Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
“İlkgençlik Çağına Öyküler3” üzerine çifte bakış Selim İleri, 19411960 doğumlu yazarlarımızın öykülerinden oluşturulmuş bu üçüncü ciltte Ayşe Sarısayın’la işbirliği yapmış. Bu iş birliğinden ise yine merkezlerine aldığı tarihsel dönemi kapsayan, yol gösterici ve içine aldığı isimlerin ilkgençlik çağına ses verebilmeleri açısından doyurucu bir seçki çıkmış. Bir dönemin çeşitliliği r Behçet ÇELİK on yıllarda çocuk kitaplarının yayınında ciddi bir artış olmakla birlikte gençlerin okuyup zevk alacakları ya da okuma alışkanlıklarının edebiyatı sevmeye evrilmesine yardımcı olacak yayınlar nispeten az. Bazı yayınevleri yayın haklarına sahip oldukları yazarların eserlerinden bu yaşlardaki gençlere hitap eden seçkiler yayınlayarak bu boşluğu doldurmaya çalışırken bazıları da edebiyatçılardan özel olarak ilkgençlik yaşındaki okurlara yönelik kitaplar yazmalarını istiyor. Bu konuda izlenen bir başka yol ise yetişkinler için yazılmış kitaplardan ilkgençlik çağındakilere yönelik seçkiler yayınlamak. Selim İleri’nin daha önce iki cildi yayınlanan “İlkgençlik Çağına Öyküler” serisi bu sonunculardan. 19411960 arasında doğmuş yazarların öykülerinden oluşan serinin üçüncü cildini Selim İleri’yle Ayşe Sarısayın birlikte hazırlamışlar. Öykücülüğümüzün bu döneminin ayırt edici özelliği, 1950 kuşağının yeni bir dil ve anlatım arayışı, iç dünyaya, bireysel sorunlara derinlemesine bakış gibi öyküye getirmeye çalıştıklarının benimsenip ileri götürülmesinin yanı sıra toplumsal meselelere de kayıtsız kalınmamış olmasıdır. Bu dönemin bir başka özelliğiyse yazılan öykülerdeki çeşitliliktir. Bunun nedeni toplumsal yapıdaki değişim ve çalkantıların bu dönemde artmasıdır kuşkusuz. Öykücüler dünya görüşleri doğrultusunda yaşadıkları toplumda olan bitenin bireysel dünyalarda neleri etkileyip altüst ettiğine odaklanmış, bu değişimi ve değişimin yarattığı sarsıntıları gündelik hayatlar ve bireysel hikâyeler üzerinden öykülerinde ele almışlardır. Gerek sınıfsal yapıdaki değişimi, gerekse toplumsal cinsiyet açısından nelerin geri dönülmez biçimde değiştiğini bu dönemin öykücülerinin yapıtlarında görmek mümkündür. GENÇLERE YAKIN GELECEK BİR DERLEME “Üçüncü cilt,” öykücülüğümüzün bu döneminin ana hatlarını, genel özelliklerini vs ortaya koymak için yapılmış bir seçki değil. İleri ve Sarısayın, öykücülerden ilkgençlik çağındaki okurlara hitap edecek metinler seçmişler, bununla birlikte bir araya getirdikleri öyküler aynı zamanda öykücülüğümüzün önemli bir dönemini olanca çeşitliliği içerisinde ortaya seriyor. Her ne kadar bu seçki S A Y F A 4 n 5 Kuşaklar ve öyküler r Eray AK ntolojiler, kim tarafından hazırlandığına da bağlı olarak, edebiyatın her zaman önemli bir parçası oldu. “Her zaman” derkenki kastım ise oldukça geniş bir zaman dilimi çünkü antolojiler, edebiyatımızın köklü bir geleneği aynı zamanda. Klasik edebiyatta “güldeste” adıyla şiir seçkilerinin yapıldığını ve bu çalışmaların değer gördüğünü biliyoruz. Değer görmenin de ötesinde günlerine ve geçmişlerine tanıklık ya da bir ışık tutma anlamında da önemli görevleri olduğunu söyleyebiliriz bu antolojilerin. Ancak bu görevlerini yerine getirebilmeleri için yetkin isimlere ihtiyaç duydukları da açık. Bu yetkin isimlerin de günlerine ya da geçmişlerine eşit mesafede yaklaşabilmesi koşuluyla elbette... Ancak söz konusu edilen bir seçki olunca, “kişisel beğeniler” ister istemez öne çıkıyor. Antolojilerin, bugün, geçmişe bakışla değerini yitirmesini ise bu durumun farklı yansımalarına bağlayabiliriz. Antolojiler artık, “kişisel beğeni” noktasını da aşıp çok daha “bencil” kriterlerle hazırlanıyor. Buna paralel de bir zümrenin, verimleriyle bir araya getirildiği kitaplar olarak görülüyor. Bir tür olarak antolojinin değeri de yapılanlar nedeniyle hasara uğruyor. Bunlara rağmen değerinden yıllardır hiçbir şey eksilmeden, aksine üzerine sürekli koyarak değeri her geçen zaman biraz daha anlaşılan antolojiler de mevcut. Şüphesiz bunlar arasında akla ilk gelenlerden biri de, Selim İleri’nin ilk cildini yıllar önce hazırladığı İlkgençlik Çağına Öyküler. S hazırlayanların ‘seçim’lerinden oluşsa da bu çeşitlilik aynı zamanda okurlara sonraki okumaları için de seçme imkânı sunuyor. Bu kitabı okuyacak gençlerin beğendikleri öykülerin yazarlarının başka eserlerini okumaya yöneleceklerini tahmin edebiliriz. Bir dönemin belli başlı öykücülerinin kaleminden çıkmış, tarz, dil, konu vb noktalarda bu denli çeşitlilik içeren bir derlemenin gençlerin önüne konmuş olması bu nedenle çok önemli. Gençlere yakın gelecek, onlara hitap edecek öykülerin seçiminden söz edildiğinde ilk anda akla öykü kişilerinin de gençlerden oluştuğu bir seçki izlenimi doğabilir. İleri ve Sarısayın bu konuda da çeşitlilik gözetmişler. Kahramanı ya da anlatıcısı gençlerden oluşan öykülerin yanı sıra, yaşlılar da var öykü kişileri arasında, orta yaşlılar da… Gençlere sadece gençlik çağıyla ilgili öyküler sunmak onları yetişkinlerin dünyasına kabul etmemek, onları belirli bir alanın sınırları içerisinde tutmak anlamına gelir. Edebiyat, gençlerin yaşadıkları toplumu ve dünyayı tanımalarının, insan olmanın nasıl bir şey olduğu üzerine kafa yorup sorgulamalarının özel bir yolu ise, yaş benzeri her türlü sınırın kalktığı daha geniş bir alana, insanlık düzlemine buyur etmek gerekir onları. İleri ve Sarısayın da bunu yapmışlar. Belki biraz da, gençlerin henüz üzerinde kafa yormadıkları, ama onları bekleyen dünyayı görmelerini istemişler. Toplumsal hayatın tek tip olmayıp muazzam bir çeşitlilik içerdiğini, haksızlıkların, baskının, zulmün çeşitliliklerin yok sayılmasından, insanların eşit görülmemesinden doğduğunu sezmelerini arzu etmişler. Sonuçta kendileri gibi olmayanlarla aralarında bir fark olmadığını kavrayabilmesi için insanların başkalarının hikâyelerine ihtiyaçları var. Bu seçki sadece genç okurlar için değil, yetişkinler için de, öykücülüğümüzdeki önemli bir atılımın yetkin örneklerini okumanın yanı sıra, hikâyelerimizdeki farklılık ve benzerlikleri bir arada görme imkânı da sunuyor. n Ş U B A T 2 0 1 5 A İleri’nin bu ufuk açıcı antolojisi, uzun yıllar genç okurlar için bir yol gösterici olmuştu. Benim de aralarında bulunduğum birçok okur, coşkun bir ırmak gibi akan çağdaş öykücülüğümüzün köklerine yolculuk etmişti bu kitapla. Bugün edebiyatımızın klasikleri arasında gösterilen yazarların verimlerini görmüş, tanımadığımız pek çok ismin de takipçisi olmuştuk. İkinci ciltte güne biraz daha yaklaşarak aynı şeyi yaptı Selim İleri. Bu ikinci cilt, bize modern öykünün bugün kültleşmiş pek çok ismini tanıma imkânı sağladı. Oğuz Atay’ların, Bilge Karasu’ların, Ferit Edgü’lerin, Sevgi Soysal’ların kuşağıydı bu seçkiye aldıkları ve bir anlamda modern öykünün atlasını çıkarmıştı. EŞİT MESAFEDE DURMA Şimdi ise İlkgençlik Çağına Öyküler’in üçüncü cildi çıktı karşımıza. Selim İleri, 19411960 doğumlu yazarlarımızın öykülerinden oluşturulmuş bu üçüncü ciltte Ayşe Sarısayın’la işbirliği yapmış. Bu iş birliğinden ise yine merkezlerine aldığı tarihsel dönemi kapsayan, yol gösterici ve içine aldığı isimlerin ilkgençlik çağına ses verebilmeleri açısından doyurucu bir seçki çıkmış. Çağdaş öykümüzün temellerini atan 50 Kuşağı’ndan sonra gelen kuşağın resmini görüyoruz antolojinin bu üçüncü cildinde. Çoğu bugün hâlâ üreten, kitaplarını ve yazdıklarını yayımlatmaya devam eden, edebiyatın her kolunda verimlerini sürdüren yazarlar bu ciltte toplananlar. Yani bir anlamda günümüz edebiyatının, artık kendini ispatlamış yazarlarının ilkgençliğe seslenen öykü verimlerini okuyoruz kitap boyunca. Üçüncü cildi, ilk iki ciltten ayıran, Ayşe Sarısayın’ın da Selim İleri’ye katılmasının dışında, bir önemli nokta daha var. O da Selim İleri ve Ayşe Sarısayın’ın bu kez çağdaşlarını, kendi kuşaklarını antolojiye taşımaları. Bu doğrultuda zorlandıklarını da söylüyorlar zaten kitabın sunuş yazısında. Daha yazının başında belirttiğim eşit mesafede durma, bu noktada zorlaşmış olsa dahi İleri ve Sarısayın’ın bunu aştığını, kitabın sayfalarını çevirmeye başlayan herkes görecek. Sonuçta artık biliyoruz ki iyi antolojiler, onları hazırlayan iyi isimlere muhtaçlar. İlkgençlik Çağına Öyküler’in üçüncü cildi, bunu bir kez daha ispatlıyor bize. n İlkgençlik Çağına Öyküler – 3. Cilt/ Hazırlayanlar: Selim İleri, Ayşe Sarısayın/ Everest Yayınları/ 464 s. Ayşe SarısayınSelim İleri C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1303