04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

RENKLER n SESLER n HARFLER AYTÜL AKAL n NİLAY YILMAZ n ÇİĞDEM GÜNDEŞ n MAVİSEL YENER n MUSTAFA DELİOĞLU Bilyeler / Behiç Ak / Resimleyen: Behiç Ak / Günışığı Kitaplığı / 2014 / 27 s. / 7+ İbo ve kedisi Pisi, lunaparkta palyaçonun ip çekme çadırına giderler. Her birinin ucunda birer hediye asılı olan yüzlerce ipten birini çeker İbo ve hediyesi kucağına geliverir; ağır, kocaman bir küp. İçinde ne olduğunu bilemediği küpü alıp eve gider. Uzun uğraşlardan sonra kapağını açınca ne bulur dersiniz? Yüzlerce cam bilye! Rengârenk, pırıl pırıl… İbo, hemen bilyelerle oynamaya başlar. İlk başlarda bu oyun çok eğlenceli olsa da zamanla İbo’nun hayatını altüst eder. Çünkü İbo, artık bilyelerden başka bir şey düşünemez olmuştur. Neredeyse sabaha dek tek başına bilyeleriyle oynamaktadır. Bu durum ailesini hem üzer hem kızdırır. Nasıl kızdırmasın, İbo, onların uyarılarına kulak asmamaktadır. Sonunda babası bir çözüm bulur, bir gün bilyelerin hepsini sokağa fırlatıverir. Sonra ne mi olur? Neler olmaz ki? Gökten yağmur değil bilye yağdığını gören diğer çocuklar bayram eder haliyle. Ama bu kez tüm mahallenin başı derde girmiştir. Neden mi? E artık onu da siz bulun… Bu sevimli sorundan nasıl kurtulduklarını da merak etmiş olmalısınız. Oyun, arkadaşlık, paylaşmak gibi kavramların işlendiği bu eğlenceli ve renkli kitap sizi bekliyor. Yark / Bertrand Santini / Resimleyen: Laurent Gapaillard / Çeviren: Siren İdemen / Büyülü Fener / 2014 / 78 s. / 10+ Yark, çok seyrek görülen bir canavar türü. Çocukların tadını lokuma benzeten, dilinin üzerinde erite erite zevkle yiyen bir canavar… Evet evet, Yark, çocukları yiyerek besleniyor. “Onların o küçücük kemiklerini dişlerinin arasında çıtırdatmaya, jelibon misalı ağızda eriyen yumuşacık gözlerini emmeye bayılır.” Çocuklar yataklarında mışıl mışıl uyurken, parmaklarının ucuna basarak yaklaşır ve yatağın üstüne eğilir. Ağzını açtığında, salya sızar iri dişlerinin arasından… En kötü canavarın bile zayıf yanı vardır tabii. Yark’ın da midesi pek hassas. Yaramazlık yaptığında çocukların kalbi güçlü bir zehir salgılıyor ve etleri Yark’ı hasta ediyor. Bu nedenle Yark sadece uslu çocukları yiyor. Yark, Noel Baba’nın listesini hileyle ele geçirir ve böylece dünyadaki bütün uslu çocukların adresine ulaşır. Ardından, bu çocukları ziyaret etmeye başlar. Ama Charlotte pek akıllı çıkar. Yark’ı görür görmez öyle bir yaramazlıklar yapar ki, Yark onu yiyemez. O zaman sıra Lewis’te… Peki S A Y F A 2 4 n 5 KİTAPÇI M. YENER, A. AKAL, N. YILMAZ, Ç. GÜNDEŞ ama Lewis nerede? Ah, kötü ağabeyi onu dolaba tıkmış. Ya kötü ağabey nerede? Yark yanlışlıkla Lewis diye onu mu yemiş? Ne olacak şimdi? Vahşi imgeler ve şiddete dönük ifadelerin gerisinde, özdeşimi, duygu paylaşımını, dostluğu, sevgiyi, iyiliği yücelten bir sıra dışı bir öykü ile karşı karşıyasınız. Red Kit Toplu Albümleri 9 (19631964) / Morris ve Goscinny / Çeviren: Eray Canberk/ Yapı Kredi Yayınları / 2014 / 142 s. / 8+ Red Kit hayranlarına müjde. Koleksiyonunuza katacağınız, sert cilt kapaklı, kuşe kâğıdına renkli baskı 9. albüm kitapçılarda. Red Kit’in 196364 yılları arasında yayımlanan maceraları, bu albümde toplanmış. Kitapta üç macera yer alıyor: Hayalet Kasaba, Daltonların Namus Sözü ve 20. Süvari Alayı. Gölgesinden hızlı silah çeken kovboyun maceralarını kaçırmayın. Mektup Özlem Giderir mi? / Anais M. Martin / Morpa Kültür Yayınları / 2014 / 152 s. / 13+ Elif ve Candan… Çok yakın iki arkadaş. Her şeylerini paylaşır, neredeyse tüm günü birlikte geçirirler. Ama bir gün ayrılmak zorunda kalırlar. Candan’ın konsolos olan babasının görevi nedeniyle ailecek Fransa’ya taşınırlar. Ne ki bu ayrılık sadece fiziksel bir ayrılıktır. İki genç kız, mektuplarla sürdürür dostluklarını. Özellikle Candan… Yaşadığı, deneyimlediği her şeyi, özlemlerini, sıkıntılarını, yeni yaşamını Elif’e yazdığı mektuplarla anlatır. Yeni bir kültürü tanımak, o kültüre alışmak ama daha önemlisi kendini herkese kabul ettirmek zordur elbet. Ancak Candan annesinin de desteği ve ilgisiyle kolayca aşar bu zorlukları. Candan’ın mektuplarından anladığımız kadarı ile bu zorunlu ayrılık beraberinde bazı iyi şeyleri de getirir. Örneğin, Candan annesi ile daha çok vakit geçirmeye başlar. İlişkileri daha sağlam daha yakın olur. Bunun sebebi de yabancı bir memlekette olup birbirlerine kapanmak değil daha fazla birlikte olmaktır. Belki de ebeveynçocuk ilişkisinin temel gereksinimi budur. Anais Martin, kitabın girişinde; “Bu mektup / öyküler, 1994 yılında, Fransa’ya taşındığımız yaz oluşmaya başladı. O zamanlar oğlum 1314 yaşlarındaydı ama yabancı memlekete gelmenin aceŞ U B A T 2 0 1 5 miliğiyle birden çocuklaştı ve gördüğü ya da ilgisini çeken her şeyi sorup öğrenmek istedi…” demiş (s.5). Bu deneyim yazarı, yaşadıklarını kendi deyimiyle bir “mektupçuk” kitabı yazmaya yöneltmiş. Dostluk kavramının öne çıktığı kitapta, Candan ve ailesiyle birlikte Fransa’nın Valence şehrini de adım adım geziyor gibi olacaksınız. Video Oyunlarında Aşırıya Kaçınca / Jennifer Moore – Mallinos / Resimleyen: Gustavo Mazali / Çeviren: Seda Çıngay / Remzi Kitabevi / 2014 / 35 s. / 7+ Doğum gününde gelen birbirinden güzel hediyeler Hakan’ı çok sevindirir. Özellikle biri… Kimden geldiği belli olmayan bu hediye bir video oyunudur. O güne tek pek fazla video oyunu oynamamış olan Hakan merakına yenilir ve kaseti çalıştırır. Ne olursa o andan sonra olur. Vampirler Hakan’ı yavaş yavaş ele geçirir. Ahh! Bu bir korku oyunu sandınız, değil mi? Hayır, Hakan’a gelen armağan bir korku oyunu değil, ancak sanal oyunlar konusunda dikkatli davranmadığımızda büyük küçük hepimizi korkunç bir sona doğru sürükleyecek bir zincirin ilk halkası. Son yıllarda “bilgisunar (internet) bağımlılığı” olarak tanımlanan yeni bir salgın türedi. Salgın demek boşuna değil, teknoloji aracılığı ile hemen ve hızla yayıldığı gibi ağına aldığı kurbanlarda büyük kayıplara neden olabiliyor. En başta zaman, arkadaşlık, gerçek oyunlar, sağlığımız ve belki de her şeyimiz… Hakan’ı merak ettiniz mi? Acaba kurtulabilecek mi bu bağımlılıktan? Dilerseniz oyuna ara verip kitaba göz atalım. İnternette Yolunu Şaşırınca / Jennifer Moore – Mallinos / Resimleyen: Gustavo Mazali / Çeviren: Seda Çıngay / Remzi Kitabevi / 2014 / 35 s. / 7+ Bilgisayar ve bilgisunar ( internet) ne büyük kolaylık. Gereksinim duyduğumuz her bilgi, oyun, eğlence, arkadaşlarımız kısacası tüm dünya bir tık’la istediğimiz an istediğimiz yerde elimizin altında. Ya istemediklerimiz? “Dünya, bizim elimizin altında olur da istemediğimiz şey olur mu hiç?” demeyin. Sanal ortamda ne zaman, neyle ve kiminle karşılaşacağımız hiç belli değil. İşte “İnternette Yolunu Şaşırınca” isimli öykü tam da bu konuda… İlköğretim çağında olan bir kız ailesinin onayı ve izni oldukça, yine onların izin verdiği oranda kullanır bilgisayarını. Bilgisunarda da kendine göre sitelerde oyunlar oynar. Ailesi bu konuda çok özenli ve kararlıdır. Öyle ki zaman zaman bu durum küçük kahramanımızın canını sıkar. Ona göre bu tür güvenlik şifreleri falan zaman kaybından başka bir şey değildir. Bir gün bir arkadaşıyla birlikte sanal ortamda arkadaşlık kurup sohbet edilebilen bazı sitelerde dolanırlar. Hatta kendi yaşlarında, çok sıcakkanlı ve eğlenceli bir çocukla tanışırlar. Bol bol sohbet ederler. Sonra... Sonrası biraz karışık… Ah! Nasıl emin olunabilir ki o an konuştuğumuz kişinin gerçekten anlattığı gibi olduğuna? Ya karşımızda hiç beklemediğimiz birisi / birileri varsa… Ya bizi hiç istemediğimiz şeyler yapmaya razı ederlerse ya da zorlarlarsa… Bu durumda ne yapmalı acaba? Daha doğrusu bu duruma düşmemek için ne yapmalı? Hadi bunun yanıtını anne ve babanızla birlikte bulun. Kitabın arkasında “Anne ve Baba Rehberi” adlı bir bölüm var. Özellikle çocukların bilgisayar ve bilgisunar kullanımı konusunda dikkat edilmesi gerekenler, alınması gereken önlemler anlatılmış. Şipşak Hikâyeler – 1 / Bernard Friot / Çeviren: Tuvana Gülcan / Tudem / 2014 / 103 s. / 8+ Masallara inanmayan bir çocuğa masallar, öyküler anlatan bir adam varmış. İşi zormuş adamın. Çünkü bu çocuk ona masallar anlatmak isteyen herkesi hemen susturur, anlatılanların saçma sapan şeyler olduğunu söylermiş. Masalların, hikâyelerin yanına bile yaklaşamadan alıp başını gittiğini ileri sürer, hiç kimseyi dinlemezmiş. Ama çocuğa masal anlatmak isteyen adam da sabırlıymış hani ve akıllı. Çocuğa öyle bir masal anlatmış ki çocuk heyecanlanmış, “Gerçekten de inanılmaz!” demiş sonunda. Adamın istediği tam da buymuş aslında; çocuğu heyecanlandırabilmek… Yazar Bernard Friot, aslında bir öğretmen. Firot’un kısa öyküleri öyle vurucu ki çocukları hemen kavrayacağından kuşkumuz yok. Öğretmen oluşu onun çocukları daha yakından ve daha iyi tanımasına olanak vermiş. Bu elbette her öğretmenin aynı yeti ve yeterlilikte olacağı anlamına gelmiyor, ama anlaşılan Friot çocukları da işini de çok severek yapmış. Baskıcı eğitim sistemine, insan haklarına, çocuk istismarına, cinsiyet ayrımına, hayvan haklarına ve daha pek çok konuya yaklaşımı çok incelikli. Çocukların dilinden anlayan, çocuklar gibi hissedip çocuklar gibi coşkuyla ve çok sade bir anlatımla yazan Firot’un kısa öyküleri Şipşak Hikâyeler 1 ve Şipşak Hikâyeler 2 adıyla kitapçılarda okurlarını bekliyor. n K İ T A P S A Y I 1303 C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle