Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Yoksul yemeği: Sakatat Savaş KÜRKLÜ Besici de, kasap da "Zarardayım"diyor Yusuf BAŞTUĞ ADANA Piyasalardaki durgunluk besici ve kasapları da vurdu. Besiciler yetiştirdikleri hayvanların yem parasını bile çıkaramadıklarından yakınırken kasaplar alım gücü iyice azalan halka et satmak için fiyat düşürdüklerini buna karşın satış yapamadıklarını belirtti. Türkiye'nin en ucuz etini satmalarına karşın sürüm olmadığı için para kazanamadıklarından yakınan besici ve kasaplar, "Marketlerde et 12 – 15 YTL. arası fiyatla satışa sunuluyor. Biz burada 6.5 7.5 YTL. arası et satıyoruz, ama alıcı yok. Bu halkın alım gücünün azaldığının, kredi kartlarıyla alışveriş yaptığının göstergesi" dedi. Adana Kasaplar Çarşısı'ndaki onlarca dükkanda satışa sunulan etler adeta alıcı bekliyor. Çengellere asılan kolları, butları, gövdeleri gösteren kasaplar, günde 25 – 30 gövde et sattıkları dönemleri anımsatıp, "Şimdi günde 5 10 gövde satabilsek, kendimizi kazançlı sayacağız" diyor. Bu durumdan en çok yakınanlar ise besiciler. 30 yıldır babadan kalma besicilikle uğraştığını söyleyen Elazığlı Mehmet Canpolat, son kez Adana'ya 220 koyun getirdiğini kaydedip şöyle konuştu: "Besicilerin durumuna iyi bir örnek sayılırım. Bin 50 YTL nakliye parası vererek 220 koyunu Adana'ya getirdim. Bunları büyütene, kesimlik hale getirene kadar ne eziyetler çekip, ne masraflar ettik. Saman 50, arpa 60 Ykr. diğer masrafları, bizim gidip gelmeleri, otel, yemek paralarını saymıyorum. Alıcı kasap bulabilirsek 5.50 YTL'ye et veriyoruz. Yani kesimlikler bedavaya gidiyor. Onlar da 6.5 – 7.5 arası satmaya çaışıyor. İnanın eziyetine, yorgunluğuna değmiyor ama ne yapalım. Ata, baba mesleği. Zaten yapacak başka bir işimiz de yok. Ekmek parası için katlanıyoruz. Ama ne kadar daha dayanırız bilmiyorum. Bunun tek çözümünün Hayvancılık ve Besicilik Bakanlığı kurulmasıyla olacağına inanıyorum. Yoksa, besicilik de hayvancılık da tam bitecek." Taze gövdeleri sabahtan satışa sunduklarını söyleyen genç kasap Emin Ekmen de, Kasaplar Çarşısı'ndaki satışların düşmesinden yakınıyor ve şunları söylüyor: "Türkiye'nin en taze ve ucuz eti burada satılıyor. Ancak, ilgi giderek azalıyor. Bunda marketlerin ve kredi kartlarının etkisi büyük. Halkın alım gücü zayıfladıkça, pahalı da olsa etini kredi kartıyla marketten alıyor. Oysa biz burada günlük kesim etleri 6.5 ile 7.5 lira arasında satıyoruz. Bununla ancak dükkan ve işçi masraflarını karşılayıp, geçimimizi sürdürmeye çalışıyoruz. Ama böyle giderse satışlar iyice düşecek. Besici nakliye ücreti ödeyerek getirdiği 'malı' satamayacak, ya da geciktiği ve masrafı da arttığı için zararı büyüyecek. Yani, halk bırakın pahalıyı ucuzu da alamıyor, dolayısıyla kasap ve besici etkileniyor. Ters bir durum ama görüyorsunuz bunu yaşıyoruz." A DANA Kim demiş "Bu ülkede halkın geliri artıyor, refah düzeyi yükseliyor" diye. Görmediniz mi Ramazan ayında bir kap yemek için, birkaç parça gıda yardımı için birbirini ezenleri. İftar çadırlarında karınlarını doyurmak isteyenleri, aş dağıtım yerlerinde uzun kuyruklar oluşturup saatlerce bekleyenleri. Hadi bunları görmediniz varsayalım. O zaman gelin Adana'daki Kasaplar Çarşısı'na, görün fakir halkı, fakirleştirilen halkı... Fakir halk karnını nasıl doyuruyor kim, kaç kişi biliyor bilemiyoruz ama biz görüyoruz, biliyoruz o çarşıyı da, çoluk çocuğunu doyurmak için sakatat almaya gelenleri de. Aslında sakatat deyip de işi o kadar küçümsediğimizi de sanmayın. İşini bilen de çıkarıyor hani tadını. O'nun içindir ki Adana'da şirden (halk şırdan der), bumbar (halk mumbar der) karın, kırkkat çok satılır, yani çok yenir. Hem de aranarak. Çok başka bir havası vardır çarşının. İki giriş ve çıkışlı olan çarşıya ne yönden girseniz, kokusu da görüntüsü de aynıdır. İlk girdiğinizde ağır bir koku ile karşılaşırsınız. Çünkü, bir yandan bumbarların, karınların içi temizleniyor, diğer yandan kelleler, ayaklar ütülenip, yakılıyordur. Orada durdukça, ağır koku yerini adeta kelle, paça, bumbar kokusuna bırakır yerini, canınız çeker. Sizle alışveriş yaparken, etrafınızda da kadını erkeği yaşlısı ve genciyle alışveriş yapanları görürsünüz. Tezgahlara sıra sıra dizilmiş, kelleler, ayaklar. Hemen yanında suyun içine bırakılmış karın ve bumbarlar, diğer yanda karaciğer, akciğer (fos ci ğer), dalak, böbrek, yürek, koç yumurtaları beğeninize sunulmuştur. İşte bu saydıklarımızın tamamından "doyasıya alayım" deseniz vereceğiniz para bellidir. Adana'nın dışındaki kentlerde bir lokantaya oturup karnınızı doyurmak için ödeyeceğiniz 10 – 15 lirayla neler neler alırsınız orada. İnanmayabilirsiniz ama fiyatlar gerçekten şaşırtıcıdır. Etin bile 7 – 75 YTL'den satıldığı çarşıda dili, beyni üzerinde kelle 3, karın 11.5, böbrekyürek 56, karaciğer 78 YTL., ayak ve fos ciğerin tanesi ile bumbarın bir bağı 50 Ykr. Dilin kilosu 56 YTL. Bunlara sıyrılmış kemikleri de ekleyebiliriz. Tencerelerde kaynatılıp bazı yemeklere katılan, haşlandıktan sonra suyuyla pilav yapılan sıyrılmış kemikler ya kabala (rastgele fiyat) veriliyor ya da kilosu 50 Ykr'a. Kasaplara sorarsanız, çarşıdaki hareketi de zaten sakatat sirkülasyonu sağlıyor. Çünkü halk fakir. Parası olanın, yani zenginin ne işi var Kasaplar Çarşısı'nda. Satanlara ve alanlara sorarsanız; sakatatın besin değeri çok yüksek. Ancak belli bir yaştan sonra kolesterolün yükselmesine yol açtığı için tüketilmesinin sakıncalı olduğunu sağlıkçılar ve diyetisyenlerden çok duymuşlar. Ama ne yapsın fakir; hem ucuz, hem de bir kere alışmış kelleye, paçaya, şirdene. Hele o bumbar ve kırkkat yok mu? Deme gitsin. "Paçayı karışık mı olsun, dilbeyin mi" diye sorarlar gittiğin lokantada. Şirden ve bumbar için "iyi mi, az pişmiş mi olsun" derler. Yanıtı, kişinin damak tadına göredir. Yani damak tadına göre hizmet verir, halk deyimiyle şırdancısı da, mumbarcısı da. Hele bir de yanında, yakınında şalgamcı ya da ayrancı olsun başka bir şey istemez. Adana’daki Kasaplar Çarşısı’nda şırdan, mumbar, karın, kırkkat çok satılır. Hem de aranarak. 4