27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

olsun. beri, efede olmuşde Soken Trabzon kitapları itabıin yaaf duKendi ındaki larıyla tta varn aşkı, rıyla ‘Trabzon’un geride kalan yılları anlatıldı’ Ë Ayşe KESKİN eden Trabzon, neden yirmi iki semt ve neden yirmi iki yazar? Bu serinin çıkması için bu üç öğeyi nasıl buluşturduğunuzu anlatır mısınız? Bir tek nedenle açıklamak kuşkusuz olanaksız; böyle geniş kapsamlı projelerde pek çok faktör etkili olabiliyor. Trabzon son yıllarda çoğu zaman olumsuz olaylarla ülke gündeminde ön sıralarda yer aldı; bu durumun sosyopolitik, ekonomik hatta psikolojik analizleri ayrıca yapılmalı, bilimsel olarak. Sahici bir kent bilincisorumluluğu olanlar için Trabzon bir “laboratuar kent” bir anlamda. Ama bizim yaptığımız bu değildi; biz “geride kalan” yıllarını yazıya dökmeye çalıştık daha çok. Bugünden düne bakmak ve bir kez daha hatırlamak için. Yarına bir belge olsun için biraz da. Tabii günün panoramasını da göz ardı etmeden. Uygarlıkların doğduğu, serpildiği, “kültür başkenti” sanıyla anılan bir kentin zaman içindeki değişimini gündeme taşımak; popülist politikaların etkisiyle unutturulan yaşantıkültür birikimini anımsatmak. Semtler ve yazarlar konusunda pek çok görüşöneri alındı, tartışıldı ve sonuçta semtlerle yazarları buluşturuldu. İlke olarak “kentlilik bilinci”nden hareket edildiğini söylemeliyim, yazar seçiminde. Yirmi iki semtkitapyazar olması ön koşul değildi; yazarlar ve semtleri buluşturulurken sayı kendiliğinden doğdu. Sevindirici olan, kitaplar henüz çıkmış sayılırken bazı semtlerden “Bizim semtimiz niye yazılmadı?” diye sitemkâr tepkiler geldi. İstanbul önce kırk semt olarak yazıldı, sonra seksen semte tamamlandı. Trabzon’un semtlerini de zaman içinde artırmak mümkün. “KENTİN SOSYOKÜLTÜREL DEĞİŞİMLERİNİ ANLATMAYI HEDEFLEDİK” Bu dizinin editörü olarak eminim ki oldukça yorucu bir süreç geçirdiniz. Yola çıkarken amaçlanan neydi ve ortaya çıkan yirmi iki kitap sizi bu açıdan memnun etti mi? Bu kitap dizilerinde amaçlanan, kentin yakın geçmişindeki sosyo kültürel değişimlerin yazıya dökülmesi. Bir anlamda kişisel tarihlerinyaşantıların kayda geçirilmesi ve bu yolla mikro tarih çalışmalarına katkı sunmaktı. Mahalle yapıları, mimarisinden gündelik yaşam biçimlerine kadar evler, bahçeler, ilişkiler. Semte semt olma özelliğini veren hemen her şey ve bunu edebiyatın içinde kalarak yapmak. Dünün değerleriyle günün popüler yapısını bir arada görebiliyorsunuz bu kitaplarda. Nereden nereye geldiğimizi, neleri yitirip nelere teslim olduğumuzu. İsterseniz yakın geçmişe tutulan bir ayna isterseniz anıların sıcaklığında oluşmuş metinler olarak okuyun kitap k yayaşmada duğunu yle deyada anınr, hary olunesnema yle geahnesi’ yle nesyışı şuaya adlanir (…) ve benanüstü ce vavardır” N e olne olirilere heşılaşsağlaleşilse rini müş k karşıir kurinatçı fı get da gee, ilk larda i yansın ve zar bit eden i oldun Gerndiriu aşkı temel likteki liyor. i, koAşkla sanat” ıyor. an Bagözü ında issedilçılmaiçimde edebigüçmeli” i bir Fakat rek. olas / Can 1128 Kişilerin kendi geçmişiyle birlikte yaşadığı kentin, mahallesinin de geçmişini anlattığı kaç belge, kitap vardır yazın tarihinde bilinmez ama son yıllarda bu düşünceyle öne çıkarılmış üç ilimiz ve pek çok yazarımız oldu. İlk olarak İstanbul, ardından İzmir ve sonrasında Trabzon... Öncelikle kişilerle özdeşleşen, özdeşleşecek mahalle, semt veya belli noktaların varlıklarına ışık tutulurken bu yerler üzerinden kişilerin hem kendilerine hem de geçmişlerine işaret fişeği de atıldı. Kentlerin yakın geçmişinikimliğini edebiyatçılar aracılığıyla ortaya çıkarmak için başlatılan “Türkiye’nin Kentleri” dizisinde otuz civarında kent kitaplaştırıldı. Bu kitapların yazımı ve yayımı sürdürülürken semtlerin de okurla buluşturma bağlamında önce “80 Semt Seksen Yazar İstanbul” ve “41 Semt 41 Yazar İzmir” yayımladı. Son olarak da Trabzon’un yirmi iki edebiyatçı yazarı, yine Trabzon’un yirmi iki semtini kaleme aldı. Okurla aynı zamanda buluşan “Trabzon’dur Yolumuz” adlı yirmi iki kitaplık bu seri, hem bir ilk olması hem de Trabzon’un son elli yılına tanıklık açısından önemli. “Trabzon’dur Yolumuz” kitaplarını yayıma hazırlayan Çiğdem Sezer’le, bir yandan Trabzon’un kimliğini bir yandan da kitapları konuştuk. ları. Çok hızlı bir çağda yaşıyoruz ama o hızı “yavaşlatmak” olanaksız değil. Bu kitaplar bir anlamda bunu yapıyor; ışık hızıyla akıp giden yaşamın bir yerinde duruyor ve oradan bakıyorsunuz kentedünyaya. Ben buna “oyalanmak” diyorum; hayatın bir yerinde durup oyalanmak ve oradan bakmak düne, bugüne. Gidenler, değişenler, hatıralar, iç ve dış göçler, çoktan kaybedilen insani değerler ve çocukluk! Kentler, hatıra defterlerimiz değil midir bir anlamda! Bizim bile unuttuğumuz yaşantıları saklarlar bizim için. Üstelik o yaşantılar yalnızca size ait değil artık, okur kendine ait olan yaşantıları bulup çıkarır oradan, çıkarıyor. Bir de toplumsal tarihbilinç açısından önemleri var elbette; bu anlamda kitapların önemli bir boşluğu dolduracağına inanıyorum. Bir “ilk”i gerçekleştirebilmiş olmanın sevincini ve biraz da gururunu da yaşadımyaşadık elbette. Çünkü çoğu kişi projeye inanmıştı önceleri; Trabzon’un küçük bir semt olduğu, yazacak şeylerin sınırlılığı filan gibi konular gündeme getirilmişti. Ama projeye inanan arkadaşlarla yola çıktık ve yaptık. Eksiksiz olduğunu söylemiyorum; çok daha iyisi de olabilir. Olsun da. Ama bu bir “ilk”ti ve başarıldı! Arkasından daha yetkin çalışmalar gelirse bu bizi mutlu eder. Kitapların bütünüyle kentlilik bilincinden hareketle yazıldığını, gerek yazar seçiminde, gerekse dosya içerikleri konusunda tek ölçütümüzün bu olduğunu da söylemek isterim. “Acaba hâlâ gün ışığına çıkmamış bilgiler, belgeler, yapılar var mı Trabzon’a dair?” dediğiniz oldu mu? Bu soruyu sormadım, çünkü her zaman bir şeyler saklı kalır ve bizler o “saklı”nın ardına düşeriz. “Zaman” öyle derin bir kavram ki oraya daldığınızda asla çıkamayacağınızı düşünüyorsunuz. “Kenttesemtte zaman” da böyle bir şey; yazmak, zamanın bir yerinde durup bakmak semtekente ülkeye… Orada durduğunuz o an parçacıklarında, zamanın sonsuzluğunu ve zaman içindeki yaşantının gizini görüyorsunuz. Öyle olunca da elbette ki hep bir şeyler eksik kalıyor, kalacak. Kaldı ki bunlar birer araştırma kitabı değil. Öyle olsa kuşkusuz bunu bilimselakademik anlamda yapacak farklı uğraş alanlarından isimler seçilirdi. Biz, kentlisanatçı gözüyle, yüreğiyle bakıldığında neler görünür, neler vardır zaman dediğimiz tozlu örtünün ardında, onu işaret etmek istedik. Girişte belirtmiştin “işaret fişeği” diyerek. Tam da bu işte; bu kitaplar birer işaret fişeği. Hepsi bu. Bilinir; bazen minik bir ışık parçacığı, bilgi kırıntısı bize bambaşka ufuklar açabilir. Bunu umut etme hakkımız saklı kalsın. “KEŞKE YAZILIP ÇİZİLENLER KARA BULUTLARI ALIP GÖTÜRMEYE YETSE” Son yıllardaki üzücü eylemler Trabzon’un köklü kültürüne, tarihine nasıl haksız yere darbe vurduysa bir o kadar da tekrar tekrar kendiyle yüzleşmesini de sağladı galiba. Unutulan demeyelim ama bilinmeyen, gün ışığına çıkmayan pek çok öykü, pek çok yapı, pek çok ses belki de bu güçlü esintiyle kentin üzerindeki kara bulutları da alıp götürecek. Bu kitapları okuyanlar, insanına çok daha gerçekçi bakıp doğasına çok daha duygusal yaklaşacak diyebilir miyiz? Kent tarihine yapılan büyük bir haksızlık var ama “yüzleşme” konusunda aynı düşüncede olduğumu söyleyemem. Yüzleşmek uzunca bir süreç istiyor; dışarıdan bakabilmek, duygusal yaklaşımlardan sıyrılıp gerçekçi olabilmek ve daha pek çok faktörün etkin olacağı uzunca bir süreç. İlk yanıtta değinmiştim; son yıllarda yaşanan olumsuzlukları Trabzon ölçeğinde açıklama çabası nafile. Olan bitenler ülke, hatta dünya gerçeğiyle yakından ilintili ve bağımsız çözüm bulmak olanaksız. Siyasetçi, ekonomist ya da toplumbilimci değilim; kentlilik bilinci algısını doğru geliştirmeye çalışan biri olarak söylüyorum bunları. Yanılıyor olmayı dilerdim; keşke yazılıp çizilenler kara bulutları alıp götürmeye yetse. Kara bulutları alıp götürmeye yetmez ama bir rüzgâr oluşturabilir diye umuyorum ve yine umuyorum ki bu çalışma başka çalışmaları tetiklesin, daha yetkinleri yapılsın. Trabzon’la ilgili farklı çalışmalarınız olacak mı? Kalbimin Kuzey Kapısı Trabzon’la başlayan bu süreç, semtler dizisiyle sürdü. Bu anlamda şimdilik yeni bir çalışma yok ama semtler dizisinden önce başladığım bir romanım var. Roman, Trabzon’la ilgili ama söyleşi içinde de değindiğim gibi Trabzon’daki değişimlerin yalnızca orayla sınırlandırılması doğru değil. Bu anlamda romanımı da Trabzon özelinde düşünerek yazmadım. Kent adı da geçmiyor romanda; ama sonuçta orada olan bitenlerden hareketle yazıldı. Semtler dizisi nedeniyle bekletmiştim onu. Şimdilerde onun üzerinde çalışıyorum. ‘Trabzon’dur Yolumuz’ Dizisi/ Yayıma Hazırlayan: Çiğdem Sezer/ Heyamola Yayınları/22 Kitap EYLÜL 2011 SAYFA 15 ¥ Kitapları hazırlayan Çiğdem Sezer, bu kitaplarda dünün değerleriyle günün popüler yapısının bir arada görülebileceğini söylüyor. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1128 29
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle