01 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Federalizmle bölünme arasındaki Irak Dr. Hicran KAZANCI TUSAMOrta Doğu Araştırmaları Masası addam rejiminin devrilmesinden sonra yeni bir sürece giren Irak’ta birçok siyasi değişikliğin yaşandığı görülüyor. Söz konusu değişiklikler, ülkede uzun yıllardan beri birlikte yaşayan toplumsal grupların arasında çekişmelere yol açıyor. Bu gelişmelerin baş aktörü olan işgalci güç ABD, bazı gruplara yakınlık gösterir ve bunların ülkede yaptıkları kanun dışı eylemlere göz yumarken, diğer gruplara aynı yakınlığı göstermemekte ve hatta onlara terörist muamelesi yapmaktadır. Özellikle, Irak’ın genelinde Amerikan varlığına karşı gerçekleşen saldırıları sadece Sünnilere mal eden ABD, bir taraftan onlara karşı orantısız askeri güç kullanırken, diğer taraftan da Irak’ın siyasal denkleminde onları pasifize etmeye çalışmaktadır. Bu bağlamda, nüfuslarına bakmaksızın ülkede yaşayan bütün etnik grupların haklarını eşit olarak korumakla yükümlü olan anayasa, Irak’ta bulunan gerek siyasi partilerin gerekse etnik grupların tümünü tatmin edici bir içeriğe sahip değildir. Çünkü, Irak’ta yaşayan herhangi bir kesim, diğerleri hesabına egemenliği sağlarsa, başkaları da zulüm altında olma ve haksızlığa uğrama algılamasına kapılarak ABD’nin bastıramayacağı bir iç savaşın yaşanmasına yol açacak durumların meydana gelmesini sağlayacaktır. merikan varlığına A karşı gerçekleşen saldırıları sadece Sünnilere mal eden ABD, bu kesim üzerinde orantısız askeri güç kullanıyor. ABD Irak’ın siyasal denkleminde Sünnileri nüfus oranlarına bakmaksızın, pasifize ediyor. Irak Anayasası’nda da ülkede bulunan tüm kesimlerin yeterli etkisi bulunmuyor. rak parlamentosunda I çoğunluğu elde eden Şii ve Kürt partileri, Irak’ın ulusal çıkarları yerine partilerinin çıkarlarını ön planda tutarak, gelecekte tamamen bağımsızlık statüsüne kavuşacak şekilde bir federal yapının ülkede uygulanmasına çalışıyorlar. Bu da beraberinde etnik ve dini çatışmaları getirdiyor. S Amerikan varlığı ve Irak’ın iç dinamikleri 932 yılında, İngiltere işgalci gücünün çekilmek zorunda kalmasından Amerikan işgaline kadar olan sürede hiçbir ciddi etnisite ve mezhep anlaşmazlığına sahne olmayan Irak’ta, ABD işgali altında bu türlü çekişmelerin yanı sıra farklı görüşlere sahip olan aynı etnik mensubiyeti taşıyan grupların içinde de çatışmalar yaşanmaktadır. 26 Ağustos 2005 tarihinde, Necef şehri başta olmak üzere Irak’ın güney kentlerinin birkaçında federalizme karşı olan Muktada el Sadr grubu (Mehdi Ordusu) ile Irak’ın güneyinde bir federal yapının oluşturulmasnı isteyen Abdulaziz El Hakim grubu arasında çıkan çatışmaların sonucunda altı kişi ölmüş ve otuz altı kişi yaralanmıştır. Bahse konu olan çatışmalar, ülkenin geleceğinin tehlikeli boyutlara varacağının belirtilerinin şimdiden görülmeye başladığını ifade ediyor. Çünkü, Irak parlamentosunda çoğunluğu elde eden Şii ve Kürt partileri, Irak’ın 1 ulusal çıkarları yerine partilerinin çıkarlarını ön planda tutarak, gelecekte tamamen bağımsızlık statüsüne kavuşacak şekilde bir federal yapının ülkede uygulanmasına çalışıyorlar. Dolayısıyla, Irak’ın güneyindeki bir Şii İslamcı yapının ve kuzeydeki Kürt federal yapısının gerçekleşmesi halinde, Irak’taki siyasal gruplar arasında, güç dengesini kendi lehlerine dönüştürmek için silahlı çatışmaların yaşanması kaçınılmaz bir hal alacaktır. Nitekim Irak’ta bir federe yapının gerçekleşmesine karşı olduğunu açıklayan ve Sünnilere bu konuda destek veren Sadr grubunun askeri kanadı Mehdi Ordusu ile güneyde federal oluşumu isteyen Irak İslam Devrimi Yüksek Konseyi’nin askeri kanadı olan Bedir Tugayları arasında çıkan nüfuz çatışmalarının benzeri, ülkenin kuzeyinde bulunan Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ile Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) arasındaki egemenlik çekişmeleri sırasında yaşanabilir. Diğer taraftan Bush yönetimi de Iraklı siyasi grupların anayasa konusunda anlaşmaya varmaları için baskı yapmıştır. Bir yandan başta Sünniler olmak üzere bazı siyasi grup ve akımların haklarını ellerinden alırken, diğer yandan bunların Irak’ın siyasi yapısındaki önemlerini azaltmaya çalışmıştır. Bunun sonucu olarak, haksız duruma düşen gruplar, haklarını elde etmek için diğerlerine karşı silahlı mücadeleye girerek, ABD’nin Irak’tan tamamen çekilmeme stratejisine hizmet edecek biçimde, ülke genelinde kargaşaların yaşanmasına yol açacaktır. Ancak, Irak devletini yıkıp kendi çıkarlarına uygun şekilde yeniden yapılandırmakta başarısız olan ABD, yanıltıcı bilgiler üstüne stratejilerini kurmaya devam etmektedir. Çünkü, parlanemtonun onaylamasından sonra halkın oylamasına sunulacak olan anayasa taslağı, Irak’ın üç şehrinde oylamaya katılanların üç te ikisinin reddetmesi halinde yürürlüğe giremeyecektir Sadece Sünnilerin bulunduğu şehirler göz önünde tutulduğunda bile anayasanın halktan onay almayacağı söylenebilir. Ayrıca, anayasanın referandumdan geçmemesi durumunda parlamento lağvedilecek ve yeniden bir seçimin yapılmasına karar verilecektir. Bir başka deyişle, Irak’taki etnik gruplar ve mezhepler arasındaki, gerek masada gerekse sokaklarda geçen çatışmalar, başta işgalci güç olmak üzere ülkenin varlığını felekete sürükleyecektir. Dolayısıyla, Irak’ın siyasi süreci, 2003’ün Haziran ayında Irak’taki işgalci Amerikan gücünün sivil yöneticisi olan Paul Bremer tarafından kurulan Irak Geçici Konseyi’nin başladığı noktaya dönecektir. Yani, Amerikan yapımı Irak Anayasası projesinin başarısızlığı ortaya çıkacak ve ABD’nin Irak’tan çekilmesi için geri sayım başlayacaktır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle