Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Tiyatroya uzanmasını, sanatla yoğrulmasını sağlayan da, hep o bir arada yaşama tutkusu. Şiir ve tiyatro, ufkunu genişleten, onu zenginleştiren bir uğraşı. Daha doğru deyişle, hayata bakış penceresi Taşer için. Yaşam savaşı şiirine, hayatına ve sanat anlayışına damga vurur hep. Evrende Ellerimiz’in ilk yayımlanış yılı 1970. Yani 40 yıl geçmiş aradan. Bugün “Kayıp Şairler” dizisiyle yeniden buluştu o kitap bizlerle. Akan zamana inat, olduğu yerde onca ağırlığıyla durur gibi. “Zamanı Dinliyorum” şiiri de, Taşer’in tarihe en güzel armağanlarından biri: “Uzayan sevincimizdir gerçek/ zamanın ve dünyanın damarlarında/ ama büyürmüş ihanetin çocukları çoğalırmış/ çoğalır karanlıkta yaldız umut insanda/ yazılmadık kitap atılmadık kurşun/ ölü1Suat Taşer’in son yazısı, 2 Memet Fuat’ın Taşer’e mektubu. ¥ 2 1 lerin elinde/ ve bir sabah telgrafın tellerinde/ uzayacak sevincimizdir gerçek/ gayri hiçbir ölüm öldüremez seni/ çatladı tohum/ özgürlük kanlı yiğit bir çiçek/ zamanı dinliyorum.” Taşer’in dizelerinde hafif buğulu bir hava hâkim. Kimi zaman ölüm çalıyor kapıyı kimi zaman ayrılık. Bazen yalnızlık boğuyor bazen pişmanlık. Ama sonra olur olmaz bir güneş, bir pırıltı da kaplayabiliyor ortalığı: “Görünmezin kapısında belki/ bir öpüşte var olan/ beklemeler/ gerilen yay üflenen ateş belki/ sen yeni doğumların muştusu/ eski ölümlerin içinden/ işte kalkıyorum/ kanlı zamanların mezarından usulca/ ben/ çekilmiş acıların çocuğu/ ilk umut ilk sevgi ışığıdır bu/ işte yakıyorum.” Taşer’in mısralarında bazen naif bir aşk da demleniyor usul usul. İyi geliyor insana, ona geldiği gibi: “Şimdi kapım çalınacak/ şimdi sen gireceksin içeri/ üzüntülerim duman olup uçacak/ herhal yeşil olsa gerek mutluluğun gözleri/ (…)/ seni düşünmek iyi/ seni görmek sana dokunmak hepsinden iyi/ ya vaktin köşesinde bir olmak/ bilmem ki.” Alfabenin harfleri için şiirler de yazmış Taşer. Evrende Ellerimiz’e adını veren ve “kardeş, biz yaşamayı insanca bildik” diye noktalanan dizeler. Geçmişe bakan, dönüp dolaşıp pişmanlığın sularında yüzen şiirlerini de es geçmemeli: “Uğursuz böcekler uğur böcekleri/ fincanlar/ nasıl da beklemiştim geçmişteki gelecekleri/ bildim ölümle hayat arasında hile var.” Peki, şu dizelere ne demeli: “Zaman geçmiyor kadınım ben geçiyorum/ kaçıyorum eski fotoğraflardan/ rakı kadehimden pişmanlıklarımı içiyorum/ tanıdık bir gül düşüyor duvardan.” Geleceğe dair birkaç sözü de var Suat Taşer’in; “Şiirlerime Nasihat” adıyla sesleniyor o mısralar: “Karıncalar ve örümcekler/ hallerinden memnundur/ biz insanlar öyle de ğiliz/ hele aramızdaki şairler/ canı sıkılan, sevgilisine hükmünü yürütemiyen/ hıncını bulutlardan, bahar rüzgârından ve yıldızlardan alır/ sanki bunlar şairlerin keyfi için yaratılmış/ veya şairler bunlara sataşmak için/ ey benim şiirlerim/ insanların peşini bırakmıyacaksınız/ dünyanın herhangi bir yerinde/ yalnız bir faniye ait olmaktan utanacaksınız/ hudutlar ve kanunlar/ haritalarda ve kitaplarda kalsın/ siz, hudutsuz ve kanunsuz yaşayacaksınız.” “Kayıp Şairler” dizisinin bugüne dek kitabı yayımlanan dört ismi: Nevzat Üstün, Halim Şefik, Suat Taşer ve Suphi Taşhan. Adları ilk taramada zihinde canlanmıyor belki; biraz da yersiz yurtsuz isimler. Kısacası hem uzakta hem de yanı başımızdalar. Belki “kayıp” olarak adlandırılıyorlar ama kayıp kuşak şairlerden değiller hiç olmazsa. “Kayıp” diyoruz ama öyle değil gerçekte. Sadece yakın geçmişin şiir çekmecelerinde kalmış ve sihirli dokunuşu bekleyen şairlerdi onlar. Hepsi bu. Aslında hepsi bu değil, bir şey daha var: Bir daha kaybolmasınlar ya da hep hatırlayalım diye başucumuzda duruyor “Kayıp Şairler”; Nevzat Üstün, Halim Şefik, Suat Taşer ve Suphi Taşhan. Eski dostları; yeni “kayıp şairleri” bekliyor, taze merhabalar için. ? Kilometre Taşları/ Suphi Taşhan/ Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları/ 108 s. Evrende Ellerimiz/ Suat Taşer/ Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları/ 92 s. bulunmazali@hotmail.com http://bulunmazali81.blogspot.com SAYFA 5 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1063