Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
VİTRİNDEKİLER ¥ lerde Zweig, bir kez daha insan ruhunun derinliklerine iniyor. Çocukluk ve gençlik hayallerinin, unutulmuş düşlerin saklandığı karanlıklara kendine has üslubuyla ışık tutuyor. Etraflarındaki dünyayla aralarında bir bağ kurabilmek için kabuklarından çıkmaya çabalayan tutkulu erkekler, kadınlar ve çocuklar bu öykülerin kahramanları. “Unutulmuş Düşler” aynı zamanda, yayınevinin Zweig kitaplığının ilk kitabı olma özelliğini de taşıyor. spor olayı, 1995 Ragbi Dünya Kupası ekseninde sunuluyor okura. Ev Sahibesi/ Fyodor Mihayloviç Dostoyevski/ Çeviren: Tansu Akgün/ Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları/ 160 s. ‘Hasan Âli Yücel Klasikler Dizisi’ kapsamında okuyucuya sunulan “Ev Sahibesi”, ünlü eleştirmen V. Belinski’nin Dostoyevski’den “geleceğin büyük yazarı” olarak söz etmesine neden olan yapıtı. Yazar 1849’da I. Nikola’nın baskıcı rejimine muhalif Petraşevski grubunun üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklanır. Kurşuna dizilmek üzereyken cezası sürgün ve zorunlu askerliğe çevrilir. Cezasını tamamlayıp Sibirya’dan döndükten sonra Petersburg’da Vremya dergisini çıkarmaya başlar ve yazdığı romanlarla tekrar eski ününe kavuşur. 18471848 yılları arasında yayımlanan “Ev Sahibesi”, içinde yazarın ‘Bay Proharçin’, ‘Dokuz Mektupluk Roman’ ve ‘Polzunkov’ adlı öyküleri de yer alıyor. Paranın Tarihi/ Catherine Eagleton, Jonathan Williams/ Çeviren: Fadime Kâhya/ Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları/ 394 s. Catherine Eagleton, Jonathan Williams elimizdeki çalışmasında, bilinen ilk ödeme kaydından günümüzün elektronik parasına dek, dünya genelinde paranın tarihini inceliyor ve farklı kültürlerde para tarafından kışkırtılmış çeşitli ahlaki, siyasi ve dini tutumların yanı sıra, ekonomik ve sosyal düzeyleri de içeren bir arka plan içine yerleştiriyor. Eski Mezopotamya ve Mısır uygarlıklarından Yunan ve Roma dünyalarında sikkeciliğin kurulmasına, parasal sistemlerin gelişiminin ve büyümesinin izini süren yazarlar, Avrupa, İslam dünyası, Hindistan ve Çin’in Ortaçağ’daki parasal sistemlerine de göz atarak geniş bir coğrafi bakış açısı geliştiriyor. Söz Uçmuş Yazı Kalmış/ Yankı Yazgan/ Doğan Kitap/ 336 s. “Söz Uçmuş Yazı Kalmış”, tanınan kalem Yankı Yazgan’ın otuz yıl öncesine uzanan kendi yazarlık serüvenini kimi zaman eleştirel, kimi zaman sevecen bir bakışla yeniden yorumladığı; hem kişisel hem profesyonel gelişimine ışık tutarak oluşturduğu kitabı. Değişen terminolojiye, modalara rağmen hiç değişmeyen insanlık hallerine dair lezzetli bir okuma imkânı sunuyor okuyucuya “Söz Uçmuş Yazı Kalmış”. Tereddüt Üzerine/ Joseph Vogl/ Çeviren: Çağlar Tanyeri/ Metis Yayınları/ 120 s. Kültür ve iletişim bilimci Joseph Vogl, Freud’un “Michelangelo’nun Musa’sı” başlıklı makalesinden hareketle bu kitabında bir tereddüt teorisi geliştiriyor ve Batı kültürüne damgasını vurmuş olan eylem tarihinin vazgeçilmez eşlikçisi olarak tereddütün işlevine ışık tutuyor. Ya zar bir duygu olarak tereddütün tarihini incelemek üzere edebiyat yapıtlarını, Aiskhylos’un “Orestei” üçlemesini, Schiller’in “Wallenstein”ını, Musil’in “Niteliksiz Adam”ını ve Kafka’nın “Şato”sunu ele alıyor. Hatta Kafka’nın yazma faaliyetinden yola çıkarak bir tereddüt yöntemi ya da yöntemsel bir tereddüt tavrı öneriyor. Her zaman bir irade zafiyeti, bir kararsızlık ve eylemliliği ketleyen bir atalet olarak görülen tereddüt, Vogl’un metninde aktif ve kurucu bir öğe olarak öne çıkıyor. Salkım Söğütlerin Gölgesinde/ Fırat Sunel/ Profil Yayıncılık/ 400 s. Düsseldorf Başkonsolosu Fırat Sunelin kaleminde bir göç romanı okuyucuların karşısına çıkıyor. İkinci Dünya Savaşı’nın gölgesinde Gürcistan’da Ermeni, Yahudi, Gürcü ve Türk, farklı etnik aidiyeti olan insanların yaşadığı Ahıska’da, küçük Ömer ve Nika’nın dostlukları merkezinde yepyeni olaylar gelişir. Bu dostluklar yüz binden fazla insanın bir gecede silahlı askerler tarafından köylerinden alınıp yük vagonlarıyla Orta Asya’ya sürgün edilmeleriyle trajik bir şekilde kesintiye uğrar. Kırk gün süren ölüm yolculuğu sırasında otuz bin kadar insan açlık, soğuk ve hastalıktan hayatını kaybetmiştir. “Salkım Söğütlerin Gölgesinde”, yalnızca dostluk, savaş ve sürgünü değil insanların ömürlerini verdikleri idealleriyle hesaplaşmalarının bir dökümünü de gün yüzüne çıkarıyor. Kedi Beni Çağırıyor/ Zekiye Boyana/ Kavis Kitap/ 478 s. “Boncuklar çini karoların üstünde, şık şık zıplayarak etrafa saçıldı, her biri bir tarafa gitti. O, hâlâ şaşkın, çenesi titreyerek donmuş vaziyette duvara dayanmış dururken ben şıkırdayan boncukların üzerinden kedi gibi şehvetli bir zarafetle kırıta kırıta geçtim. Tam apartmandan çıkarken döndüm. ‘Kedi beni çağırıyor,’ dedim.” Zekiye Boyana, ilk kitabı “Kedi Beni Çağırıyor”la okuyucuların karşısına çıkıyor. Romanın kahramanı Melek, küçük bir kız çocuğuyken, bahçesinde dönenip durduğu evden ve oturup konuştuğu kedisinden ayrılmış. Yoksul bir mahalleden, çıkmasına izin verilmeyen sokaklardan uzaklaşıp biraz daha iyice bir yerdeki bir apartmana taşınmış; ama geride kalan bir şey çağırıyor onu hep: Kedisi... Boyana, dikkat çeken roman konusuyla okuyucularına merhaba diyor. Euthyphron/ Platon/ Çeviren: Faruk Akderin/ Say Yayınları/ 72 s. “Euthyphron”, hem Sokrates’in hayatından bir kesit sunan hem de onun felsefeciliği ve yöntemi hakkında fikir sahibi olunmasını sağlayan bir yapıt. “Sokrates’in Savunması” ve “Kriton” ile birlikte bir üçlüyü meydana getirir. “Diyalog”, Sokrates’in, mahkemesinden hemen önce, kendisine atfedilen suçlamanın tebliğini almak, Euthyphron’un ise kölesinin ölümüne istemeden de olsa sebebiyet veren babasını dava etmek üzere geldiği kurumda karşılaşmalarıyla başlar. Sokrates, Euthyphron tarafından kendisine yöneltilen dinsizlik suçlamalarını, her zamanki gibi soğukkanlılıkla karşılarken, meşhur çürütme yöntemiyle Euthyph¥ ron’u konuşturarak neyin dinle alakalı, neyin CUMHURİYET KİTAP SAYI 1094 İstanbul (L’orient)/ Eugene Flandin/ Çeviren: Orhan Koloğlu/ Profil Yayıncılık/ 140 s. “Her köşeden İstanbul’un sunduğu manzaralar o kadar güzeldir ki, en güzel olanını söylemeye kalkışsa insan şaşırır. Üç şehir ile –Suriçi İstanbul, Galata, Pera –sarılı Altın Boynuz şüphesiz en yücesidir. Çeşitli yerlerden sağlanan kısmi görüntüler, genel görünümüyle heyecan verici olduğu kadar, ayrıntılarıyla da baştan çıkarıcıdır.” Fransız sanatçı Eugene Flandin; tarihi gravür, portre ve manzara ressamı. 1840’ta mimar ve ressam Pascal Coste’la İran’a gitmiş ve bölgenin eski ve yeni anıtlarını keşfetmiş; dönüşte Musul, Halep ve İstanbul’u gezmiş. Flandin’in kitabı da işte bu gezinin ürünü olarak ortaya çıkmış. Kitapta, İstanbul’un 19. yüzyıldaki durumu bir ressamın gözünden okuyucuya gösteriliyor. Bol resimlerle de süslenen kitap, yapılan bu özel baskıyla okuyuculara sunuluyor. Ali Abher/ Emre Ağanoğlu/ Yapı Kredi Yayınları/ 88 s. Kopkoyu bulutlara teslim olmuş bir sabah, hikâyesi başladığında, sahte astroloji yazıları yazarak geçinen Ali Abher tuhaf bir yayınevinin teklifiyle karşılaşır: Bir kitap yazması istenmektedir. Kafasını karıştırmak için yarışan yayınevi yöneticileri arasında ne yapacağına karar vermeye çalışırken, yazabilmesinin tek yolunun nicedir peşini bırakmayan rüyayı koruyan eşiği geçmek olduğunu fark edecektir. Ama Ali’nin, öncelikle, budalalıklarının boyutunu yeniden hesaplaması gerekecek. “Ali Abher” bir ilk roman. Sert ve alaycı bir dil, kültürlü bir ortamda eski sevgilileri arasında kalmış kafası karışık, ve ilgi çekici bir karakter olan Ali Abher yazarı Emre Ağanoğlu’yla birlikte okuyucuların karşısına çıkıyor. Düşmanla Oynamak/ John Carlin/ Çeviren: Elif Ersavcı/ Ayrıntı Yayınları/ 240 s. John Carlin, hakkında çok şey yazılmış efsanevi lider Nelson Mandela’yı esas alarak, çok sayıda siyah ve beyaz karaktere ve onların hikâyelerine yer vererek kuruyor bu anlatısını. Okuyucu, siyah çoğunluğun intikam naraları atmak yerine Mandela’nın yolundan gidip dünyaya bilgelik dolu bir bağışlayıcılık dersi verdiği ve bu hikâyenin başaktörü Mandela’nın nasıl bir politik deha olduğunu her adımda daha iyi kavrıyor. Şiddet dolu politik bir ortamda gerçek hayattaki kahramanların hayatını mercek altına alıyor olmasına rağmen, bir peri masalı algısı yaratan bu kitap aslında hissettirmeden politik ve gündelik hayata ilişkin dersler veriyor; kulağa küpe olacak deneyimler sunuyor. Tüm bunlar, Mandela’nın hayatı boyunca çabaladığı, uğruna acı çektiği her şeyi birleştiren bir SAYFA 28 3 ŞUBAT 2011