25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ki şiirerimde uğu giğrışım r özelBüyük tkımız şiirleriAma datıcı e bu ilinnırım. mlılık, ağır N enlerayış tirei “sözandıdi. İmş bir zı sayılene saptarsın şairlerin. Neden? Çünkü Kürt yok, yollara döşenen mayın yok, katliamlar yok, insanlara yedirilen “bok” yok, savcıların, hâkimlerin keyfi tutumları yok. Satın alınan oy olgusu yok. Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın bir savcıya yazılmış aynı başlıklı şiirini anımsamak gerek. Kimler ve hangi düşünceler getirdi şiirimizi böyle bir duruma? Böyle bir gerçeklik, hakikatini reddetmek; gerçeklikten, hakikatten kaçma yoksunluğuna? Sormalı, araştırmalı bu gerçeği. Hesap sormak demiyorum. O geçti. Eleştiri de demeyeceğim. Çünkü eleştirmenlerimiz de adam kayırmakla, eşdost muhabbetiyle, yıllık gibi sadece satışını yapana gelir getiren anlaşılmaz bir olguyla malul. ŞİİRİN SESİ İmgeler Benim Yurdum’da dikkat çekiçi bir değişim de şiirin sesinde gerçekleşiyor. Daha önceki şiirlerinde iç ve dış dünyanın kaosunu yakalayabilmek için atonal bir ses bütünlüğünü tercih ederken bu toplamda tonal bir şiire yükleniyorsun. Aliteresyonlar, iç uyaklar, tekrarlar; önceki şiirlere göre daha kısa şiirler; anjambmanları kısa tutmalar. Bu bir çeşit arınmışlık, durulmuşluk; gerçekliği ses olarak farklı bir zeminde yakalamak isteği mi? Ses çağımızın bir özelliği olmakla atonal artık. Tonal seslerin örgütlediği müzik nasıl günümüzün insanını vermekten yoksunsa şiirde de böyle. Atonal müzik kaosu içeriyor çünkü. Söylediğin tekniğe dair hususlarsa yazmak istediğim şiirin doğal sonucunda edindiği biçime özgü değerler. Arınmışlık, durulmuşluk’a gelince, daha buna var sanırım Değişik bir yöntem gördüm senin şiir bütününde, aradan epey zaman geçtikten sonra, bu geçen şiir birikiminin “Z Raporu”nu alır gibi tek ve küsüratlı şiirlerin de var. Senin niyetin başka olabilir ama ben öyle anladım. Daha önceki dosya olan Hayat ve Şiir’deki ironik şiirin “Rabbim Sana Teşekkürler” (Bütün Şiirler II, s. 117) böyle bir yapıda. Aynı zamanda modern bir şathiye kıvamında. İmgeler Benim Yurdum’da da (s. 20) “Söylev” şiiri var. Onda da farklı bir yapıda, süregelen şiir duyarlılığının “Z Raporu” alınır gibi; buna bir bakar mısın? Dediğim gibi şiirlerimde senin şathiye dediğin yergi, alay türü şiir de var, başka özellikleri haiz şiir de. “Söylev” bunlardan biri. Ama bu kitaba değin yazılmış on kadar şiir kitabımda zaten bana ait kıldığın her tür şiir var. Bir şair kendine özgü şiir kurmak adına yalnızca bir tür şiire mahkum olmalı mı? Bence hayır. Başarılı olacaksa, her tür teknikten, tarzdan yararlanır şair. İmgeyi tutuş biçiminin arka pla ¥ başka bir gezegende yaşadığını ediğin var Nemutlaürk arşın üretea. İmbilnlerse andı. memiş arak eriyle dergi nında, belirleyici olan toplumsal bakış açısının Marksizm oluşu, gerçekliği şiir boyutunda yeniden kurarken “aşkın olan”la zorlanmadan buluşturuyor yapıyı. Bu bağlamın süreğinde, kışkırtıcılık gibi alıcıyı harekete geçirme işleviyle de karşılaşıyoruz. “Baştan Çıkma” şiirinde de şöyle görünür oluyor bu: “Kimsenin duyduğu yok bizi olsun biz yoksuluz baştan çıkalım.” Şiirin, itaatsizlikle buluştuğu noktada neler söylenebilir? Marksizm yaratıcılık söz konusu olunca şairi kısıtlamaz. Şaire ille de şöyle yazacaksın da demez. Bu tamamen şairin seçimine bağlı. Ama ben kültürel açıdan dünyanın gerek maddi ve gerekse ruhani açıdan bu saydıklarımdan biri abartılarak yaratılabileceğine inanmıyorum. Belki maddi ve manevi olanı bu biçimde birlikte düşünmenin doğal bir sonucu olmalı bu aşkın olanla dünyevi olanın birlikte duyumsanabilir olması ya da birinden diğerine kolay geçilebilirlik. İtaatsizlik ise mutlaka böyle bir şiir yazayım derseniz olmaz. O kurgu sahici olmaz en başta. Bu bir simya işi. Neyseniz o çıkar bahtınıza. Yani demem o ki yok ş, ad, çürü. Şimye çok irin örani n kaoAma bir atmge sadergiuyor, r şey ha fazarını baş Metin Cengiz’in kitabında “çok anlamlılık, serbest çağrışım” özelliği ağır basıyor. celek “Admgeler “Çan” yaz şiir arpıcı. algılaurken davriyor, ” hakiliriz? eniden rçeklida, tamız ldir. ugün a, yazı¥ 1120 sulu kale alan olmaz. Ben o kesimden geliyorum ve iyi bilirim bu duyguyu. Baştan çıkalım çağrısı, işte özünde bu duyguyu yaşayan ve baştan çıkmaya hazır olanın duyumsayabileceği bir yaşanmışlık. Mecaz olduğu için birebir tanımlamayı aşan, fakat yine de anlamlandırmaya tutunan kullanımların var. “Aşkın Söylettiği” şiirinde de şöyle kuruyorsun: “Aşk dedikleri bir konuk evi.” Neden, aşkın evinde oturulmaz mı? Aynı mecazla sorayım. Modern şiir imgenin sahip olduğu olanaklarla dünyanın yeniden anlamlandırılması. Ben de böyle yaptım. İmgeyle kurgulanmış dünya yaşadığımız çağın ancak dile getirilebilirliğiyle de ilgili. “Aşk dedikleri bir konuk evi” dizesi ise çok anlamlı, imgeyle anlatılan dünyanın bir karşılığı. Aşk geçici. İşte dizenin ilk anlamı. Varlıklar ölümlü; bu da ikinci anlamı. Yani bu dünya geçici. Allah insanın (her varlığın) bağrında gerçeklik bulduğu kürsü; işte dizenin üçüncü anlamı. Ama doğrusu, ben bu anlamları düşünerek kurmadım bu dizeyi. Zaten düşünseniz de olmaz. Bu bir sindirme meselesi. Kültürel olanın sizin aracılığınızla anlatımı. İmgeler Benim Yurdum/ Metin Cengiz/ Şiirden Yayınları/ 70 s. 4 AĞUSTOS 2011 SAYFA 5 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1120
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle