04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Üstüngel Arı’dan “Hikâyesi Olan Ölüler” Pislik Romanın anlatıcısı “Bilen Okur”, yaşanamayacak koşullardaki insanların hikâyesini anlatıyor. Bunu yaparken birçok konuya sert eleştiriler getiriyor ama bu, radikal bir eleştiriden çok, marjinal bir tavır niteliğinde. r Zafer KÖSE ünyadaki en pis şey pisliktir. Zaten pislikten başka bir şey yok. Kaçılamaz pislikten. Örneğin o hava. İletken bir maddedir hava. Pisliği iletir ve Üstüngel Arı’nın romanı Hikâyesi Olan Ölüler, işte o havayla dolu. Bu atmosferin etkisinde bulunduğunuz bir sırada, dünyayı ve insanları hiç de hoş biçimde algılamazsınız. ETKİLİ ATMOSFER Bazen konudan uzaklaşmak istercesine başınızı çevirirsiniz. İşte her sabahki o genç kadın, karşı büfeden bir tost alıyor. Yüzündeki şu gülümsemeye bakın! Geçen gün, ne kadar da çekici görünmüştü size. Bir de elinizdeki kitaba bakıyor. Oysa bu romanın atmosferini hissedebilse asıl kendi elindeki tosta bakardı. Peki, Hikâyesi Olan Ölüler’deki insanlar nasıl yaşıyor o atmosferin içinde? Doğrusu, pek yaşayabildikleri söylenemez. Romanın anlatıcısı “Bilen Okur”, yaşanamayacak koşullardaki insanların hikâyesini anlatıyor. Bilen, her şeye karşı bir arkadaş. Tüm aykırılığına rağmen, bir sevimliliği de var. Belki de “başka türlü bir şey” istemenin sağladığı güzellik, erdem ve meşruluk yansıyor ondan çevresine. Sevimliliği aslında aykırılığından geliyor. Hayata karşı bu kadar kökten bir tavır almasa herhalde dili çok rahatsız edici ve basit konularda bile geliştirdiği tepkileri fazla abartılı gelirdi bize ama anlıyoruz Bilen’i. Yakın arkadaşı Cem’in başından geçen olayları neden o şekilde anlattığını anlıyoruz. Daha büyüme çağındayken, babasına en çok gereksinimi varken, babasının Cem’e verdiği zararı görünce, Bilen’in konuya öyle yaklaşmasını anlıyoruz ve Cem’in, babasıyla on yıllarca süren ilişkisinin sonunda, Bilen’in işin içine neden Kolsuz’u da dahil ettiği besbelli. Hele Kolsuz’un hikâyesi! 82 kilo girdiği Diyarbakır Cezaevi’nden 50 kilo ve tek kollu olarak çıkan bir adam. Bir anda karşısında görünce, en yakınlarının bile tanıyamadığı Kolsuz’u, biz tanıyoruz. Bir de Ofelya var. Gerçek adını bile bilmediğimiz, hikâyesini bilmediğimiz o genç kadının, neden o tarz bir hayat yaşadığını anlıyoruz. Diğerlerini tanımak, romanın atmosferini hissetmek C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I Üstüngel Arı D yetiyor, Ofelya’yı anlamak için. YERALTINDAN BİR MARJİNAL Bilen Okur, yan karakteri olduğu bu hikâyeleri anlatırken, birçok konuya sert eleştiriler getiriyor. Ama bu, radikal bir eleştiriden çok, marjinal bir tavır niteliğinde gerçekleşiyor. Yani bazı yerlerde, sorunun kökeniyle ilgili analizlerden uzak, aykırı kanaat bildirmekle yetiniyor. Belki de “başka türlü bir şey” isteğinin somutlaşmaması nedeniyle böyle oluyordur. Bu durum, “her türlü başka şey” talebi gibi algılanabilir ama Bilen’i de anlıyoruz işte! Çevremizde çok sık rastladığımız arkadaşlarımızı, kardeşlerimizi görüyoruz onun tarzında. “Biz”i görüyoruz; karşı çıktıkları konusunda net, neyi savundukları belirsiz olan genişçe bir kesimi. Ayrıca, bu açıdan bakarken, Kolsuz’un, romanın konusunu özetleyen itirafını gözden uzak tutmamak gerek: “Geriye ancak bu kadar kalmıştı insanlığımız.” Evet, gece okuduğunuz bu kitabın etkili atmosferini soluyarak sabah işe gittiğinizde, çevrenizi her zamankinden farklı algılıyorsunuz. Selamlaşmalardaki sahtelikler gözünüze batıyor. Tokalaşmayı yapmacık ve pis bir davranış olarak da görüyorsunuz. Vücudun her noktasına, her deliğine dokunan en pis organın, o uzatılan el olduğunu düşünüyorsunuz. İstemiyorsunuz insanların size dokunmasını! “Neredeydiniz!” diye haykırmak geliyor içinizden, “Kolsuz, cezaevi köşelerinde bir insan sıcaklığı ararken neredeydiniz?” Aynı şekilde: “Cem’in hayatı mahvedilirken hem de babası tarafından...” Ama biraz zaman geçince, güçlü bir anlatı okumanın tadı kalsa da o atmosferden kurtulmaya başlıyorsunuz. Emeği çalınanlara, okuyamayan çocuklara, doğaya, sağlık hizmetinden yararlanamayanlara ve daha bir sürü şeye uzatılacak eller, biliyorsunuz ki, o şüpheyle yaklaştığınız eller arasından çıkacak. Ellerimizi birleştirmekten başka çaremiz yok ki! Kimimiz var birbirimizden başka? n Hikâyesi Olan Ölüler/ Üstüngel Arı/ Esen Kitap/ 148 s. 1303 5 Ş U B A T 2 0 1 5 n S A Y F A 2 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle