Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet Tarım Gıda Hayvancılık 47 / 8 Temmuz 2008 Sembol içecek: Şalgam Şalgam suyu; siyah havuç, şalgam turpu (çelem), bulgur unu mayası (setik) ve tuz karışımından elde ediliyor. Adana kebabının yanında olmazsa olmaz Bize Adanalıların, daha doğrusu Çukurovalıların şalgam sevgisinden, kebap ile şalgam ikilisinin ayrılmazlığından dem vuruyor İbrahim Akbal. Daha sonra, “Nasıl oluyor” gibi kısa bir sorumuzu, ta derinine inerek anlatmaya çalışıyor hemen: “Vitamin deposu olarak bildiğimiz siyah havuç, şalgam turpu (çelem), bulgur unu mayası (setik) ve tuz karışımından elde ediyoruz. Önce bulgur unu mayalanıp bir hafta kadar bekletiliyor, iyice ekşidikten sonra sulandırılıp, tahta fıçılara bırakılıyor (dut ağacı tercih). Daha sonra siyah havuç iyice temizlenip kaynatıldıktan sonra bu fıçılara konuluyor, üzerine şalgam turpu yerleştirilip tuzlanıyor. Tahta fıçılarda bir hafta ile 10 gün daha bekletilen bu karışımı, tahta fıçıların yasaklanmasının ardından günümüzde çelik ya da kalaylı bakır kazanlarda elde ediyoruz.” Vitamin deposu olarak bilinen havuçtan, beslenmede önemli rolü olan bulgur ununa, şalgam turpundan (şimdilerde zor bulunuyormuş), tuzuna dek insan sağlığı için yararlı olan karışımdan hijyenik ortamda elde edilen şalgam yine soğuk olarak, üstelik havuç taneli ve turşu suyu karışımıyla da içime sunuluyor. Sizin de yolunuz bir gün Adana'ya düşerse, şalgam suyunu içmeden sakın bir yere gitmeyin. Hele bir de “Acılı Adana”nın yanında içerseniz, bilin ki tadını ömür boyu unutamayacaksınız. DANA(Cumhuriyet Bürosu) Adana denince kebap, kebap denince de akla gelen ilk şeyin şalgam olduğunu bilmeyen yok gibidir Çukurova'da, hatta Türkiye'de. Yörede en çok tüketilen içecek olma özelliğini koruyan şalgama olan talep, bir alışkanlık gibi algılanıp öyle değerlendirilse de Çukurovalı onun değerini iyi bilir. Hele kebap gibi vazgeçilmez bir yiyeceğin yanında tam bir vazgeçilmezdir şalgam. Yaşı 40 60 arasında olanlar iyi bilir. Onların çocukluklarında yaz aylarında şalgam olmaz, onun doyumsuz A tadını almak için, hatta doyasıya içmek için, hele hele kebabın yanında içmek için kış ayları beklenirdi. Hele; Aforoz'un, Tarsuslu'nun, Ali Göde'nin şalgamı dendi mi herşey bir yana bırakılırdı. Şimdilerde ise öyle değil, yaz kış bulunuyor artık şalgam. Çünkü nüfusa paralel talep de arttı. Bundan dolayı şimdilerde yurt içine ve dışına şalgam gönderen fabrikası bile kuruldu. Ancak küçük işletmeler kent içindeki satış yerlerinde olaya daha hakim görünüyor. Bunlardan biri de Arzu Şalgamcısı. 1972'den beri mesleği ağabeyi ile sürdüren İbrahim Akbal ile fıçı, bidon, şişe dolusu şalgamların içinde konuşuyoruz. Meyan kökünden yapılan içecek, yaz aylarının vazgeçilmezlerinden DANA(Cumhuriyet Bürosu) Çukurova'da yaz, yani sıcaklar erken başlar. Sıcaklarda yüreği yanar Çukurovalının; çabuk susar. Serinlemek için bir bardak soğuk su, ayran, limonata ararken aşlamacıyı görürse daha çok sevinir. Aşlamacılar gezgin satıcı oldukları için “görürse” diyoruz. Gezgin satıcı aşlamacının sırtına vurduğu güğüm içinde demini almış, soğutulmuş buz gibi bir aşlama hem susuzluğu giderir, hem de uzun süre susuzluk hissettirmez insana. Çok sever Adanalı aşlamasını. Midesine, böbreğine iyi geldiğini bildiği için de fırsat buldukça içer. İçmediği gün, aşlamacıyı göremediği gündür. Kimilerinin “meyan kökü şurubu” dediği aşlama çok soğuk içilmediği sürece öksürük, grip, mide ve bağırsak gazlarına da iyi gelir. Tedavi edici özellikleri arasında, mide ve on iki parmak bağırsağı ül Aşlamanın serlerine karşı etkili olduğu en yay çok soğuk gın bilinenidir. içilmemesi Bilim çevrelerince yapılan bir öneriliyor. A Mide ve böbrek dostu: Aşlama araştırma, meyan kökünden elde edilen ve “carbenoxolon”’ olarak bilinen bir bileşimin, beyinde yaşlanmaya bağlı akıl faaliyetlerinin azalmasına neden olan bir enzimin oluşmasını engellediğini ortaya koymuştur. Ulusal Bilimler Akademisi Raporları'nda da yer alan araştırmaya göre, bu bileşimi günlük olarak alan sağlıklı yaşlılarda sözel akıcılığın arttığı saptanmış, diyabetli yaşlıların da sözel hafızalarında canlanma gözlemlenmiştir. Ülkemizde kısaca mide ve böbrek ilacı olarak tanımlanan aşlamanın yapıldığı meyan kökünün, grip, nezle, anjin ve nefes darlığına iyi geldiği, öksürük ve balgam söktürdüğü ve yüksek tansiyonu düşürdüğü de kanıtlanmıştır. Ancak uzmanlar, tüm bu yararlarına karşın, çok miktarda tüketilen meyan kökünün (aşlamanın) çok soğuk içilmesi durumunda ödemlere ve tansiyon yükselmesine neden olabileceğini, nefes borusu rahatsızlıklarına yol açabileceğini bu bakımdan periyodik aralıklarla ve çok soğuk şekilde içilmemesini öneriyor. ATAY (A.A) Mustafa Kemal Üniversitesi (MKÜ) Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Doğanlar, iğnesiyle kan emerken Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığını bulaştıranın da aralarında bulunduğu kene türlerinin ''baş düşmanı'' olan ve Amanos Dağları'nda yaşayan endemik avcı böceğinin beslenme yöntemini görüntüledi. Prof. Dr. Doğanlarsadece Amanos Dağları'nda görülebilen, yılda bir kez döl veren ve yaşantısı boyunca 100 civarında yumurta bırakan ''Peygamber Devesi'' takımına giren endemik böcekle ilgili yaklaşık 3 yıldır araştırma yaptıklarını, doğal ortamda gözlemlediklerini, laboratuvarlarda incelediklerini ve bunların günde 20 civarında kene yediğini tespit ettiklerini kaydetti. Türkiye'nin gündemine giren kene vakalarına çözüm olarak bu avcı böcekten yararlanılması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Doğanlar, şöyle devam etti: ''Sadece Amanos Dağları'nda bulunan ''Eremiaphila Dagi Doğanlar'' (Mantodea: Eremiaphilidae) adındaki avcı böcek, dünyada 1520 türü KKKA'ya neden olan virüsü taşıyan keneleri yiyerek besleniyor. Amanos Dağları'nda avcı böcekler, taşlık ve etrafında meşe çalıları bulunan alanlar yaşıyorlar. Buraların deniz seviyesinden ortalama yüksekliği bin metreye yakındır. Buralarda domuzlar ve yaban keçilerinin de bulunduğu bilinmektedir. Büyük olasılıkla bu böcekler, kene ile beslenme alışkanlığını domuz ve yaban keçisi kenelerini avlayarak kazanmış olabilirler. Bu böcekleri, laboratuvar ortamında çok çeşitli kenelerle bir araya koyduk. Böcekler, ayrım yapmadan tüm keneleri, ön bacaklarıyla tutarak, ısırıcı ve çiğneyici özelliğe sahip ağızlarıyla parçalayarak yiyorlar.'' Bu böceklerin kesinlikle insan ve diğer memeli hayvanlara bir zararı bulunmadığını vurgulayan Prof. Dr. Doğanlar, ''1520 türün KKKA hastalığına neden olan virüsü taşıdığı bilinmektedir. Bu durum göz önüne alınırsa bu avcı böcek kene popülasyonu üzerinde etkili bir şekilde baskı oluşturabilecek bir doğal düşman olarak görülebilir'' diye konuştu. H Avcı böcek, kene yerken görüntülendi 13