Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Carlos Fuentes’ten ‘Kartal Koltuğu’ Orwell’in ‘1984’ünden Fuentes’in 2020’sine Carlos Fuentes, dünyanın yaşayan önemli yazarlarından; hem edebiyatın hem de düşünce dünyasının önde gelen figürlerinden. Fuentes Kartal Koltuğu’nda bu önemli iki kişiliğini bir araya getiriyor ve teknolojinin tek hâkim olduğu bir çağda, 2020 yılında, Meksika’yı mektupla haberleşme dönemine geri götürüyor. Politika, politikada ayak oyunları, koltuk sevdası ve arka planda ABD’nin yer aldığı bir düzlemde ilerleyen roman, resmettiği siyasi tabloyla görünenin arkasındaki gerçeği seyrettiriyor okuyucuya. Kartal Koltuğu’nda, her zamanki Fuentes zekâsıyla kurulmuş bir hikâye karşılıyor bizi. Ë Eray AK “Her saniye ikiyüzlü davranmak, ne büyük bir zorluk!” Carlos Fuentes irminci yüzyılın en önemli yazarlarından George Orwell, iki büyük başyapıtından biri olan Bin Dokuz Yüz Seksen Dört’te, her şeyin tümüyle devlet kontrolünde olduğu “sıkışmış” bir dünya resmetmişti. “Düşsel bir gelecekte” geçiyordu roman ve muhalefetsiz bir toplumun, insanlığın ne hallere düşebileceğinin de bir göstergesiydi aynı zamanda. Orwell’in bir nevi, 1984’te teknolojinin de gelişimiyle olabileceğini düşündüğü, öngörüde bulunduğu olaylar meydana getiriyordu romanın ana hatlarını. Orwell’in Bin Dokuz Yüz Seksen Dört’te öngörüde bulunduğu teknolojik seviyeye, o yıllarda erişilemedi; haliyle romanda anlatılan tarzda bir yaşam da gerçekleşmedi. Yani, Orwell’in öngörüleri iflas etti. Tüm bunlara rağmen, roman değerinden hiçbir şey kaybetmedi, günümüzde hâlâ “okunmazsa olmaz” denilen yapıtlar arasındaki yerini koruyor: Çünkü önemli olan hayal etmekti ve Orwell de bunu fazlasıyla yapmıştı romanda. Ancak günümüz dünyası için artık, Bin Dokuz Yüz Seksen Dört’te anlatılanların imkânsızlığından eser kalmadı. Bir tuşla dünyalar yaratmak ya da tam tersi yok etmek mümkün. Bu durum, insanın hayal gücünün sınırlarını da zorluyor ve edebiyat ürünlerinde de kendine yer buluyor. hası ve düşünsel kimliği bir araya geliyor. Kartal Koltuğu’nun ana ekseni; politika, politikada ayak oyunları, koltuk sevdası ve arka planda ABD’nin bulunduğu bir düzlem içine oturuyor. 2020 yılının Meksikası’nda onurlu bir Başkan, aynı şekilde onurlu danışmanının verdiği telkinle ABD’ye kafa tutar ve işte o gün, “bir kereliğine de olsa ilkeler galip gelir.” Başkan Lorenzo Terán, “2020’nin Yeni Yıl hediyesi olarak acılı bir halka güzel haberler vermenin ve manevi tatmin sunmanın ötesinde, Kongre’ye sunacağı Bildiri’de Kuzey Amerikalı işgal kuvvetlerinin Kolombiya’dan çekilmesini istemeye” karar verir. “İkramiye olarak da, Washington, OPEC tarafından belirlenen fiyatları ödemedikçe, Meksika petrolünün Amerika Birleşik Devletleri’ne ihraç edilmesini yasaklamayı” kararlaştırır. Bunların üstüne, bu kararları Birleşmiş Milletler Örgütü’nün Güvenlik Konseyi’nde ilan eder ve haliyle yanıt da gecikmez. Meksika 2 Ocak 2020 sabahına dünyadan kopuk olarak uyanır: ABD, Meksika’nın iletişimini sağlayan uyduda bir arıza olduğunu ileri sürerek ülkeyi faks, eposta, internet ve hatta telefonsuz bırakır. İnsanların iletişimi an Y cak sözlü olarak ve mektuplarla gerçekleşmeye başlar. Yani, teknolojinin her şeyi elinde tuttuğu ve teknoloji sahibinin her zaman kazandığı günümüzde, hatta bugünün dokuz yıl ilerisinde, Meksika, mektupla haberleşme çağına geri döner. Kartal Koltuğu, işte bu mektuplardan; yazarın anlatmak istediği “siyasi tabloyu” ortaya çıkaracak olanların, “dikkat çekici kurgusundan” oluşuyor. İçişleri Bakanı’nın, Başkan’ın danışmanlarının, Kartal Koltuğu’na, yani Meksika başkanlık koltuğuna oturmak isteyenlerin ya da kullanabileceği birini oturtmak isteyenlerin, devlet sırrına vakıf olanların mektupları romanda söz konusu edilenler. içindedir. Bir diğer yandan ise eski Başkan, kurt politikacı Cesar Leon’un Kartal Koltuğu’na tekrardan sahip olma çabaları vardır. Bir de askeri darbe peşinde koşanları unutmamalı tabii. Fakat Maria del Rosario Galvan’ın hesaplarının Valdivia’yla sınırlı olmadığını roman ilerledikçe anlıyoruz. Valdivia’nın da sanıldığı kadar saf olmadığı ileriki bölümlerde kendini belli ediyor. Oyun içinde oyun, düzen içinde apayrı bir düzen yer alıyor hikâyede. Tüm bunların yanında “siyasetin acı meyvesinden” beslenmiş bazı aşkların kısa tarihi de gözler önüne seriliyor mektuplarla. Devletin her kademesi var kitapta. Fuentes, devlet yönetiminin içyüzünü gösteriyor bize romanda mektuplar aracılığıyla. Bunlar sayesinde devletin tüm gizleri, adeta yazılı belgeye dönüşüyor ve tüm rafa kalkmış dosyalar açılıyor. “Özelde Meksika” anlatılsa da romanda, dünya düzeninin de böyle işlediği su götürmez bir gerçek. Dünya düzeninde rüşvetin “çarkı yağlandırdığı”, koltuk sevdasıyla insanların harcandığı, dalkavukların her zaman egemen olduğu “gerçeği” yalan mı yoksa? Kartal Koltuğu, bu bağlamda günümüzün anahtarını barındırıyor içinde. Günümüz düzenine ustaca bir yergi aynı zamanda. Politika dünyanın her yerinde aynı düzene sahip: Aynı ayak oyunları, aynı dalavereler, aynı düzenler… Fakat bazı şeylerin Türkiye’ye has olduğunu kabul etmek gerek. Politik işleyişin bazı kanatlarının Türkiye’de farklı çalışması gibi. Fuentes romanda öyle bir politik düzen yaratmış ki, karakterlerin isimleri değiştirilse, Türkiye’nin güncel politik atmosferi ortaya çıkıyor adeta. Bu aslında, Latin Amerikalı yazarların Türkiye’de neden sevildiğinin de bir göstergesi kanımca: Birbirimize çok yönden benziyoruz ve roman da bunu bir kez daha kanıtlıyor bize. FUENTES ZEKÂSI Fuentes’in romanda kullandığı mektupla anlatım şekli, edebiyatta daha önce çok denenmiş bir yazım. Fakat Fuentes’in bu yazım şeklini kullanışı klasik kullanımın çok dışında bir durum. Romanın kurgusunda pek çok kahraman yer almasına karşın, karşılıklı hiçbir konuşma sahnesi yok. İşte kurgunun bu çetrefil yerinde de “Fuentes zekâsı” ortaya çıkıyor: O kadar karakteri bir şekilde birbirine bağlayıp ve onlara karşılıklı tek kelime ettirmeden, yer yer geri dönüşlerle son derece titiz bir düzene oturtuyor romanı. Bununla birlikte, yoğun bir “polisiye” haz da veriyor Kartal Koltuğu. Yazarın romanda kullandığı dil de dikkat çekici. Yer yer “komik” ve mektup olgusuna yakışan son derece “içten” bir dil kullanıyor Fuentes. Yazar, her mektupta başkasının kılığına, diline o kadar rahat bürünüyor ki, okuyucunun bu hızlı değişimden başı dönmesine karşın, Fuentes sapasağlam kurgusunu acımasızca uygulamaya devam ediyor. Bir mektupta şuh bir kadınken hemen ardında kurt bir politikacı, diğerinde ise devlet arşivlerindeki yaşlı bir memur oluveriyor. Ama Fuentes hangi kılığa bürünürse bürünsün, bıyıkları onu her elbisenin altından ele veriyor. Her karakterin altında, her duygunun tarifsiz derinliklerinde Fuentes’in o incelikli kelimeleri kendini hemen belli ediveriyor. e.erayak@gmail.com Kartal Koltuğu/ Carlos Fuentes/ Çeviren: Zeynep Önal/ Can Yayınları/ 414 s. MEKTUPLA HABERLEŞME ÇAĞINA DÖNÜŞ Meksika’nın yaşayan efsanesi Carlos Fuentes’in, Zeynep Önal çevirisiyle yayımlanan son romanı Kartal Koltuğu da tıpkı Orwell’in Bin Dokuz Yüz Seksen Dört’ü gibi “düşsel bir gelecek”te, 2020 yılında geçiyor. Bilindiği gibi Fuentes, edebiyatçı kişiliğinin yanı sıra, düşünce dünyasının da önemli figürlerinden. İşte bu romanda, ünlü yazarın edebiyat deSAYFA 4 DÜZEN İÇİNDE DÜZEN Roman kurgusunun temelini oluşturan mektuplar, Meksika’nın 2024 seçimlerinde Kartal Koltuğu’na kimin oturacağı üzerine oynanan oyunların, yapılan hesapların anlatımı için kullanılıyor. Tüm entrikalar da bir sonraki başkanın kim olacağı üzerinde dönüyor. Kitabın en dikkat çeken karakteri; kadınlığıyla her şeyi elde eden, ülkenin söz sahibi politikacılarından Maria del Rosario Galvan, kullanabileceği biri olarak Nicolas Valdivia’yı koltuğa çıkarmak istiyor. Diğer yandan Başkan’ın en yakınındaki isim ve son derece dalkavuk birisi olan Tacito de la Canal, çevirdiği pis işleri gizli tutarak ve şantajla Fuentes, edebiyatçı kişiliğinin yanı sıra, düşünce dünyasının da koltuğa oturma hesapları önemli figürlerinden. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1092