25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

tapta bildiri metni olduğu gibi yer alıyor. Bildiride emperyalizme ve Siyonizme karşı olduğumuzu, bunlara karşı mücadele veren Ortadoğu halklarına destek vermek için Filistin’e gittiğimizi, emperyalizmin dünya halklarının dayanışmasına ve kurtuluş mücadelelerine tahammül edemediği için bize karşı tertip hazırladığını, Türkiye halklarının bu tertip dolayısıyla emperyalizmi ve işbirlikçilerini tanıması ve bilmesi gerektiğini anlatmaya çalıştık. Devrimcilerin bir üniversiteyi bombalamayı asla aklından geçirmeyeceğini, günlerce süren işkencelerin bunu bize kabul ettiremediğini ve devrimci kararlılığımızın devam edeceğini yazdık. Deniz ve arkadaşlarının yayımladıkları “manifesto”da ise hem ayrı düşmeye başladıkları kendi arkadaşlarına yanlış yolda oldukları hatırlatılıyor hem de Filistin’de emperyalizme karşı dövüşerek dönen bizlere karşı kurulan tertibe dikkat çekiliyor. Deniz Gezmiş ve arkadaşları THKO adına Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 1 No’lu Askeri Mahkemesi’nde yaptıkları yaklaşık 160 sayfalık savunmada hangi temel noktalara ağırlık verdiklerini ifade ediyorlardı? Kendilerine verilecek herhangi bir cezayı önlemek için savunma yapmaktan ziyade bilimi ve gerçekleri savundular, doğa ve toplum kanunlarının insanlık tarihini nasıl yönlendirdiğini açıkladılar. 1971’e kadar olan dönemin ülke ve dünya sorunlarını iyi tahlil etmişlerdi ve savunmalarında bu birikimlerini ortaya koydular. Toplumların tarihinin ezenlerle ezilenler arasındaki mücadelelerin tarihi olduğu gerçeğinden yola çıkarak ülkemizde ve tüm dünyada acımasızca halkları sömüren ve ezen emperyalizme vurgu yaptılar. Emperyalizme karşı tüm ezilen ülkelere örnek olarak ilk Kurtuluş Savaşı’nı veren ve onu dize getiren bir ülkenin çocukları olarak, yeniden ülkemize girmekte olan emperyalizme karşı ikinci bir kurtuluş savaşı vermek için yola çıktıklarını açıkladılar. Sömürücü ve işbirlikçi egemen sınıflar dışında başta işçi sınıfı olmak üzere tüm ezilen ve sömürülen sınıf ve tabakaların yanında olduklarını ve onların haklarını savunduklarını ilan ettiler. Daha açık bir deyimle devrimci olduklarını ve emekten yana tam bağımsız demokratik Türkiye’yi kurmak için yola çıktıklarını savundular. Savunmalarında, düşüncelerinden ve eylemlerinden hiçbir ödün vermeden mücadelelerinin doğruluğunu ve tarihi zorunluluğunu ileri sürdüler. Kitapta savunmanın tam metni yer almaktadır. Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 1 No’lu Askeri Mahkemesi’ne, THKO2 Davası’nda verdiğiniz güvensizlik dilekçesi... Özellikle hangi maddelere yoğunlaşarak verdiniz dilekçeyi? Ankara Sıkıyönetim 1 No.lu Askeri Mahkemesi’nin Denizlere 18 idam kararı vermesinin hemen arkasından “Deniz Gezmiş ve Arkadaşları Davası Gerekçeli Kararı” adında bir kitapçık yayımlandı. Aynı davanın sanığı olarak bu kitapçık bana da geldi. Ben mahkeme kararından sonra yakalandığım için daha sonra açılan 2’nci THKO davasında yargılandım. Ama henüz hakkımızda dava açılmasından 910 ay önce yayımlanan bu “Gerekçeli Karar”da ? Sümer, ifade vermeyerek ve savunma yapmayarak, mahkemeyi muhatap kabul etmemiş, verdikleri cezayı da tanımamış... hakkımda hüküm ifade eden değerlendirmeler vardı. Eğer 18 idam cezası Askeri Yargıtay’da bozulup 3’e indirilmeseydi bana da idam cezası verileceği anlaşılıyordu. Ayrıca Denizleri yargılayan ve 18 idam kararı veren aynı Askeri Mahkeme beni de yargılamaya başlıyordu. Yoldaşlarıma idam kararı vermiş bir mahkemeye asla güvenemezdim ve bu güvensizliğimi dilekçemle belirttim. Güvensizliğimi üç gerekçeye dayandırdım: 1 Yürürlükteki 1961 Anayasası’nın 14, 20 ve 132’nci maddelerinin ihlal edildiği, 2 Sıkıyönetim Mahkemeleri’nin bağımsız olmadığı ve 3“Gerekçeli Karar”daki hakkımda yazılanlardan dolayı, bu mahkemeyle şahsım arasında husumet olduğu. Mahkemeye şahsımla ilgili hiçbir ifade vermedim. Mahkeme sürerken ve henüz savunmalar başlamadan önce kontrgerilla işkence binasına götürülerek 15 gün işkenceden geçirildim. Bu işkenceyi de gerekçeme alarak savunma da yapmadım. İfade vermeyerek ve savunma yapmayarak, bu eli kanlı mahkemeyi muhatap kabul etmemiş, verdikleri cezayı da tanımamış oldum. 18 idam kararı verilmesinden sonraki günlerde Mamak Askeri Cezaevi’nde kolektif bir çalışmayla kaleme alınan ve Hüseyin İnan tarafından son şekli verilen “Türkiye Devriminin Yolu”... Hüseyin İnan “Milli Mesele” başlıklı bölümde bundan neyi kastettiğini nasıl ifade ediyor? Hüseyin İnan bu bölümde Milli Mesele konusuna, Türklerle Kürtlerin Kurtuluş Savaşı’nı birlikte yaptıklarına dikkat çekerek başlar. Azınlıklara yapıldığını düşündüğü asimilasyon politikalarına karşı çıkar. Kürt ve Türk emekçilerinin aynı kaderi paylaştıklarını, hâkim çelişkinin emperyalizm ve onun işbirlikçileriyle tüm Türkiye halkı arasında olduğunu, bu çelişkinin göz ardı edilmemesi gerektiğini belirtir. Türk burjuva sınıfının da Kürt burjuva sınıfının da sömürücü ve emperyalizmle işbirliği içinde gayri milli olduklarını söyler. Bunlara karşı Türk ve Kürt işçileri ile emekçilerinin kaderlerinin ortak olduğunu, sömürücü sınıfların milliyet ayırımı yapmadan sömürülerini sürdürdüklerini anlatır. ? gamzeakdemir@cumhuriyet.com.tr DevrimTürkiye Halk Kurtuluş Ordusu’nun Kuruluşu ve Kısa Mücadele Öyküsü/ A. Tuncer Sümer/ Evrim Kitap/ 638 s. 31 OCAK 2013 ? SAYFA 11 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1198
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle