23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Burcu Dündar’dan kitaba dair Kitap Nesnesi Nesne Olarak Kitap Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Grafik Tasarım Bölümü’nde görevli Burcu Dündar, Kitap Nesnesi Nesne Olarak Kitap adlı akademik çalışmasının amacını gerçek anlamını ancak okuyucusuyla bir araya geldiğinde, okunduğunda kazanan kitap için yeni bir tanım önermek değil, bunun yerine kitabın nesnesiyle kurulan ilişkiyi, farklı bağlamlarda kitabın yerleşik hale gelmiş bileşenlerine yapılan etkilerin incelenmesi yoluyla yeniden gözden geçirmek olarak ifade ediyor. ? Yalçın YALÇINKAYA itaba ilişkin biçimin sonsuz olasılıkları arasında nesne niteliğine dair doğru bir okumanın nasıl yapılması gerektiğini tarihsel bir yaklaşım ve heyecanla, biraz literatürsel biraz da betimsel bir yöntemle sunan Burcu Dündar’a göre, kitabın nesnellik bağlamında incelenmesi, kitabın nesnesine yapılan çok çeşitli etkilerin tümünün ortak noktasında hep kitap deneyiminin hedef alınıyor olmasından kaynaklanır. Bundan ötürü de kitap olgusunun tarihte “manuscript” (el yazması) olarak başlayan hayatı, Gutenberg’in matbaayı icat etmesinin ardından seri üretim nesnesi olarak devam ederken Sanayi Devrimi’nden sonra kitabın kalıplarına ve biçimlerine dair sınırlarla kesinlik kazanabilmiştir. Ancak yirminci yüzyıl, kitaba dair konvansiyonların yıkılması, bazen de yerlerine yenilerinin inşa edilmesi yoluyla kitabın biçimi üzerinden yeni şeyler söyleme girişimlerine sahne olur. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Grafik Tasarım Bölümü’nde görevli Burcu Dündar, Kitap Nesnesi Nesne Olarak Kitap adlı akademik çalışmasının amacını gerçek anlamını ancak okuyucusuyla bir araya geldiğinde, okunduğunda kazanan kitap için yeni bir tanım önermek değil, bunun yerine kitabın nesnesiyle kurulan ilişkiyi, farklı bağlamlarda kitabın yerleşik hale gelmiş bileşenlerine yapılan etkilerin incelenmesi yoluyla yeniden gözden geçirmek olarak ifade ediyor. Dündar’ın, farklı dönemlerden seçtiği örnekler yardımıyla, kitabın nesne haline yönelik etkilerin neler olduğunu ve ne gibi farklılıklar gösterdiğini çalışmasında yansıtılabilmeyi hedeflediği rahatlıkla söylenebilir. Özellikle, yazarın kitabında; bir nesne yani “belli bir ağırlığı ve hacmi, rengi olan her türlü cansız varlık, şey, obje” olma durumunu ve onunla kurulan ilişkinin iletişim işbirliğinin tarihsel serüvenini biraz ezber bozarak biraz da gerçek bir SAYFA 14 18 EKİM farkındalık yaratarak yeniden işlemesi, kitabın kendi dünyasına ait tarihin yeniden gözden geçirilmesine olanak tanıyor. KİTABIN NE OLDUĞU Yazara göre kişisel deneyimlerimiz, alışkanlıklarımız nedeniyle kitabı bildiğimizi varsayıyoruz. UNESCO’nun ilk kez 1964’te yaptığı tanım kapsamında kitap “Kapak sayfaları hariç en az 49 sayfadan oluşan, süreli olmayan basılı bir yayın” olarak tanımlanıyor olsa bile “kitap” denildiği zaman, UNESCO’nun bu genel geçer tanımında olduğu gibi “basılı bir yayın” olma niteliği eğer mihenk taşı olarak kabul edilirse ortaya ciddi bir sorunsal çıkmaktadır. Özellikle matbaanın icadıyla birlikte yerini basılı kitaba bırakan, ancak günümüzde de farklı amaçlar için hala üretilen ‘manuscript’ (el yazması) kitapların tanım gereği kitap olgusunun dışında tutulması olası mıdır ya da biçimsel olarak farklılaşan, bir ekrandan okunmak üzere tasarlanan günümüzün elektronik kitaplarının alışıla gelen kitap tanımında kendine yer bulabilmesi nasıl olanaklı olabilir? İşte, tüm bu sorular ışığında insanın, yaşamın ve zamanın kitap nesnesiyle olan etkileşimi kitapta tüm canlılığıyla yeniden gözden geçiriliyor ve sorgulanıyor. Bu bağlamda yazara göre 1960’ların ortalarından başlayıp 1980’lerde ivme kazanan teknolojik gelişmelerin kitap üzerindeki etkilerinin üretim teknikleriyle sınırlı kalmaması kitap deneyiminin yaşadığı dönüşüm süreci, bugün kitapla ilgili olan tartışmaların ana konularından birini oluşturmuştur. Özellikle yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren, kitabın üretim yöntemleriyle ilgili teknolojik gelişmelerin ortak özelliği, fiziksel bileşenlerin rolünün giderek azalmasına neden olmuştur. Tipografinin üretiminde, görüntü işlenmesinde, sayfa mizanpajında daha önceleri kullanılan analog tekniklerin yerini gündelik kullanımı giderek yaygınlaşan dijital alternatiflere bırakması sonucu; bugünün okuma deneyimi, dijital teknolojilerin gelişmesinden ötürü biçim değiştirmeye başlamıştır. Ayrıca, kişisel bilgisayarların yaygınlaşmasıyla birlikte masaüstü yayıncılığın ortaya çıkması, grafik tasarımın dili üzerinde dönüştürücü bir etki sağlamıştır. Geliştirilen programlar sayesinde, tasa rımcı; daha önceki teknolojilerde karşılığı bulunmayan yeni olanaklara kavuşmuştur. Böylece tasarımcı kendini özgür hissedebileceği bir ortama sahip olmuştur. Tüm bu farklılaşma durumları, yeni medyanın basılı kültürün sonunu getirip getirmeyeceği sorusunu da beraberinde getirmiş olsa da temel olan bir gerçek vardır ki o da bilgisayar ve internet teknolojisinin gelişerek kullanılmaya başlanmasının, basılı sayfalar üzerinde yapılan okumanın alternatifi olarak başka türlü dijital sayfalar için ortam oluşturmuş olmasıdır. Nitekim böylelikle, dijital ortamın kitabın üretiminde kullanılan bir araç olma halinin yanında bir diğer işlevi, kitabın üzerinde var olduğu, üzerinde taşındığı, okunduğu, saklandığı ortam olarak işlevi ortaya çıkmıştır. Bir anlamda okuma eyleminin yapısı, internet teknolojisinin yapısıyla birlikte, bu mecranın özellikleri çerçevesinde yeniden yenilenmiştir. olarak hızlı tarama yapıp, çabuk kazanımlara yöneldikleri rahatlıkla söylenebilir. BİLDİĞİMİZ KİTABIN ÖTESİNDE YENİ OLASILIKLAR: EKİTAP Belirtmek gerekir ki dijital ortamın doğrudan, okuma için kullanılmasının farklı, iç içe geçmiş çok çeşitli bileşenler barındıran, çok boyutlu kompleks bir yapısı bulunmaktadır. Üstelik bu bağlamda yaşanmakta olan teknolojik ilerlemelere paralel olarak, çeşitli oluşumların şekillenme süreci hala devam etmektedir. Dündar, alışa gelinen kitabın ötesinde yeni bir olasılık olan ve hala gelişimini biçimlenmesini sürdüren bir çalışmanın ilk örneğiyle Amerikalı yazar Michael Hart tarafından 1971 yılında ‘Gutenberg Projesi’ (Project Gutenberg) olarak başlatılan, okuyucunun çok sayıda kitaba internet üzerinden erişebileceği dijital kütüphane oluşumuna dikkat çekiyor. Bir anlamda bu projeyle, elektronik yazımın en önemli biçimi olan ve kısaca ‘ekitap’ olarak adlandırılan ‘elektronik kitap’ kavramı veya uygulamasının nasıl ortaya çıkarak, yaygınlaşmaya kaynaklık etmiş olduğu üzerinde duruyor. Ekitabın her ne kadar ilk ortaya çıkışı basılı kitapların dijitalleştirilmesiyle olsa da, basılı bir kitabın elektronik bir versiyonu olma durumunun, ekitap için bir zorunluluk olmadığının altını çiziyor Dündar. Ekitaplar, var olan basılı bir kitabın dönüştürülmesi biçiminde üretilebilecekleri gibi, doğrudan bu ortam için üretilmiş de olabilir. Diğer bir deyişle yazar, kitabın fiziksel bir nesne olma halinden çıkıp, dijital ortamda ekitap olarak yeni bir hayata geçerken, ilk haline dair biçimsel özelliklerinin yerini, yeni ortamın gerektirdiği yenilerinin aldığını belirtiyor. Ekitapların ve dijital ortamda yapılan okuma eyleminin basılı kitabın varlığına müdahale edecek kadar yaygınlaşmasıyla birlikte bir şehir efsanesine dönüşen basılı kitabın geleceğinin ne olacağı burada da tartışmaya açılıyor. Dündar’a göre zaman içerisinde bu tartışmaya dahil olan otoriteler arasındaki kişiler, gündelik hayatımızda karşılaştığımız kitapların; sayfalarının marjlarının dar olması, metinlerin küçük dizilmesi, zor okunması, tipografik hatalar taşıması gibi biçimsel zayıflıkları bulunduğuna değinmektedir. Onlara göre, bu kitapların büyük kısmı kötü tasarlanmış, kırılgan ve kısa ömürlü nesnelerdir. Konvansiyonel kitabın çeşitli biçimsel zayıflıklarına karşın, elektronik metnin kitabın ise avantajları şu şekilde sıralanabilir: elektronik metin akışkandır, hızla uyarlanabilir, açıktır, diğer metinler ile birleştirilebilir, sonsuz çoğaltım olanağına sahiptir ve kâğıt ile kıyaslandığında inanılmaz bir taşınabilme hızına sahiptir. Bu özellikleri sayesinde de zaman, enerji ve diğer kaynaklardan tasarruf edilmesini sağlar. Kuşkusuz, bu kıyaslamadaki amaç basılı kitap karşısında elektronik kitabın üstünlüğünü ispatlamak ? K ? de öz ler oldu söz kon nin gün her zam elektro minin o çiziyor. la kıyas metnin hızlı şe bilme v aynı za önemli ediliyor şiyle ‘en afet olu Macera tüphan bilmek ne karş tirmem Kitab nüşüml yecanın noktası göre ya anaakım görülm girişiml ma dur daha ço lar, gra rın ken lar için sayesin artık bi ler ise t üretimi ri, tasar gerçekl maktad Nicolas Carr ve Marshall McLuhan’ın yaptığı açıklamayı referans olarak kullanan Dündar; medyanın yalnızca pasif bilgi kanallarından ibaret olmayıp, düşüncenin malzemesini tedarik ederken aynı zamanda düşünce süreçlerini de şekillendirmesinin internet yoluyla yeni ‘okuma’ ve ‘okur’ durumunu ortaya çıkardığını vurgulamaktadır. Buna göre beyin, bilgiyi internetin dağıttığı şekilde almayı bekliyor; bir diğer deyişle çabucak, akan parçalar halinde… Dolayısıyla okumanın geleneksel anlamda okumalar olmadığı; aslında yeni okuma biçimlerinin ortaya çıktığı, okuyucuların çeşitli başlıkların, içerik sayfalarının ve özetlerin üzerinden yatay SANA Kitap çalışma ğer öne rak kita 1940 so lojilere çoğaltm müzele si için ç düşünc zaman larını d leyici to nün far ğerlend sına dik sal sana telendi yılması biri old ramsal duğu g sanatta kendisi gilendi duğunu Yeni çoğaltım tabı ad nı belir yeni ba kullanıl alanları teknolo tığını sö lın tekn rindeki sel değ dile get sanatçıl de sağl yetli, hı ? 2012 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1183 CUMH
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle