24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Metin Yeğin’den ‘Dünyanın Sokakları’ Seyyahlığa övgü Bir ayağı Türkiye’de, bir ayağı Latin Amerika’da ya da dünyanın herhangi bir yerinde olan Metin Yeğin’in Dünyanın Sokakları kitabı bir gezginin serüvenlerine, dünyanın sokaklarından çeşitli işçi eylemlerine, direnişlerine birinci elden tanıklık etme olanağı tanıyor meraklı okura. Ë Tuğba ERİŞ ünyanın Sokakları’nın baş aktörleri işçiler, emekçiler, yeryüzünün lanetlileri ve dünyanın sokaklarında akan bambaşka hayatlar. Sözgelimi Yeğin’in Topraksızlar kitabına da konu olan Brezilya Topraksız Kır İşçileri HareketiMST büyük toprak sahiplerinin topraklarını işgal ediyor, işgal ettiği yerlerde kolektif tarım yapıyor. Ürünlerini küçük çiftçilerle birlikte kurdukları kooperatiflerde işliyorlar. Bütünlüklü bir tarım reformu talep eden MST yirmi yıllık mücadele sürecinde, dört yüz binden fazla aileyi verimli topraklara yerleştirmeyi başardı. Metin Yeğin’in MST’nin yirmi iki kolektif liderinden birkaçıyla yaptığı görüşmeler de Dünyanın Sokakları’nda yer alıyor. Metin Yeğin’in röportajları arasında Arjantin isyanının önde gelenleri İşsiz İşçiler Hareketi (MTD) yani PiqueterosBarikatçılar hareketi, Güney Afrika gecekondu hareketi, ChilavertArjantin işgal matbaası ya da Brezilya ile Uruguay işgal fabrikalarından insanların yanında Brezilya’nın hiphop grubu Familia, İtalyan Kızıl Tugaylar’ın liderlerinden Leonardo Bertulazzi, kentsel dönüşüm üstüne kafa yoran Hintli kadın aktivist Kalyani MenonSen, Venezüella’nın üç kuşak gerilla komutanı Douglas Bravo gibi adlar da yer alıyor. Dünyanın Sokakları’nda Metin Yeğin, röportajlarının yanında çeşitli ülkelerde karşılaştığı insanlar, sınır görevlileri, otostop yaparken ya da trenlere kaçak binerken yaşadıkları vb. birçok hoş anekdotu da yalın bir dille anlatıyor. Sözgelimi Kolombiya’da bir sahil kasabasında her gün gittiği lokantadaki garson kadınla arasında geçen diyaloğu anlattığı yazı gerçekten manidar: “Neden sonra hangi ülkeden geldiğimizi sordu. ‘Türküz,’ dedik. ‘Aa niye söylemediniz! Burada çok Türk var’ dedi. Biz buna alışıktık. Latin Amerika’da 1900 yıllarında Osmanlı pasaportuyla göç eden herkese Türk deniyordu. Bütün Araplar, Türk diye anılıyordu. ‘Gerçek Türk mü?’ diye sorduk. ‘Tabii gerçek Türk,’ dedi. ‘Burada Çinli Türk var, Filipinli Türk var, Hintli Türk var.’ Sayıp durdu. Yıllar sonra ülkemin duvarlarında ‘Dünya Türk Olsun’ sloganlarını okuyunca aklıma hep o kadın geldi. Bütün dünya Türk olsun. Sonra onun gibi tarif ederiz. Çinli Türk, Filipinli Türk, Alman Türk, Rus Türk, Kürt Türk.” Filmleri ve kitaplarıyla sol düşünce ve harekete önemli bir katkıda da bulunan Metin Yeğin, bir konuşmasında seyyahlığının dünyayı değiştirmeyi amaçladığını söylemişti. Yanında çok az eşyayla, turist aceleciliğinden uzak, zamanın ve mekânın tadını çıkara çıkara dolaşan Metin Yeğin, bir meydana oturup birasını yudumlayarak insanları gözlemlemenin yanında, yakından tanıdığı Güney Amerika başta olmak üzere dünyanın pek çok ülkesindeki hal ve gidişattan Türkiye’yi haberdar ediyor gerçekten. Sözgelimi buradan toz pembe göründüğü halde, Güney Amerika’daki direnişin de hemen gerçekleşmediğini, insanların tek tek ve beraberce uğraştığını vurguluyor. Yeni eylemlilik biçimini, evlerimizde pijamalarımızla otururken internetten tek bir tıkla protestolara, imza kampanyalarına katılmamızı eleştiriyor. Yaşam rutinlerimiz içinde klasik Metin Yeğin hikâyeleri birçoğumuza sıra dışı gelebilir. Sekizde işbaşı yapmak için belki iki üç saat geçirdiğimiz servis ya da otobüs yolculuğunda okuduğumuzda hafif bir kıskançlığa bile düşürebilir bizi bu hikâyeler. Ama bu kıskançlığı yapıcı biçimde kullanıp formüllü tatiller yerine geniş geniş ve sindire sindire geçirebileceğimiz yolculuklara çıkabilir, hiç olmadı zaman kaybetmeme kaygısıyla kat edilmesi gereken güzergâhlara dönüşen kentte sokağı fethedebilir, modernliğe bir nanik de biz yapabiliriz. ? Dünyanın Sokakları/ Metin Yeğin/ Notos Kitap Yayınevi/ 352 s. Metin Yeğin D Hervé Drévillon ve Pierre Lagrange’dan ‘Nostradamus Kâhinlere inanma ama kehanetsiz de kalma! Ë Deniz ÖNAL itabın ilk bölümünde Nostradamus’un aldığı eğitim, Kehanetler kitabı ve diğer çalışmaları hakkında bilgi veriliyor. Ailesi Yahudi kökenli olan Nostradamus 1503’te doğmuş ve kitaptaki yoruma göre “Yapıtını yorumlayan birçok kişi, Nostradamus’un Yahudi kökenli oluşuna, Kehanetler’deki muhtemel Kabala etkilerinden dolayı büyük bir önem atfet(miş).” Nostradamus’un eğitim hayatına ilişkin en gerçekçi bilgiyse tıp fakültesine kaydolması. Tıp eğitimi gören ve astrolojiye meraklı kâhinin parlaması Kehanetler kitabının ortaya çıkışıyla olacaktır, onun yapıtı kitapta şöyle değerlendirilir: “Nostradamus, almanaklarındaki ‘kehanetler’den yola çıkarak Kehanetler adlı yapıtını yazdı. 1555’te Lyon’da Macé Bonhomme yayınevinden ilk “centuries” derlemesini çıkardı. ‘Centuries’ 3797 yılına kadar geleceği haber veren, kehanet niteliğindeki yüz dörtlüğe deniyordu. Kitabının iki adla (Prophéties ve Centuries Kehanetler ve Yüzlükler) tanınması da bundan ileri geliyordu (…) Böylece müthiş ve karmaşık bir yayın serüveni başlıyordu.” Kitaba göre metinle ilgili bu karışıklıklar metnin anlamı ve içeriğiyle ilgili soruları da arttırır. Aslında metnin bu kadar ilgi çekmesinin nedenlerinden bi K Nostradamus gelmiş geçmiş en bilindik kâhin sayılabilir. Bunun nedeniyse yarattığı sansasyon ve yaşadığı dönem olsa gerek. Nostradamus’un Kehanetler kitabının defalarca basılması bir yana, Nostradamus hakkında da çok şey yazılıp söylendi. Nostradamus: Sonsuz Döngü başlıklı kitap küçük ama Nostradamus hakkında yapılmış elle tutulur çalışmalardan. Kâhin ve astrolog, hekim, şair Nostradamus’un hikâyesiyle gerçekten ilgilenenler için bir kaynak niteliğinde. ri de bu karmaşık ve belirsiz yazma, adlandırma ve yayımlanma süreci. Yine bu minik kitapta belirtileceği üzere, Nostradamus’un yarattığı etki, taklitlerinin de çıkmasına neden olur ki, bu ortalığı daha da karıştırır. Aslında insanın geleceği bilme ve cevap arama, duruma göre kendini kollama ihtiyacı düşünülürse Nostradamus’un süksesinin bugün bile sürüyor olması yadırganmaz. Bugün, bilişim, sosyal ve sanal âlem çağı denilen zamanları yaşıyor olsak bile, insanların faldan kopamayışları da aynı şekilde geleceği bilme ve görme arzusuyla ilişkili. İnsanlar bırakın tüm dünyayı, kendi kişisel rotasındaki gelişmeleri öğrenmek için bile bugün fal ve falcı peşinde koşuyor. Nostradamus’un kehanetlerini falcılığa benzetmek ya da bir tür fala indirgemek doğru olmaz elbette. Ancak astroloji de, kâhinlik “kurumu” da, falcılık müessesesi de insanın merakına ve daha da önemlisi kaygı ve korkularına oynar. Tam da bu nedenlerden dolayı Nostradamus: Sonsuz Döngü kitabının ikinci bölümünde “Geleceği Gören mi, Şarlatan mı?” başlığı altında Nostradamus’un tartışmalı metnine ve türlü şaibelere odaklanılır: “Kehanetler’e yöneltilen eleştiriler yazarının sağlığında hiç eksik olmadı ama sonraki yüzyıllarda genişleyerek gitgide sistematik bir biçim kazandı. Daha 1610 yılında, büyücülük uzmanı bir yargıç olan Pierre de L’Ancre yüzlüklerin edindiği statüye karşı belirgin bir tavır takındı. Ona göre Nostradamus ‘büyülerden’ suçlu değildi (…) bütün tehlike, Nostradamus’un muğlak dizelerini olaylara uygulayarak, her birini kendi tuttuğu tarafa, kendi sevgi ve ilgisine göre çevreleyerek ‘kâhine hiç düşünmediği şeyleri’ söyleten yorumculardan kaynaklanıyordu.” Daha sonraları Nostradamus’un Kehanetler eserinin taklitleri ya da sahte baskılarının çıkmaya başlamasıyla birlikte ünlü kâhinin yarattığı etki daha da büyüdü. Nostradamus’un günümüzde bile unutulmaması, eserinin hâlâ basılıyor oluşu ve ünlü kâhin üzerine hâlâ inceleme yapılıyor oluşu da onun yarattığı etkiye bağlanabilir. Bunun bir nedeni de Nostradamus’un kehanetlerinin günümüze de değmesi hatta günümüzden çok daha ötelere 3797’ye kadar uzanması. Öyle ki çağın büyük olaylarıyla birlikte akla ilk gelen isimlerden biri olur Nostradamus. Bu kitapta anlatıldığına göre 11 Eylül saldırılarında da öyle olmuş ve sahte kehanetçiler ya da kehanet avcıları Nostradamus’un adını anarak bu saldırıların onun kehaneti olduğunu öne sürmüştür. Ancak uzmanlar kısa sürede Nostradamus’a ait olduğu söylenen dörtlüklerin (kehanetin) sahte olduğunu fark eder. Nostradamus: Sonsuz Döngü başlıklı kitap konuyla ilgilenenler için kafa bulandırmayan, güzel bir kaynak olabilir. Öyle ki bu mesele, dünü dünde bırakmayı da bugüne bakmayı da yarını beklemeyi de bilmeyen insanlığı daha uzun süre oyalayacağa benzer. ? Nostradamus: Sonsuz Döngü/ Hervé Drévillon, Pierre Lagrange/ Çeviren: Elif Gökteke/ Yapı Kredi Yayınları/ 128 s. SAYFA 20 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1066
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle