04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Y itaplara yetişmek olanaksız. Saul Bellow, boşuna, “İnsanlar kütüphanelerde hayatlarını kaybedebilirler, onları uyarmalıyız,” dememiş. Hele kitaplarla ilgili bir şeyler yazıyorsan, pek çok yayınevinden, yazardan, çevirmenden kitaplar gelir durmadan. Aralarında nicedir beklediklerin de vardır, seni şaşırtan, sevince boğuverenler de. Kimini, eline geçer geçmez okumaya koyulursun. Kimini, şöyle bir karıştırır bir kenara bırakırsın. Kimini, mutlaka okumalıyım diye, göz önünde bir yerde tutarsın. İlgi alanlarının hayli uzağında kalanları çevrendekilerle paylaşmaya çalışırsın. Ama ödünç vermek anlamında değil; ver gitsin. Seni ilgilendirmeyen bir kitap, başka birine çok ilginç gelebilir. Ödünç kitap vermeye gelmez, kimse aldığı kitabı geri vermez. Anatole France’ın, “Benim kitaplığımda yalnızca başkalarının bana verdiği kitaplar vardır,” demesindeki alay ile gerçeği ayırt etmek kolay olmasa gerektir. Belki de en iyisi, seni doğrudan ilgi eryüzü Kitaplığı CELÂL ÜSTER [email protected] Orhan Türker’den, kimliğini yitiren bir İstanbul semtinin ayrıntılı hikâyesi Psomatia’dan Samatya’ya K lendirmeyen, hemen ya da sonradan okumayacağın, başvuru kaynağı olarak saklaman gerekmeyen kitapları topluca bir okul ya da derneğin kitaplığına göndermektir. Ama bunu yaparken çok dikkatli olmakta yarar vardır. O kitaplıklara giren kitaplar aklı başında bir “süzgeç”ten geçmiyorsa, olmadık kitaplar olmadık yerlere gidebilir! Evet, okumalıyım diye ayırdığınız kitaplar vardır, ama “okuyup yazmalıyım” sınıflamasına giren kitaplar da az değildir. Dahası, bunlar giderek birikir, ürkütücü bir görünüme bürünmeye başlar. O yüzden, bu kez, “Yeryüzü Kitaplığı”nı geçen Mayıs ayından bu yana “bekleyen” bir kitaba ayırayım dedim. SEMTLERİN YAŞAMÖYKÜLERİ Orhan Türker, nicedir yazdığı kitaplarla, İstanbul’un semtlerini, Adalar’ını geçmişleriyle buluşturuyor, uğradıkları değişimleri somut veri ve bilgilere dayanarak gözler önüne seriyor. Bu semtlerin “yaşamöyküleri”ni kaleme alarak, İstanbullulara, yaşadıkları kentin bilincine varma, bir kent duyarlığına erişme olanağı sunuyor. Geçtiğimiz sokakların, havasını içimize çektiğimiz eski mahallelerin, bugünün yabanıl toplumsal ortamında unutulup giden, çoğu kez bile bile dışlanan, görünmez kılınan geçmiş zenginlik ve güzelliklerini ortaya çıkarıyor. Geçen Mayıs ayında Sel Yayıncılık’tan çıkan Psomatia’dan Samatya’ya: Bir Bizans Semtinin Hikâyesi adlı kitap, Türker’in bu yönde bir zincir oluşturan çalışmalarının yeni bir halkası. SEÇKİN BİR SEMT Türker’in deyişiyle, yeni İstanbullular tarafından pek bilinmeyen ve fazla itibar edilmeyen Psomatia (Samatya)Eptapirgion (Yedikule) bölgesi, Bizans’tan günümüze, Rumların Konstantinopolis’inin ve onun kesintisiz devamı olarak Osmanlıların İstanbul’unun en eski yerleşim alanlarından biri. Bir zamanlar savaş kazanarak kente dönen imparatorların törenle girdikleri surlardaki ORHAN TÜRKER KİTAPLARI Mega Revma’dan Arnavutköy’e: Bir Boğaziçi Hikâyesi Galata’dan Karaköy’e: Bir Liman Hikâyesi Fanari’den Fener’e: Bir Haliç Hikâyesi Halki’den Heybeli’ye: Bir Ada Hikâyesi Nihori’den Yeniköy’e: Bir Boğaziçi Köyünün Hikâyesi Prinkipo’dan Büyükada’ya: Bir Prens Adasının Hikâyesi Therapia’dan Tarabya’ya: Bir Diplomatlar Köyünün Hikâyesi Antigoni’den Burgaz’a: Küçük Bir Adanın Hikâyesi Halkidona’dan Kadıköy’e: Körler Ülkesinin Hikâyesi Tatavla: Osmanlı İstanbul’undan Bir Köşe Psomatia’dan Samatya’ya: Bir Bizans Semtinin Hikâyesi (Tümü Sel Yayıncılık’tan çıkmıştır.) Eski Ayios Minas Mahallesinde bir Rum evinin kapısı (2010). Bestekâr Hakkı Sokağı no: 11. Altın Kapı’nın, kiliseler ve manastırların varlığı, burayı Bizans döneminde seçkin bir semt yapmış. İstanbul’un fethinden sonra, Osmanlıların ilginç yerleşim ve iskân politikaları sonucunda, Türkler kentin denizden uzak, yüksek ve düz iç bölgelerine yerleşirken, Marmara Denizi’ne dönük surlar boyunca da Rum ve Ermeni ağırlıklı Hıristiyan nüfus yerleştirilmiş. Türker’in belirlemelerine göre, kent, bu yapısını 1960’lara kadar önemli ölçüde korumuş. YÜZYILLARCA YAN YANA Türker, bölgenin Müslüman halkının sahil kesimini neredeyse bütünüyle Rumlar ve Ermeniler’e bırakarak, iç kesimdeki Kocamustafapaşa semtine toplandığını; camileri, tekkeleri, yatırları ve türbeleriyle bu kalabalık geleneksel Müslüman semtinin, hemen yanı başındaki kalabalık Hıristiyan semti ile yüzyıllarca yan yana yaşadığını vurguluyor. Özellikle 1950’ler ve 1960’lar sonrasında ise, İstanbul’un inanılmaz ölçüde göç alması ve akıl almaz boyutlarda büyümesi sonucunda bu semtin kentin neredeyse merkezî bir yerine dönüştüğünü, Rum karakterini handiysa tümüyle yitirerek İstanbul’un öteki yerlerinden farkı kalmayan tekdüze bir kalıba girdiğini görüyoruz. 1960’larda Samatya tren istasyonunun adının bir günde Kocamustafapaşa istasyonuna çevrilmesi, Hacı Manol Sokağı’nın giderek Hacı Manav biçiminde anılır olması, bu hızlı ve hoyrat değişimin birer simgesi belki de. Türker’in Psomatia’dan Samatya’ya kitabının sonunda yer alan “67 Eylül Olaylarında SamatyaYedikule” bölümünü okumanızı isterim. Kentimizin yakın tarihindeki o iki karanlık gün, bu güzelim bölgede taşların yerinden oynadığı “an”ı simgeliyor çünkü. ? MÜREKKEBİ KURUMADAN Psomatia adının kaynağı ir varsayıma göre Psomatya adı, Yunanca kum ya da kumsal anlamına gelen ‘ammos’ veya ‘psammos’ kelimesinden türetilmiştir. İstanbul Marmara sahillerinin bir bölümüne denizin dalgalarının çok fazla kum yığması sonucunda oluşan kumsala Bizanslılar Psomatia adını vermişlerdir. “Günümüzde de Marmara Denizi’nin ünlü lodos fırtınalarının en şiddetli hissedildiği yerlerden biri de Samatya sahilleridir. Bir başka iddiaya göre, yedi tepeli Bizans İstanbul’unun yedinci tepesine ‘İpsoma Thion’, Kutsal Tepe adı verilmiştir. “Bizans yıllarına dayanan üçüncü bir iddiaya göre ise, Hıristiyanlığı benimsemiş olan Bizanslıların, burada bulunan ve eski Yunan’dan kalmış tanrı heykelini ‘Kata Psevma Theos’, yalancı tanrı olarak adlandırılmasından kaynaklanmaktadır. “Bu semtin ismi günümüze kadar geçen yüzyıllar boyunca İstanbul Rumca’sında Psamathia, Psomathea, Psomathia, İpsomathia şekillerinden söylenmiş ve yazılmıştır. “Bu deyişlerin Türkler tarafından telaffuzu zor olduğundan Rumca kökenli birçok yer isminde olduğu gibi bu isim de biraz değişerek, Türkçe’ye Samatya şeklinde yerleşmiştir.” (…) “B SAMATYA EVLERİ “SamatyaYedikule bölgesinde konutsal mimari açısından geriye SAYFA 6 bir bütünlük arz eden fazla bir şey kalmamıştır. Son 50 yıldır yol genişletilmesi adı altında yapılan yıkımlar, yangınlar, 1960 ve 1970’lerin kat karşılığı apartmanlaşma çılgınlığı, mevcut binaların amaçları dışında kullanılarak tanınmaz hale gelmesi gibi pek çok olumsuz katkı, eski mimari dokuyu büyük ölçüde ortadan kaldırmıştır. “Neyse ki ara sokaklara girilince durum o kadar ümitsiz değildir. Hatta sağda solda ayakta kalabilmiş yapıların bazılarının çok iyi şekilde restore edilmiş olmaları gelecek Florya sahil yolu yapılmadan önce için bir teselli olmaktadır. GeYedikule deniz surlarının görünümü. nellikle kâgir ve üç katlı olarak inşa edilmiş olan Rum evleri 19. yüzyıl sonu ile 20. yüzyılın başında yapılmışlardır. “Bazıları görkemli kapıları ve dış cephe süslemeleri ile Fener bölgesinin evlerini çağrıştırmaktadır. Hemen hepsinin arkalarında birer küçük bahçesi vardır. İmrahor ve Yedikule çevresindeki evlerin bir kısmı Marmara Denizi’ni inanılmaz bir geniş açıdan görürler. Özellikle Yedikule caddesi ile demiryolu hattı arasındaki sokaklarda çok sayıda ahşap ev de halen ayaktadır. “Bazılarının iki katlı ve dar gelirli ailelere ait olmasına karşı, bazıları neredeyse konak olarak nitelendirilecek kadar büyük ve üç katlıdır. Cepheleri çıkma ve balkonlarla zenginleştirilmiştir. Semtin dükkânlarından geriye kalabilen birkaç örnek Yedikule Caddesi’nde 152, 158, 166 ve 121 numaralarda görülmektedir. Neoklasik Rum ve Yunan yapı süsleme elemanlarını sergileyen bu dükkânlar, İstanbul’un mimari zenginliğine ayrı bir renk katmaktadır.” ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 1069
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle