04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Osman İnci’yle ‘Trakya (İstanbul’un İşgaline) Direniyor’ üzerine ‘Trakya, İstanbul’a kurban ediliyor’ 1950’lerden başlayarak plansız bir şekilde gelişen İstanbul metropolünün yarattığı yakıcı bölgesel sorunlar, Marmara’daki yakın illeri de etkilemeye başladı. 1980’li yıllarda yaşanan İstanbul’dan Trakya’ya birinci sanayi göçü, bölgenin sürdürülebilir yaşam dengelerini altüst etti; 2006 ve 2009 İstanbul çevre düzeni planları ise ikinci ve daha vahim bir göç dalgasını öngörüyor. Trakya Üniversitesi’nin yürütücülüğünde 2000’lerin başında hazırlanan “Trakya Altbölgesi Ergene Havzası Çevre Düzeni Planı”, bu olumsuzlukların giderilmesini ve bölgede sürdürülebilir bir kalkınmanın sağlanmasını amaçlıyordu. Ancak 2004’ten itibaren, Çevre ve Orman Bakanlığı planda yaptığı değişikliklerle ve “uyumlaştırma” adı verilen uygulamalarla, Trakya’yı İstanbul’un çarpık gelişmesine teslim etti. Trakya Kalkınma Birliği’nin girişimiyle hazırlanan bir protokolle de, yeni plan yapımı bir yıl içinde bitirilmek koşuluyla İstanbul Büyükşehir Belediyesine devredildi. Yüzün üzerinde sivil toplum örgütü açtıkları davalarla bu süreci engellemeye çalışıyor. Trakya (İstanbul’un İşgaline) Direniyor‘u kaleme alan bilim adamları da, yaptıkları çalışmaları, Trakya’da başlayan bilinçlenmeyi kamuoyuna duyurmayı, 2010’a kadar yaşananları belgelerle ortaya koymayı ve yapılan hatalardan ders çıkarılacağını umarak tarihe bir not düşmeyi amaçlıyor. Kitabın yazarları Osman Aysu, Emre Aysu, Cemil Cangir, Jeoloji Yüksek Mühendisi Osman Candeğer. Trakya (İstanbul’un İşgaline) Direniyor‘u yayıma hazırlayan Osman İnci ile konuştuk. SAYFA 4 Ë Gamze AKDEMİR umhuriyet’in kuruluş yıllarında, ekonomimizin lokomotifi olan tarımın sonraki süreçlerde gereken ilgiyi göremediğini yazıyorsunuz. En önemli nedeni neydi bunun? Cumhuriyetin kuruluş yıllarındaki dünya ekonomik girdileri de göz önüne alındığında ve Osmanlının endüstriye ve sanayiye olan ilgisi nedeniyle yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti, elindeki verileri en iyi şekilde kullanarak bağımsız bir ulus devlet olma yolunda çok önemli kararlar aldı. Bu yıllar incelendiğinde tarım yurdumuzun en önemli zenginliğiydi. Anadolu toprakları işlendiğinde ve tarımsal makinizasyon geliştirildiğinde ekonomik olarak kendimize yetmeninde ötesinde bölgemizde ciddi bir ekonomik güç olacaktık. Cumhuriyet hükümetleri Anadolu toprağının verimliliğini göz önüne alarak örnek çiftçilik merkezleri tohumluk ve damızlık hayvan üretim merkezleri halinde devlet çiftliklerini kurdu. Köylünün eğitiminde çok önemli bir yer üstlenen Köy Enstitüleri bünyesinde tarım ve hayvancılık eğitimi veren üniteler, aynı zamanda fabrika kuran fabrikalar ve tarımsal ürünleri işleyen tarım sanayileri geliştirildi. Türkiye tarım devrimini henüz yapmaya başlamıştı. İşte bu yıllarda ekonomimizin lokomotifi görevini tarımsal ürünlerimiz sağlıyordu benim çocukluğumda okullarımızda düzenlenen yerli malı haftalarında okullarımıza hâlâ tarımsal ürünler götürüyorduk. Sloganımız “Yerli malı yurdun malı herkes onu kullanmalı”ydı. “TRAKYA TÜMÜYLE SİT ALANI OLMALI” Türkiye tarım toprakları açısından zengin bir ülke değildir diye yazıyorsunuz. Kamuoyunda bu nedense yanlış bi C yapılan tarihöncesi döneme yönelik arkeolojik kazılarda elde edilen buluntular, MÖ 6400’lere tarihleniyor. Hatta Avrupa da çiftçiliğin ortaya çıkışını anlatan en önemli buluntular bu bölgede saptandı. Mehmet Özdoğan’ın bu konudaki çalışmaları çok önemli buluntular ile devam ediyor. İnsanoğlunun yerleşik düzene geçişine özgü bulgular Trakya’daki kazılarda net olarak ortaya çıktı, benim de katılmış olduğum Trakya’daki tarıma yönelik tüm bilimsel toplantılarda Trakya’nın tümüyle tarımsal sit alanı olarak ilan edilmesi tüm sonuç bildirgelerine koyuluyor. Türkiye topraklarının yüzde 2.3’ünü oluşturmasına karşın tarımsal toprakların yüzde 8.2’sini kapsar. Ayrıca diğer tarım dışı topraklar ise orman, mera ve özel eko sistemlerin olduğu bölgeler. Örneğin İğneada Longoz ormanları, Gala Gölü bölgesi, kuşların yavrulama alanları ve göç yolu bu bölgede gerçekleşiyor. Osman İnci linen bir konu. Trakya ise bu anlamda nasıl bir istisna? Rakamsal veriler ışığında kısaca anlatır mısınız? Toprakbilimcileri ve bu kitabın yazarlarından olan değerli bilim adamı merhum Cemil Cangir ve TEMA bu konuda net verilere sahip. Türkiye toprakları verimlilik açısından ve arazi kullanım yetenek sınıflandırmasına göre bu durumda. Türkiye arazi varlığına göre toplam arazinin yüzde 36’sı işlenen tarım arazileri. Yüzde 27.6’sı çayır ve mera, yüzde 29’u ise ormanlık ve fundalık. Trakya topraklarında yer alan arazilerin ise yaklaşık yüzde 74’ü mutlak tarım toprakları, buna marjinal tarım da eklenirse bu oran yüzde 81’e ulaşıyor ayrıca verimlilik yaklaşık 4/5 ve stratejik ürünler açısından Trakya toprakları orta Anadolu topraklarının 3.4 katı verimliliğe sahip. Örneğin buğday üretiminde en üst düzeyde verime sahip, ayrıca bazı özel ürünler (Prinç, Ay çiçeği, Pancar, Üzüm vb) çok daha verimli. Trakya’da tarım arazileri neden önemli, Ergene Havzası’nda yer alan ekosistemlerin niteliği, Trakya arazilerinin yaklaşık yüzde 80’i neden tarımsal SİT niteliğinde? Trakya’daki tarım arazileri hem toprağın niteliği açısından hem de sulu ve kuru tarıma uygunluğu açısından, bahçe tarımının ve özel ürün tarımının üst düzeyde yapılabileceği muhteşem topraklar açısından çok önemli. Trakya’da Cemil Cangir Osman Candeğer Emre Aysu ÜNİVERSİTE VE ÇEVRE SORUNLARI Bu bağlamda kitapta bu konu hangi başlıklar altında kamuoyuyla paylaşılıyor ve tarih boyunca İstanbul’u besleyen, İstanbul’un bahçesi niteliğindeki Trakya bugün İstanbul için nasıl kurban ediliyor? Bu konu kitapta birinci bölümdeki Trakya da planlama gereksinimi üçüncü bölümdeki Trakya’daki kırsal arazi planlaması, beşinci bölümdeki 111213 No’lu başlıklar ve yedinci bölümdeki Trakya’ya yönelik tehditler, arazi kullanılması ve tarımı başlıklarında işleniyor. Bir bölge üniversitesi olan Trakya Üniversitesi bünyesinde Tekirdağ Ziraat Fakültesi, kurulduğu tarihten beri Trakya’daki verileri arşivlemiş, toplumla paylaşmış ve ilgilileri devamlı uyarmıştır. Üniversitenin çevre sorunları merkezi aynı duyarlılıkla toprak ve su kirliliğine yönelik gelişmeleri ilgili ve yetkililere devamlı iletmiştir. Trakya topraklarının elden çıkmasının miladı Çerkezköy organize sanayi bölgesinin kurulması ve buraya teşvik verilmesidir organize sanayi bölgesi dışında gelişen ve Ergene Nehri boyunca yerleşen kaçak sanayi çevresinde yeni yerleşimleri getirmiş, birinci sınıf tarım topraklarını işgal etmiş Ergene Havzası’nın yeraltı sularını kontrolsüz ve acımasızca kullanmış ve atıklarını bu nehre deşarj etmiştir. 1985’te başlayan toprak kongreleri Makine Mühendisleri Odası’nın öncülüğünü yaptığı sanayi ve kirlilik sempozyumları bazı belediyelerin göstermiş olduğu duyarlılıklar ve nihayet bir bölgesel alt plan kararının verilmesi süreci son nokta oldu. Bu planın yapılmasının temelinde Trakya’ya olan baskısını ve olumsuz etkilerini kontrol altın almak yatıyor. Planın onaylandığı ve yürürlüğe girdiği dönemde İstanbul’un henüz bir çevre planı yoktu. Trakya’nın planı 13 Temmuz 2004’te yürürlüğe girdi. İstanbul il çevre düzeni planı ise 2006’da ancak bitirilebildi. Biz İstanbul’un Trakya’ya bazı sanayi kuruluşlarını desantralize edeceğini hissediyorduk. İstanbul’un Çer ¥ CUMHURİYET KİTAP SAYI 1069
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle