Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet Tarım Gıda Hayvancılık 47 / 8 Temmuz 2008 Bu idari yapı ile hayvancılık yürümüyor eçtiğimiz ay hükümetin hayvancılık sektörüne yönelik açıkladığı 15 Nisan 2008 yılı desteklemelerini eleştirmiş ve bu desteklemelerin yanlışlığından yakınmıştık. Yazının mürekkebi kurumadan 24 Mayıs 2008 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Bakanlar Kurulu kararıyla destek şekli değiştirilerek süt, et, aşılama desteği ve akredite veteriner hekim uygulamasının yeniden getirilmesi kararı alınmıştır. Birileri hükümetin kulağına yaklaşan yerel seçimlerin geldiğini ve Türkiye halkının %35’inin tarım ve hayvancılıktan geçindiğini, alınan bu kararlarla hayvansal ürün miktarında sıkıntıya düşüleceğini, zaten var olan et kaçakçılığının artacağını, vergi gelirlerinin azalacağını, gıda zehirlenmelerinin artacağını, fiyat artışlarının kaçınılmaz olacağını fısıldamış olmalı. Yoksa bu kadar kısa sürede henüz uygulama tebliği bile ortada yokken Bakanlar Kurulu kararı gibi önemli! Bir karardan dönülmesi başka bir şekilde açıklanamaz. Sayın Başbakan “Biz burada ülke yönetiyoruz” derken ciddi olduğuna inanmak istiyoruz. Gerçekten de ülke yönetmek ciddiyet ister. Bir karar alırken o kararın önünü arkasını, sağını solunu ve ne getirip getirmeyeceğini iyi analiz etmek ve daha sonra karar vermek gerekir. Bireysel durumlarda verdiğiniz yanlış kararın belki sizden başkasına zararı olmaz, tamamen sizi bağlar. Ama eğer ülke yönetmek iddiasındaysanız ve vereceğiniz karar o ülkede yaşayan halkın tümünü ilgilendiren bir kararsa bunu ben yaptım oldu mantığıyla açıklayamazsınız. İnsan temel hak ve özgürlükten bahsederken de halkın hangi suyu ne şekilde ve nasıl karşılandığını bilmesinin de hakkı olduğunu bilmelisiniz. Halkın hem fiziksel hem de zihinsel gelişimi hayvansal ürün tüketmesiyle doğru orantılıdır. Et, süt, yumurta, bal gibi ürünleri yeterli ve dengeli tüketmeyen toplumlar, dünyanın en geri kalmış toplumlarıdır. Bunu yadsımak iki kere ikinin dört ettiğini bilmemekten farksızdır. Nitekim yapılan değişiklikler, hayvan hastalıklarının Avrupa ülkelerine yayılması tehlikesi karşısında AB uzmanlarının dayatmasıyla aşılama desteği ve birinci sınıf mezbahalarda akredite veteriner hekim uygulamasının devam etmesi haricinde sadece hayvan yetiştiricilerine yapılan teşviklerle sınırlı kalmıştır. Hayvan ıslahı için olmazsa olmazların başında gelen suni tohumlama uygulamasına destek kimsenin umurunda değildir. Bu uygu G Prof. Dr. Ayhan FİLAZİ Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi lamadan yararlanan ve sahada çalışan yaklaşık 3000 veteriner hekim yaptığı suni tohumlamadan istese de para alamayacak. Çünkü hayvan yetiştiricisinin elinde zaten para kalmadı. Hayvanına yem alacak parası bile olmayan ve bu nedenle süt ineklerini bile mezbahaya sevk eden halkın ne kadar zor durumda olduğunu görmek için bakmak yeterli. Veteriner Hekimin suni tohumlamayı karşılıksız yapması beklenebilir. Ancak köyden köye dolaşırken kullandığı arabası yakıt ister, spermci para ister, evdükkan sahibi kira ister, maliye vergi ister, evdeki eşiçocuğu ekmek ister. Kimseden kahramanlık beklenmesin. Hükümet olarak sen önce yetiştiriciye suni tohumlama paran benden, veteriner hekime sakın para ödeme, hatta suni tohumlamadan doğan buzağına fazladan para vereceğim diyecek, bu uygulamaya alıştıracak ve doğal tohumlama yapan bütün üstün verimli boğalarını genelgelerle kestirecek, sonra artık para yok ne yaparsan yap diyeceksin. Özlenen demokrasi bu olmasa gerek. Güney Kore’de bile ABD’den ithal et getirilme kararı alınması karşısında bütün halk ayağa kalkıyor ve hükümetin istifasına neden oluyorsa ve halen bu ülkede yapılan onca yanlışa rağmen halk ayağa kalkmıyorsa söylenecek bir şey kalmamış demektir. Bunun an lamı şudur: Hayvancılık bu iktidarın umurunda değildir. Ortaçağ zihniyetiyle kadınları eve kapatarak, cahil bırakarak ve başlarına bir bez parçası bağlayarak sorunlara çözüm bulunsaydı, günümüzün en güçlü ülkesi sanırım Suudi Arabistan veya İran olurdu. Cumhuriyet Gazetesinin 11 Haziran 2008 tarihli sayısında Dışişleri Bakanımız, AB üyeliği konusundaki düşüncesini ABD Dışişleri Bakanına itiraf ediyor: Bizi almayacaklar. Evet, işte sihirli kelime bu, en sonunda takke düştü kel göründü. Dışişleri Bakanımız da nihayet başından beri bildiği, ama açık yüreklilikle söyleyemediği kelimeyi ağzından kaçırıyor. Yıllardır AB’ni kullanarak dillendirdikleri demokrasi, hak, hukuk, özgürlük kavramlarını sosyal yapımızı değiştirmek adına kullanan hükümet, bir türlü hayvancılıktaki yapıyı değiştirmek için kılını kıpırdatmamıştı. Biz bunların niyetleri başından beri biliyorduk ama temiz ve iyi niyetli halkımız bunu ne yazık ki anlayamamıştı. Elindeki 35 ineğini de besleyemeyeceğinden kesime sevk etmek zorunda kalınca bunu daha iyi anlayacak ama o zaman iş işten geçmiş olacak. Bu yılın ülkemiz hayvancılığı için hiç de iyi olmayacağını söylemek sanırım kehanet sayılmaz. Çünkü 24 Mayıs 2008 tarihli destekleme kararnamesinin ardından uygulama esasları tebliğinin yayınlanmasıyla geriye 6 ay kalmaktadır. Bundan sonra kim alırsa. Buna rağmen hayvanların üstünde bulunan kenelere ilaç dökmek için 30.000.000 YTL para ayıran, dağa taşa ilaç sıkan, ama yine de keneyle başa çıkamayan ve koruyucu sağlık hizmetlerini bile beceremeyen bir zihniyetle karşı karşıyayız. İşte ciddiyet budur! Dergimizin yayınlanmaya başladığı sürede sürekli üzerinde durduğumuz sorun tarım ve hayvancılığın idari yapı sorunudur. Bu yapıyla hayvancılığa para yağdırsanız da çözüm olmaz. Ulufe dağıtır gibi para dağıtmakla üreticiyi sadece kısa sürede memnun edersiniz. İleride dağıtacak paranız kalmadığında çöken binanın altında tüm ülke halkı kalır. Yazıktır, yapmayın. Artık şapkayı önünüze koyup düşünün. Şu güzel ülkemin geleceği için, en azından doğru tek bir şey yapın. Yapacağınız şey tarım ve hayvancılıktaki idari yapıyı gelişmiş ülkelerdeki benzer yapıya dönüştürmek. Doğru bir şey yaptığınızda bırakın halkı Anayasa Mahkemesi bile size minnettar kalacaktır. Yapacağınız değişiklik Anayasanın ilk 4 maddesine de aykırı değil. İnanın zor değil. İster Alman, ister İngiliz, ister Amerikan modeli hangisini canınız istiyorsa, hangisini beğeniyorsanız, yeter ki gelişmiş ülkelerdekine benzer doğru bir şekilde değiştirin. Veteriner hekimler zorda ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türk Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Dr.Mehmet Alkan; Başbakan, Başbakan Yardımcıları ile milletvekillerine birer mektup göndererek, kamuda çalışan veteriner hekimlerin mağdur edildiğine dikkat çekti. Alkan'ın gönderdiği mektupta şu bilgiler yer aldı: "5 yıllık yoğun bir eğitim programı sonrasında mezun olan veteriner hekimler; mezbahalarda, laboratuarlarda, hayvan hastalıkları ile mücadele için köy ve ahır şartlarında, kuduz, kuş gribi, deli dana, şarbon gibi çok tehlikeli zoonoz hastalıklar riski altında görev yapmaktadırlar. Aldıkları bu yoğun eğitim ve çalışma zorluklarına rağmen özlük hakları yönüyle emsal meslek grupları içerisinde en fazla mağdur edilmiş meslek grubudur. Aldıkları ücret lise dengi okul mezunlarının altında kalmıştır. Buna rağmen veteriner hekimler bu güne kadar hayvan sağlığı adına, halk sağlığı adına özveriyle, görevlerini yerine getirmek için her türlü gayreti göstermişlerdir. Kuş gribi ile yapılan mücadele dünyaya örnek olarak sunulmaktadır. Ancak, Veteriner hekimlerin bu iyi niyetli çalışmaları yanlış algılanmamalı ve suistimal edilmemelidir. Adaletsiz ücret politikası ile çalışma barışı bozulmaktadır. Anayasanın, eşit işe eşit ücret hükmü çiğnenmektedir. Sağlık sınıfı içinde yer alan veteriner hekimler, Sağlık Bakanlığı tarafından sağlık sınıfı ile ilgili yapılan düzenlemelerde kapsam dışında bırakılmakta, Tarım ve Köyişleri Bakanlığında, birlikte çalıştıkları mühendisler, teknik hizmetler sınıfında yer almaları nedeniyle bu sınıfla ilgili düzenlemelerden yararlanmaktadırlar. Bu durumda veteriner sağlık çalışanları ile ilgili özel düzenleme yapılması gerekmektedir. Ancak bu güne kadar yapılan tüm girişimlere rağmen bu sağlanamamıştır." 24