Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet Tarım Gıda Hayvancılık 47 / 8 Temmuz 2008 Kuruköprü'den vişne, kayısı ya da limonata içmeden geçilmez 50 yıllık meşrubatçı Yusuf BAŞTUĞ DANA Kuruköprü, adını eski Adana'da küçük bir suyun geçtiği yerdeki küçük bir köprüden almıştır. Şimdi ise ne sudan, ne de köprüden eser var... Artık Kuruköprü denilince Adanalıların aklına şalgam gelir, meşrubat gelir; şalgam denilince de Ali Göde, Hacının şalgamı, Arzu şalgamları alır ilk sırayı... Ama meşrubat deyince ilk sıra Kuruköprü meşrubatçısınındır... Ağzının tadını bilenler eğer yolları o gün oraya düşmüşse bir vişne, kayısı suyu ya da limonata içmeden geçmezler oradan. Müdavimleri iyi bilir 50 yıllık meşrubatın tadını... A Mehmet Ağa'nın kurduğu Kuruköprü meşrubatçısının geçmişi 1960'lı yılların başına denk geliyor şimdi işi yürüten yakınlarına göre. Hiç değiştirmemişler formülü. Bu meşrubatta ağız tadının da değişmediğinin bir göstergesi aslında. Ustasının anlattığına göre vişne ve kayısı suyunun hazırlanışı hemen hemen aynı. İkisinin de kurusu belli oranlarda şekerle karıştırılarak kaynatılıyor. Bu kaynamadan sonra Kuruköprü meşrubatçısının formülü giriyor devreye. İşlem tamamlandıktan sonra iyice süzülüp, dinlenmeye alınıyor ve soğuk bir şekilde içime sunuluyor. Limonatanın hazırlanışı ise biraz farklı. Bir kere limonatanın “yatak limonu” ile yapılması gerekiyor. Çünkü sezonluk normal limon meşrubatın tadını biraz acılaştırıyor, damak tadını bozuyormuş. Hazırlanışı ise ustasının ağzından dinliyoruz: “Yatak limonu iyice yıkayıp temizledikten sonra bildiğimiz kıyma makinasında çekiyoruz. Daha sonra şekerle harmanlayıp, yavaş yavaş kıvamını bulacak şekilde suyla karıştırıyoruz (Bunu ölçüsünü bilenler direk karıştırabilir). Sonra kendimize özel işlemi de tamamladıktan sonra iyice süzüp, dinlendirerek fazla da bekletmeden taze ve soğuk şekilde müşterimize sunuyoruz.” Tam 50 yılın özetiydi aslında bu kısacık üretim bilgisi. Ama bir o kadar da önemliydi aslında. Bunlarca yıl Adanalıların damak tadına hitabetmek, o tadı bozmadan sunmak gerçekten çok önemliydi. Ne diyelim biz de nice ağız tadıyla uzun yıllar diyoruz Adanalılara. Afyon lokumuna istem yüksek FYONKARAHİSAR (A.A) Şekerleme ve lokumlarıyla ünlü Afyonkarahisar'da yapılan ve yüzün üzerinde çeşidi bulunan Afyon lokumu, çok sayıda ülkeye ihraç ediliyor. Günde yaklaşık 4042 ton lokumun üretildiği Afyonkarahisar'da bulunan lokum imalathanelerinin, talebi karşılamakta güçlük çektiği belirtildi.İsteğe göre Afyon lokumunun her çeşidinin üretilmesinin mümkün olduğunu belirten üreticiler, ilde günlük lokum üretiminin 40 ton civarında olduğunu söyledi. Afyon lokumunun ününün Türkiye dışına taştığına dikkati çeken üreticiler, ihraç lokumlar arasında en çok talebin kaymaklı, sultan, cezerye lokumlarına geldiğini kaydettiler. AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, nişasta ve şeker eriğiyle elde edilen Afyon lokumu 15. A yüzyıldan itibaren yaygınlaşmaya başladı. Geçmişte bal ve pekmez kullanılarak yapılan Afyon lokumunun üretimi Osmanlı İmparatorluğu döneminde rafine şekerin getirilmesiyle hız kazandı. Afyonkarahisar Ticaret ve Sanayi Odası verilerine göre, 2007 yılında yaklaşık 700 bin dolarlık şekerleme ve lokum ihraç eden Afyonkarahisarlı lokumcular, başta Amerika, Belçika, Dubai, Danimarka, Avustralya, Makedonya, Almanya, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, İspanya olmak üzere çok sayıda ülke insanına Afyon lokumunu tattırıyor. 2006 yılında gerçekleşen yaklaşık 100 bin dolarlık ihracat rakamlarını 7'e katlayarak 700 bin dolar seviyesine getiren Afyonkarahisar lokum üreticileri, 2008 yılında bu rakamı milyon dolarlık seviyesine getirmeyi hedefliyor. LOKUMUN İÇİNDEKİLER Şeker, mısır, nişasta ve suyun uygun oranlarda ka rıştırılıp, içine meyve ya da kuruye miş eklenmesiyle elde edilen karış ım, cede bir süre kaynatılıy 160 dereor. Elde edilen sıcak ve akıcı duru mdaki lokum, tahta tablalar ya da me rm lar üzerine dökülüp, üz er tezgaherine nişasta serpilerek 24 saat soğu maya bırakılıyor. Soğuyan ve esnek bir katılığa ulaşan şekerleme, hü nerli ellerin de yardımıyla istenen şe kle sokulabiliyor. Lokumun yanında piş maniye yapımında da önemli bir yere sahip olan Afyonkarahisar'da , pişmaniyenin yapımı ise tamam en insan gücüne dayanıyor. 11