Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Zeynep Emeç’in kaleminden ‘Kavalalı Ailesi’ ‘Bu, cesur ve umutlu insanların öyküsü’ Osmanlı’ya yakın bir Paşa baba, Cumhuriyet’e âşık bir oğul. Küçük yaşta belinde silah Yunanlılara karşı topraklarına sahip çıkan bir adam, Hüseyin Kavalalı. İstanbul’da tütün ticaretiyle uğraşıyordu. Atatürk’ün isteği üzerine milletvekili oldu. İstanbul Ticaret Odası Başkanlığı yaptı, İş Bankası’nın ve dönemin Milli İstihbarat Teşkilatı olan Mim Mim örgütünün kurucuları arasında yer aldı. Son nefesini verene kadar vatanı için çalıştı. Zeynep Emeç tarafından, Hüseyin Kavalalı’nın üç kızının en küçüğü Nakime Çullu’nun gözünden yazılan Kavalalı Ailesi adlı kitap, bir beyaz Türk ailesinin olağanüstü öyküsüyle buluşturuyor okurları. Emeç’le kitabı hakkında bir söyleşi gerçekleştirdik. ? Gamze AKDEMİR şiniz Ali Emeç’in anneannesi Nakime’nin gözünden yazdığınız kitabı kaleme alma sürecini anlatır mısınız? Nakime Çullu ile tanıştığım günden itibaren dinlediğim anılar beni çok etkiledi. Bu anıların en kısa zamanda toparlanarak sonraki kuşaklara aktarılması gerektiğini düşündüm. Hele ki o ailede Hüseyin Kavalalı gibi bir karakter varsa… Onun bu ülke için yaptıklarını, yaşadıklarını sadece aile üyeleri değil, bu ülkede yaşayan herkes bilmeliydi. Bütün bunlar ve eşimin de desteği “Kavalalı Ailesi” kitabını yazmaya karar vermeme sebep oldu. Babasına ve onun yaptıklarına hayran olan Nakime Çullu (eşimin anneannesi olsa da ben de anneanne diyordum) da bu kitabı yazma kararımdan sonra çok mutlu oldu. Zaman içerisinde topladığım bilgi ve belgelerle birlikte, anneanneyle yaptığım uzun sohbetler sonucu kitabın taslağı da şekillenmiş oldu. Babası Hüseyin Kavalalı, Nakime Hanım henüz üç yaşındayken Atatürk’ün isteğiyle İstanbul Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı oluyor. Aynı zamanda sahibi oldukları İbrahim Paşazade ve Oğulları Tütün Fabrikası’nın başında bulunuyor. İstanbul Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı’ndan istifa ettikten sonra yine Atatürk’ün isteğiyle TBMM’de İstanbul milletvekili oluyor. Fabrika işlerine ise artık kardeşi devam ediyor fakat 1929’daki ekonomik krizden iki yıl sonra ise tütün fabrikasını kapatmak zorunda kalıyor. Aynı dönemde Meclis’teki görevi sona eriyor. Ziraat Bankası’ndan gelen teklifi kabul ediyor ve İzmir’e yerleşiyorlar. Tütünle ilgili bir kaynak kitap da yazıyor. Hüseyin Kavalalı çağdaş insana nasıl bir rol model? Hüseyin Kavalalı sizin de belirttiğiniz gibi daha çocukluğundan itibaSAYFA 4 ? 31 OCAK E ren, çocukluğu diyorum çünkü daha reşit olmadan çiftlikleri yönetmeye başlamış; Kurtuluş Savaşı’nda ülkesi için varını yoğunu ortaya koymuş; İstanbul Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı yapmış; tütün fabrikaları kurmuş; milletvekilliği yapmış bir insan. Ülkesi için yaptıkları saymakla bitmez. Bunların hepsini kendi başına başarmış. Küçüklüğünden itibaren kendini sürekli geliştirmeye çalışmış, yabancı dil bilmeden yurtdışına açılmış, Almanya’nın Dresden şehrinde fabrika bile kurmuş bence müthiş bir girişimcilik. Türkiye ekonomisi için faydalı olacağına inandığı tütün yetiştiriciliği için ki amacı kalitesiz mahsul almak değil, kaliteli tütün yetiştirip bunu yurtdışına ihraç etmek için çabalamış ticaret adamı. 1929 Buhranı’ndan sonra dünyadaki ve Türkiye’deki birçok insan gibi ciddi maddi kayıpları olmasına rağmen mümkün olduğunca bunları ailesine yansıtmamaya çalışmış biri Hüseyin Kavalalı. Kızlarının eğitimi için elinden geleni yapmış. Daha 19301940’larda dünyadaki hâkim dil Fransızca iken ileride İngilizcenin daha önem kazanacağını düşünerek onları English High School for Girls’e (Şimdiki Beyoğlu Anadolu Lisesi) göndermiş. Daha küçük1 lüklerinden itibaren onları her zaman okumaya ve dünyadaki gelişmeleri takip etmeye yönlendirmiş biri. Düşünün ki anneanne vefat ettiği güne kadar her gün eve iki gazete girerdi ve inanın güncel olayları 2 sokaktaki birçok 1 Hüseyin Kavalalı Mecliste konuşma yaparken. 2 Sağdan dördüncü sırainsandan daha da Atatürk’le beraber. 3 Nakime Kavalalı. 4 Hüseyin Kavalalı Meclis bahçesinde. iyi takip ederdi. Bunda Hüseyin Kavalalı gibi bir babanın çok büyük bir payı var. Hüseyin Kavalalı günümüzde artık son derece az kalan, gençlere rol model olacak çağdaş bir insan. Gerek kendini yetiştirmesiyle, gerek girişimci ruhuyla, gerekse Atatürk başta olmak üzere küçüklerinden büyüklerine kadar 3 4 herkese karşı gösterdiği saygıyla bunu gösteriyor. Artık günümüzde ülkemizde gençlere rol model olacak insanlar kalmadı. Ya da çok azaldı. Bilim insanları, politikacılar, gazeteciler düşündüklerini rahatça ifade edemiyor. Bu ülkeyi bize armağan eden Atatürk bile birtakım çevrelerce hor görülmeye başlandı. Ve giderek de her şey çağdaşlıktan uzak bir hal almaya başladı. Dolayısıyla birçok bakımdan insan Hüseyin Kavalalı’nın dönemini aramıyor değil. “ATATÜRK, HÜSEYİN KAVALALI’YA ÇOK GÜVENİYOR” Atatürk ile karşılıklı sevgi ve saygı birliğini ayrı bir soruda özellikle sormalı? Hüseyin Kavalalı’nın Atatürk’e karşı ayrı bir sevgi ve saygısı var. Atatürk de Hüseyin Kavalalı’ya öngörülü ve iyi bir ticaret adamı olduğu için çok güveniyor. Zaten bu güven yıllar içinde oluşmuş. Gazeteci Tuncay Özkan’ın “MİT’in Gizli Tarihi” isimli kitabından da okunabileceği gibi Kurtuluş Savaşı boyunca Anadolu’daki direnişe başta silah olmak üzere birçok yardımda bulunuyor. Köşk yaşamı, mobilyasından, müştemilatına, bahçesinden, çay takımlarına, sofra adabından, çalışanlarına kadar renkli ve zengin bir yaşam, ritüeller geçidi gibi... İnsanlarını da kendisine benzetiyor köşk değil mi? Kesinlikle evet… Köşkün güzel ruh hali insana yansıyor. Evin içindeki mobilyalardan bahçedeki kameriyeye, sofra adabından her türlü görgü kurallarına kadar her şey daha küçükken Nakime Çullu, Meliha Turalı ve Bedaat Banguoğlu’nun ruhuna dantel gibi işleniyor ve bir ömür boyu da devam ediyor. Tabii doğal olarak da bu miras onların çocuklarına ve torunlarına kalıyor. Biri saraya biri Atatürk’e yürekten bağlı babaoğul... İki açı zaman zaman çarpışsa da sevgi, saygı daim kalıyor... Bu bağlamdan da yola çıkarak sorarsam, Kavalalı olmak na ? 2013 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1198