17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

alanlarda onlara büyük destek sağladı. Bu Silahlı peşmergeler... süreçte, Irak’lı Kürt partiler de egemenlik hakkını ellerinde tutabilecekleri bir yapının oluşturulmasına uygun bir konjonktür yakaladı. Saddam Hüseyin rejiminin köşeye sıkıştırılmasıyla, ABD ve Batılı ülkelerin de büyük destek ve himayesiyle, Irak’ın kuzeyinde Kürt devletinin oluşmasına giden yol hazırlandı. Böylece, 19 Mayıs 1992 tarihinde Kuzey Irak’ta Kürt hükümetini oluşturmak için seçim yapıldı ve 4 Haziran 1992 tarihinde Kürt parlamentosu kuruldu, ilk toplantıda parlamento üyeleri Kürdistan halkını ve topraklarını koruyacaklarına dair yemin ederek göreve başladılar. Bahse konu olan seçime, Türkmenler, Kürt partilerin "sadece Kürdistan vatandaşları katılabilir" koşulunu öne sürmelerine karşı çıkarak, seçimlere katılmama kararı almıştı. Irak’ın güneyinde Şiiler için oluşturulan güvenlik bölgesi, Batılılarca kuzeydeki kadar desteklenmedi ve tamamen Saddam Hüseyin yönetiminin kontrolüne bırakıldı. Fakat uzun yıllar boyunca İran tarafından desteklenen Şiiler, İran topraklarında örgütlenmelerine devam etti. Bu süreçte, büyük bir kısmı Saddam Hüseyin’in kontrol ve baskısı altında yaşamak zorunda kalan Türkmenlerin siyasi örgütleri de ne Batılı devletler ne de Batılı sivil toplum örgütleri tarafından desteklendi. Kendi hazırladılar. Ülkede her geçen gün artan şiddette kaderlerine bırakılan Türkmenlerin Irak’taki coğrafi yardımcı faktör olan bu anayasaya, referandumda dağılımından dolayı, Irak’a komşu olan ülkelerle hayır diyen Türkmenler, anayasada yer alan ve Irak’ın özellikle aynı soydan olan Türkiye ile bir bağlantısının bölünmesinin yanı sıra iç kargaşaya yol açacak bazı olmaması, Irak Türkmenlerinin siyasi ve ekonomi bentlerin mutlaka değiştirilmesi gerektiğini dile durumlarının iyileşmesine yol açacak konumunu getiriyor. ortadan kaldırdı. Irak’ın işgal edilişinin ilk aşamasında KDP ile C S TRATEJİ 19 gelenin ve 1975 Cezayir Anlaşması’nın baş aktörü olanın ABD olduğunu bilmelidirler. Iraklı iki Kürt partinin, geçmişteki olaylardan ders alarak diğer Iraklı etnik gruplara iyi niyetli ve hoşgörülü yaklaşması ülkede baş gösteren sorunların barışçıl yollarla çözümlenmesi için atılacak önemli bir adımdır. Ayrıca, hem Kerkük hem de Irak’ın diğer şehirlerinde ortaya çıkan çekişmelere ve çatışmalara BM ile Irak’a komşu olan ülkelerin yoğun diplomasi girişimleriyle çözüm getirilebilir. Aynı zamanda, 2 Ağustos 1990 tarihinde Saddam rejimi tarafından işgal edilen Kuveyt’i kurtarmak ve yeniden yapılandırmak için 3 Ağustos 1990’dan 1993 yılına kadar olan sürede (Kuveyt’in toprak bütünlüğünün korunmasını içeren karar dahil olmak üzere) yaklaşık 50 karar alan BM, Irak’ı ABD’nin işgalinden kurtarmak ve ülkenin yeniden yapılandırılmasını sağlamak konusunda da aynı kararlılığı göstermelidir. Ayrıca, 2004 yılının Temmuz ayında Ürdün’de "Irak’ın yeniden yapılandırılması için gereken yardımların yapılması" adı altında gerçekleşen dördüncü BM toplantısında, başta Batılı devletler olmak üzere katılan 60 ülke tarafından verilen sözlerin uygulamaya geçirilmesi gerekiyor. Aksi halde, güç dağılımının sürekli değişmesine yol açan sürpriz siyasi gelişmelere sahne olan Irak, bölgenin yanı sıra dünya ülkelerinin de ekonomilerini ve güvenliğini ciddi biçimde etkileyen "Irak sendromu"nu beraberinde getirecektir. NOT: 25.12.2006 tarihinde Strateji‘de yayımlanan "Lübnan Irak’tan Ders Almalı" başlıklı yazıda "Elde ettiğimiz ilk bilgiler, olaya Hizbullah ve destekçilerinin karıştığını gösteriyor" şeklinde yer alan cümlenin aslı "Elde ettiğimiz ilk bilgilere göre, ipuçları Hizbullah ve destekçilerinin karşıtlarını gösteriyor" şeklindedir. ABD VE KERKÜK Kürtler, Batılı ülkelerin uzun yıllar boyunca KDP ile KYB’ye sağladığı destek sayesinde ve ABD’nin Irak’ı işgal etmesiyle birlikte Irak’ın ordu ve güvenlik kurumlarının yok edilmesiyle ortaya çıkan yeni Irak’ta, gerek siyasi gerekse askeri bakımdan oldukça güçlü bir konuma geldi. Böylece KDP ve KYB, iki seçim ve bir anayasa referandumunun yapılmasını, istediği biçimde gerçekleştirdi. Aynı zamanda KDP ve KYB, 2007 yılının sonuna doğru Kerkük sorununa çözüm getirilmesi konusunda referandum yapılmasını ön gören anayasadaki 140. maddeyi siyasi çıkarları çerçevesinde uygulamaya çalışıyor. Kerkük’te Kürt federasyonuna bağlı olmak ya da Irak’ta kalmak konusunda bir referandum yapılmasını içeren anayasadaki 140. madde irdelendiğine, normalleştirme (Kerkük’teki mülkiyet davalarının sonuçlanması), sayım ve referandum olarak üç aşama içeriyor. Ancak, bu aşamaların sağılıklı yapılabilmesi için gerekli olan ortamın, sadece Kerkük’te değil ülke genelinde de, henüz sağlanamadığı açıkça ortada. Ülkedeki yeraltı kaynaklarının tüm Iraklılara ait olduğunu açıkça belirten Irak Anayasası’na göre, Kerkük referandumunun, KDP ve KYB’nin istediği gibi sadece Kerkük’te değil Irak genelinde yapılması gerçeğini ortaya koyuyor. ABD’nin işgal ettiği Irak’ı, ülkedeki bazı siyasi Irak’ta bir cenaze töreni... partiler "savaş ganimeti" olarak görüyor. Irak'ın işgalinden sonra strateji ve ilkelerini değiştiren bu partiler, Irak’ın çıkarları yerine kendi çıkarlarını ön planda tutmaya çalışıyorlar. Söz konusu partiler, Irak Türkmenlerinin siyasi hareketi olan Irak Türkmen Cephesi’nin (ITC) savunduğu Irak toprak bütünlüğünün korunması politikasıyla ters düştü. Ayrıca, bu Iraklı partiler, Irak’ın yeraltı zenginliğini kontrol altında tutmak için, "kendi kaderini tayin hakkı" adı altında ülkeyi parçalara bölme girişiminde bulundu. Söz konusu partiler, Irak’ın geleceğini hesaba katmadan, ülkedeki etnikmezhep çatışmalarına bir çözüm getirmeden ve ülkede yok olan güvenlik ortamını sağlamadan yeni anayasayı kendi çıkarları doğrultusunda KYB’ye sonsuz destek veren ABD, Kerkük’te yaptıkları illegal nüfus kaydırmalarına göz yumarak Türkmenlerin demokratik haklarını kullanılmalarını engelleyerek gerek Türkmenleri gerekse Türkmenlere destek veren Türkiye’yi cezalandırdı. Ancak, yapılan bu hatalar sonucunda Kerkük’ün bir barut fıçısına dönüşmesine yol açtığı kanısına varan ABD, durumu gözden geçirmeye karar verdi. Nitekim Irak çalışma grubunun yapmış olduğu incelemeler sonucunda Bush’a sunulan BakerHamilton raporunda, Kerkük’ün durumunu belirleyen anayasanın 140. maddesinin uygulanmaması konusunda uyarıda bulunuldu. Dolayısıyla, Irak küçük bir Ortadoğu olduğu gibi Kerkük de küçük bir Irak niteliği taşıyor. Bu kentin her hangi bir Iraklı etnik gruba verilmesi ülkenin yanı sıra bölgede bir felaketin yaşanması anlamına geliyor. Bu bağlamda, yukarıda zikredilen Iraklı partiler, geçiş dönemlerinde elde ettikleri haksız kazanımların geçici olduğu gerçeğinden ders almalıdırlar. KDP ve KYB, çıkarlarının korunmasını gerektiren sürpriz anlaşmalar yapan büyük devletlerin başında Kürt grupların devletin temel taşı olarak gördükleri Kerkük kentine ilişkin gerçekleri yavaş yavaş ABD de görmeye başladı. Irak Çalışma Grubu’nun hazırladığı rapor bunun işaretlerini veriyor. Kürt grupların geçmişten ders alması gerekiyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle