Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
V TR NDEK LER ¥ senteze ulaşmayı başarır. Takuan Soho’nun, ‘Sarsılmaz Bilgeliğin Esrarengiz Anlatısı’, ‘Mücevherlerin Berrak Sesi’ ve ‘Taia Kılıcı’nın Yıllıkları’ isimli üç bölümden oluşan “Engellenemeyen Zihin” adını taşıyan bu yapıtı bugün hâlâ büyük ilgi görüyor. Nedeni ise Japon kültürünün hâlâ merak edilip stratejilerinin araştırılır durumda olması. Bu bağlamda “Engellenemeyen Zihin”, Japon strateji düşüncesinin meselelere ve çözümlere bakış açısını gözler önüne sermeyi amaçlıyor. Kuşaktan Kuşağa Aktarım/ Will Lahaye, JeanPierre Pourtois, Huguette Desmet/ Çeviren: Z. Canan Özatalay/ letişim Yayınları/ 342 s. Aile eğitimi ve sosyal pedagoji üzerine çalışmalar yürüten Willy Lahaye, JeanPierre Pourtois ve Huguette Desmet, “Kuşaktan Kuşağa Aktarım”da ‘Her aktarım aynı zamanda bir dönüşümdür’ fikrinin etrafında kuşaklar arasındaki ilişkiyi ele alıyorlar. Otuz beş yıla dayanan uzun soluklu bir araştırmanın ürünü olan bu kitapta yazarlar, aynı ailenin üç farklı kuşağını inceliyorlar. Ailenin yapısını karakterize eden özellikleri tespit ettikten sonra, bunların yeni kuşaklara ne ölçüde ve hangi yollarla aktarıldığını araştırıyorlar. Yazarlar sabit olduğu ve sürekli aktarıldığı varsayılan kuşaklar arası ilişkileri ve kalıpları, toplumun kendisi gibi sürekli bir dönüşüm içinde kabul etmenin önemine dikkat çekiyorlar. 19. Cadde NW/ Rex Ghosh/ Çeviren: Gamze Kapkın/ April Yayıncılık/ 416 s. 1944 yılının Temmuz ayında müttefik devletler New Hampshire eyaletinin Bretton Woods kasabasında düzenlenen Uluslararası Para ve Finans Konferansı’nda bir araya gelir. Büyük Buhran’ın bir daha meydana gelmemesi gerektiği yönündeki kararlılıkla, konferans iki yeni kuruluş tesis eder. Dünya Bankası, yeniden yapılanma ve kalkınmayı finanse etmek üzere, Uluslararası Para Fonu ise uluslararası para ve finans meseleleri hakkında istişare ve işbirliğini desteklemek amacıyla kurulur. Biri On Dokuzuncu Cadde Northwest’in bir tarafında diğeri ise öteki tarafında yer alan bu kuruluşlar yarım asrı aşkın süredir hâlâ ayaktalar. IMF ekonomisti, Harvard ve Oxford diplomalı Princeton profesörü Rex Ghosh’un üçüncü dünya kumpasını ifşa ettiği romanı “19. Cadde NW” okuyucularla buluşuyor. İşin içine Türkiye’nin de katıldığı bu para macerası, global ekonomik sisteme ilişkin derin bir eleştiri aynı zamanda. Tanner Kardeşler/ Robert Walser/ Çeviren: Cemal Ener/ Can Yayınları/ 296 s. İsviçreli yazar Robert Walser’ın yayımladığı ilk romanı “Tanner Kardeşler”, hayatındaki herkesten ve her şeyden bağımsız hareket eden, özgür ruhlu Simon’un etrafında şekilleniyor. Simon dünyaya ve insanlara, kendine özgü bir pencereden bakar. Aylaktır, sık sık iş değiştirir. Kaybettiği bir şeyi ararcasına bir mekândan diğerine koşturur durur. Gündelik yaşamın sıkıntıları, Simon’un üstesinden gelmeyi tercih ettiği şeyler değildir; o halde yapılacak şey, bunları olduğu gibi bırakıp yola devam etmektir. Kardeşleri, yaşamındaki kayıp parçayı bulması için yol boyu Simon’a eşlik ederler. Ne var ki bitmeyen bir yol, sonu olmayan bir arayıştır bu... Taşıdığı otobiyografik niteliklerle de öne çıkan roman, yetişkin olmayı ve toplumun dayattığı kurallara göre oynamayı reddeden modern bir aylağın kimlik arayışının bir hikâyesi. Tanzimat Sürecinde Türkiye – Anadolu Kentleri/ Musa Çadırcı/ Derleyen: Tülay Ercoşkun/ mge Yayınları/ 192 s. Tanzimat döneminde Anadolu’nun başlıca kentlerinin özellikleri nelerdi? Musa Çadırcı, ‘Tanzimat Sürecinde Türkiye’ dizisinin üçüncü ve son kitabı olan “Anadolu Kentleri”nde işte bu soruya çeşitli açılardan yanıt veriyor. Çadırcı’nın, çok sayıda belge ve bilgiyi harmanlayarak hazırladığı bu kitap, okuruna bir yandan önemli Anadolu kentlerinin yakın tarihine uzanma, bir yandan da modern Türkiye öncesi durumlarını görme fırsatı sağlıyor. Musa Çadırcı, bu kitabında, Osmanlı’da gerçekleşen bütün yeniliklerin kent yaşamına yansıması ve bu süreç içindeki toplumun yapısına dair elde edilen yeni bulguları okuyucuya aktarıyor. Çadırcı, diğer yapıtlarında olduğu gibi, “Anadolu Kentleri”inde de çağdaşlaşma sürecinin önemini vurguluyor. Türk Mektupları/ Ogier Ghislain de Busbecq/ Çeviren: Drin Türkömer/ Resimler: Melchior Lorichs/ Türkiye ş Bankası Kültür Yayınları/ 260 s. “Türk Mektupları”, Kanuni dönemindeki Osmanlı İmparatorluğu’nu tanımak ve anlamak isteyen Avrupalıların yüzyıllar boyunca başvurduğu önemli bir kaynak. Hürrem Sultan’ın entrikalarından Şehzade Mehmed ile Beyazıd’ın hazin sonlarına, Rüstem Paşa’nın rüşvetçiliğinden Yeniçerilerin ordugâh ve savaş düzenlerine, tantanalı alaylardan sokak hayvanlarına, Türk kadınlarının meziyetlerinden İstanbulluların hamam âdetlerine dek yazarın kayda geçtiği her konu, bir belgesel film kadar renkli ve bir öykü kadar akıcı bir üslupla aktarılıyor. Üstelik Busbecq’in heyetinde yer alan ressam Melchior Lorichs’in aynı dönemde yaptığı çizimler, yüzyıllar sonra bu baskıda “Türk Mektupları” ile bir araya geliyor. Zafere ve Mutluluğa Giden Yol/ Timuçin Fındık/ Omega Yayınları/ 184 s. “Zafere ve Mutluluğa Giden Yol”, işinde başarılı olmak, kendini geliştirmek, daha iyi ilişkiler kurmak ve mutlu bir hayat sürmek isteyen herkese hitap ediyor. Gerçek olaylar ve öyküler içeren bu kitap okuyucularına hoşça vakit geçirtirken aynı zamanda bir hayâ rehberliğine soyunuyor. “Zamanında bir adım atmayan tembel, sonradan yüz adım atmak zorunda kalır” sözünden harekete geçen yazar, herkesi hayata karşı bir adım atmaya çağırıyor. Uluslararası Psikanaliz Yıllığı 2011/ Kolektif/ Editör: Mert Tanaydın/ Sel Yayıncılık/ 208 s. ‘Uluslararası Psikanaliz Dergisi’nin 2010 yılında yayımlanan makalelerinden derlenen 2011 yılının “Uluslararası Psikanaliz Yıllığı” ile Türkçe yıllıkların üçüncüsü meraklıların karşısına çıkıyor. Öncelikle ruh sağlığı profesyonellerinin yakından ilgisini çekeceği düşünülen ‘Psikanalizi Psikoterapiden Ayırt Etmek’ konusunda kapsamlı bir araştırma yer alıyor kitapta. Bunun yanında ruh sağlığı profesyonellerini ilgilendirecek çok önemli makaleler çerçevesinde konu dallandırılıyor. Meraklılarını sıkı takipçisi olduğu “Uluslararası Psikanaliz Yıllığı”, okuyucularıyla buluşuyor. Beyoğlu’nun Eski Ustaları/ Nevra Bucak/ Aya Kitap/ 128 s. ‘1995 Yunus Nadi Öykü Ödülü’nü “Beyoğlu’nun Eski Ustaları” adlı kitabıyla kazanan Nevra Bucak’ın öyküleri yeni baskısıyla tekrar okuyucuların karşısına çıkıyor. Yaratım aşamalarına ilkin röportaj olarak başlamış öykülerin önemli bir kısmı. Daha sonra Bucak’ın kaleminde içine kocaman bir tarihi de alan öykülere dönüşmüş. Sami Karaören’in deyimiyle “Sıcak bir dilin egemen olduğu, kurgu canbazlıklarına özenilmeyen, rahat okunan, düşle masal arası, duygulu, duyarlı öyküler bunlar...” Yazar, amacına uygun, düşle gerçek arası bir dünyada gezdiriyor okuyucularını bu öykülerde. Umutsuz Romantik Bir Adamın Günlük Acıları/ Halil Gökhan/ Dharma Yayınları/ 160 s. “Adın aklına geliyor birden. Soyadın eksik gibi. Birkaç harf. Evet o da tamam. Günlüğün sonuna ikisini de yazmana daha çok var. Günlüklerini yazan, yani ben... Bir yasakla ikiye ayrıldığımızdan beri benim de soru sormam yasak. Gören bir daktiloyum ben. Tuvalete gitmiyorum. Ama sevişiyorum sen evde olmadığın zaman. Misafirlerimi gece ağırlıyorum. Senin kurtulmak istediğin yanlarından birisi ya da bir karakter çöplüğü değilim. Benim büyümemi istemezsin bile. Günlüğün sesi, iç ses ya da her ne dersen de. Sesin yok olduğundan beri bu mikrofondan yazdığın her şey tam bir filtresizlik içinde akıyor.Her şeyi yazabilirim. Ama görüntü yasak. Senin de yazman yasak. İkimizin de dünyayla tek irtibatımız yalnızlığımız.” Daha önce kaleme aldığı şiir, öykü ve romanlarıyla tanınan Halil Gökhan yeni romanıyla okuyucularının karşısında. Gladyatör/ Simon Scarrow/ Çeviren: Selim Yeniçeri/ Artemis Yayınları/ 476 s. “Senturyon Macro ve Senturyon Cato, zorlu bir seferin sonunda gemiyle Roma’ya dönüyordu. Ama Girit açıklarından geçerken, yolculukları beklenmedik bir doğal felaketle altüst oldu. Ciddi şekilde hasar gören gemi, güç bela Matala sahiline yanaştı. Ancak Matala’da işler çok karışıktı. Büyük bir deprem yüzünden yıkılan şehir, kölelerin başlattığı isyanla daha da zayıflamıştı. Bütün imparatorluğu sarabilecek bir ayaklanmaya neden olmadan önce bu hareketi durdurmak, Macro ve Cato’ya kalınca işin rengi de değişecekti... Karşılarındaysa güçlü bir asi lider vardı: Ajax. Her gün ölümle korkusuzca yüzleşmeye alışmış gladyatör Ajax, hem politik hem de kişisel bir intikam arzusuyla yanıp tutuşuyordu.” Nijerya’da doğan İngiliz yazar Simon Scarrow, uzun süre öğretmenlik yaptıktan sonra yazarlık aşkının peşinden gitti. Tarihi romanın önemli isimlerinden kabul edilen yazar, maceralarıyla artık Türkçede. İlk macerası da “Gladyatör”. 4 AĞUSTOS 2011 SAYFA 27 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1120