03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ümit Kıvanç'ın "Stratejik Derinlik” eleştirisi Durdurun inecek var! Ümit Kıvanç’ın “Panİslamcının Macera Kılavuzu”adını taşıyan kitabı, İslamcı camianın yerlere göklere sığdıramadığı Ahmet Davutoğlu’nun ‘başyapıtı’ “Stratejik Derinlik”i yapısal çözümleme tekniğiyle adeta lime lime ederek analiz ediyor. Kıvanç’ın kitapta altını çizdiği en önemli nokta ise “Stratejik Derinlik”in bilimsel açıdan ciddi defolar içermesi. r Behlül ÖZKAN 980’lerin sonuna doğru Sovyetler Birliği’nin çözüldüğü dönemde Uluslararası İlişkiler disiplininin ‘saygın’ akademisyenleri, nükleer silahlanmayı ve çift kutuplu dünyayı tartışmakta hâlâ ısrar ediyordu. 1945’ten bu yana komünizm ‘tehdidine’ karşı silahlanmaya milyarlarca dolar harcanmasını meşrulaştıran bilim insanları, Sovyetler Birliği’nin yıkılmasını kabullenmek istemiyordu. Berlin Duvarı, tüm teorileri ve varsayımlarını Soğuk Savaş’ın yıllarca süreceği üzerine kuran ‘entelektüellerin’ de üzerine çökerken, Uluslararası İlişkilerde eleştirel düşüncenin önde gelen isimlerinden Ken Booth o dönemde çarpıcı bir soru yöneltti: “Soğuk Savaş’ın sona ermesi gibi tarihte bir dönüm noktasını ıskalayan, görmeyen ve algılayamayan Uluslararası İlişkiler disiplinini de yıkılan Berlin Duvarı’nın altına gömmek gerekmez mi?” Benzer bir soruyu tam da bugünlerde Türkiye dış politikası üzerine yazanlar için sorma ihtiyacı hissediliyor. 10 yıldır küresel güç olacağız, Ortadoğu’ya düzen verip bölgenin lideri olacağız vaatlerinin peşine takılanların yazdıklarının tersine, Türkiye dış politikası uçurumun eşiğinde: Şam’da Emevi Camii’nde namaz kılma hayalleriyle Suriye iç savaşında muhalifleri silahlandıran AKP iktidarı, gelinen noktada ülkenin sınırlarını korumaktan aciz. Sayıları binlerle ifade edilen radikal örgütlerin silahlı militanları ellerini kollarını sallayarak topraklarımızdan geçip gidiyor. Dış politikayı Tunus, Libya, Mısır ve Filistin’de Müslüman Kardeşler’i desteklemeye göre ayarlayan AKP sayesinde, Türkiye Ortadoğu’da artık arabulucu değil, sorunların tarafı haline gelmiş durumda. Ancak AKP yanlısı gazeteci ve akademisyenler için hayat normal seyrinde devam ediyor. Yanlışlıkla yandaş bir S A Y F A 1 8 n 5 1 televizyon kanalında dış politika üzerine tartışma programına denk gelirseniz, kendinize “Acaba ben başka bir ülkede mi yaşıyorum?” diye sorabilirsiniz. Ritmik diplomasi, yumuşak güç, merkez ülke ve daha nice ‘yakışıklı’ kavram havada uçuşurken; Türkiye’nin bölgesinde ve dünyada giderek yalnızlaşmasını, istihbarat ve polis üzerinde yargı denetiminin kalktığı muhaberat devletine dönüşmesini bırakın eleştirmeyi, bu sorunlara değinmiyorlar bile. Zaten ‘Hoca’yı eleştirmek kimin haddine? HOCA’YI OKUMAK YETMEZ (!) Daha birkaç ay önce Davutoğlu üzerine yayımlanan 350 sayfalık derleme kitapta, dış politikada yaşadığımız sorunlardan bahsedilmezken, Davutoğlu’na yakın akademisyenlerin makalelerinde Stratejik Derinlik’e dair tek bir eleştirel ifade geçmiyor. Davutoğlu “Upanişadlardan Yunan felsefesine, Tao klasiklerinden İslam ve modern Batı düşünce tarihine” uzanan derinliğe sahip bir “bilge kişi” olarak tanımlanıyor. Davutoğlu’nun yazılarında ve kitaplarında bu klasiklere referans verilmemesi, dahası böyle bir medeniyet sentezinden eser görünmemesi bu güzellemelerin yazarları için sorun teşkil etmiyor. Aynı akademisyenler Amerikalılara ve Avrupalılara Ortadoğu dersi veren, Bağdat’ı Şam’ı sokak sokak bilen ‘Hoca’nın eserlerini okumanın yetmeyeceğini, “hatmetmek” gerektiğini bizlere nasihat etmekten çekinmiyor. Onlar hatmetmeye devam etsin, biz faniler olarak dış politikada yaşadığımız kâbusun nedenini merak ediyoruz diyorsanız, Ümit Kıvanç’ın Panİslamcının Macera Kılavuzu kitabı, kafanızdaki sorulara cevap vermeye aday olarak kitapçılarda. Kıvanç, İslamcı camianın yerlere göklere sığdıramadığı Davutoğlu’nun ‘başyapıtı’ Stratejik Derinlik’i yapısal çözümleme tekniğiyle Ş U B A T 2 0 1 5 adeta lime lime ederek analiz ediyor. Türkiye’de gazeteci ve araştırmacıların zengin kaynaklara başvurarak kaleme aldığı kitap sayısı son derece sınırlı. Bu alanda yayımlanan birçok kitap çalakalem yazılmış, dip not ve kaynak bile kullanılmamış sayfalarca uzunluğunda köşe yazısı gibi. Ümit Kıvanç’ın gazeteci ve araştırmacılara örnek olacak bir eseri ortaya çıkardığı söyleyelim. Panİslamcının Macera Kılavuzu, bir yandan Türkçeye ek olarak İngilizce, Fransızca ve Almanca toplam dört dilde kaynaklara başvururken diğer yandan okuyucunun sıkılmadan okuyacağı akıcı ve nükteli bir dille Stratejik Derinlik’in ciddi derecede sorunlu yönlerini gözler önüne seriyor. Kıvanç’ın altını çizdiği en önemli nokta Stratejik Derinlik’in bilimsel açıdan ciddi defolar içermesi. Davutoğlu sayfalarca tek bir referans vermeden, geçmişteki olguları kendi isteğine göre eğip bükerek “tarihe bohça muamelesi yapıp ideolojik dayanak malzemesi çıkarma amacıyla” başvuruyor. Bir bakıyorsunuz Altınordu Devleti’nden çıkarak bugünün Rusyası’na, Sümer tarihinden hareket ederek günümüz Ortadoğusu’na dair önemli dersler çıkarmış. Davutoğlu tarihte istediği şekilde gezinirken ne bir kaynak veriyor ne de tutarlı bir yöntem benimsiyor. ‘Keyfilik’ Stratejik Derinlik’e damgasını vurmuş. Tarih ve coğrafya da Davutoğlu’nun emrinde. Türkiye’ye İslam dünyasının liderliğini getirecek emperyal giysiyi dikmenin telaşıyla Stratejik Derinlik bir anda Babür İmparatorluğu’na uzanırken, birkaç sayfa sonraysa Viyana önlerine Avrupa’yı fethetmeye savruluyor. ÇELİŞKİLER YUMAĞI Panİslamcılık teriminden yola çıkan Kıvanç, Davutoğlu’nun İslam dünyasını birleştirmek için hangi argümanlara başvurduğunu mercek altına alıyor. Kitabın alt başlığı olan “Davutoğlu Ne Diyor, Bir Şey Diyor mu?” sorusu; Türk İslamcılığının entelektüel sınırlarını bize göstermesi açısından anlamlı. Davutoğlu onlarca mezhep, etnik ve dinsel gruptan oluşan Fas’tan Endonezya’ya uzanan coğrafyanın nasıl birleşeceği, hangi ekonomik ve sosyal zeminde bu birliğin oluşacağı gibi sorulara takılmıyor bile. Kendi vizyonu ve stratejisinin yeterli geleceğine inanan bir akademisyen o. Kimsenin şimdiye kadar akıl edemediğini, Davutoğlu kendisinin ortaya koyduğu iddiasında. Vizyon olarak sunulan ulus devlet öncesi ümmetçilik, strateji olarak önerilen de 1945 öncesi Batı’nın emperyal yayılmasını meşrulaştırmak için kullanılan jeopolitik kavram ve zihniyetin Türkiye’ye uyarlanmış hali. Kısaca Davutoğlu muhtaç olduğumuz kudret İslamda, teorilerse 1920 ve 1930’ların Avrupası’ndadır diyerek sizi liderliğini kendisinin yapacağı ‘kutsal yürüyüşe’ davet ediyor. Durdurun bu yürüyüşü inecek var diyen Ümit Kıvanç, Stratejik Derinlik’in ciddi çelişkiler içerdiğini belirtiyor. Kıvanç Stratejik Derinlik’in başında bir ülkenin uluslararası ilişkilerde görece ağırlığı ve gücü üzerine formül geliştiren Davutoğlu’nun, geriye kalan yüzlerce sayfada bu formüle neden hiç değinmediğini sorguluyor. Benzer şekilde Davutoğlu, Enver Paşa’yı bir sayfada göklere çıkarırken, birkaç yüz sayfa sonra kıyasıya eleştiriyor. Bu çelişkilerin önde gelen sebebi Stratejik Derinlik’in yeni baştan yazılmış bir eser olmayıp, Davutoğlu’nun 1986 sonrası gazete ve dergilerde yayımladığı makaleleri de içeren bir kitap olması. Stratejik Derinlik’te bu şekilde kullanılan 20’den fazla makale olduğunun altını çizelim. Davutoğlu 1986’da Soğuk Savaş sürerken yazdığı bir makaleyi Stratejik Derinlik’e ekledikten hemen birkaç sayfa sonra, 1997’de yayımladığı başka bir gazete yazısını kitaba koyduğu için Stratejik Derinlik kendi içinde ciddi çelişkiler barındırıyor. Davutoğlu’nun şimdiye kadar kendisiyle Stratejik Derinlik üzerine yapılan çok sayıda röportajda bu noktaya hiç değinmediğini de belirtmek gerekir. Panİslamcının Macera Kılavuzu’nda Davutoğlu’nun ‘İlham Kaynakları’nın analiz edildiği bölümde; Haushofer, Mackinder, Mahan gibi emperyal yayılmayı meşrulaştıran jeopolitikacılar ve kullandıkları lebensraum (yaşam alanı) gibi kavramlar zengin referanslarla derinlikli şekilde analiz ediliyor. Davutoğlu’nun bir odaya kapanıp tek başına hayaller kurup strateji üretmediğini, belli ekonomik kesimlerin çıkarlarını temsil ettiğinin altı çizelim. Sonuçta uzun dönem MÜSİAD’ın Çerçeve dergisine yazılar yazmış, İslamcı işadamlarıyla yakın ilişkiler kurmuş bir akademisyenden bahsediyoruz. Davutoğlu, İsrail bombardımanı sonrası yıkılan Gazze’nin, iç savaşta harabeye dönen Suriye şehirlerinin imarını biz üstleneceğiz derken sadece dış politika alanında değil kendisini destekleyen sermaye çevrelerine de mesaj veriyor. Ümit Kıvanç’ın kitabı, AKP dönemi dış politikasını ekonomik çıkar ilişkileri açısından analiz edecek yeni araştırmalara önemli bir pencere açıyor. n K İ T A P S A Y I 1303 C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle