: 2.70 Euro, B: 2.70 Euro, NL: 2.70 Euro, F: 2.50 Euro, DK: 20 Dkr. GÜMRÜKLERDE KAÇAKÇILIĞIN ÜSTÜNE GİDENLER GÖREVDEN ALINIRKEN SUÇLANANLAR KORUNUYOR Keşmekeş Başbakan Erdoğan zırhlı makam arabasıyla Meclis’e giderken fenalaştı ve bilincini yitirdi. Yanında oturan Başbakan Danışmanı Ömer Çelik şoföre hastaneye gitmesini söyledi. Acıklı güldürü bundan sonra başladı. Olayın ayrıntıları gazetelerde ve televizyonlarda günlerce tefrika edildiği için yinelenmesine gerek yok! Ancak ortaya bir gerçek çıktı, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın koruma düzeni bir keşmekeşin dışavurumu olarak kamuya yansıdı. Eğer bu laubali örnek devletin öteki kesimlerinde de geçerliyse yapılacak bir şey yoktur, iş işten geçmiştir. Başbakan’ı kurtarmak için arabanın camlarını kırmakta kullanılan balyozu satın alan, kutsayan, medya kesimine Meclis’te teşhir eden AKP Bingöl Milletvekili’nin serüveni ise Türkiye’de politikanın hangi düzeylere indiğini ya da çukura battığını gösteren bir gülünç olgudur. Tek tümceyle düşüş korkunç! ? Ne var ki konu elbette bu noktada kapanmıyor. Hastaneden çıkan Sayın Başbakan hemen hiçbir şeyi olmadığını kanıtlamak çabasına giriyor; sağlıklı ve zinde olduğuna kamuoyunu inandırmak için elinden geleni yapıyor. Ama yaşanan olay üzerine yorumlar sürüyor; soru işaretleri silinemiyor, gazetelerde çeşitli hekimlerin ve uzmanların görüşleri yer alıyor. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın koruma düzenindeki ciddiyetsizlik ve laubalilik, sağlığını ilgilendiren alanda da sürüyor. ? Sayın Erdoğan’ın politikada oluşturmaya çalıştığı “imaj”ın üzerine düşen bu talihsiz gölgeler, ülkemizde her şeyin şirazesinden çıkmaya doğru sürüklendiğini de vurguluyor; inanılmaz olayların yaşandığı bir toplum manzarası karşısındayız. Binbir örnek arasında daha gazetelerde çıkan şu üç haberi anımsatalım. Kırmızı bültenle aranan pek ünlü ama İslamcı bir sanık, AKP’li bir milletvekilinin cenazesinde bakanlarla birlikte saf tutuyor... Hükümetin bir bakanı hakkında rüşvet iddiasını soruşturan Teftiş Kurulu Başkanı görevden alınıyor... Sayıştay’ın hazırladığı rapora göre Hazine’den kimi kuruluşlara aktarılan teşvik kredilerinin kayıtları bulunamıyor... Devlet, şirazesinden kopmuş ya da çıkmış gibi darmadağın bir görüntü sergiliyor. ? Bu ortamda Türkiye, Cumhurbaşkanlığı seçimine ve genel seçime gitmektedir. Umutlanabilir miyiz?.. Soruya yanıt vermek yerine AKP’yi iktidar yapan son seçimin koşullarını anımsayalım: 2002 seçiminde seçmenlerin yaklaşık yarısının (yüzde 45) iradesi sandığa yansımadı... Tüm seçmenlerin yüzde 25’inin, sandığa gidenlerin yüzde 34’ünün oyuyla Meclis’in yüzde 65’i AKP’nin eline geçti... Yoksa bugün acaba bu olağanüstü dengesizliğin kefareti mi ödeniyor? İşte ihbar mektubu AB KAYNAKLARINA GÖRE KIBRIS PLANI TEHLİKELİ ‘Siyasi aptallık olur’ AB içinde Türkiye’ye destek veren ülkeler, Dönem Başkanı Finlandiya’nın KKTC’nin izolasyonunu kaldırarak Türkiye’nin limanlarını Güney Kıbrıs’a açmasını sağlayacak formülüne kuşkuyla yaklaşıyor. AB kaynakları önerinin kabul edilmesinin Ankara için “siyasi bir aptallık” olacağı yorumunu yaptılar. Fin önerisinde yer alan Maraş bölgesi ve Magosa Limanı’na yönelik unsurların Kıbrıs’ta kalıcı bir çözümün parçaları olduğuna dikkat çeken AB kaynakları, Ankara’nın bu unsurları bugünkü siyasi ortamda kabul etmesinin “elini zayıflatacağını” vurguladılar. ELÇİN POYRAZLAR’ın haberi 18. Sayfada Başbakanlık Teftiş Kurulu’na yaptığı ihbarla kaçakçılığın ortaya çıkmasını sağlayan Aziz Eren adlı bir yurttaşın 10 Ekim’de Başbakanlık ve Gümrük Teftiş Kurulu’na gönderdiği yeni ihbar mektubunun gümrüklerde yaşananlarda etkili olduğu belirtiliyor. İhbar mektubunda, Gümrük Müsteşar Vekili Şahin ve gümrük bürokratlarının yanı sıra Bakan Tüzmen’in de parasal çıkar sağladığı iddialarına yer verilirken rakamsal dökümler de gösterildi. Teftiş Kurulu Başkanı Demirağ’ın görevden alınmasında, ihbar mektubunu işleme koymasının etkili olduğu belirtiliyor. “Kaçakçılığa yardım”la suçlanan ve hakkındaki raporun “Cumhuriyet’te yer almaması yönünde önlem almadığı” gerekçesiyle Demirağ’a kınama cezası veren Şahin’in, yargı kararı olmaksızın Tüzmen’in ‘‘aklamasıyla’’ soruşturulması engelleniyor. İLHAN TAŞCI’nın haberi 18. Sayfada HÜKÜMET YÜZ BİNLERCE YURTTAŞIN MAĞDURİYETİNİ ARAŞTIRAN KOMİSYONUN RAPORUNU UNUTTU Yeşil sermaye ‘rafa’ kaldırıldı TBMM ‘‘yeşil sermaye’’ komisyonu geçen yıl mayıs ayında çalışmalarına başladı ve yıl sonunda raporunu hazırladı. Kuruluşu 2.5 yıl süren komisyonun raporu ancak 3 ay sonra genel kurulda görüşüldü ve ardından rafa kaldırıldı. Raporda mağdurlarla ilgili yasa çıkarılması, toplanan paranın belirlenmesi, şirket sorumluları hakkında işlem yapılması istendi. CHP’li Bihlun Tamaylıgil, rapora karşın aradan geçen süre içinde hükümetin herhangi bir kanuni düzenleme yapmamasına tepki gösterdi. Tamaylıgil, ‘‘Hükümet tercihini mağdur yerine onları bu noktaya getirenler lehine koymuştur. Araştırma komisyonlarının işlevsel etkinliğini de bu uygulama ile sorgulamak gerekir’’ dedi. TÜREY KÖSE’nin haberi 18. Sayfada Aranan adam cenazede Gazetemizin yaklaşık bir yıl önce kırmızı bültenle arandığını duyurduğu YİMPAŞ Holding Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Uyar, AKP Milletvekili İlyas Arslan’ın cenaze töreninde objektiflere yakalandı. Uyar, cenaze töreninde Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Abdüllatif Şener, Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu ve TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış ile yan yana görüntülendi. Haberi 18. Sayfada LEYLA TAVŞANOĞLU Öncelik Türk öğrencilerin NAHÇIVAN ‘‘Türkiye’yle Nahçıvan arasındaki askeri işbirliği gittikçe gelişiyor. İkimiz birlikte ortak düşmanla baş etme kapasitemizi güçlendiriyoruz.’’ Bu sözleri Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti Milli Meclisi Başkanı Vasıf Talibov telaffuz ediyor. Sabahın erken saatlerinden beri Nahçıvan’dayız. Türkiye’yle, Azerbaycan’a bağlı bu özerk cumhuriyet arasındaki bağlar yıllar içinde gittikçe gelişiyor. Nahçıvan’ın yedi ili var. Ama biz Marmara Grubu Vakfı heyeti olarak sadece merkez Nahçıvan kentini görme olanağını buluyoruz. Özerk cumhuriyetin toplam nüfusu 300 bin, Nah çıvan kentinin 70 bin dolayında. Milli Meclis binasında Başkan Talibov’u dinliyoruz. Türkiye’yle her alandaki ilişkileri ayrıntısıyla anlatıyor: ‘‘Nahçıvan’da pancar yetiştirip Türkiye’ye gönderiyoruz. Sonra da bunu şeker ürünü olarak geri alıyoruz.’’ Türkiye’yle eğitim işbirliği de gelişiyor. Talibov, ‘‘Üniversiteye alacağımız yabancı öğrencilerde ilk tercihimiz Türkiye’den olanlar’’ diye sözlerine devam ediyor. Türkiye’yle Nahçıvan arasındaki yakın ilişkiyi çıplak gözle görmek mümkün. Askeri işbirliğine büyük önem veriliyor. On yıl kadar önce buradaki Türk askeri danışmanların sayısı 317 kadarken bugün bu sayıda azalma olmuş. Gerekçesi de Nahçıvan kuvvetlerinin yeterli düzeyde eğitim almalarıymış. Türkiye’den kimi işadamları burada yatırım yapıyor. Özellikle de büyük bir un, unlu ürünler fabrikası, bir de önemli sigara fabrikası var. Tütün Bangladeş, Endonezya, Türkiye ve kimi Avrupa ülkelerinden ithal edilip üç ayrı marka sigara üretiliyor. Buradaki yoğun program arasında bir sürpriz bizi bekliyor. Nahçıvan Kent Orkestrası’nın bizim grup için özel olarak verdiği harika konser. Nahçıvan’ı dolaşırken kentleşmeye özen gösterildiği dikkatimi çekiyor. Çar Devamı 18. Sayfada Şiddet ve iktidar düşleri Bu yılki Ruhr Trienali, Johan Simons’un sahnelediği Calderon’un “Bir Düştür Yaşam” adlı oyunuyla açılışını yaptı. Hollandalı ve Belçikalı oyunculardan oluşan NT Gent Tiyatrosu’nun sergilediği bu oyun bugüne gönderme yapan vurucu bir kara güldürü. Oyunda iktidar ve şiddet mekanizması, yabancılaştırmaya dayanan bir oyunculuk anlayışının, sahnede gösterilenlerle çelişen çarpıcı bir müziğin, türlü ses ve ışık oyunlarının iç içe girdiği bütüncül bir sahne anlayışıyla ZEHRA İPŞİROĞLU’nun haberi 15. Sayfada sergileniyor. ‘Gerçek’ masallar anlatmalıyız “Masallar sadece çocukları oyalayan, onları gerçeklerden uzaklaştıran, öylesine hayali kurgular değil aslında. Aksine, kendi sözcüklerimizin, alışkanlıklarımızın, kültürümüzün, bize ait olan, kaybetmemek zorunda olduklarımızın saklandığı hazineler gibi geliyor bana. Bu nedenlerden dolayı da ‘gerçek’ masallar anlatmalıyız çocuklarımıza.” OSMAN ÇUTSAY’ın haberi 20. Sayfada C
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle