19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ş D Alkaios (İ.Ö. VI. Yüzyıl) iir Atlası CEVAT ÇAPAN Yunan Antologyası’ndan Şiirler/ Çeviren: Cevat ÇAPAN ‘Yunan Antologyası’ndan Sonra saçlarına savuracağım aydınlık yapraklarını çiçeklerin. ünya edebiyatında Anthologia Graeca diye bilinen ve klasik dönemden Bizans dönemini de içeren yıllarda yazılmış, çoğu epigrammalardan oluşan bu antoloji Batı dünyasında özellikle lirik şiir türünün en önemli esin kaynaklarından biri olmuştur. Bu konuyla ilgilenen okurlarımız Türkçede özellikle Oktay Rifat’ın Yunan Antologyası ve Latin Ozanlarından Seçmeler kitabında ve Samih Rifat’ın Mabeynci Pavlos: Altın Yağmur ve Çok Eski Bir Gün Batımı: Osmanlı Öncesi İstanbul’undan Seçme Şiirler kitaplarında bu antolojiden çok başarılı çeviri örnekleri bulabilirler. Heliodora’ya Doldur kupayı, sonra çağır, yeniden çağır, Heliodora! Diye. Yalnız bu güzel adın yankısıyla titresin şarap. Git, dünkü de olsa, onun kokusuyla esrik çiçekleri getir de, anısını takınayım üstüme. Bak, nasıl ağlıyor sevgi gülü, kollarımda değil de, başka yerlerde diye. Philodemos (İ.Ö. 11040/45) Zeus Gürlüyor Zeus gürlüyor ve lapa lapa karla kış iniyor gökten, donuyor deli ırmak. Batsın şu soğuk kış, yığ kütükleri ocağa, su kat kan rengi şaraba, kuştüyü yastıklar döşe başının altına ve iç. Aldırmayalım şu kötü zamana, Bakkhos, sendedir, senin kırmızı şarabındadır bizim çaremiz; Üzümdür bizim ilacımız. İç durmadan, kana kana iç. Yiğit Kişiler Ne güzel damlı evler, ne yıkılmaz duvarlar, ne de gemilerin sığındığı limanlardır bir şehri şehir yapan. Şehri güçlü insanlar şehir yapar. Ne taşlar, ne kirişler, ne de usta dülgerler – bilirse, yiğit kişilerdir kılıçla kargıyı kullanmayı bilenler. Ve ancak böyle insanlarla kurulur şehirlerle duvarlar. gittin, güneyden esen yelin darbesini yedin şu kara kışta. Ömrünün baharında daha dünya evine bile girmemiştin; dalgalar alıp götürdü gencecik güzelliğini. * Bir o yana, bir bu yana çırpınıp duruyor şu zavallı kuş, kapkara yapraklarıyla defnelerin yeşilliği arasında zeytinliğin. * Sevdanın demircisi Eros yamyassı etti beni koca örsüyle, sonra soğuk nehirlerden çeliğime su verdi. Poseidippos (İ.Ö.III. yüzyıl) Yakınma Demek “biricik sevgili”nim ben senin! Öyle diyor gözyaşların, titreyen elin. Herkes gibi kıskanıyorsun, istediğini bilen bir âşığın öpüşleri öpüşlerin. Gene de anlamıyorum bir türlü, “İşte seninim, gel, beni al,” desem, Homurdanıp, öksürüp bir başka güne bırakıyorsun Âşık mısın, milletvekili mi, hemşerim? Rufinus (İ.Ö.50İ.S.50 yılları arası) Melite, gözlerin Hera’nın gözleri senin, ellerin Athena’nın, Melite. Aphrodite’nin memeleri memelerin, ayakların ayakları Thetis’in. Mutludur diyorum sana bakan, üç kez mutlu sesini duyan, yarı tanrı seni ağzından öpen. Ama tanrıdır, tanrı diyorum seni gelin diye koynuna alan. Yosma Kallistion Sen Kıbrıslı, Kitheralı, Miletoslu, güzel Suriye ovalarının, dalan atların Aphroditesi, kapısını tek âşığının yüzüne kapamayan Kallistion’a iyi davran. Asklepiades (İ.Ö. III. Yüzyıl) Deli Poyraz İç dostum Melanippos ve unut benimle birlikte, bir kez geçtin mi Akheron nehrinden öteye, ne parlak güneşi görürsün bir daha, ne de yurdunu. Sisyphos bile denemeye kalkmış, ama başaramamıştı bunu. Gel, kendini yorma, bu boş düşlerle. Hiç duyan çıkmadı çığlıklarımızı. Yarın da çıkmaz. Olan olmuş bir kez, artık aldırma. Hangi aklı başında kaptan açılır denize bu deli poyrazda? *** Anakreon (İ.Ö.VI. yüzyıl) Şakaklarıma kır düştü, saçlarım döküldü, gençlikten hiç iz kalmadı artık yüzümde. Bir ihtiyarınkiler gibi sallanıyor dişlerim; günlerim sayılı olmalı şu güzel yeryüzünde. * Nasıl titriyorum korkudan ölümü düşündükçe, ürpertici geliyor bana o karanlık boşluk ve o boşluğa düşüş; bir kez vardın mı cehenneme, dönüş olanaksız. * Sen de Kleinorides, yurdunu sevdiğin için CUMHURİYET KİTAP SAYI 1128 Yağmurlar Yağdıran Zeus’a Bütün gece yağmur, bir deli poyraz, sonra şarap, yalnızlıktan dolaşan ayaklarım. Bağırıyorum… “Mashos, canım benim!” (Yürü yürü koca sokak boyunca bir dost kapısı bile yok…) Yağmurdan sırılsıklam bağırıyorum “Bunun sonu yok mu, Zeus? Ulu Zeus, acı bana! Sen âşık olmadın mı hiç?” Okçu Tanrı Oklarını bize atarken Eros, İkimizi de kalbimizden vur. Tarafsız olmalı tanrılar, yoksa tanrılık neye yarar! Bizanslı Antiphilos (Roma imparatoru Augustus’un çağdaşı olduğu sanılıyor.) Bir Resim Altı Bu Eurotas, Lakonia’da bir ırmak. Bu da Leda, nerdeyse çıplak. Bu kuğu ise koca Zeus aslında. Ey beni isteksizce aşka iten küçük sevgililer, ben nice bir kuş olayım? Zeus kuğu ise, bana kaz olmak düşer. Mabeynci Pavlos (İ.S. VI yüzyıl) Bir Yosmanın Yazıtı Burada Kolophonlu Arkheanassa gömülü. Yıllar bile yıkamadı aşkın tahtı yüzünü. Âşıklar, âşıkları, siz ey gençliğinin güllerini derenler, ne yangının geçmişsiniz içinden! Meleagros (İ.Ö. 14070) Çiçekler: Heliodora İçin Ak menekşeler getireceğim, yumuşak nergisler, gülen zambaklar, mersin, el değmemiş çiğdem, karanlık sümbül ve aşk yüklü güller. Bir bir dizeceğim bunları Heliodora için. Tantalos Dudak dudağa yatıyorduk, parmaklarıma dolanıyordu çıplak memeleri. Boynunun gümüş ovasında dörtnalaydı coşkum. Birden, her şey bitti. Artık yatağına almıyor beni. Yarısını aşka adamış gövdesinin, yarısını usluluğa: arada ölen benim. 29 EYLÜL 2011 SAYFA 23
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle