25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

27 Mayıs 1960 sabahı Ankaraya gitmekte olan Cemal Gürsel’le birlikte (İzmir). maksızın yurtdışına çıktığını anlamış olacak! Doğan Abi kitabında anlattığı daktilosunu on parmağıyla bir “mitralyöz” gibi kullanırdı. Bilgisayar çağı dahil Babıâli’de ondan daha hızlısını görmedim. İkincisi gerçek bir gazeteci olarak steno kullanırdı. Örneğin Türkiye İşçi Partisi’nin program tartışmalarının steno ile tutulmuş tam metni yalnızca onda vardı. O sırada Türkiye’de stenoyu onun gibi kullanan bir kişi de yoktu. Üçüncüsü o dönemdeki gençler arasında “işçici” olan benden daha “işçi yanlısı” ve de antiKemalist idi. Dördüncüsü, olumlu anlamda kullanıyorum, aşırı naif, aşırı romantikti. Che Guevara’nın ünlü “ölüm nereden ve nasıl gelirse gelsin…” savaş sloganlarımız kulaktan kulağa yayılacaksa ve silahlarımız elden ele geçecekse ve mitralyöz sesleriyle, savaş ve zafer naralarıyla cenazemize ağıt yakacaklarsa, ölüm hoş geldi, sefa geldi… sözlerinin gerçek çevirmeni o idi. Doğan Özgüden’in daha Türkiye’de iken Kürt, Ermeni, Rum, Yahudi (Filistin Davası ayrı) sorunlarına yaklaşımı yurtdışında daha da belirginleşince, iyice “korkulan” bir isim oldu. Oysa 12 Mart 1971’den önce bugünlerin terimiyle “Beyaz Türkler” olarak o da, ben de, Osman Saffet Arolat da, Ragıp Zarakolu da Kürtlerin yargılanmadığı bir dönemde “Kürtçülük”ten yargılanıyorduk. Birkaç ay önce bu olguyu Diyarbakır’da Osman Saffet Arolat ile birlikte katıldığımız bir “Diyarbakır Turizmi” toplantısında konuşurken de dile getirdim. ¥ ‘ANT’ DENEYİMİ Bugün Şerefname’yi yayınlamak kolay! O zaman bu iş de biraz yürek isterdi. Şerefname ciltlerini Cağaloğlu’ndaki yürekli hamallarla nasıl bina bina kaçırdık… Bu konularda en yaratıcı olan, her zaman, henüz daha dijital ortam yok iken, hayatımda gördüğüm en iyi sayfa tasarımcısı, en iyi düzeltmen, en teknik kişi olan İnci Özgüden’di. 12 Mart cuntasından sonra içinde ANT’ın da adı geçen, ancak yurtdışı “faaliyetler”den dolayı hiçbir biçimde ANT’’a geri dönülemeyen, çok “tuhaf” bir dava nedeniyle yaklaşık 2, 12 Eylül Askeri Darbesi’nden sonra da DİSK nedeniyle 3 yıl hapis yattım. Ama gençliğimizin en güzel günlerini ben ve bazı arkadaşlarımız ANT deneyimi ile yaşadık. “Ama, o da çok katı!” diyor bazıları. Peki, düşünce özgürlüğü ne menem bir şeydir?” Kişilerin “öz görüşleri”ni ifade hakkı nedir? Beğenmeyebilirsin, ama saygıyla karşılaman gerekir. Biz, ANT dergisinde “Ortadoğu Devrimci Çembe ri” derken, şimdi müze olacağı söylenen Diyarbakır Hapishane’sinde öldürülen DDKO lideri, dostumuz Necmettin Büyükkaya ile “Kürt Sorunu”nu tartışırken herkes neredeydi (s. 499)? Bizler, Sulhi Dönmezer gibilerinin yazdığı bilirkişi raporlarıyla “Kürtçülük”ten her biriki satırlık yazı için 7,5 yıllık hapislerle yargılanırken, bugünün “demokrat”ları neredeydi? Türkiye basın tarihinde bence bu kadar başarılı olan ve Akşam gazetesi ile çok sayıda Türkiyeli aydını Türkiye entelektüel yaşamına taşıyan Doğan Özgüden, önce 12 Mart, ardından da 12 Eylül sonrasında Türkiye’nin diktatörlük ortamından çıkmasında epey katkısı olan eylemleri ve yayınlarıyla solcuları (!) bile korkuttu. Akşam’ın ya da ANT’ın içinde ya da kenarında olan çok sayıda gazeteci, yayıncı, aydın kişi hızla onu “unutmayı” tercih etti. 12 Eylül sonrasında onlar yurtdışında “sürgün”de iken, Türkiye’de “ünlüler”, “yazarlar”… ansiklopedileri çıktı. Resmi devlet politikasına “saygı” gösteren yazarlarçizerler onu ansiklopedilerine almadı. Oysa onun Akşam gazetesinde kendilerine yazı yazma olanağı tanıyıp ünlü kıldığı kişiler o kitaplarda yer almıştı. O, artık bazılarına göre TC’nin bir “düşmanı” idi. Kimse ona bulaşmak istemedi. 2007 TÜYAP Kitap Fuarı’nda Akşam gazetesini, ANT Sosyalist Dergi’yi unutanlar için, ANT’ın kuruluşunun 40., Vatansız Gazeteci kitabını yayınlayan Belge Yayınları’nın 30. yılı nedeniyle bir anma toplantısı yapıldı. Beş kişi konuşacaktı. İnci ve Doğan Özgüden’lerin sandalyeleri boş kaldı. Çünkü Türkiye’ye gelemediler. Biz (Yalçın Yusufoğlu, Ragıp Zarakolu, Faruk Pekin) konuştuk. Her sosyalist, her demokrat, her aydın Akşam gazetesini ve ANT dergisini kavramak, daha doğrusu 19611971 dönemini algılamak için Vatansız Gazeteci’yi okumak, ilgilenmek ve sorgulamak zorunda. İstanbul ya da Türkiye 15 Aralık 2010 gecesi ölümünün 75. yılında Türkçe, Ermenice ve Kürtçe şarkılarla Kevork Gomidas’ı Lütfi Kırdar Salonu’nda büyük bir konser ve ilgili Bakan katılımı ile anarak bağrına bastı. Ne güzel bir etkinlik. Ama Doğan Özgüden hâlâ vatansız, yani haymatlos. İnci Özgüden de öyle. Böyle oluyor bu işler. Küreselleşme ortamında, sınıf pusulasını şaşırdığımızda. Vatansız Gazeteci/ Doğan Özgüden/ Belge Yayınları/ 558 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1092 SAYFA 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle