Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ş 19. iir Atlası CEVAT ÇAPAN Yevgeni BARATİNSKİ/ Şiirler/ Çeviren: Ahmet Emin Atasoy ‘Eski bir korkuyu yaşarım sessiz’ yüzyıl Rus şiirinin en önemli şairlerinden biri olan Yevgeni Abramoviç Baratinski, 19 Şubat 1800’de Tambovştine’de doğdu. İlk şiirlerini 1819 yılında yayımlamaya başladı. Elejik bir ruh ve mesaj havası taşıyan Güvensizlik (“Gereksiz yere kışkırtma beni…” 1821’de M. İ. Glinka tarafından bestelendi) gibi şiirleri yapısal dinamikliği, duygularındaki psikolojik derinlik ve karmaşıklıkla dikkat çekmektedir. 1826’da Eda’da Finlanda Hikâyesi başlıklı şiiri yayımlandı. Puşkin’le dostluğunun ve sanat birlikteliğinin ifadesi olarak çıkarılan İki Şiir Kılavuzu (1828) adlı kitapçıkta Puşkin’in Kont Nulin ile birlikte Baratinski’nin Balo şiiri de yayımlanmıştır. İtalya gezisi sırasında kaleme aldığı en son dizelerde de görüldüğü gibi (Pyroscaphe, 1844) onun şiirinin en belirgin özelliği felsefi bir derinliğe yönelik olmasıdır. Baratinski 29 Haziran 1844 tarihinde Napoli’de öldü. AYRILIK Senden ayrılınca, benim yaşamım Bir cezbeye tanık oldu bir anlık; Aşk sözleri fısıldamak yok artık, O zarif kokuyu duymayacağım! Gitti elden var olan tüm varlığım, Rüyam da kayboldu hayalet gibi. Meğer mutluluktan geriye şimdi Kalan burukluktur, onu anladım. FİN GÜZELİ (Madrigal) Dilinizi henüz bilmesem bile, Anlıyorum bakışınız ne diyor, Sözcüklerin, o çok garip seslerle, Çoktandır kalbimle sohbet ediyor. Ben öğrenemedim henüz sevmeyi – Oysa bakışınız korkutucudur! Kim bilir, Freya’nın sihriyle belki Lada’nın oğlu da çok güçlü olur!* Onunla el ele bekleyeceğim Sadakat ve masumiyet sergilenen o anda Evet, diyeceğim, o artık benim. Haber sana ulaşınca, sakın darılma bize: Biz hiç açılmayacağız onla birbirimize Kaprisler içimizde kalacak yalnız: Biz nikâhla gönülleri değil de Salt bahtlarımızı bağlayacağız Ne olur bağışla beni! Yıllarca birlikteyken Ben kendi yolumu seçtim, sen de yeni bir yol seç; Acıları aklınla dağıtmalısın er geç, Sakın boş tartışmalara girmeyelim yeniden. Kaderin önünde güçsüz anlarda, Çarçur edilirken toy gençliğimiz, Kapılarak bazen yanlışlara biz, Acil karar veriyoruz yaşamsal sınavlarda. GÜVENCE İnanmayın asla söylentilere, Her nefesimde siz varsınız benim, O kadar büyük ki hakkınız bende Sizi hatıramdan nasıl silerim. Buhur yakarken de başkası için Kalbimce kutsanan asıl sizsiniz, Taparken cezbine yeni yüzlerin Eski bir korkuyu yaşarım sessiz. DÖRTLÜKLER Ellerim özgür sayılır Kör feleğin zincirinden Karşımdasın sen, ey bozkır, Ey ilk gözağrım, yeniden. Enginin kubbesidir gök Tazelik saçıyor yere, Ben nefesimi keserek Devam ediyorum seyre. Koruya ve yamaçlara Bakmak sanki daha zevkli Keşke dönsem o yıllara, Bulsam o bahçeli evi. Uçup gittin, ey altın çağ! Bense dünyayı dolaştım Yaklaştıkça insanlara Hep acıyla karşılaştım. Coşkulu bir hayır için Hep çağrılar aldım gökten. Ama meyvesine niçin Eremedim bir türlü ben? Gençliğimde tanıdığım Düşsel kardeşlerim vardı – Kimisi uzakta onların, Kimisini toprak aldı. Ey meşelik, seninim bil, Ama bugün sana gelmem Kaçabilmek için değil Peşimdeki kaderimden. Koşup kutsal kucağına Dualaşan dileklerle Eşimi getirdim sana Kollarında bir bebekle. Ben bu sükut içersinde Canlarımla hep birlikte Ortak musibetleri de Unutabilseydim keşke. Keşke yeni bir yaşama Sarılsam kinlerden uzak Gerçek aşk gönül dünyama O zaman yerleşir ancak. ? * Fregeya (Freya) İskandinavyalıların, Lada ise Islavların aşk tanrıçalarıdır. Dolayısıyla burada şair Finlandiya ile Rusya arasındaki sevgiye gönderme yapmaktadır. ÖPÜCÜK Bahşettiğin o öpücük yine de Bırakmıyor hayalimin peşini: Şamatalı günde, sessiz gecede Duyuyorum onun deprenişini! Kapanır kapanmaz yorgun gözlerim Rüyama tat veren sensin sadece! Mutluluk değil de, yanımda benim, Sevdan vardır, o bitmeyen işkence! İTİRAF İkiyüzlü bir incelik isteme benden sakın, Kalbim zaten gizlemiyor o buz gibi hüznünü, Orda bulamadığını söylemekte haklısın İlk aşk ateşinin büyüklüğünü. Belleğimde diriltmeye boşuna uğraştım ben Senin sevimli yüzünü ve kendi düşlerimi: Yazık ki anılar ölmüşler tümden, Yeminlerim zorakiymiş besbelli. Başka bir güzelin kulu değilim. Çekip gitti ruhumdan kıskançlık duyguları; Ne ki ayrılıkta geçti ömrün bunca yılları, Ne ki yaşam burgacında teselli buldu kalbim. Ve sen vefasız bir gölgeden farksız Yabancı gibiydin orda, çok seyrek zikredilen, Ve bir alev gibi titreyerekten Sönüverdin yüreğimde zamansız. Yapayalnızım ben. Kalbim aşka susamış yine. Ama ben yeniden âşık olamam. Çünkü bizler kendimizi kaptırmışız tastamam Tek ilk aşkın o büyülü sesine. Hüzünlüyüm; oysa hüznüm kabullenmem demektir Yenilgiyi, huzurunda güç sahibi kaderin: Demek ki kalabalıkta artık benim de yerim? Bir kadını hiç sevmeden sevmem gerekecektir... Mantıklıca bir nikâhta bir tören salonunda CUMHURİYET KİTAP SAYI 1069 SAYFA 23