18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Carlos Fuentes’ten ‘Bütün Mutlu Aileler’ Herkesin mutsuzluğu kendine Carlos Fuentes’in Zeynep Önal tarafından Türkçeye çevrilen romanı Bütün Mutlu Aileler okuyucu karşısında. Fuentes on altı farklı hikâyeyle on altı ailenin içine sokuyor bizi bu romanında ve Meksika’nın tarihinden de beslediği kahramanlarını modern dünyanın açmazlarıyla buluşturuyor. ? Eray AK eksika’nın yaşayan efsanesi Carlos Fuentes’in yapıtları hızını kesmeden Türkçede kendine yer bulmaya devam ediyor. Yazarın daha bundan birkaç ay önce yayımlanan öyküleri Kaygı Veren Dostluklar’dan sonra şimdi de romanı Bütün Mutlu Aileler okuyucuların karşısına çıktı. Fuentes Bütün Mutlu Aileler’de, daha önceki öykü ve romanlarını göz önüne aldığımızda aslında kendisinden pek de umulmayan bir konunun peşine takılıyor: “Aile”. Ancak konuyu işleyişi yine her zamanki gibi kendine özgü. Ele aldığı olayları bir şekilde kendi sularına getirmeyi çok iyi beceriyor Fuentes. Bütün Mutlu Aileler de bunun güzel bir örneği. “Bütün mutlu aileler birbirine benzer, mutsuz olan her aile de mutsuzluğunu kendine göre yaşar.” Bu cümle Tolstoy’un ölmez romanı Anna Karanina’nın açılış cümlesi. Bütün Mutlu Aileler’in de sayfalarını çevirmeye başladığımızda da karşımıza çıkan ilk cümle bir alıntı olarak yine bu oluyor. Fuentes bir cümleden bir roman yaratma derdine düşmüş burada. Yazarın roman boyunca tüm anlattıklarına da Tolstoy’un ettiği bu büyük lafın ruhu, kokusu sinmiş. Bu bağlamda Fuentes bizi birçok Meksika ailesinin içine taşıyor ve kitabın adında taşıdığı muhteşem ironiyi de sırtlayarak “bütün mutlu aileleri” gözler önüne seriyor, resmediyor. Fuentes hemen her eserinde yaptığı gibi Meksika’dan ayağını çekmiyor burada da. O yüzden en iyi bildiği şeyi, kendi topraklarının değişik bir hikâyesini anlatıyor. Ama yine her zamanki gibi bu yerel bağlamdan evrensel çizgiye ulaşabilmenin de derslerini veriyor. Roman, çağdaş Meksika’nın tezatlarla dolu dokusunun aslında ne kadar evrensel olabileceğini gösteriyor bize. Zaten ya M “Aile” olgusunu tartışmaya açıyor romanında Fuentes. Tüm hikâyeler de bu olgunun etrafında toplanıp Bütün Mutlu Aileler’i bir roman haline getiriyor. zarın ele aldığı konu da göz önüne alınırsa evrenselliği yakalama noktasında çok da zorlanmayacağı bir gerçek, ama mesele bunu kendi yerelliğinde yaratabilmekten geçiyor. Fuentes de Bütün Mutlu Aileler’de tam olarak bunu yapıyor. ON ALTI FARKLI HİKÂYE Roman, on altı ailenin farklı farklı hikâyelerinden oluşuyor. Yani neresinden başlarsanız orasından devam edebileceğiniz bir kitap Bütün Mutlu Aileler. Hem hikâye lezzetini hem de farklı tonda ses veren bir roman okuma keyfini bir arada yaşatıyor. Kitapta yer alan bu on altı farklı hikâyenin bir roman çatısı altında toplanması ise Fuentes’in kaleminden çıkan tüm olayların belli bir kabuk altında kendine yer bulabilmelerinden geçiyor. “Aile” olgusunu tartışmaya açıyor romanında Fuentes. Tüm hikâyeler de bu olgunun etrafında toplanıp Bütün Mutlu Aileler’i bir roman haline getiriyor. Bunun yanında hikâyeler arasında küçük ilmekler de atıyor yazar, ancak bu, bir hikâyede karşımıza çıkan kahramanın bir başka hikâyede önümüzden geçmesi ya da başkaca bir role bürünmesi şeklinde değil. Bu ilmekler daha çok konuların birbirine bağlanması noktasında önem kazanıyor. Ya da bir hikâyede ele alınan bir konu, diğer hikâyede farklı bir boyutuyla kendini gösteriyor. Kitapta “aile” olgusunu çok farklı ve çeşitli yönleriyle ele almış Fuentes. Doğrusu, romanın sayfalarında gezinmeye başlamadan önce “Bir konu üze rinde aynı kalem tarafından ne kadar farklı hikâye türetilebilir?” ya da “Bu türetilen hikâyeler tekrara düşmeden ve birbirini yok etmeden nasıl kendini sürükleyip metni roman haline getirir?” gibi sorular akla gelmiyor değil, ama romanın içine girildiği andan itibaren işin rengi değişiyor. Fuentes’in keskin zekâsının yine aynı keskinlikteki kalemiyle birlikte, gözlemin hayal gücüyle buluştuğu noktalara taşıyor okuyucuyu. Bu on altı hikâyenin kahramanlarını ise toplumun çok farklı kesimlerinden seçiyor yazar. Roman bu yönüyle de oldukça ilgi çekici çünkü aile olgusuna bütünlüklü bir bakış atabilme imkânı sağlamasının yanında, tüm bu kesimlerin aile anlayışı ve yaşayışını da gözler önüne seriyor böylelikle. Fuentes’in kahramanı bir cumhurbaşkanı, gerilla, general, çiftçi, eşcinsel, sörfçü ya da hiçbir niteliği olmayan vasıfsız bir insan olabiliyor. Önemli olan kahramanın “ne olduğu” da değil aslında burada, “ne yaşadığı”. Yazar çoğu kahramanını geçmişte yaşadıkları üzerinden bugünlerine sürüklüyor. ŞİDDET VE TARİH Fuentes’in kahramanları üzerinden tartıştığı, sorguladığı, eleştirdiği konular ise günlük, gelirgeçer nesneler ve olgular üzerine değil. Meksika özelinde tüm dünyanın kanayan yaralarına, düşündüren problemlerine odaklanıyor yazar. Aile içi şiddetten evlilik kurumunun ne kadar gerekli ya da sürekli olduğuna, kadınerkek ilişkilerinin çıkmazlarından babalar ile oğullar arasında tarih başladığından beri yaşanan sonu gelmez anlaşmazlıklara, ataerkil toplumun aşması gereken noktalardan ahlak anlayışına kadar pek çok güncel olan ve sürekli güncel kalan konular üzerinden yürütüyor tartışmasını. Meksika toplumunun aile yapısının çok renkli bir fotoğrafı aslında tüm bir roman ancak nedendir bilinmez, sanki isimler ve mekânlar değiştirilse bir Türkiye tablosu çıkacak ortaya. Bunu da iki toplumun, aradaki kilometrelerce mesafeye rağmen gerek tarihleri gerekse de insan tipleri açısından birbirlerine benzemelerine bağlayabiliriz. Fuentes, tüm bu “derin” konuları ele alırken onun kaleminden çıkmış hemen her yapıtında görmeye alışık olduğumuz materyaller üzerinden kuruyor yine romanını. Bunların başını da Meksika ta rihi çekiyor. Meksika’nın darbeler ve devrimlerle örülü kendine has bu ilginç tarihi, kitaptaki birçok hikâyede arka planı oluşturmada kullanılıyor, hatta bazen hikâyenin en önemli kahramanı haline dönüşüyor. Yazarın hikâyelerindeki bazı kahramanları da yine bu tarihi derinliği sağlamlaştırma noktasında önemli görevler üstleniyor. Bu bağlamda Meksika’nın karışık siyasi atmosferi de işin içine giriyor. Fuentes’in çağdaş edebiyatın önemli bir ismi olmasının yanında siyasi düşünür olarak da ne kadar önemli bir figür olduğunu bu noktada hatırlatmak gerekir. Yani, hikâyelerdeki siyasi boyut, farazi lafların çok ötesinde bir yerde kendini sağlama alıyor: Fuentes’in kaleminde. Bunun yanında “şiddet” de hikâyelerin eksenini yaratmada Fuentes’in kullandığı önemli bir araç. Hemen her hikâyede şiddetin farklı bir kolunu, yöntemini gözler önüne seriyor yazar. Fiziksel şiddetin yanında, kadınların maruz kaldığı sözel şiddet de kimi hikâyelerde çok çarpıcı bir dil ve gözlemle anlatılıyor. “Umudu olmayan bir şehir burası, içten ve dıştan yıkılmış, yine de hayallerle beslenir ve şansın da yardımıyla, her şeyi emip suyunu çeken, böylece mahalle sakinlerine suç işlemekten başka çare bırakmayan yazgıdan daha kötüye kullanılır hayaller. Kulağa ne kadar tuhaf gelirse gelsin, şiddet umudun son sığınağı gibidir.” (s. 146) Gerçekten kendisinin de dediği gibi yaşamak için şiddete sığınan insanlardan bir resital sunuyor hikâyelerinde Fuentes. BİN BİR KILIK FUENTES Tüm bunların yanında modern dünyanın “getirilerine” de önemli eleştirilerde bulunmuş yazar. İnternet ve televizyonun dünyamıza girmesiyle kopan aile bağlarına, yalnızca para ve güçle var olunabileceği savunan gençlere rastlıyoruz hikâyelerde. Kuşakların arasını açan, onları birbirinden kopartan farklar da bu yönüyle işleniyor. Yine bu kanaldan devam ettiğimizde gelenekmodern çatışması da ister istemez karşımıza çıkıyor. Çocuklarının papaz olarak yetişmesini isteyen baba ve farklı sularda yüzerek hayat denizine açılmak isteyen oğulların kavgasını anlatan hikâye buna çok güzel bir örnek. Gelenekmodern çatışması altında toplumun din algısı da çokça sorgulanan konular arasında yer alıyor. Carlos Fuentes’in tüm dünyayı etkileyen “büyülü gerçekçi” akımdaki yeri tartışılmaz. Yazar, bu akımın içine alınabilecek yapıtlarını kurduğu dilden çok farklı bir dilde yaratmış Bütün Mutlu Aileler’i. Bu da çok anlaşılır bir durum aslında çünkü Fuentes salt gerçekle yüzleştiriyor bizi bu hikâyelerde. Onun yerine ise okuyucusuna çok farklı bir güzellik yapıyor: Bir değil onlarca Fuentes karşılıyor bizi kitapta. Her hikâyede başka bir dili başka bir havayı yakalıyor yazar. Biçemini her hikâyede farklılaştırarak yüzlerce kılığa giriyor. Bir de her hikâyeden önce bize olacakları sezdiren, “haberleri aktarmak konusunda kendi işlevinin farkında bile olmayan, olaylara kayıtsız, bir kulaktan diğerine geçen ve en sonunda haberleri iletenin kendi iradesi dışında uzak birinin kulağına giden ve her kent sakinine istemese de eşlik ederek ağızdan ağza aktarılan bir tür koro…” var ki, burada da şair Fuentes’in izlerini görüyoruz. [email protected] Bütün Mutlu Aileler/ Carlos Fuentes/ Çeviren: Zeynep Önal/ Can Yayınları/ 420 s. 5 OCAK 2012 ? SAYFA 5 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1142
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle