Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kent yoksullarının günlük yaşamında medya ‘Medya Ne Ki... Her Şey Yalan!’ Hakan Ergül, Emre Gökalp ve İncilay Cangöz’ün medya sosyolojisi ekseninde araştırdıkları yoksulların günlük yaşamında medya; yoksulluk ve medya çalışmalarında bir ilki içeriden, etnografiyle, kent yoksullarının gözünden medyayı anlamaya çalışıyor. ? Çağdaş CEYHAN ötekilerinin anlam dünyalarına temas edilmesi anlamlı bir akademik çaba haline gelmiştir. MEDYA YOKSULLUK İLİŞKİSİ Türkiye’de yoksulluk çalışmaları uzun zamandır sosyal bilimlerde popüler araştırma alanlarından biri olma özelliğini sürdürüyor. Yoksulluk olgusunun yakıcılığı neoliberalleşen kapitalizmin derinleşmesiyle kalıcı bir hal almaya başlamıştır. Yapısal ve ekonomikpolitik nedenler görmezden gelinerek Türkiye’de yoksullukla başetme stratejilerinde geleneksel ağların ve kamu/belediye kaynaklarının sorunu yardımlarla ötelemesi, üretil(e)meyen sosyal politikalar, sorunun giderilememesinin başlıca nedenleri gibi durmaktadır. Yoksullukla ilgili araştırmalar projelendirilmekte, ancak genellikle bu projeler niceliksel yöntemlerle yapılıp, sayısal verilere, “mutlak” ve “göreli” yoksulluk tanımlamaları içine yoksulun dünyası sıkıştırılmaya çalışılmaktadır. Araştırma sahasında, araştırmacıların deyimiyle “alanda anket uygulamak” en kolay tekniklerden biridir. Oysa niteliksel çalışmalarda işin en zor yanı insanların yaşam alanlarına girebilmektir. Medya Ne Ki... Her Şey Yalan!: Kent Yoksullarının Günlük Yaşamında Medya çalışması yazarların mütevazı tavrıyla “Türkiye’de uzun zamandır ihmal edilen iki alana, ‘medya ve yoksulluk ilişkisi’ ile ‘izleyici/aile etnografisi’ alanlarına yönelik bilgi üretme çabası” olarak görülse de Türkiye’de yoksulluk çalışmalarında birkaç ilki gerçekleştirmiş olması bakımından söz konusu literatüre önemli katkı sağlamaktadır. Bu ilklerden birincisi etnografik bir bakış açısıyla alanda çalışma yapmak ve araştırma için seçilen alanda hanelerin yaşam alanlarına girmek, diğeri yoksulluk çalışmalarında ihmal edilen bir alanı, medya tüketimlerine ve alımlamalarına bakmak. Türkiye’de yoksulluk literatüründe ve medya sosyolojisi alanında önemli bir kazanım olan bu çalışma bu anlamda övgüyü hak ediyor. Dolayısıyla zor bir yöntem olarak etnografik bakış açısı, “kuşbakışı” yoksulluk çalışmalarından ayırt edici bir özelliğe sahip oluyor. Ergül, Gökalp ve Cangöz Medya Ne ki…Her Şey Yalan! çalışmalarıyla orta ölçekli bir kent olarak olumlu/olumsuz anlamda küreselleşmeden nasibini alan Eskişehir’de kent yoksullarının günlük yaşamında medya kullanımına odaklanıyorlar. Konu ? medya olunca ? “y ğü sullar b görüyo bul etm lediği g kendile ta halli tipinde sulluk a tik, cin kimlikl rarşiler yazarla kullanı şuyorla üzere s riyorlar yüzünü sullar k nuşuyo rına an yoksull lerini d rimizi d nın sah imkân t Erhan AKARÇAY ransız sosyolog Loic Wacquant(*) kentlerde ileri marjinalliğin boyutlarını incelediği Kent Paryaları (2010) adlı çalışmasında günümüz kentinde vasıfsız işgücü kesimlerinin büyük oranda ekonomik fazlalık haline getirilerek toplumsal marjinallere dönüştürüldüğünü vurgular. Vasıfsız işgücü yoksul mahallere sürülerek hem kamu kaynaklarına hem de özel kaynaklara erişimi kısıtlanır. İşçi sınıfı ailelerinin sosyal düşüşü ile göç eden nüfusların gelişi ender bulunan kamu mallarına erişim için yapılan rekabeti yoğunlaştırır (Wacquant, 2011: 38). Böylelikle yoksulluğun bastırılan görünümleri şehre yeniden döner. Günümüz dünya kentleri bir yanıyla zenginliğin tüm gösterişleriyle yaşandığı; öte yandan geleneksel sosyal refah politikalarının da son 30 yılda neoliberal ekonomi politikaları lehine terk edilmesiyle beraber yoksulluğun tekinsiz bir hal aldığı sosyopolitik uzamlara dönüşmüşlerdir. Dolayısıyla kent yoksullarının kendilerini nasıl algıladıkları, toplumsal kimliklerini gündelik hayatlarında nasıl kurduklarının anlaşılmaya çalışılması, diğer bir deyişle kentin F Hakan Ergül, İncilay Cangöz, Emre Gökalp... “ME ÇEKS Kent yapısın benzerl rel ve p min me ne odak yoksul önemli ma kap şehir’in yor. Ça den olu lun ken ettiği, y ci bölü gelenek değerle lümde cinsiyet yoksull üretim şılıyor. Yaza metinle na göre nabiliyo yoksulu “Medy şöyle b kuruluy sun, fak yor. Me ten bile 55). Kitab yoksull var!” d rek ken nitelen bir başk yoksull monik cak yok farkınd lenen te rumlan ki konu belli etm teyiz” p yorumu daha ye let dah tiriyola zü göre ların da ginliğin tarzları SAYFA 10 ? 18 EKİM 2012 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1183 CUMH