14 Haziran 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhuriyet Tarım Gıda Hayvancılık 47 / 8 Temmuz 2008 İ H. Yalçın KÖKSAL Veteriner Hekimler Derneği Yönetim Kurulu Üyesi nsanların sağlıklı yaşam hakkının elinden alınışını TV’de gülerek anlatan bir yerel yönetim başkanına sanırım yeryüzünde bizim ülkemizden başka bir yerde rastlamak mümkün değildir. Bir Ankara yaşayanı olarak bizlere “21 gündür haberiniz olmadan Kızılırmak suyu içiyorsunuz var mı içinizde hastalanan, ishal olan“ diye soran bir başkanı karşımda görünce çok kötü oldum, çok aşağılandığımı düşündüm. Ancak biz ulusça Çernobil faciasında insanların gözünün içine bakarak çay içen Bakan da görmüştük. Hatta yakın günlerde Aksaray, Şereflikoçhisar ve Konya’da salgın yaşayan insanlarla alay edercesine musluktan su içen belediye yetkililerini de . Sanırım uygar bir ülkede buna benzer olaylarda yetkililer insanları böyle pervasızca yönlendireceğine onları daha duyarlı ve dikkatli olmaya teşvik ederler. Yıllar öncesinden Ankara’nın ileride yaşayacağı su sıkıntısı belli iken ve o günlerde Gerede suyunun getirilerek Ankara’nın 2027 yılına kadar su ihtiyacının karşılanacağı etüt ve hesap edilmişken, bu konuyu kulak arkası eden ilgili ve görevliler başta Melih Gökçek olmak üzere böylesine yaşam için son derece önemli bir konunun üzerine gideceklerine çok daha tali işlerle uğraşarak ve tamamen oy avcılığını hedefleyerek, özellikle geçtiğimiz yaz Ankara barajları kırmızı alarm verince hiçbir bilimsel veriyi dikkate almadan Kızılırmak suyuna sarıldılar. Oysa Gerede projesi gerçekleşeceği var sayıldığı ve böylece 2027 yılına kadar sorun yaşanmayacağı, ancak bundan sonrası için düşünülen önlemler içerisinde Kızılırmak suyundan yararlanmak gündeme geldiği günlerde bile o dönemin Ankara Valisi Yahya Gür Kızılırmak suyu ile ilgili bilimsel verilere dayanarak ilgilileri ve hükümeti uyararak, Kızılırmak havzasının kirlilik seviyesi ile ilgili önlemler alınmadığı takdirde bu suyun içme suyu olarak kullanılamayacağını yazılı olarak bildirmiştir. Bu uyarıya rağmen geçen dönemde her hangi bir iyileştirme çalışması yapılmadığı gibi, aradan geçen zaman içerisinde kirlilik artışı olabileceğini dahi hesap etmeyen bir zihniyet, bu gün karşımıza geçip ben sizi denek olarak kullandım diyebilme cesaretini gösterebilmektedir. TV yayınlarında düzmece bir takım raporlarla halkın aldatıldığı, bizzat ODTÜ Rektörü Sayın Prof.Dr. Ural Akbulut tarafından kamu oyuna açıklanmıştır. Bunun dışında Tıp Kurumu “Kızılırmak Suyu Raporu” ile herkesi ve özellikle ilgilileri bu suyun içerisindeki zehirli kimyasal maddelerden olan Arsenik ve Kadmiyum tehlikesine karşı uyarmışlardır. Su kobayı kent: Belediye yayınları ve bazı medya kuruluşları Kızılırmak suyunun arıtılarak tüketime sunulduğundan bahisle kamuoyunun tepkisini önlemeye çalışmaktadırlar. Oysa İvedik arıtma tesislerinde yapılan işlem, sadece seyreltme bir başka deyişle harmanlama işlemidir. Yani normal baraj sularına % 12 oranında Kızılırmak suyu katılarak bu suyun içerisindeki sağlığa zararlı elementlerin genel su arzındaki yüzdesini düşürmekten ibarettir. Barajlardaki su seviyesi biliniyor, peki yarın barajlarda harmanlayacak su kalmadığında Kızılırmak suyu direkt olarak mı verilecek bunun önlemleri düşünülüyor mu? Hiç sanmam. Yine Tıp Kurumu raporunda, Kızılırmak suyunun işlemden önce yani ham iken içindeki arsenik oranının 12,1 mikrogram/litre olduğu halde İvedik arıtma tesisinden çıkışta 1 mikrogram/litre olarak gösterildiği oysa geleneksel arıtma yöntemleri ile ham sudaki mevcut miktarın bu kadar düşük bir seviyeye getirilemeyeceğini vurgulamaktadır. ANKARA Tarım kredileri yeniden yapılandırılabilecek ANKARA (A.A) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Karşılık Yönetmeliği uyarınca, tarımsal kredilerin veya diğer sektörlere kullandırılan kredilerin donuk hale gelmeden önce veya sonra ilgili banka tarafından yeni bir kredi kullandırılarak ya da kullandırılmaksızın yeniden yapılandırılmasına ya da yeni bir ödeme planına bağlanmasının mümkün olduğuna dikkat çekildi. BDDK'dan ''kurumun uygun görmemesi nedeniyle çiftçi borçlarının ertelenmediği'' yönündeki haberler üzerine yapılan açıklamada, Türkiye Bankalar Birliği'nden alınan 12 Mart 2008 tarihli başvuruda, tarım sektörüne özgü koşullar sebebiyle borçlusu ödeme gücünü kaybeden tarımsal kredilerin bir yıl süreyle canlı kredi olarak sınıflandırılmasına imkan sağlayacak bir düzenleme yapılmasının talep edildiği hatırlatıldı. Tarımsal kredilere ilişkin bahse konu düzenleme değişikliği talebinin BDDK tarafından değerlendirildiği kaydedilen açıklamada, şöyle denildi: ''Karşılık Yönetmeliği uyarınca, tarımsal kredilerin veya diğer sektörlere kullandırılan kredilerin donuk hale gelmeden önce veya sonra ilgili banka tarafından yeni bir kredi kullandırılarak ya da kullandırılmaksızın yeniden yapılandırılmasına ya da yeni bir ödeme planına bağlanmasının mümkün olduğu dikkate alınarak uygun görülmemiştir.'' Esas itibarıyla ''Karşılık Yönetmeliği''nin amacının banka finansal tablolarında şeffaflığın sağlanması olduğu vurgulanan açıklamada, ülkenin bankacılık sektörünün geçirdiği süreçlerden edinilen deneyimlerin banka finansal tablolarında şeffaflığın sağlanmasından ödün verilmesinin ne kadar ağır maliyetli olduğunu ortaya koyduğu ifade edildi. Kadmiyumun arsenikle birlikte, sudaki en zehirli kimyasal olduğu gerçeği ortada iken ASKİ ‘ nin Kızılırmak suyu ile ilgili analiz raporlarında Kadmiyuma ait değerlerin bulunmaması da son derece düşündürücüdür. Kızılırmak nehrinin 1150 km.lik yolculuğunda fabrika atıkları, tarımsal ilaç kökenli toksinler, kanalizasyon karışımları dahi hiç dikkate alınmamış, bu konuda güzergâh üzerindeki hiçbir noktada tetkik amaçlı analiz yapma gereği duyulmamıştır. Gerek DSİ ve gerekse ODTÜ tarafından yapılan analizlerde Kızılırmak sularındaki sülfat oranı azami değerlerin üzerinde bulunurken ASKİ’nin yaptığı 13 Mayıs tarihli su analizlerinde sülfat oranının düşük çıkmasını anlayabilmek mümkün değildir. İçme suyunda yüksek oranlarda arsenik bulunması, mesane, akciğer, cilt, böbrek karaciğer kanserine yol açtığı bilimsel ve tıbbi veriler ile ortada iken, Belediye Başkanının halka “Hani ishal olan var mı, Kızılırmak suyunu içtiniz haberiniz yok diyebilmesi çok hazindir. Oysa Tıp Kurumu Başkanı Sayın Dr.Mehmet Altınok ve Tıp Kurumu Genel Sekreteri Sayın Dr.Ali Rıza Üçer ‘in verdikleri bilimsel bilgilere kulak verilse idi, Bu suyu kullananlarda ishal vakasının görülmemesi suyun sağlık yönünden sorunsuz olduğunu göstermeyeceğini, esas ve önemli olanın basit arıtma işlemleri ile bertaraf edilemeyecek olan toksik etkili kimyasallar olduğu gerçeği öğrenilebilecek idi. Netice olarak tüm bu realiteleri göz ardı ederek Ankara halkını bir denek, bir kobay olarak gören ve bundan dolayı da en ufak bir suçluluk duymayan bir ziniyeti sağlıklı yaşam hakkıma yaptığı saldırıdan dolayı kınarken, bir hayvan işletmesi kurulacağında dahi, ilk şartın o işletmede yaşayacak hayvanlar için sağlıklı su kaynağına sahip olup olmadığı aranırken gerisini varın siz düşünün. 27
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle