Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C UMHURİ YE T ÇO CUKL ARI NDAN MEK T UPL AR ? Hazırlayan: Mavisel YENER İpek ÜNAL İstanbul 7 yaş Fehmi Ekşioğlu İÖO Merhaba arkadaşlar, yakın zamanda okuduğum ve çok beğendiğim bir kitap olan Karanlıktaki Renkler’den bahsetmek istiyorum. Yazarı, Özlem Aytek. Yayınevi: Altın Kitaplar Şekerleme Öyküleri. Kitabın en sevdiğim karakteri 8 yaşında Sevgi isminde bir kız. Sevgi’nin gözleri görmüyordu. Eşyaları birbirinden dokunarak ayırt ediyordu. Sevgi en çok renkleri merak ediyordu. Maviyi, kırmızıyı, yeşili... Kitabın sonu çok mutlu bitiyor. Umarım siz de çok beğenirsiniz. Ege Özgüroğlu, İstanbul, 12 yaş Açı İlköğretim Okulu Aslanyürekli Kardeşler; kardeşlik, sevgi ve cesaret üzerine yazılmış ve okunmaya değer bir kitap. Astrid Lindgren’in yazdığı bu kitap; insanın içini acıtan, bir ağabeyin küçük kardeşini korumak için ve hastalığından kurtulması için yaptıklarını anlatıyor. Kitabın vermek istediği en önemli mesaj, cesaretin asıl kaynağının kin değil sevgi olmasıdır. Kitap İthaki Yayınları tarafından yayımlanmış. Pek çok eleştirmen tarafından yorumlanıp dünyanın en güzel yüz eseri arasındaki yerini almış. Hakan Solak, İstanbul, 12 yaş Açı İlköğretim Okulu J.R.R Tolkien’in yazdığı Yüzüklerin Efendisi; hırs ve savaş, ihanet ve korku üzerine, okunmaya değer bir roman. Yaratıcı okurların okuyabileceği türden bir roman. Büyük yolculuklardan dünyayı değiştiren savaşlara kadar her tür macera yaşanıyor. Karanlıklar Efendisi Sauron ve tek silahları umut olan soylu savaşçılar arasında soluk kesen bir savaş. Yüzüklerin Efendisi insan sorunlarını da konu alan, etkileyici bir roman. Yerinde betimlemeler ve uygun sözcük seçimleriyle dolup taşıyor.Yüzüklerin Efendisi söz konusu olduğunda dünya ikiye ayrılır: Yüzüklerin Efendisi’ni okumuş olanlar ve okuyacak olanlar. Arif Özkan, Mersin, 12 yaş Mersin Ziraat Odası İlköğretim Okulu Merhaba Cumhuriyet Kitap, size tanıtacağım kitap, Hain Futbol. Yazarı Michael Coleman; yayınevi ise Timaş Yayınları. Kitapta komik bulduğum yer Arsenal’in maçının anlatıldığı bölüm. Çünkü Arsenal karşı takımla maç yaparken Arsenal oyuncusu düdük sesini duyduğunda maçın bittiğini sanır ve sinirlenir, kendi kalesine gol atar. Bu kitapta en ilginç bulduğum bölüm ise askerlerin maç yaptığı bölüm. Bu kitap güzeldi, birçok bilgi edindim. Fakat kitaptaki resimler renkli olsaydı daha güzel olurdu. ? Bize yazan Cumhuriyet Çocukları’nın armağanları çoktan yola çıktı bileee… Çocuklar ve gençler, siz de bize yazar mısınız? Okuduğunuz kitapta en çok hangi karakteri sevdiniz? Neden? Öyküde sizi en çok düşündüren bölüm neresiydi? Neden? Öyküde size alışılmadık gelen, aklınıza yatmayan yerler var mı? Neden? Mektup yazarak bize ulaşmak isteyenler için adresimiz: Mavisel Yener Ata Cad. Defne Sok. No:1 D1 Balçova, İzmir Elektronik posta göndererek bize ulaşmak isteyenler için: sihirlidegnekcumhuriyet@gmail.com Anımsatma:* Mektubunuzda ev adresinizi, telefonunuzu, yaşınızı, okuduğunuz kitabın adını, yazarını ve yayınevini belirtmeyi unutmayın. Size bir sürprizimiz olacak! * Mektubunuzda kitabın özetini yazmayın, olur mu? Biz, anlatılanlar hakkında sizin ne düşündüğünüzü çok merak ediyoruz. Berke Bülbül, İzmir,12 yaş Mehmet Seniye Özbey İlköğretim Okulu Kitap okumayı çok seviyorum. En son okuduğum kitap, Tudem Yayınları’ndan çıkan Kayıp Kitaplıktaki İskelet’tir. Kitapta en sevdiğim karakter Efes’tir. Çünkü bu karakter kitabın ana karakteridir ve bir kedidir ben de kedileri çok sevdiğim için bu karakteri seçtim. Ben Efes harabelerini hiç görmemiştim. Kitabı okuduktan sonra en kısa zamanda ailemle birlikte gitmek kitapta anlatılan Celsus kitaplığını ve gizli geçidi görmek incelemek istiyorum. İzmir’de yaşadığım için ben Efes’e kolayca gidebilirim. Kitabı okuyan tüm çocuklar Efes’i görmüş gibi olacaklar, çünkü kitabın arka kısmındaki resimler harabeleri çok güzel anlatıyor. Ayşe Özkara, Mersin, 13 yaş Mersin Ziraat Odası İlköğretim Okulu Merhaba Arkadaşlar, size “Papkin Korkunç Deney”den bahsedeceğim. Yazarı İdil Ünlü. Ailesiyle mutlu bir hayat süren Papkin bir gün dedesi ile bir yolculuğa çıkar. Bu yolculukta Papkin’i bakalım neler bekliyor? Acaba Papkin yaşadığı bu serüvenleri atlatıp tekrar kaçırıldığı şatodan evine geri dönebilecek mi? Hepsi ve daha fazlası bu kitapta. ? Nilay YILMAZ K İ T A P K OK U SU lar. Telefon mesajı yazma, gazetedeki bir yazıyı okuyup ona yorum ekleme, herhangi bir şeye tepkisini harflerle, sembollerle, resimlerle gösterme vb. iletişim biçimleri okuma kültürünün bir parçası oldu. Mobil telefon, tablet bilgisayar vb. araçlar algılarımızı değiştirdi, daha önce yaşamımızda olmayan pek çok uyaran dünyayı artık başka biçimlerde görmemize, duymamıza ve hissetmemize de neden oluyor. Bu değişimler, UNESCO’nun “işlevsel okuryazar” tanımına artık “bilişim” okuryazarlığını eklemeyi kaçınılmaz kılıyor. “Online” kitap satışları, ekranda okunabilen kitaplar, dergiler, bloglar ya da sosyal paylaşım sitelerindeki kitap okuma grupları vb. platformlar bizi her gün farklı okuma biçimleriyle tanıştırıyor. Örneğin, bu yeniliklerden biri olan “Storyverse” isimli bilgisayar programı ile okumak artık sadece satırları takip etmek değil her şeyi takip edip izlemek anlamına da geliyor. Yani kitabınızı okurken, içinde geçen bir müzik parçasını dinlemeniz, bir resme/fotoğrafa bakmanız, kitaptaki kahramanın dolaştığı sokaklarda, şehirlerde ya da ülkelerde gezinmeniz, bindiği taşıtlara binmeniz, yediği/içtiği şeyleri görmeniz, okuduğu kitapları okuyup izlediği filmleri izlemeniz, kitapta geçen özel isimler, olaylar vb. hakkında bilgi sahibi olmanız ya da okuduğunuzu kitabın konusuyla ilgili başka kitaplara ulaşmanız vb. istekler artık okuma sürecinizin doğal bir parçası oluyor. Hatta bu yerler, gerçek değil de kurgusal mekanlar/ülkeler vb. bile olsalar bütün bunları yapmak mümkün, çünkü bu program size haritalar, çizimler vb. ile her türlü açılımı sağlıyor. Eğer yapıtta sözü edilen yerler kurgusal mekanlar değilse, metinde bahsedilen her noktayı bizzat gidip görmek istediğinizde program size bir gezi rotası/tatil planı bile veriyor. “Storyverse”, aynı zamanda metinlerarası etkileşimi de sağlayan bir uygulama. Sizi, okuduğunuz metin içinde geçen bir sözcüğün ya da cümlenin geçtiği başka yapıtlarla da (kitap, tiyatro oyunu, sinema filmi vb.) buluşturuyor. Storyverse’in neler yapabileceğini sözcüklerle anlatmak zor. Bütün duyularınızı harekete geçirmek ve bu programla tanışmak için tanıtım filmini izlemeniz gerek. Bunun için www.smalldemons.com adresini ziyaret edebilir, deneme yazılım kopyasını bilgisayarınıza indirebilirsiniz. Programla ilgili gelişmeleri, Twitter ve Facebook adreslerinden de takip etmek mümkün. Okuma sürecini değiştiren, düzenleyen “Goodreaders” gibi ücretsiz web sayfaları da var. “Goodreaders”, sosyal paylaşım ağlarına benzer şekilde çalışması bakımından Storyverse”ten biraz daha farklı bir sistem. Örneğin, bu web sayfası üzerinden kendinize bir hesap “Güle, gül demesek yine de güzel kokmaz mıydı o çiçek?” (Shakespeare, “Rome and Juliet”) eni yıla yeniliklerle girmek âdettendir. Hele ki bu yeni yıl, kitap ekindeki çocuk ve gençlik kitapları sayfasının da yeni yılıysa…Geçtiğimiz yıllarda Sihirli Değnek köşesinden düzenli olarak seslenemedim size. Doktora tezimi yazmakla geçen günler, aylar, yıllar... bitmek üzere... Yedi yıla yakın bir emek, bana kattığı ve benden aldığı pek çok şeyle birlikte... Çocuk edebiyatı alanında yaptığım araştırmam otuz yıllık bir dönemi kapsıyor, yani 1980 sonrasından günümüze kadar uzanan zamandaki değişimleri, dönüşümleri, çocuğa bakışı, kitaplarda çocuklara model olarak sunulan çocuk imgelerinin inşa ettiği gerçekliği, kitaplar aracılığıyla meşrulaştırılan değerleri, görmezlikten gelinen olguları... Arşivlerde 30 yılı, benim yaşamımda ise 7 yılı kapsayan bu yolculuk beni oldukça ilginç sonuçlara taşıdı. Ama bunlara sonraki haftalarda değineceğim. Çünkü bugünün konusu geçmişe değil, geleceğe dokunmak; yeni yılı ve yeni sayfamızı yeni renklerle, yeni seslerle, yeni harflerle, yani yeni çağın yenilikleriyle selamlamak... Geleceği, elbette geçmişin bağlamından soyutlayarak, onunla bağlantısını yok sayarak değerlendirmiyorum. Ama bu hafta, “geleceği”, teknoloji ve okuma kültürü ilişkisi bağlamında ele almak istedim. “Gelecek” deyince pek çok sözcük çağrışım yapsa da ilk akla gelenler genellikle bilim ve teknoloji kavramları oluyor. Belki de teknolojinin bize sunduğu ya da dayattığı yaşam biçiminin algılarımızı, yaşama bakışımızı ve beklentilerimizi değiştirdiğini daha somut ve çabuk görebildiğimiz, belki de geleceğin bugünün şartlarından daha iyi olacağını isteyip umut ettiğimiz için... Öyle ya da böyle, gelecek deyince aklımıza çoğunlukla değişme ve gelişmeler geliyor (her ne kadar her değişim, gelişmeye ve ileriye dönük olmasa da). Bu gelişmelerden her şey gibi okuma kültürünün de etkilendiğini biliyoruz. Bu buluşlar, keşifler kimi zaman öyle ilginçtir ki sadece düşlerimizde mümkün olabileceğini düşündüğümüz şeyleri bile gerçekliğe taşırlar. İşte bu hafta bu gelişmelerin birinden, “Storyverse” isimli bir yazılımdan söz etmek istiyorum. “Storyverse” gerçekten de düşle gerçeği buluşturan, zihinlerimizdeki okuryazar olma kavramının tanımını genişleten bir uygulama. Son yıllarda iletişim araçlarının gündelik yaşamımızda kapladığı oranın gittikçe arttığını biliyoruz. Teknolojik ürünleri kullanma şansı olanların kaçışı yok, artık her yerde, her şekilde ulaşılabilir konumda Y açabilir, kendi kitaplığınızı oluşturabilir, raflarınızdaki sanal kitapları istediğiniz ölçüte göre sıralayıp düzenleyebilir, arkadaşlarınızın neler okuduklarını takip edebilir, aynı kitabı okuyan okuyucularla o kitap hakkında tartışmalar yapabilir, alan uzmanlarından kitap önerileri alabilirsiniz ve hatta sayfanızdaki bilgileri kullandığınız diğer kitap veri programlarına da aktarabilirsiniz (Ayrıntılı bilgi için bkz: www.goodreads.com). Bunlar Goodreaders’in okuyucularına sunduğu hizmetlerden bazıları. Siteye yayıncı olarak kayıt olursanız yapabilecekleriniz de değişiyor. Kısacası, okuma sürecindeki rolünüz okuyucu, yazar, yayıncı, dağıtımcı, dergi/gazete sahibi vb. her ne ise bu tür yazılımların/sitelerin size sundukları da ona göre değişiyor. Okuma sürecimize değişiklikler getiren bunlara benzer daha pek çok uygulamanın adresi verilebilir. Bana sorarsanız, “Storyverse”, okuma sürecindeki algılarımızı, duygularımızı, beklentilerimizi değiştirmesi ve kitap okurken aldığımız tadı sanal tatlarla birleştirmesi açısından en uçta olanı. Albenileri olduğu kadar bence karanlık noktaları da olan bir uygulama. Hele şeytanın peşine düşüp ayrıntılarda kaybolmak istemeyen ya da Alice’in tavşan deliklerine girmekten çekinen okuyucular için “Storyverse” dipsiz bir kuyu bile olabilir. Kitaba dokunmayı ve her sayfasını koklamayı okuma sürecinin vazgeçilmezi olarak gören okuyucular ondan uzak kalmak isteyebilir. Kendi adıma konuşursam ben bu tür bir okuma yapmak istemem. Metnin bana düşündürdüğü renkleri, sesleri, bağlantıları kendi hayalimde yaratmak daha heyecan verici geliyor. Yani sayfalarına dokunamadığım, tozunu, kokusunu içime çekemediğim bir kitabı okumaktan keyif alacağımı sanmıyorum. O yüzden çoklu uygulamaların dahil olduğu bu tür bir okuma biçimi şimdilik bana çok uzak, en azından bir tıklama ile ekrandan kitap kokusu yayacak, yıllardır sayfa arasına gizlenen tozları uçurup burnuma konduracak bir yazılım yazılmadığı sürece... Kim bilir belki de kitap ve koku kavramlarını eşleştirdiğim, her kitabın ayrı bir kokusu, rengi, sesi olduğunu düşündüğüm ve okumayı daha bireysel, kendi hayal gücüme dayanan bir eylem olarak gördüğüm için sıcak bakamıyorumdur... Koku algısını başka duyularla eşleştiren sadece ben değilim. Bilim insanları duyu etkileşimleri üzerinde çalışmalar yapıyor, duyuların ortak ve farklı özellikleri üzerinde çalışıyorlar. Kokunun, beynimize doğrudan giren tek duyum olduğunu söylüyorlar. Beyindeki koku merkezinin bilişsel ve duygusal süreçleri de harekete geçiriyor olması onu karmaşık, anlaşılması en güç bir duyu yapıyor aslında. Çev resel etkenler ve alıcılarımız, gelen uyarıları sınırlasa da beynimize gereksiz bir çok girdinin ulaşmasını sağlıyor. Ancak dıştan gelen uyaranlar tümüyle var olduğu şekliyle ve eşzamanda algılanmıyor. Kişisel bilinç ve algıda seçicilik ile sürekli değişen bir akış içinde fark ediliyor. Burundaki koku algılayıcıları tarafından algılanan ve kodlanan uyaranlar beynin koku merkezine gönderiliyor. Bilgi, bu merkezden ilgili beyin birimlerine dağıtılıyor. Yani dış dünyanın tamamıyla kavranabilmesi için koku duyusunun algıladığı bilgilerin diğer duyular tarafından algılanan bilgilerle de anlamlandırılması gerekiyor. Bilim insanları özellikle tat ve koku duyularının birlikte çalıştığını söylüyorlar. Lezzeti almada koku duyularının önemli bir rolü olmasına karşın tadın sadece ağızda duyumsandığı düşünülüyor. Oysa yapılan araştırmalar koku duyularında sorun yaşayan kişilerin yiyeceklerin lezzetini tam olarak algılamada da zorlandıklarını gösteriyor. Her ne kadar bilim insanlarının bahsettiği “tat” yiyeceklerle ilgili olsa da bence bu koku ve tat etkileşimi kitap okurken alınan tatla da ilgili. En azından benim için öyle. Sayfa kokularının arasında kaybolmadan bir kitabı zevkle okumam mümkün değil. “Kitap cepte taşınan bir bahçe gibidir” diyen Çinliler de sanırım bu duyuları birleştirenlerden. Başka bir ilginç araştırmanın daha bu etkileşim düşüncemi desteklediğini söyleyebilirim. Yiyeceklerin renkleri, tatları ve kokuları arasında bir ilişki olduğunu söyleyen bir araştırma (Golstein, 2002), bazı renklerin bazı tatlarla eşleşebildiğini ve bazı kokuları belirleyebildiğini söylüyor. Birleşmiş duyular/eşduyum olarak tanımlanan “Sinestezi” hastalığı da aslında böylesi bir dil dışı düşünmenin örneklerinden biri. Sinestezik hastaların her harfi, bir renk, bir ses, bir koku ya da dokunma olarak da algıladıkları söyleniyor. Yani renkleri duymak, şekilleri tatmak gibi bir şey... (Sinestezi hk. bkz. Tübitak Bilim ve Teknik: www.biltek.tubitak.gov.tr/gelisim/psikoloji/biyopsiko.htm). Sinestezi konusuna daha sonra ayrıntılı olarak değinebilir, kitaplar ve sinestezi hastalığı arasındaki etkileşimi düşünebiliriz. Bugün sadece şunu söyleyip geçelim: Kitap okuma sürecindeki algılarımız “Storyverse” gibi yazılım programlarının çıkış noktalarından biri olsa gerek. Yenilikler düşünce ve algı sistemimizde de yeni kapılar açıyor. Tıpkı Sihirli Değnek’in yeni kapıları aralaması gibi... 2012 ile başlayan yeni dönemimizde KİTAP KOKUSU isimli bölümden size seslenecek, gizli bahçelerin çiçeklerinden yükselen kokuları sizinle paylaşacağım. Yeni yılın, algılarımızı kendimizin dışındaki seslere açabilmesi, hepimize anlamlı, çok renkli, çok sesli, çok harfli ve çok virgüllü cümleler getirmesi umuduyla...? SAYFA 32 ? 5 OCAK 2012 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1142