Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sandıklılar Vakfı, açık oturum düzenledi Tarım hakettiği değeri görmüyor NKARA (Cumhuriyet Bürosu) Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Cemil Ertuğrul, ‘‘ Ortak Tarım Politikası 2000’li yıllarda Türkiye’nin aleyhine olacaktır. Böylece Türkiye tarım ürünlerinde önemli ölçüde dışa bağımlı hale gelecektir’’ dedi. Sandıklılar Vakfı (SANVAK), hem yerel anlamda tarımsal sorunlar hem de AB’nin Türk tarımına olası ve yaşanmakta olan etkilerinin ele alındığı bir açık oturum düzenledi. Toplantıda konuşan Prof. Ertuğrul, tarım sektörünün ekonomilerdeki payının her geçen gün küçüldüğüne ve tarımsal nüfusun da azaldığına dikkat çekerek, Türk tarımının Avrupa Birliği’nin (AB) Ortak Tarım Polatikasına (OTP) uyum sorunu çektiğini bildirdi. OTP’nin, Türkiye’nin tarımsal üretimi üzerinde olumsuz etki bıraktığına işaret eden Ertuğrul, ‘‘Türk tarımının OTP’ye uyumunun dış ticaret dengesine etkisi 1980 ve 1990’lı yıllarda Türkiye’nin lehine iken, 2000’li yıllarda yüzde 313 oranı ile Türkiye’nin aleyhine olacaktır. Böylece Türkiye, tarım ürünlerinde önemli ölçüde dışa bağımlı hale gelecektir’’ diye konuştu. SANVAK Başkanı Fethi Yaşar da, AB’ye girme sürecinde Türk tarımını bekleyen sorunların çözümü için bugünden nasıl bir planlama, nasıl bir üretim ve nasıl bir satış politikası uygulanacağına değindi. Çiftçiler ve üreticilerin gerekli tedbirleri alması için eğitimin önemini vurgulayan Yaşar, bu panelle çiftçilere gerekli eğitimin verileceğini ifade etti. Sandıklı Kaymakamı Talip Yel, AB ile yapılan görüşmelerde zorlayıcı konulardan birinin de tarım olduğuna dikkat çekerek, ‘‘Başta nüfus, istihdam, teknoloji kullanımı ve verimlilik gibi konular olmak üzere bizi zorlu ve çetin bir müzakere süreci beklemektedir’’ diye A konuştu. SANVAK Genel Sekreteri İsmail Özkahraman ise tarımı, insan hayatının devamlılığı için ön şart olarak gördüğünü belirten konuşmasında şunları söyledi: ‘‘Bugün Dünya Çiftçiler Günü. Bu nedenle çiftçi ve köylülerimize kutlu olsun demeyi çok isterdim ama diyemiyorum. Çünkü bir insanın hayatta kala bilmesi için hayati önem taşıyan, yani yaşamak için olmazsa olmaz denilebilecek maddeler nelerdir diye sorsam alacağım ortak cevap herhalde ekmek, su ve hava olur. Ekmeği burada temel gıda maddelerinin sembolü olarak alıyorum. Bugün bu panelde ekmeği ya da onun yetiştiği toprağın ve onu işleyen, üreten insanlarımızın giderek ağırlaşan sorunları ele alınacak. Bu sadece çiftçi ve köylülerimizin sorunu değildir, özetle ekmek yiyen herkes ya da her üretici tarım sektörünün dışında olamaz.’’ 2015 yılında Türkiye nüfusunun 85 milyona ulaşmasının beklendiğini kaydeden Özkahraman, bu nedenle tahıl üretiminin ve buğdayın öneminin büyük olduğunu söyledi. Özkahraman, bu açılardan tarımın stratejik bir sektör olduğunun altını çizerek, ‘‘Denilebilir ki otomobil, buzdolabı vs. üretimi artıyor. Peki tahıl üretimi yetersiz kalırsa insanlara otomobil ya da buzdolabı yedirilebilir mi? Çünkü tahıl ürünü ihraç eden sadece 4 ülke vardır. Bunlar ABD, Meksika, Kanada ve Fransa’dır. Tarımsal üretimimiz nüfus artışımızın gerisindedir’’ diye konuştu. Tema Vakfı Projeler Danışmanı Yalçın Doğaner ise tarımsal sorunlara getirilebilecek çözümleri şöyle özetledi: ‘‘Toplam üretimi, verimliliği ve kaliteyi arttırmak. Üreticinin karar ve yönetim süreçlerine katılmasını sağlamak için örgütlenme çabalarını güçlendirmek. Üreticinin istikrarlı gelir elde edebilmesi için tarım ürünleri arzını garanti altına almak. Stratejik ihtiyaç maddeleri olan buğday, şeker pancarı, pamuk gibi ürünlerin yurt içinde üretilmesini sağlamak. Toprağın mülkiyet açısından dağılımı ve parçalanmışlığından kaynaklanan sorunların çözümü için arazi toplulaştırma çalışmalarını yaygınlaştırmak. Neyi, nerede ve ne kadar üreteceğimizi planlamak.’’ Çölleşme tehdidi kapıda ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Tarım ve Köyişleri Bakanı Dr. Mehmet Mehdi Eker, çölleşmenin artık yaklaşan bir tehlike olmaktan öteye geçtiğini söyledi. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB), Alman Teknik İş Birliği Kurumu (GTZ) ve Türkiye Erozyonla Mücadele Vakfı (TEMA) tarafından ortaklaşa düzenlenen ‘‘Erozyon ve Çölleşmeyle Mücadelede Kırsal Kalkınma Sempozyumu’’ geçtiğimiz ay içinde Ankara’da gerçekleştirildi. Sempozyumun açılışına katılan Tarım Bakanı Eker, toprakla ilgili şimdiye kadar yapılan çalışmaların sivil toplum kuruluşlarıyla sınırlı kaldığını ve siyasi iktidarların bu konuya eğilmediğini savunarak, şöyle konuştu: ‘‘ Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu ile topraklarımızda çölleşmeyle mücadele çerçevesinde amaç dışı ve yanlış kullanım ile erozyon engellenecek, rasyonel kullanım sağlanacaktır. İl düzeyinde Toprak Koruma Kurulu oluşturulacaktır. Tehdit altındaki yerler belirlenecek ve koruma altına alınacaktır. Bu yasayla arazi toplulaştırılması ve bu kapsamda da kırsal alan planlaması yapılacaktır. Her yıl Kıbrıs kadar verimli toprak kaybettiğimiz düşünülürse, bu yasanın önemi ortaya çıkacaktır. Ancak asıl önemli süreç yasa çıktıktan sonra başlayacaktır. Çünkü, yasalar uygulandığı sürece anlamlıdır.’’ TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar da konuşmasında, tarımsal çevre tedbirlerinin ülke kırsal kalkınma planında yer almasının zorunlu olduğunu vurguladı. Türkiye’de erozyonun yoğun olarak yaşandığı alanların başında tarım topraklarının geldiğine işaret eden Bayraktar, tarım alanlarının yüzde 75’inde erozyon sorununun devam ettiğini kaydetti. Bayraktar, her yıl 500 milyon ton tarım toprağının erozyonla kaybedildiğini ifade ederken, kırsal kesimdeki insanların giderek daha çok yoksullaştığına dikkat çekti. Bayraktar, amaç dışı arazi kullanımı ve hatalı tarım teknikleri gibi uygulamaların erozyonun hızını artırdığını belirtti.Trakya Üniversitesi Tekirdağ Ziraat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Cemil Cangir ise, önlem alınmazsa ilerleyen yıllarda Türkiye’nin sıcaklık artışı ve su sorunuyla karşı karşıya kalacağını anlattı. ‘‘ Drenaj sorunu konusunda 1,5 milyon hektarlık bir alanla mücadele etmek zorundayız’’ diyen Cangir, Türkiye’deki 4.7 milyon hektar alanın sadece tarım toprakları açısından gözden geçirilmesi gerektiğine dikkat çekti. AB Komiyonu kırsal kalkınma uzmanı Clause Piggler, 20072013 döneminde yeni başlatacakları programa Türkiye’yi de katacaklarına değindi ve programda yer alacak kırsal kalkınma dışındaki beş önemli ana başlığın ‘‘kurumların oluşturulması ve geçiş döneminde yardım, bölgesel ve sınır ötesi işbirliği, bölgesel kalkınma, insan kaynaklarının genişletilmesi’’ olduğunu belirtti. Piggler, bütçesi yıllık 2 milyar Avro olacak programın, bu bütçeyi ülkelerin yapısı ve faydalanacak bileşenlere göre bölüştüreceğini belirtti. Piggler, tarım işletmelerine yatırım yapılması ve tarım ürünlerinin işlenmesi ve pazara sunulması gibi eleme tedbirleri olacağını da kaydederek, bu tedbirlerine uymayanların program dahilinde olmayacağını vurguladı. AB’nin tek tek çiftçi yatırımlarını takip edemeyeceğini belirten Piggler, bu nedenle merkezi bir idarenin söz konusu olmayacağını da söyledi. Türk tarım sektörünün ve sorunlarının öncelikli olarak analiz edilmesinin gerekliliğine işaret eden Piggler, bunun da Türk uzmanlar ve otoriteler tarafından yapılması gerektiğini anlattı. 29