Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
taya koyuyor? Aynı çatı altında yaşanmasına rağmen hiçbir zaman karşılıklı saygı ve sevgide kusur yok. Bu sanırım biraz da temelden verilen bir eğitimle alakalı. Bunun en önemli örneklerinden birini göç etmeleri sırasında yaşanıyor: Hüseyin Kavalalı birçok konuda babasından farklı fikirlere sahip olsa da İskenderiye’deki nemli havadan babasının rahatsızlanması üzerine bir an bile tereddüt etmeden hemen İstanbul’a taşınma kararı alıyor. Güzel bir Türkiye için çalışan bir baba ve onu izleyen, dünyasını anlamaya çalışan küçücük bir çocuk... Günün, güneşin, aydınlığın tadının çıkarılabildiği günler... Küçük Nakime özelinde umutları yitirmemeyi başaran cesur insanların yaşamlarına tanıklık bu kitap diyebilir miyiz? Gerçekten de öyle. Ne olursa olsun hiçbir zaman umutlarını yitirmiyorlar. Kavala’da yaşadıkları son yıllarda büyük sıkıntılar çekseler de pes etmiyorlar ve daha rahat yaşayacakları İskenderiye’ye gidiyorlar. Oradan İstanbul’a geçiyorlar. Ardından Kurtuluş Savaşı yaşanıyor. 1929’da gerçekleşen büyük buhrandan sonra İkinci Dünya Savaşı, ihtilaller, darbeler... Aslında saymakla bitmeyecek hem ülkeyi hem de tüm dünyayı ilgilendirecek büyük olaylar yaşanıyor ama her şeye rağmen evdeki büyüklerden tutun da küçüğüne kadar herkes her şeyin sonunda güzel olacağına inanıyor. Şimdi bunların bir tanesini yaşasak neler olabileceğini bile düşünemiyorum. O dönemin insanlarını, sezgilerini, algılarını, aile birliğini tüm o yaşama ritüellerini de okuyoruz. Birbirlerine bayrak gibi devroluyor aydın aile yapı ? sıl bir miras? Kitap bunu nasıl or sı, ahlakı... Nakime Kavalalı tanıklığından yola çıkılarak kaleme alınan kitap bu noktada bir değil birçok neslin öyküsü aslında. Evet, birçok neslin öyküsü. Osmanlı döneminde başlayan ve günümüze kadar uzanan hayat hikâyeleri. Ama sizin de söylediğiniz gibi bayrak gibi devroluyor aydın aile yapısı, ahlakı, görgü kuralları… Farklı yıllarda, farklı şehirlerde, farklı evlerde olmasına rağmen kaybolmayan bir aile bütünlüğü söz konusu. Bu da nesilden nesile geçerek devam ediyor. “SON YILLARDA YAŞANANLAR NAKİME ÇULLU’YU DERİNDEN SARSMIŞTI” Torunları için endişeleniyor Nakime Hanım. Bu endişelerini dile getirerek bitiyor kitap. Ülkenin hali düşünüldüğünde onun bu haklı duygusunu anlatır mısınız? Evet, son yıllarda yaşananlar Nakime Çullu’yu ciddi anlamda üzüyordu. Kimi zaman haberleri izlerken gözleri doluyordu, kimi zamansa sinirleniyordu. Ben ve eşim her ne kadar haberlerden onu uzak tutmaya çalışsak da yaşadığı süre boyunca hiçbir zaman vazgeçmedi gündemi takip etmekten. Kimi zaman ben bile bu ülkede yaşananları izlerken dayanamıyor televizyonu kapatıyor veya gazeteyi okumayı bırakıyordum. İçten içe hak veriyordum anneanneye. 510 yıl önce konuşulması bile söz konusu olmayan durumlar şu an olağan bir hale geldi. Örneğin son dönemde ortaya atılan ‘Şeker Portakalı’ kitabının müstehcen olduğu iddiası beni derinden etkiledi. Çok severim ben Şeker Portakalı’nı, Zeze’yi ve yaşadıklarını... Ama nasıl bir zihniyettir ki bu kitabı müstehcen buluyor. Kayınpederim Aydın Emeç’in çevirisi olan bu kitap Türkiye’ye mal olmuş ve özellikle çocukların başlıca sevdiği eserlerden biridir. Şimdi böyle kitapların müstehcen bulunup yasaklanmasının söz konusu olduğu bir ülkede, nasıl bir nesil yetişip Cumhuriyet bayrağını ne koşullarda devralır ve dalgalanmasını nasıl sağlar? Düşünmeden edemiyorum… Kavalalı Ailesi kitabını yazmaya karar verdiğinizde çevrenizde nasıl tepkiler oluştuğunu sorarak bitirelim söyleşimizi? Açıkçası ben bu kararı verdiğimde eşim, anneanne ve Emine Swann (Hüseyin Kavalalı’nın torunlarından) bana çok destek oldu. Kimseye söylemeden önce eşimle birlikte elimizde bulunan kaynakları toparladık. Elimdeki belgeleri düzenlerken nasıl yazacağımı daha iyi anladım. Bütün hazırlıklar bittikten sonra ailenin diğer fertlerine kitap fikrimden bahsettim. Sonuçta aile üyelerinin adları geçecek ve kimi zaman da özel hayatlarıyla ilgili bilgiler verecektim. Bu durumu nasıl açıklar ve onları nasıl ikna ederim diye düşünürken ailenin tüm fertleri onay vermekten öte her konuda destek olacaklarını söyledi. ? gamzeakdemir@cumhuriyet.com.tr Kavalalı Ailesi/ Zeynep Emeç/ Destek Yayınevi/ 240 s. 31 OCAK 2013 ? SAYFA 5 Zeynep Emeç’in Nakime Kavalalı tanıklığından yola çıkarak kaleme alıdığı kitap, bir değil birçok neslin öyküsü aslında. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1198