Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kerem Çalışkan ile “100 Yılla Yüzleşme Anlaşılır Tarih Dizisi”nin ilk iki kitabını konuştuk ‘Meğer herkes İttihatçıymış da haberimiz yokmuş!’ Ermeni meselesi bugün Türkiye’yi dünyadan tecrit etmek için hatta Türkiye’nin bir parçası üzerinde toprak ve tazminat talebini gündeme getirmek için kullanılıyor. Dizinin “100 Yılın Rövanşı” başlıklı ilk kitabında ısrarla göz ardı edilen tarihi arka plana mercek tutarak, günümüz Türkiyesi’nin 100 yıl önceki Ermeni olayları ile çok boyutlu olarak yeniden yüzleşmesi amacıyla kaleme aldığınızı ifade ediyorsunuz. Oradaki tarihi gerçek şu: Ermeni tehciri, Ermenileri işte toptan Ermeni oldukları için katletmek için yapılmış bir hareket değil. Hitler’in Yahudilere yaptığıyla hiçbir benzerliği yok. Bu açıdan eğer kriter olarak soykırım terimini alıyorsanız Ermeni tehcirine soykırım demek mümkün değildir. Ermeni tehciri olayı bütün tarihi arka planından soyutlanarak ele alınıyor ve tek başına sanki Ermenilere yapılmış bir kötülük gibi ele alınıyor. Bu böyle değildir zaten. Birinci Dünya Savaşı içinde bir askeri kavganın bir parçası olarak yaşanıyor. Esas olarak Ermenilerin Rus cephesinin gerisinden boşaltılmasını isteyen Almanlar. Çünkü o dönemde Enver Paşa’nın başında bulunduğu Osmanlı ordusu tamamen Alman Genelkurmayı’nın emrinde. Yani Türkiye’deki bütün askeri kararlar ve askeri strateji Alman Genelkurmayı’nın planları dahilinde yapılıyor ve Ermenilerin Rus ephesinden boşaltılmasını daha savaş başlamadan 1914 Haziran’ında Berlin’de ünlü Goltz Paşa bir brifingde dile getiriyor. Ve bunu da yazan ve söyleyen zaten Ermeni tarihçilerin kendisi. Goltz Paşa Rus cephesinin gerisindeki Ermenilerin Bağdat demiryolunun güvenliğini de sağlanması için oradan boşaltılmasını ve güneye, Mezopotamya’ya doğru kaydırılmasını istiyor. Burada aynı zamanda Sarıkamış Faciası da doğrudan doğruya etken. Sarıkamış da zaten Alman planları ile ve Enver Paşa’nın olağanüstü kurmay hataları ve ısrarıyla yaşanmış bir facia. Birdenbire savaşın başında 80 bin kişi kaybediliyor. Düşünün 80 bin kişi Çanakkale’de bile ölmedi yani çok büyük bir kayıp ve o dönem Osmanlı ordusundan çok ciddi, aktif bir gücün kaybı demek. “ERMENİ TEHCİRİ ISRARLA TARİHİ ARKA PLAN GÖZ ARDI EDİLEREK YORUMLANIYOR” Osmanlı kıskaçta... Tabii, bu tarihi arka planları görmeden, Anadolu üzerinde o sırada tezg^âhlanan çeşitli hesapları görmeden, tek başına Ermenilere kötülük yapıldı hadi biz şimdi itiraf edelim şeklinde bakmak çok yanlıştır. O sırada Osmanlı toprakları üzerinde 3 milyon insan öldü, bunların bir bölümü de Ermeni tehciri sırasında öldü... Tarihi arka plan çok açıktır: Osmanlı’nın çökertilmesi, Türk ve Müslüman unsurun Rumeli’de yapıldığı gibi Anadolu’dan tamamen silinmesidir. Bunun iki defa denendiğini de vurguluyorsunuz. 1919’da da denenmiştir. 1919’da Yunan kuvvetlerinin İngiliz desteğiyle Batı’dan Anadolu’ya çıkması, Mustafa Kemal’in Anadolu’ya geçtiği ve Anadolu isyanının başlattığı şartlarda Ermeniler de tekrar harekete geçiyor. Bu sefer de Mustafa Kemal Milli Kurtuluş Savaşıyla bu planı bozuyor. Çok kritik dönemler dizide seçilen... 100 Yılın Darbesi adını taşıyan ikinci kitapta da İttihatçıların Balyoz darbesidir” dediğiniz, nedenleri ve sonuçlarıyla Osmanlı’nın kaderini değiştiren 23 Ocak 1913 tarihli ‘Babıâli darbesi yine tüm arka planlarıyla büyüteç altında. Önce İttihatçılarla ilgili günümüzde yaşanan çerçevede neler döndüğünü açarsak... Tabii, mesela Başbakan Erdoğan bir ay önce çıktı ve CHP’yi eleştirirken İttihatçı zihniyet yeniden darbelerle önümüzü kesmeye çalışıyor gibi laflar etti. O kadar güncel bir polemik haline geldiler ki sanırsınız İttihatçılar halen Cağaloğlu’ndaki binada harıl harıl AKP’nin önünü kesmek için çalışıyor. İttihatçılar genel olarak Türkiye’de sevilmeyen, dışlanan ve neredeyse herkesin kızdığı bir hareket haline geldi. Nitekim CHP de Erdoğan’ı ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nu Suriye’de Neo İttihatçı bir politika izlemekle suçluyor. Yani Erdoğan CHP’yi, CHP de Erdoğan’ı İttihatçı politikayla suçluyor. Meğer herkes İttihatçıymış da haberimiz yokmuş! İttihatçılar ülkede değişim istiyorlardı. Tek kelimeyle demokrasi istiyorlardı, anayasa rejimi istiyorlardı. Bunun dışında bir tespit yapmak her türlü tarihi gerçeğe aykırıdır. “İTTİHATÇILAR ÜLKEDE DEMOKRASİ İSTERKEN TOTALİTERLEŞTİLER!” Demokrasi istediler ama totaliterleştiler! Evet, Türkiye’nin kendi gerçekleri, Osmanlı toplumunun kendi gerçekleri sonucu kendilerini hem darbeci hem diktatör, hem de adeta Abdülhamit is Gamze A Gazeteciyazar Kerem Çalışkan, “100 Yılla Yüzleşme Anlaşılır Tarih Dizisi”nden yayımlanan ilk iki kitabı “100 Yılın Rövanşı” ve “100 Yılın Darbesi”nde tarihin bu kritik dönemlerini büyüteç altına alıyor. Kerem Çalışkan ile “100 Yılla Yüzleşme Anlaşılır Tarih Dizisi”ni konuştuk ? Gamze AKDEMİR 00 Yıl ile Yüzleşme Dizisi”ni neden şimdi kaleme aldığınızı sorarak başlayalım söyleşimize. 1918’den itibaren 100 yılla ilgili bütün olaylar peş peşe 100. yılını yaşamak üzere. Günümüzde ilginç şekilde yeniden İttihatçılık, darbecilik, Neo Osmanlı gibi kavramlar çok yoğun tartışılıyor. Özellikle günümüz gençlerinin geçmiş tarihi doğru bilmesi, okuması ve anlaması lazım. Şu anda Türkiye’de bir tarih savaşları yaşanıyor. Herkes tarihi kendine göre yorumluyor ve siyasi pozisyonu açısından tarif etmeye çalışıyor. Tarih bir silah haline de geldi. Çok fazla çarpıtma var. Mevcut hükümetin yaymaya çalıştığı bir alternatif tarih var. Yakında okul kitaplarında İttihatçılar tümüyle katildi, Cumhuriyet zaten yapay bir kurumdu, Osmanlı’yı yeniden canlandırmak ne kadar doğru olur gibi çeşitli ifadeler taşıyan yeni bir resmi tarih yazılmaya başlanırsa şaşırmayalım. Bu yüzden medyada aktif olarak 30 yılı aşkın bir çalışmadan çıktığım bir dönemde yaptığım uzun araştırmalar sonucunda, gerek Ermeni meselesi gerek İttihatçılarla ilgili olarak tarihe dönük bu dizi çalışmasını kaleme aldım. İslamcı ve ihtilafçı denebilecek bir söyleme dayanan bu çarpıtılan resmi tarihe karşı gerçek tarihi anlatmaya çalışıyorum. “ 1 Kerem Çalışkan “o günün darbecileri anayasayı uygulamayan padişahı tahttan indirip anayasayı uygulayacağı varsayılan bir padişahı tahta geçiriyorlar. Dertleri tümüyle saltanat rejimini değiştirmek değil, anayasal reform yapmak, dertleri o. İlginçtir İttihatçılar da böyle başlıyor” diyor. tibdadı ten bir İttih leniyor başlıyo alıyor. Ö daki tem Jön Anayas veren il örgütle hat ve T 1906’da liğinde ni bir g İstanbu Cumhu ki eski manlı D tan kur mak ist reketti. Anayas re daya masını da mod naydıla müzde Mithat de yer a başına icraya k yorlard anayasa bir dön devrim ya’da G içinde C adlandı mal önc likle bu niyordu alarak y şuna da çalışıyo meleri ni Avru demok türkler sunda ş işte ilk uzantıs tersine beyi ya şa’nın o sonra A meşhur daki ilg saya ba askeri d şah II. yine bir tir. Yan başlatm SAYFA 4 ? 18 EKİM 2012 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1183 CUMH