18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Mehmet Sarsmaz’dan yeni şiirler ‘İzmir Horozu’ Çeşitli edebiyat dergilerinden ve yayımladığı kitaplardan tanıdığımız Mehmet Sarsmaz yeni şiir kitabı İzmir Horozu‘yla okuyucuların karşısında. Sarsmaz’la yani şiirleri ve tasarıları üzerine konuştuk ? Hayrunnisa GÜNERİ oplu Şiirler’ini Safranbolu’da okumuştum. Bir sürpriz eseri çalıştığım Boncuk Kahvesi’ne Cinozoğlu’nun Zalifre Yazıları dergisi geliyordu. O derginin sayılarından birinde Hüseyin Avni Cinozoğlu “Mehmet Sarsmaz Cumhuriyeti” başlıklı bir yazı yayımlamıştı. Geç vakit dergiyi okurken birdenbire sordum kendi kendime: “Benim liseden aynı sırada oturduğumuz sınıf arkadaşım Mehmet Sarsmaz mı yoksa?” diye. Sanıyorum cumhuriyetin 2009’da kuruldu; ama Aralık 2011’de de İzmir Horozu adlı yapıtınla karşılaşması okurunun bir rastlantı mı sence? Bu süreci açıklar mısın? Hayrunnisa, sen olmasan İzmir Horozu’nun dörtte biri olmazdı biliyorsun. Bu son kitabımda yer alan “Hayrünnisa’ya Akrostişler” başlıklı on bir şiirin esin kaynağı sensin. Ama “cumhuriyet” dediğine göre, akrostişlerin sunu bölümünü anımsatmakla yetineyim şimdilik ben de: “19 Temmuz 2010 günü, / Ayak bastım Safranbolu’ya, / Samsun’a ayak bastığı gibi Mustafa Kemal’in 19 Mayıs’ta.. // Ha Samsun, ha Safranbolu, ikisi de ‘Sa’ ile başlıyor ya; / Benim soyadım da Sarsmaz / Olsun bu kadar ama!” İzmir Horozu’nda yer alan diğer şiirler daha çok toplu şiirlerimi yayımladıktan sonra çeşitli dergilerde yayımladığım şiirlerimden oluşuyor; bu dergiler Haşhaşi, Ücra, Şiirden, Zalifre Yazıları, Dize, Tay, Eliz gibi dergiler. Kitapta herhangi bir dergide yayımlanmamış ve yalnızca bu kitapta yer alan şiirler ise sana yazdığım on bir akrostişin dışında, “tımarhanede isyan var”, “aynanın dışındaki”, “dağınık parçalar”ın kimi bölümleri, “ışığın ışığıdır, gururdan uzaklaştırır” ve “gizli sözcükler 12”. Önceki kitabın “toplu şiirler” özelliği taşıdığından “şiir anlayışı” ya da “poetikanın” değerlendirilebilmesi için daha iyi bir ölçüt olsa da bu ölçütün sınırlarını İzmir Horozu’yla zorluyorsun bence... Belki öyle de denebilir, ama “toplu şiirlerimi” yayımlamış olmam, biraz da “vitrin düzenleme” işlevi gördü benim için. Dağınık olan ve belki görülememiş olan yapıtlarımın tam anlamıyla olmasa da bir anlamda “görcüye çıkması” gibi oldu. Ben nasıl bir şairin yapıtlarını bütünlüklü olarak değerlendirmek istiyorsam kendime de nesnel bakarak öyle bir beklentinin okurum adına da sağlanmasını istedim. Kitaba adını veren şiir “İzmir Horozu”nu ilk kez telefonda bana okumuştun... Sonra da sevgili dostum Yücel Kayıran’a okumuştum, sıcağı sıcağına, ilk yazıldığı haliyle. Şiir böyle bir şey zaten Hayrünnisa. Yücel, içtenliğine inandığım bir arkadaşım olarak doğal bir coşkuyla karşılamıştı şiirimi, o arada “Şuaraya Akrostişler” adlı şiir dizime yeni başlamıştım, Metin Cengiz’in dergisi Şiirden iki aylıktı ama ben her ay üç akrostiş yazmaya koşullamıştım kendimi, o şiir isteyince Şiirden’in dördüncü sayısında çıktı ilk kez “İzmir Horozu” şiiri. O şiiri Yücel Kayıran’a ithaf etmek isterdim aslında, çünkü onun “felsefi şiir” paradigmasını yoğun bir biçimde karşıladığını düşündüğüm ayrıksı bir örnek. Ama ileride bu eksiği kapatırım sanıyorum, kitabın yeni basımı olursa. Bu arada ne usuma geliyor biliyor musun? Haşim Çatış’ın önceden Cevat Çapan’a ithaf ettiği bir şiirin ithafından sonradan vazgeçtiği. Dönersem, söz ettiğim “Şuaraya Akrostişler”i kendimi her ay üç adet yazmaya koşulladığım için Eliz dergisinde sürdürdüm bilindiği gibi. “Şuaraya Akrostişler”in de bu kitapta yer almasını is T terdim... Değerli editörüm şair Nuri Demirci’ye dosyayı başlangıçta gönderdiğimde “Şuaraya Akrostişler” vardı; ama yayınevinin kırk sekiz sayfayla sınırlı bir formatı da olduğu için onu bağımsız bir dosya olarak düşünmenin daha uygun olacağına karar verdim. Biliyorsun sana yazdığım akrostişleri on birle sınırladım, “Şuaraya Akrostişler”i de bir yerde sınırlamak zorundaydım çünkü normal şiirime dönüşümü zorlaştıran bir özelliği var bu tür seri işlerin.. “Şuaraya Akrostişler”de her birisi için birer akrostiş yazdığın şairlerin adını analım istersen.. Cevat Çapan, Metin Cengiz, Yücel Kayıran, Hilmi Haşal, Osman Serhat Erkekli, Fergun Özelli, Hülya Deniz Ünal, Halim Yazıcı, Hüseyin Peker, Sina Akyol, Serdar Koçak, Veysel Çolak, Altay Ömer Erdoğan, Hüseyin Avni Cinozoğlu, Yaşar Güneş, Muzaffer Kale, Nuri Demirci, Hüseyin Köse, Tuncer Uçarol, Ramis Dara, Hüseyin Cöntürk, Küçük İskender, Enis Batur, Lale Müldür. En azından otuz şairi yazmalıydın Mehmet, yirmi dörtle yetinmişsin... “Otuz” iyi fikir aslında. “Simurg”u, otuz kuşu çağrıştırıyor. Düşünelim bence. Şairin kendi gibi her şairi yakından tanımaya ve anlamaya çalışmasının kendisine de katkı sağlayacağını düşünsem de, “şair” olarak tanınmayanları da “şair” olarak lanse etmişsin, anlamadım bunu... Dediğin sınıflamaya Yaşar Güneş, ki bence şiire küsme nedenlerini bildiğim ve eleştiriye yönelmiş iyi bir şair, Tuncer Uçarol, Ramis Dara ve Hüseyin Cöntürk giriyor gibi görünse de, Uçarol’un, ki şiirimde belirttim Ay ve Tül adlı bir şiir kitabı olmalı Dara’nın çocuk şiirleri –Hasan Efe’den öğrendim ve Cöntürk’ün hipertekstleri durumu daha anlamlı kılıyor bence. Sonuçta, “şiir değil, şair ruhu önemlidir” diyen biri olarak tavrımın anlaşılacağını umuyorum. Bu yıl yitirdiğimiz değerli edebiyatçı Necmi Selamet’in Şiirimizde Manifestolar adlı yapıtında bu yanı en çok öne çıkan şairsin. “Dördüncü Yeni Şiir Manifestosu” ve “Yenibinyıl Şiir Bildirisi” ile katıldığın şiir görüşünle son yapıtın İzmir Horozu’nda sunduğun şair profili uyuyor mu sence? İlk bakışta daha anlatımcı bir şiir anlayışına yöneldiğim izlenimi edinilebilir ama biçime çekme konusunda şairin kendini “sınırlamamakla da sınırlamaması” gerektiği anlayışım sürüyor, diyebilirim..? İzmir Horozu/ Mehmet Sarsmaz/ Alp Yayınları/ 48 s. G ? H Temel tartışma şu: Dinin emirleri ve Tanrı korkusu olmadan da ahlaklı olunabilir mi? Dinin emirlerini umursamayan, Tanrı’ya inanmayan ateistler, buna rağmen ahlaklı olabilirler mi? Gerçekten ahlaklı olmayı sağlayan şey, dinsel emirler midir, yoksa insanın kendi vicdanı mıdır? ? Ateş SÖĞÜTÇÜ anrısız Ahlak, Ayrıntı’nın “İdeaAyrıntı Dizisi”nin beşinci kitabı. Ahlak, herhalde insaninsan, insandoğa, insandiğer canlılar ilişkisinin ortaya çıkışından beri insanlığın tartıştığı en önemli kavram. Felsefenin önemli bir dalı. Belki de dinlerin en önemli dayanaklarından. Altından kolay kolay kalkılamayacak, oldukça karmaşık bir sorun. Çünkü sübjektif faktörün belirleyici olduğu, göreceliğin en fazla rol oynadığı bir alan. Armstrong, eğlendirici bir dille kaleme aldığı kitabında ahlak sorununu teistlerin ve ateistlerin bitmek bilmez çekişmeleri çerçevesinde ele alıp tartışmaya cesaret etmiş. Yazarın dikkat çeken en önemli özelliği, böylesine sübjektif bir konuda alabildiğine objektif olma kaygısını ön planda SAYFA 22 ? 5 OCAK 2012 Walter SinnottArmstrong’dan ‘Tanrısız Ahlak’ yı bi ne da Aydınla kiledi. D İngilizle halk aya da bırak unutulm Aziz Ç ma sana rak tanı dov’un de, anla lendiriş öz ile 19 yanıyla min baş sında ka kesime insanlar dın olgu rak eski liyor. B zılan Ak sansürle yayımla ile bulu aydınd taya koy “Şiirs dan Bel nakları kilerinin pıyor. D A Tanrısız ahlak olur mu? tutmaya özen göstermesi. Temel tartışma şu: Dinin emirleri ve Tanrı korkusu olmadan da ahlaklı olunabilir mi? Dinin emirlerini umursamayan, Tanrıya inanmayan ateistler, buna rağmen ahlaklı olabilirler mi? Gerçekten ahlaklı olmayı sağlayan şey, dinsel emirler midir, yoksa insanın kendi vicdanı mıdır? Kendisinin de bir ateist olduğunu net bir şekilde belirten Armstrong, bu soruları tartışıp cevaplamaya çalışırken, zaman zaman ateistlere yönelik eleştirilerini de ifade etmekten geri kalmıyor. Hatta bazen, tam zıt noktalarda yer alan teistlerle ateistlerin yanlış bir noktada buluşabildiklerine işaret ediyor. Örneğin kitabın önsözünde şöyle demektedir: “Bu çekişmede her iki tarafın da hatalı olduğunu ve gaflarının, ‘Tanrı öldüyse, her şey mübahtır’ biçiminde müştereken yaptıkları yanlış varsayımlardan kaynaklandığını göstermek istiyorum. Bu kitap, o popüler slogana yönelik uzunca bir tekziptir.” (s.10) Yazar, elbette eleştiri oklarını esas olarak teistlere yöneltmekte ve onların argümanlarıyla tartışmakta, bu arada popüler âlemden de örneklere başvurmaktadır. Örneğin Amerika’nın geçmiş Başkanı George Bush’tan aktardığı sözlere bakın. Bu sözleri herhalde bizdeki Akit gazetesi bile söylemeye kolay kolay cesaret edemezdi: “Soru: Herhalde, ateist olan Amerikalıların eşit vatandaşlığını ve vatanseverliğini kabul ediyorsunuzdur? “Bush: Hayır, ateistlerin vatandaştan sayılmaları gerektiğini düşünmediğim gibi, vatansever sayılmaları gerektiğine de inanmıyorum. Tanrı gözetiminde bir ulusuz biz.” (s.20) Yazar, temel konuya ilişkin pek çok alt konuyu canlı örneklerle tartışma gündemine getirmektedir. Örneğin, aşağıda alıntılayacağım “ateizm”le “antiteizm” farkı bana önemli göründü: “Din karşıtlığı üzerine bir yönetim kurmak aptalcadır; perilere ve Noel Baba’ya inanma karşıtlığı temelinde yönetim kurmak kadar aptalcadır. Stalin ve Mao’nun yaptıkları, kısmen budur. Eylemlerinin itici gücü bir din karşıtlığı ideolojisidir. Bu ideoloji o kadar güçlüydü ki gelenekçi dinlerle pek çok benzerlik taşıyordu. Bu antiteizm ideolojisi reddedilmelidir çünkü son derece yıkıcıdır. Bununla beraber antiteizm, ateizm değildir. Bazı ateistlerin aynı zamanda antiteist olmaları ve bu ayrı ideolojinin içlerinden bazılarının mezalime başvurmalarına yol açması ateizmin kötü olduğuna kanıt oluşturmaz.” (s. 33) Yazar, daha sonra teistlerin temel dayanağı olan dinsel emirlerin gerçekten ahlaki olup olmadığını tartışmaya geçiyor ve bu emirlerden örnekler veriyor. İşte Kitabı Mukaddes’ten birkaç örnek: “Çocuğunu terbiye etmekten geri kalma; onu değnekle dövsen de ölmez. Onu değnekle döversen canını ölüler diyarından kurtarırsın.” “Kilise Mesih’e ne kadar bağımlıysa, kadınlar da kocalarına her durumda o kadar bağımlı olsunlar.” Ve bu alıntılardan sonra şöyle sormaktadır yazar: “ ‘Her durumda’! Dayakta da bağımlı olsunlar mı? Ya evlilik içi tecavüzde? Sözel ve psikolojik suistimalde? Maddi ? bağımlılıkta?” (s. 41) T Y de gitmek “ahlak” “Eğer ta bulun neme g lamda a belli de (s. 47) Keza, yoksa T konusu “Kuts yanlış o ki yanlı yanlış o ahlaken mediğin ha zayıf (s. 68) Ahlak onun em tır, dola ne uym rak ahla “Eğer neden v pan şey zumsuz Dinle kükürtl bi tehdi ceyle ili ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 1142 CUMH
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle