Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OKURLARA Jason Wilson’dan Borges biyografisi evgili ağabeyim Aydın Boysan 90 yaşını aştı. Kendisine çok uzun ve sağlıklı bir yaşam diliyorum öncelikle. 90 yaşını aştı ama boş durmuyor Boysan. Kitap yazmayı ve yayımlamayı hiç ihmal etmiyor. Yeni kitapları ve eski kitaplarının yeni basımıyla yine gündemde.’Ne Hoş Zamanlardı’, ‘Acele Etme Çabuk Ol’, ‘Bıkma Yaşa’, ‘Ayıp Olmadan’, ‘Uzun Yaşamanın Sırrı’ ve ‘Haydi Dostlar’ son zamanlarda çıkan kitapları. 90. yaşını kutlayan Aydın Boysan’la kitabını ve yaşamı konuştuk. Mehmet Eroğlu ‘Fay Kırığı’ üçlemesinin ikinci kitabı ‘Emine’de de gününü kurtarmaya çalışan, eline geçen fırsatı değerlendirme peşinde, hayli yetkiye, güce ulaştığı bir holdingte, âşık olduğu patronun türbanlı kızıyla evlenen bir karakteri önümüze koyuyor. Kahramanımız eşinin türbanını bir sorun olarak görmüyor. Roman zaten türbana odaklanmıyor. Farklı dünyaların iç içe girmeleri, çarpışmaları, çatışmaları, hesapları, ikiyüzlülüklerini masaya yatırıyor Eroğlu. ‘Emine’yi konuşmak için çaldık Mehmet Eroğlu’nun kapısını. Yiğit Bener’in yeni romanı ‘Heyulanın Dönüşü’, öbür âlemde 10 yılı aşkın bir süre geçirip geri dönen bir heyulayı anlatıyor... Ne mi heyulalık? Romana göre umarsız bir arayış, onulmaz bir yara... Köklerinden koparılmış, tekinsiz bir varoluş... Ve her şeyden önce bir yabancılık hissi... Ayrıca politik mi politik, gidişata tepesi atık mı atık… Muhafazakâr bir dönüşümün alametlerini memleketinde gördükçe zıvanadan çıkıyor sıklıkla... Folklorik tarikatlara benzettiği her türlü üniformaya, her kanattan her anlamda cemaatçiliğe her iki dünyada da karşı... Yiğit Bener ile “Heyula’nın Dönüşü” üzerine bir söyleşi yaptık. Söyleşiyi okuduktan sonra geçmişten gelenlere bir başka türlü bakacaksınız. Bol kitaplı günler... S ‘Merhaba ben Borges; hiç kimseyim Jason Wilson’ın kaleme aldığı Jorge Luis Borges adlı biyografi, bu gizemli aynı zamanda bir yanıyla herkese açık ve yalın yazarın hayatının dökümü. Kitap, Borges’in kendini keşfiyle beraber, okurun da Borges’in karanlık odasına giriş. Ë Ali BULUNMAZ on dönemde Borges’i gündeme getiren şu meşhur mezara işeme konusunu paranteze alırsak herhalde yazarla ilgili çok daha ilginç ayrıntıları da ıskalamayız. Sağda solda yazılanlara bakılırsa, tavuğun beyaz etinin tadı gibi yavan bir yaşamı var Borges’in. Sade, egoyu umursamayan, küçük kitaplığında kendisinin yazdığı bir tek kitabı bile bulunmayan ve edebiyatı “metinle okur arasında ilişkiden ibaret” sayan bir adam. Basit tatlara yönelmiş, entelektüelliği “gösteriş ve saçmalık” olarak gören, ülkesi Arjantin’i sallayan futbolu sallamayan ve kendisine “hiç kimse” diyebilen sakin bir yazar. Jason Wilson, Borges üzerine biyografi kaleme almadan önce, tüm zorluk ve tuzaklara dikkat kesilmiş. Okurdan daha iştahlı okur ve macera sevmez Borges’i anlatmanın başlı başına bir serüven olacağının bilinciyle hareket etmiş. ÖZGÜRLÜK SOKAKTA Wilson bizi Borges’in yaşamına konuk ettiğinde önümüze açılan kapılardan ilki yolculuklar. Buenos Aires’ten Cenevre ve İspanya’ya uzanan, yazarın kültürel ve edebi gelişimini yansıtan bu seyahatler Borges’in gençlik sırlarını da önümüze koyuyor. Örneğin, hayatı boyunca hemen her hareketini etkileyen ve körlüğe dönüşen miyobun Borges’i nasıl kendini ve etrafı dinlemeye alıştırdığı. Bir başkası, ona çeviriler yapan ve görece baskın bir anneyle bir şeyler öğretsin diye metresini oğluna sunup onu cinsellikten soğutan baba. Borges’in hayatını değiştiren bazı isimleri de anmadan olmaz: Tanıştığı günden başlayarak mektuplaştığı Jacobo Sureda, “ustam” dediği Rafael CasinosAsséns ve “en iyi arkadaşlarımdan” diye nitelediği Alfonso Reyes. Buenos Aires’e geri döndüğünde onun için “özgürlük” demek olan sokaklarda gezinmeye başlar; böylece, hem annesinin gözlerinden kaçmaya hem de kadınlarla karşılaşmaya çabalar. “Derinlerdeki fukaralığı” ortaya çıkaran ve samimiyet ölçüsü saydığı şiirleri buralardan damıtır. Bunu, yeniden ayak bastığı Fransa’da zirveye taşır. “Şöhret uğruna arıza çıkardığını” söylediği Dadaistlerden de lafını esirgemez. Ama Borges’in aklı her zaman Buenos Aires sokaklarında kalır. Wilson o günleri şöyle yorumlar: “Borges’in sevdiği şehirde aktif bir sokak yaşantısı sürdürdüğü 1920’lerden benim çıkardığım sonuç, onun Arjantin’e özgü ‘en derinlerdeki’, en üstü kapalı tutku diye tarif ettiği, erkek dayanışmasının önemidir (…) Erkek dayanışmasına verilebilecek en güzel örnek, kadınları, erkeklerin dostluk idealinin içine davetsizce girip onu yıkmak için mücadele eden varlıklar olarak tarif eden öyküleriyle tangolardır.” Bocalayan ama sıkı okuma ve tartışmalarla ayakları üzerinde durmayı başaran Borges, kusursuz okur kitlesini “birkaç yakın dostum” diye tanımlar. Wilson, Borges’in “yazmadan sonra gelen etkinlik” dediği okuma üzerine bir ekleme yapıyor: “Onun okuma yöntemi, okurken keyif almak, sıkıldığı kitabı sonuna kadar okumamaktı (…) Yazmak, akıl hocası Macedonio Fernández’den öğrendiğine göre, okunanlardan alınan bir intikamdı.” “DÜNYA EDEBİYATINDA BİR DİPNOT” 1938’in Noel arifesinde geçirdiği “küçük bir kaza”nın etkisiyle fantastik öyküler yazmaya koyulunca iyiden iyiye tanınır. Kafasını çarptığı pencere ve yarasının neden olduğu yüksek ateş sonrasındaki süreç, onu hızla ilerlediği bir yazma tüneline sokar. Kendini “dünya edebiyatında bir dipnot” şeklinde gören Borges, on yıllık verimli zaman diliminde kaleme aldığı öykülerini 1966’da “bir şaka” olarak niteleyecektir. Ona göre “faşizmin yerel taklidi” Peron’un göreve gelmesiyle kütüphanedeki işine son verilmesi de hayatın ona “şakalarındandı”: “Borges’e göre Evita, her zaman yapmacık tavırlar sergileyen, güzel ama aptal bir kadın; Peronizm ise görünenin dışında sahtekârlıktan başka bir şey olmayan ahmakça bir efsanedir.” 1955’te devrilen Peron’la beraber Arjantin’in en tanınan iki isminden bir olan Borges’in gözleri de aynı yıl teslim bayrağını çeker. O tarihten itibaren belleği gözü olur ve görevden uzaklaştırıldığı kütüphanenin (Milli Kütüphane) başına getirilir. 1976’daki darbeyi gerçekleştiren generallere, “gazete okumaması” ve “haber dinlememesi” nedeniyle övgüler düzen Borges, 1985’teki bir davada gerçeklerle yüzleşmişse de iş işten geçmiştir bile. Hayatının 1955’ten sonraki, özellikle 1970’li yıllardan öldüğü 1986’ya kadarki dönemi epey çalkantılı ve eleştirilerin hedefinde geçen, insanı “yanılsama” ve “kimlikten sıyrılmış aç hayalet” olarak niteleyen Borges’in, “hiçbir zaman karakter yaratmadığını ve öykülerinde kurnazca gizlendiğini” söylemesi hayatının ufak bir özeti. Onun kendine özgü gizemi, şakacılığı, sadeliği ve karanlığı, “herkes bir başkasına dönüşebilir” ya da “hiç kimse gerçekte kim olduğunu bilmez, kimse belli bir kişi değildir” sözlerinden yakalanabilir mi?.. alibulunmaz@cumhuriyet.com.tr http://bulunmazali81.blogspot.com Jorge Luis Borges/ Jason Wilson/ Çeviren: Tonguç Çulhaöz/ Yapı Kredi Yayınları/ 158 s. S TURHAN GÜNAY eposta: turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr Wilson bizi, Borges’in yaşamına konuk ettiğinde önümüze açılan kapılardan ilki yolculuklar. Buenos Aires’ten Cenevre ve İspanya’ya uzanan, yazarın kültürel ve edebi gelişimini yansıtan bu seyahatler Borges’in gençlik sırlarını da önümüze koyuyor. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Turhan Günay Sorumlu Müdür: Miyase İlknur Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden/ Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal/ Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74 Yerel süreli yayın Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1128 29 EYLÜL 2011 SAYFA 3